ZÜNNÛNÎLER

(بنو ذي النون)

Endülüs’te Tuleytula ve çevresinde hüküm süren bir İslâm hânedanı (1036-1090).

Berberî kabilesi Hevvâre’ye mensuptur. Kabile halkı Endülüs’ün fethi sırasında gösterdiği yararlıklar dolayısıyla Şentemeriye (Santaver = Santa Maria de Algarre) bölgesine yerleştirilmiş, bu bölgede Emevî döneminin sonuna kadar aktif görev yapmıştır. Mülûkü’t-tavâif arasında toprak genişliği bakımından en büyük emirlik olan Zünnûnîler, Tuleytula (Toledo) merkez olmak üzere kuzeyde Vâdilhicâre (Guadalajara) ve Talabîre ile (Talavera) güneyde Mürsiye (Murcia) arasındaki bölgede hüküm sürmüştür. Ailenin atası Zünnûn b. Süleyman, Endülüs Emevî Hükümdarı Muhammed b. Abdurrahman döneminde (852-886) Ukliş (Uclés) Kalesi’nin idaresiyle görevliydi. Zünnûnîler, Münzir b. Muhammed devrinden (886-888) itibaren bir süre Tuleytula’ya hâkim oldularsa da şehir 283’te (896) Benî Kasî’nin eline geçti. II. Hakem döneminde (961-976) Zünnûnîler, Mutarrif b. İsmâil b. Zünnûn’un başkanlığında kumandanlıklar elde ettiler. Mutarrif’in oğlu Abdurrahman, Hâcib İbn Ebû Âmir el-Mansûr’un ordusunda yer aldı. Endülüs’te Âmirîler idaresinin sona ermesinin ardından Zünnûnîler, Süleyman b. Hûd el-Müstaîn’e destek verdiler. İsmâil b. Abdurrahman’a Süleyman el-Müstaîn tarafından “Nâsırüddevle” lakabı ile vezirlik pâyesi verildi.

Endülüs’te Emevî hânedanına karşı isyanların ortaya çıktığı dönemde Tuleytula halkı, Kadı Ebû Bekir Yaîş b. Muhammed’in liderliğinde Vali Abdurrahman b. Metiyûh’a (Metyûh/Menyûh) karşı ayaklandı. Kadı Yaîş, Vali Abdurrahman ile giriştiği tartışmanın ardından Tuleytula’dan ayrılarak Kal‘atüeyyûb’e (Calatayud) yerleşti ve 418 (1027) yılında burada vefat etti. Abdurrahman b. Metiyûh’un ölümünden sonra idareyi eline alan oğlu Abdülmelik’in idaresinden de memnun kalmayan halk, Şentemeriye’nin yönetimini elinde tutan Abdurrahman b. Mutarrif’e başvurup idareye el koymasını istedi. Abdurrahman’ın Tuleytula’ya gönderdiği oğlu İsmâil, “ez-Zâfir” lakabıyla burada hüküm sürmeye başladı (427/1036). Zünnûnîler’in ilk hükümdarı olan İsmâil 435’te (1043) ölünce yerine “el-Me’mûn” lakabını alan oğlu Yahyâ geçti.

Yahyâ b. İsmâil el-Me’mûn hükümdarlığının ilk zamanlarında, ülkesinin kuzeydoğu sınırı Sarakusta’da (Zaragoza) güçlü bir emirlik kuran Süleyman b. Hûd el-Müstaîn-Billâh’ın saldırılarına mâruz kaldı. Zünnûnîler muhtemel bir Hûdî saldırısına karşı yardım almak üzere Abbâdîler ile ittifak kurdular; ancak o yıllarda Eftasîler’le mücadele halinde bulunan Abbâdîler onlara bu yardımı sağlayamadı. Hûdî baskısından bunalan Tuleytula halkı barış için Sarakusta’ya bir heyet gönderdiyse de netice alınamadı. Süleyman b. Hûd’un ordusunda müttefiki olduğu hıristiyan askerlerin yanı sıra Yahyâ el-Me’mûn’un hükümdarlığını tanımayan kardeşi Abdurrahman b. İsmâil de vardı. Zünnûnîler ile Hûdîler arasındaki mücadele Süleyman b. Hûd’un 438’de (1046) ölümüne kadar devam etti. Doğu sınırındaki mücadele sona erdikten sonra Zünnûnîler 443’te (1051) batı sınırında bulunan Eftasîler’le mücadeleye girdiler. 457-462 (1065-1070) yılları arasında Âmirîler’in elindeki Şâtıbe ve Belensiye’ye (Valencia) hâkim oldular. Bu arada Zünnûnî topraklarının kuzey bölgeleri Kastilya Kralı Fernando’nun saldırılarına uğradı; özellikle 1062’deki saldırı ağır tahribata yol açtı. Yahyâ el-Me’mûn döneminin en ilgi çekici hadiselerinden biri, 464’te (1072) kardeşi II. Sancho tarafından Volpejares savaşında mağlûp edilen VI. Alfonso’nun Tuleytula’da dokuz ay misafir edilmesidir. Bu arada Kurtuba’ya (Cordoba) hâkim olmak isteyen Yahyâ el-Me’mûn, Müdevver’i (Almodóvar) ele geçirdi. Kurtuba kuşatmasında kendisine yardım etmesi karşılığında Karmûne’yi (Carmona) Abbâdîler’e bırakmayı kabul etti. Ancak Abbâdî Hükümdarı Mu‘temid, Zünnûnîler’le yaptığı anlaşmaya uymayarak Kurtuba’ya asker gönderdi ve şehir 462’de (1070) Abbâdî hâkimiyetine girdi; fakat Mu‘temid kısa bir süre sonra şehri Yahyâ el-Me’mûn’a


bıraktığını ilân etti. Bu dönemde Zünnûnîler batıda Eftasîler, doğuda Hûdîler’le mücadele içindeydiler. Yahyâ el-Me’mûn’un Abbâdîler’in elinden Kurtuba’yı ve Âmirîler’den Belensiye’yi alması Zünnûnîler’i mülûkü’t-tavâif arasında üstün bir konuma getirdi.

Yahyâ el-Me’mûn 467’de (1075) vefat edince yerine “el-Kādir” lakabıyla torunu Yahyâ b. İsmâil geçti. Yahyâ el-Kādir döneminde Zünnûnî hânedanında belirgin bir düşüş ve zayıflama başladı. Zünnûnîler’in Kurtuba ile birlikte güney ve doğu topraklarının bir kısmı Abbâdîler’in eline geçti. Ayrıca Belensiye’de Ebû Bekir b. Abdülazîz, Zünnûnî yönetimini tanımadığını ilân edip bağımsız hareket etmeye başladı. Yahyâ el-Me’mûn devrinde diğer mülûkü’t-tavâifin düşmanlığını kazanan Zünnûnîler, Yahyâ el-Kādir döneminde kendilerini yalnız ve tehlikede hissediyorlardı. Yahyâ el-Kādir, kendini güvence altına almak gayesiyle Kastilya ve Leon krallıklarıyla ittifak kurdu; bu ittifaklar karşılığında ödemeyi taahhüt ettiği parayı toplayabilmek için halka yeni vergiler yükledi. Ayrıca VI. Alfonso’nun istediği bazı kaleleri Kastilya Krallığı’na terketti. Tuleytula halkının ağır vergiler karşısında çıkardığı isyanı şiddetle bastırdı. 470’te (1078) tecrübeli vezir Ebû Bekir Yahyâ b. Saîd el-Hadîdî’nin idam edilmesi halkın öfkesini daha da arttırdı. Şehrin ileri gelenleri, Eftasî Hükümdarı Ömer el-Mütevekkil’e Tuleytula’nın idaresini teslim alması için gizlice haber gönderdiler. Durumu anlayan Yahyâ el-Kādir ailesiyle birlikte Tuleytula’yı terkederek Vebze’ye (Huete) gitti. Şehir Eftasî Hükümdarı Ömer el-Mütevekkil’e teslim edildi. Ancak 472’de (1080) VI. Alfonso’nun yardımıyla Yahyâ el-Kādir tahtına yeniden sahip oldu. Zünnûnîler, Yahyâ el-Kādir’in hükümdarlığında güç kaybettikleri dönem boyunca Kastilya Krallığı’nın yardımına daha fazla başvurur oldular. Nihayet, Tuleytula’daki ikameti esnasında şehri ve müslüman idarecileri daha yakından tanıma imkânı bulan VI. Alfonso, Tuleytula’yı kuşattı. Yaklaşık dokuz ay süren bir kuşatmanın ardından 10 Muharrem 478’de (8 Mayıs 1085) şehir barış yoluyla Kastilya Krallığı’na teslim edildi. Yahyâ el-Kādir ailesi ve maiyetiyle birlikte Belensiye’ye gitti ve burada hüküm sürdü. Belensiye’nin 483 (1090) yılında Murâbıt Hükümdarı Yûsuf b. Tâşfîn’in eline geçmesiyle Zünnûnî hâkimiyeti sona erdi. Tuleytula’nın düşmesi Endülüs tarihinin seyrinde bir dönüm noktası oldu. Tuleytula müslümanların o zamana kadar kaybettikleri en büyük şehirdi. Şehir teslim edilirken burada yaşayan müslümanların inanç ve ibadet hürriyetleriyle mülkiyet haklarını güvence altına alan bir anlaşma yapıldı. Tuleytula’nın Kastilya Krallığı tarafından ele geçirilmesi, hıristiyan krallıklarına müslümanların hâkimiyetindeki diğer şehirleri de almak için bir hareket noktası teşkil etti. Gittikçe büyüyen hıristiyan tehdidi karşısında kendilerini savunamayacaklarını anlayan mülûkü’t-tavâif emîrleri sonunda Murâbıt Hükümdarı Yûsuf b. Tâşfîn’den yardım istediler. Beş yıl sonra Endülüs Murâbıtlar’ın bir eyaleti haline geldi.

Endülüs’ün en büyük ilim merkezlerinden biri olan Tuleytula bu özelliğini Zünnûnîler döneminde de sürdürmüştür. Yahyâ el-Me’mûn ilmi ve ilim adamlarını himaye etmesiyle meşhurdur. Bu ilim adamları arasında bilim tarihine dair Ŧabaķātü’l-ümem adlı meşhur eserin müellifi Sâid el-Endelüsî de vardı. Ünlü astrolog İbnü’l-Hayyât da (Ebû Bekir Yahyâ b. Ahmed) Zünnûnîler’in hizmetindeydi. Astronomi çalışmalarını destekleyen Yahyâ el-Me’mûn’a ithaf edilen çok sayıda eserin yanı sıra “el-usturlâbü’l-Me’mûnî” adı verilen bir usturlap da bulunuyordu. Yine meşhur astronomi bilgini İbnü’z-Zerkāle, Yahyâ el-Me’mûn tarafından kurulan astronomi gözlem heyetinin üyeliğine, daha sonra da başkanlığına getirilmiştir. Tuleytula’daki Zünnûnî sarayı Yahyâ el-Me’mûn döneminde ulaşılan maddî refahın da bir göstergesidir. Oldukça süslü sarayın ortasında bir havuz ve havuzun ortasında üstten alt kısma doğru süzülen suların tamamen sardığı renkli camlardan yapılmış bir kubbe bulunuyordu (Makkarî, I, 528). Zünnûnî sarayında düzenlenen meclislere katılan şairler arasında aynı zamanda Yahyâ el-Me’mûn’un vezirleri olan İbn Lübbûn (Ebû Îsâ Lübbûn b. Abdülazîz), Ebû Âmir İbnü’l-Ferec ve Ebü’l-Mutarrif İbnü’l-Müsennâ da vardı (a.g.e., IV, 134). Tuleytulalı meşhur tabip ve botanikçi İbn Vâfid, çağdaşlarınca bahçe âşığı olarak adlandırılan Yahyâ el-Me’mûn’un “bustânü’n-nâûre” adıyla ünlü bahçesinin düzenlenmesiyle görevlendirilmişti. İbn Vâfid’in ölümünden sonra bu göreve İbn Bessâl nisbesiyle tanınan botanik bilgini Ebû Abdullah Muhammed b. İbrâhim getirilmiştir.

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Bessâm eş-Şenterînî, eź-Źaħîre, I/2, s. 609-614; IV/1, s. 142-169; İbn Beşküvâl, eś-Śıla (nşr. İbrâhim el-Ebyârî), Kahire 1410/1989, III, 961-962; İbnü’l-Kerdebûs, Târîħu’l-Endelüs (nşr. Ahmed Muhtâr el-Abbâdî), Madrid 1971, s. 78-83; İbn İzârî, el-Beyânü’l-muġrib, III, 276-283; Lisânüddin İbnü’l-Hatîb, AǾmâlü’l-aǾlâm (nşr. E. Lévi-Provençal), Beyrut 1956, s. 176-182; Makkarî, Nefĥu’ŧ-ŧîb, I, 126, 288, 440, 528; II, 672, 748; IV, 134; M. Abdullah İnân, Devletü’l-İslâm fi’l-Endelüs: Düvelü’ŧ-ŧavâǿif, Kahire 1408/1988, s. 94-115; V. Molíns-M. Jesús, Historia de España, Madrid 1994, VIII/1, s. 86-91; D. M. Dunlop, “The Dhunnunids of Toledo”, JRAS, II (1942), s. 77-96; a.mlf., “Dhu’l-nūnids”, EI² (İng.), II, 242-243; D. J. Wasserstein, “The Emergence of the Taifa Kingdom of Toledo”, al-Qantara, XXI/1, Madrid 2000, s. 17-56; J. Lirola Delgado, “Ibn ArfaǾ Raǿsahu, Abū Bakr”, Biblioteca de al-Andalus, Granada 2002, I, 468-469; a.mlf.-J. Sam-só, Ibn al-Jayyāt, Abū Bakr”, a.e., Almería 2004, III, 723-725; Á. C. López y López, Ibn Bassāl, Abū Abd Allāh”, a.e., Granada 2002, I, 589-595; C. Álvarez de Morales-J. M. Carabaza, “Ibn Wāfid, Abū l-Mutarrif”, a.e., Almería 2007, V, 565-569; J. Samsó, “Ibn al-Zarqālluh, Abū Ishāq”, a.e., Almería 2009, VI, 257-264.

Cumhur Ersin Adıgüzel