ZENCÂNÎ, İzzeddin

(عز الدين الزنجاني)

Ebü’l-Meâlî İzzüddîn Abdülvehhâb b. İbrâhîm b. Abdilvehhâb ez-Zencânî el-Hazrecî

(ö. 660/1262 [?])

Edip ve dil âlimi.

Hayatına dair yeterli bilgi yoktur. İbnü’l-Fuvatî künyesini Ebû Muhammed diye verirken dedesinin adını Muhammed olarak kaydetmişse de bu yanlıştır, çünkü Zencânî, el-Kâfî şerĥu’l-Hâdî adlı eserinin sonunda künyesini ve isim zincirini yukarıda belirtilen şekilde zikretmiştir (Mahmûd Yûsuf Feccâl, XVII/1 [1996], s. 34). Babası İmâdüddin İbrâhim ez-Zencânî önde gelen bir Şâfiî âlimi olup Abdülkerîm er-Râfiî’nin el-ǾAzîz (Fetĥu’l-ǾAzîz) adlı büyük şerhinden özetlemek suretiyle Gazzâlî’nin el-Vecîz’i üzerine Neķāvetü’l-ǾAzîz adıyla bir şerh yazmıştır (İbnü’l-Fuvatî, IV/2, s. 652; Sübkî, VIII, 119-121; İsnevî, II, 11). Bazı kaynaklarda İzzeddin’in adının babasının adıyla karıştırılarak İbrâhim şeklinde verildiği görülür. İzzeddin aslen Zencanlı’dır ve Tebriz’de yaşamıştır. Daha önce bir süre kaldığı Musul’da edip ve dil âlimi Şemseddin İbnü’l-Habbâz el-Mevsılî’nin derslerine katıldı ve eserini imlâ etti. Onun Horasan bölgesini dolaşarak Buhara’ya gittiği ve tekrar Tebriz’e döndüğü bilinmektedir. İbnü’l-Fuvatî, Nasîrüddîn-i Tûsî Tebriz’e geldiği sırada Zencânî’nin ondan kendisi için astronomiye dair bir eser yazmasını istediğini, onun da et-Teźkiretü’n-Naśîriyye’yi kaleme aldığını bildirir. Hayatıyla ilgili diğer bazı ayrıntılar Kâtib Çelebi tarafından eserleri zikredilirken verilmiştir. Buna göre el-MuǾrib’i tamamladığı esnada (637/1239) Musul’da, el-Mebâdî fi’t-taśrîf adlı eserinin şerhi olan el-Hâdî ile bunun el-Kâfî adlı şerhini bitirdiğinde (654/1256) Bağdat’ta bulunuyordu, ertesi yıl da Taśĥîĥu’l-miķyâs’ı yazmıştır. İbnü’l-Fuvatî Zencânî’nin 660’ta (1262) vefat ettiğini belirtirken Kâtib Çelebi 655 (1257) yılından biraz sonra öldüğünü kaydeder ki bu tarihte Taśĥîĥu’l-miķyâs’ını kaleme almıştır. İbnü’l-Fuvatî’nin 660’ta Nasîrüddîn-i Tûsî’nin himayesine girip Merâga’daki kütüphanesine yönetici tayin edildiği göz önüne alınırsa onun verdiği ölüm tarihi doğru olmalıdır. Zencânî sarf, nahiv, lugat, meânî, beyân konularında yetkin bir âlimdir ve bu alanlarda önemli eserler vermiştir. Ayrıca tefsir, kıraat, fıkıh ve astronomide de bilgi sahibiydi. Süyûtî yazısının güzel olduğunu söyler. Edebiyat sahasında geniş hacimli birçok eserin telif edilmesinden sonraki dönemde yaşayan Zencânî zamanındaki ihtiyaçtan dolayı bu eserler üzerinde özlü çalışmalar yapmıştır. Bilhassa sarfa dair eserlerine sonraki dönemlerde çok rağbet edilmiştir.

Eserleri. 1. el-Ǿİzzî fi’t-taśrîf. Lakabına nisbetle bu adla veya et-Taśrîfü’l-Ǿİzzî, ayrıca el-Mebâdî fi’t-taśrîf, eŧ-Taśrîf gibi adlarla anılır. Sarf ilmine dair bu meşhur muhtasar birçok defa basılmış (meselâ İstanbul 1233, 1253, 1254, 1278, 1292; Bulak 1244, 1251, 1280; Kahire 1282, 1298, 1321, 1344; nşr. Enver b. Ebû Bekir eş-Şeyhî ed-Dağıstânî, Beyrut 1428/2008), eseri J. B. Raymundus Latince’ye (Roma 1610), Ahmed Fuad (Terġībiyye, İstanbul 1292) ve Nureddin Turgay (Açıklamalı İzzi: Metin ve Tercümesi, İstanbul 1986) Türkçe’ye, Muhammed Bereketullah el-Leknevî Farsça’ya (Leknev 1907) tercüme etmiştir. Osmanlı medreselerinde okutulan temel metinlerden biri olan ve aynı konudaki el-Emŝile, Binâǿü’l-efǾâl, el-Maķśûd ve Merâĥu’l-ervâĥ ile birlikte Sarf Cümlesi diye anılan eseri (İstanbul 1304, 1305, 1324, 1332) Sa‘deddin et-Teftâzânî (İstanbul 1253, 1292; Tahran 1285; Kanpur 1287; Kahire 1293, 1307; Bombay 1892), Seyyid Şerîf el-Cürcânî (İstanbul 1266, 1280, 1292, 1301, 1318) ve Ali el-Kārî’nin (İstanbul 1289) yanı sıra İmâdüddin İbn Cemâa, Hatîb eş-Şirbînî, Niksârî Hasan Paşa, Hocazâde Muslihuddin gibi âlimler şerhetmiştir. Çok meşhur olan Teftâzânî’nin şerhi üzerine Radıyyüddin İbnü’l-Hanbelî, Nâsırüddin Muhammed b. Hasan el-Lekānî, Burhâneddin İbrâhim b. İbrâhim el-Lekānî, İbn Kāsım el-Gazzî, Süyûtî ve Dede Cöngî (İstanbul 1278,1288; Bulak 1255) gibi âlimler hâşiye kaleme almıştır (el-Ǿİzzî üzerine yapılan çalışmalar için bk. Keşfü’ž-žunûn, II, 1139-1140; Brockelmann, GAL, I, 336; Suppl., I, 497-498). 2. el-Mażnûn bih aǾlâ ġayri ehlih. Ebû Temmâm veya Buhtürî’nin


el-Ĥamâse’si tarzında bir şiir antolojisi olup eserde Câhiliye devri şairleriyle müellifin kendi zamanına kadar İslâmî dönem şairlerine ait beyitleri toplamıştır. Ubeydullah b. Abdülkâfî el-Ubeydî 724’te (1324) buna bir şerh yazmış ve ikisi birlikte basılmıştır (Kahire 1331,1342). 3. MiǾyârü’n-nüžžâr fî Ǿulûmi’l-eşǾâr. Buhara’da 650 (1252) yılında telif edilen, aruz, kafiye ve bedî‘ olmak üzere üç bölümden meydana gelen eser el-Ǿİzzî ve el-Hâdî kadar şöhret kazanmamakla birlikte kendi alanında önemli bir çalışmadır. Bahâeddin es-Sübkî, Telħîśü’l-Miftâĥ’a yazdığı ǾArûsü’l-efrâĥ adlı şerhte özetlediği kitaplar arasında bu eseri de zikretmiştir (nşr. Muhammed Ali Rızk, I-II, Kahire 1991). Eserin bedî‘ ile ilgili kısmını Abdülmün‘im Seyyid Abdüsselâm el-Eşkar ayrı olarak neşretmiştir (Kahire 1416/1995). 4. el-Kâfî şerĥu’l-Hâdî. Müellifin kendi eseri üzerine kaleme aldığı nahiv ve sarfa dair bir eserdir. Süyûtî kendi zamanında bu şerhin meşhur olduğunu, Çârperdî’nin Şerĥu’ş-Şâfiye’de bundan çok nakilde bulunduğunu belirtir. Mahmûd Yûsuf Feccâl doktora çalışmasında eserin nahiv kısmını (1398/1978, Ezher Üniversitesi), oğlu Enes b. Mahmûd Fecâl de yüksek lisans tezinde sarf kısmını (2006, San‘a Üniversitesi) neşre hazırlamıştır. 5. Taśĥîĥu’l-miķyâs fî tefsîri’l-Ķusŧâs. Zemahşerî’nin aruz ilmine dair eserinin şerhi olup 655 (1257) yılında telif edilmiştir. 6. el-Kâfiye fi’l-ĥisâb (İÜ, AY, nr. 1534). Zencânî’nin ayrıca el-Hâdî li-źevi’l-elbâb fî Ǿilmi’l-iǾrâb (el-Hâdî fi’n-naĥv ve’t-taśrîf ile aynı olmalıdır), Şerĥu’l-Hâdî li’ş-şâdî (Ahmed b. Muhammed el-Meydânî’nin eseri üzerine yazılmıştır), el-Muħtaśar fî Ǿilmi’l-usŧurlâb, el-MuǾrib Ǿammâ fi’s-Śıĥâĥ ve’l-Muġrib, Şerĥu’l-ebyâti’l-müşkilâti’l-aġrâđ, et-Teźkire fi’l-heyǿe, et-Teźkiretü’l-Mecdiyye adlı eserleri vardır (eserlerinin listesi ve yazma nüshaları için bk. Brockelmann, GAL Suppl., I, 498; Mahmûd Yûsuf Feccâl, XVII/1 [1996], s. 35-36; MiǾyârü’n-nüžžâr, neşredenin girişi, I, 8-12).

BİBLİYOGRAFYA:

İzzeddin ez-Zencânî, MiǾyârü’n-nüžžâr fî Ǿulûmi’l-eşǾâr (nşr. M. Ali Rızk el-Hafâcî), Kahire, ts. (Dârü’l-maârif), neşredenin girişi, I, 3-31; İbnü’l-Fuvatî, Telħîśu MecmaǾi’l-âdâb (nşr. Mustafa Cevâd), Dımaşk 1962-67, IV/1, s. 234-235; IV/2, s. 652; Sübkî, Ŧabaķāt (Tanâhî), VIII, 119-121; İsnevî, Ŧabaķātü’ş-ŞâfiǾiyye, II, 11; Süyûtî, Buġyetü’l-vuǾât, II, 122; Keşfü’ž-žunûn, I, 412; II, 1138-1140, 1326, 1578, 1744, 1869, 2027; Hânsârî, Ravżâtü’l-cennât (nşr. Esedullah İsmâiliyyân), Kum 1392, V, 173; Serkîs, MuǾcem, I, 977; II, 1304; Brockelmann, GAL, I, 336-337; Suppl., I, 497-498; M. Ali Müderris, Reyĥânetü’l-edeb, Tebriz 1347 hş., II, 386-387; AǾyânü’ş-ŞîǾa, VIII, 132; R. Sellheim, Materialien zur Arabischen Literaturgeschichte, Wiesbaden 1987, II, 53-55; Abdullah Muhammed el-Habeşî, CâmiǾu’ş-şürûĥ ve’l-ĥavâşî, Ebûzabî 1425/2004, I, 593-601; Cl. Gilliot, “Textes arabes anciens édités en Egypte au cours années 1990 à 1992”, MIDEO, XXI (1993), s. 415-417; Mahmûd Yûsuf Feccâl, “ez-Zencânî ĥayâtühû ve muśannefâtüh”, ǾÂlemü’l-kütüb, XVII/1, Riyad 1416/1996, s. 34-38; Ilse Lichtenstadter, “Zencânî”, İA, XIII, 525; “al-Zanғјānī”, EI² Suppl. (İng.), s. 841-842.

Ahmet Özel