ZÜBEYRÎ

(الزبيري)

Ebû Abdillâh Mus‘ab b. Abdillâh b. Mus‘ab ez-Zübeyrî

(ö. 236/851)

Nesep âlimi, şair ve muhaddis.

156 (773) yılında Medine’de doğdu. Zübeyrî ailesinin en büyük âlimlerinden biridir. Abdullah b. Zübeyr b. Avvâm’ın torunlarından olup annesi Emetü’l-Cebbâr bint İbrâhim b. Ca‘fer b. Mus‘ab b. Zübeyr b. Avvâm da aynı aileye mensuptur. İlk tahsiline Medine’de başladı. Hocaları arasında kendisinden hadis aldığı Mâlik b. Enes özellikle zikredilmelidir. Zübeyrî hayatının büyük bir kısmını ilim ve kültür merkezi olan Bağdat’ta geçirdi. Burada Abdülazîz ed-Derâverdî, Dahhâk b. Osman, İbrâhim b. Sa‘d, Abdülazîz b. Ebû Hâtim’den hadis rivayet etti. İbn Ebû Hazm, Münzir b. Abdullah el-Hizâmî, Mugīre b. Abdurrahman el-Harrânî, Ebû Amr Bişr b. Serî el-Basrî, Hammâd b. Fedâle b. Ridâd el-Leysî de onun rivayette bulunduğu âlimlerdendir. Talebeleri içinde yer alan Yahyâ b. Maîn, Ebû Hayseme Züheyr b. Harb ve İbn Ebû Hayseme kendisinden hadis nakletti. Bu arada yeğeni Zübeyr b. Bekkâr, İbrâhim el-Harbî, Sâlih Cezere, Ebû İmrân Mûsâ b. Hârûn el-Bezzâz, Muhammed b. Mûsâ el-Berberî, Ya‘kūb b. Yûsuf el-Mutavviî ve Ebü’l-Kāsım el-Begavî’nin adları da zikredilir. İbn Mâce, Müslim b. Haccâc ve Ebû Dâvûd es-Sicistânî de ondan hadis rivayet edenler arasındadır. Ayrıca Ya‘kūb b. Süfyân el-Fesevî, Ebû Ya‘lâ el-Mevsılî ve Ahmed b. Hüseyin b. Abdülcebbâr es-Sûfî kendisinden nakilde bulunmuştur. Ebû Dâvûd ve Dârekutnî, Zübeyrî’yi sika diye nitelendirir. Kur’an’ın mahlûk olduğuna inanan Zübeyrî 2 Şevval 236 (8 Nisan 851) tarihinde Bağdat’ta vefat etti. Onun yaşadığı toplum içinde ilmi, hitabeti, vakarı ve şerefiyle önder kişilerden biri olduğu kaydedilir. Aynı zamanda şair olup İshak el-Mevsılî’nin vefatı üzerine yazdığı mersiye ve diğer bazı şiirleri el-Eġānî’de yer almaktadır. Zübeyrî’nin yüksek seviyede bir edebî zevke sahip bulunduğu ve meşhur şair Ömer b. Rebîa ile diğer bazı şairlerin şiirlerini değerlendirdiği zikredilmiştir (İhsan en-Nas, s. 219). Nesep ilmi konusunda Zübeyrî özellikle Kureyş’in nesebi açısından çağdaşı İbnü’l-Kelbî’ye benzetilir. Ayrıca eyyâmü’l-Arab’a ve bazı tarihî olaylara dair verdiği bilgilerle dikkati çeker. Zübeyrî’nin şöhreti ölümünden sonra daha da artmış, başta yeğeni Zübeyr b. Bekkâr olmak üzere Belâzürî, İbn Cerîr et-Taberî gibi tarihçiler, İbn Abdülber en-Nemerî gibi tabakat âlimleri arasında kabul görmüş, bilhassa nesep ilminde kaynak gösterilmiştir.

Eserleri. Zübeyrî’nin günümüze ulaşan tek eseri Kitâbü Nesebi Ķureyş’tir. Müellifin de mensup olduğu Kureyş kabilesine tahsis edilen eser mukaddime yazılmadan doğrudan senedinin zikriyle başlar; ardından Mead b. Adnân’ın nesebine yer verilir. İkisi Endülüslü üç râvi tarafından rivayet edilen Kitâbü Nesebi Ķureyş hacimleri farklı on iki cüz şeklinde tertip edilmiş ve her birinin başında aynı sened tekrarlanmıştır. Kabile kurucusunun adından sonra “velede” (çocuğu oldu) ibaresinin ardından çocuklarının ve annelerinin isimleriyle kabile kolları yazılmakta, daha sonra aynı şey her çocuk için tekrarlanmakta, bu arada kız çocuklarının evliliklerine bilhassa işaret edilmektedir. Anlatımda önce Hz. Peygamber, daha sonra amcası Abbas, Hz. Ali ve çocukları ele alınarak diğer kabilelere geçilmektedir. Ehl-i beyt’e, Emevîler ve Abbâsîler’e daha çok yer ayrılan kitapta tarihî bilgiler yanında şiirler de kaydedilmiştir. İbnü’l-Kelbî genelde Arap kabilelerine, Zübeyrî ise Kureyş kabilesine dair verdiği bilgilerden dolayı ün kazanmıştır. Müellif bazı bilgileri İbn Şihâb ez-Zührî’nin kitabından veya Hişâm b. Urve, Mûsâ b. Ukbe ve Mâlik b. Enes’ten alırken bazılarını da adını zikretmediği râvilerden aktarmıştır. Kitâbü Nesebi Ķureyş, E. Lévi-Provençal tarafından biri tam, diğeri eksik iki yazma nüshasına istinaden neşredilmiştir (Kahire 1948, 1951, 1953, 1961, 1976, 1982). Zübeyrî’nin Kitâbü’n-Nesebi’l-kebîr’i ise zamanımıza ulaşmamıştır. Ayrıca Cüzǿün fîhi Târîħu vefâti’ş-Şüyûħ elleźîne edrekehüm ǾAbdullāh b. Muĥammed b. ǾAbdilǾazîz el-Beġavî adlı bir eserinin daha bulunduğu rivayet edilmektedir. Fuat Sezgin müellifin


naklettiği bazı hadisleri ihtiva eden iki küçük risâlesine de işaret eder (GAS, I/2, s. 58).

BİBLİYOGRAFYA:

Mus‘ab b. Abdullah ez-Zübeyrî, Nesebü Ķureyş (nşr. E. Lévi-Provençal), Kahire 1951, neşredenin girişi, s. 5-11; İbn Sa‘d, eŧ-Ŧabaķāt, V, 179, 439; Zübeyr b. Bekkâr, Cemheretü nesebi Ķureyş ve aħbâruhâ (nşr. Mahmûd M. Şâkir), Kahire 1381, I, 203-216; İbnü’n-Nedîm, el-Fihrist (nşr. Eymen Fuâd Seyyid), London 1430/2009, I/2, s. 340; Hatîb, Târîħu Baġdâd, XIII, 112-114; Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, IV, 421-422; İbn Hacer, Tehźîbü’t-Tehźîb, VII, 181; X, 163; Abdülazîz ed-Dûrî, Baĥŝ fî neşǿeti Ǿilmi’t-târîħ Ǿinde’l-ǾArab, Beyrut 1960, s. 41-42; Sezgin, GAS (Ar.), I/2, s. 57-58; İhsan en-Nas, Kütübü’l-ensâbi’l-ǾArabiyye, Dımaşk 1421/2001, s. 217-224; Ch. Pellat, “MusǾab b. ǾAbd Allāh”, EI² (İng.), VII, 649.

İrfan Aycan