ZELLÂKA SAVAŞI
(معركة الزلّاقة)
Endülüs’te müslümanların hıristiyanlara karşı elde ettiği büyük zafer (479/1086).
İslâm kaynaklarında Zellâka ismiyle geçen yer, Batalyevs’in (Badajoz) yaklaşık 8 km. kuzeydoğusunda bir ova olup hıristiyan kaynaklarında Sagrajas/Sacralias adıyla kaydedilir. Endülüs Emevî Devleti’nin 422 (1031) yılında resmen dağılmasının ardından ortaya çıkan küçük devletler (mülûkü’t-tavâif) arasındaki mücadeleler, kuzeydeki hıristiyan krallıkları ve kontlukları arasında müslümanları Endülüs’ten çıkarıp kaybedilen toprakları geri alma (reconquista) düşüncesini güçlendirdi. Kastilya-Leon Kralı VI. Alfonso, bir taraftan müslüman hükümdarları haraca bağlayarak vasal durumuna getirirken diğer taraftan toprak kazanmaya çalışıyordu. 478’de (1085) Endülüs’ün stratejik bakımdan önemli şehirlerinden Tuleytula’yı (Toledo) işgal etti ve hemen ardından Sarakusta’yı (Saragossa) muhasara altına aldı. İç savaşlar ve hıristiyan krallıklara ödenen vergiler yüzünden güçlerini büyük ölçüde yitirmiş olan müslüman emîrler, bu istilâ dalgasını durdurmak için Mağrib’deki en güçlü devletlerden olan Murâbıtlar’dan yardım istemeyi düşündüler. Önce İşbîliye’de (Sevilla), ardından Kurtuba’da (Cordoba) yapılan toplantılarda müslüman emîrlerin tamamına yakını Murâbıtlar’a bir heyet gönderilmesi fikrini benimsedi. Eftasî Emîri Mütevekkil’in kaleme aldığı mektup on üç emîrin onayı ile Murâbıt Hükümdarı Yûsuf b. Tâşfîn’e ulaştırıldı. Mektubun son Abbâdî emîri Mu‘temid-Alellah tarafından gönderildiği ve bu emîrin daha sonra Sebte’ye geçerek bizzat Yûsuf b. Tâşfîn’le görüştüğü de rivayet edilir.
Yardım isteğini olumlu karşılayan Yûsuf b. Tâşfîn, ordusunun Endülüs’e geçişi ve geri dönüşünde bir sıkıntıyla karşılaşmamak için Abbâdîler’in hâkimiyetindeki Cezîretülhadrâ’nın kendisine tahsis edilmesini istedi. Mu‘temid b. Abbâd, oğlu Reşîd’in muhalefetine rağmen bu isteği kabul etti. Yûsuf b. Tâşfîn kumandasındaki Murâbıt ordusu 15 Rebîülevvel 479 (30 Haziran 1086) tarihinde Cezîretülhadrâ sahillerinde karaya çıktı oradan İşbîliye’ye geçti. Yûsuf’un çağrısına uyan Gırnata’daki Zîrî Emîri Abdullah b. Bulukkîn ve Endülüslü emîrlerin çoğu askerleriyle gelerek orduya katıldı. Müslüman ordusu üç gün sonra İşbîliye’den Eftasîler’in başşehri Batalyevs’e (Badajoz) doğru hareket etti. En önde Ebû Süleyman Dâvûd b. Âişe’nin kumanda ettiği 10.000 kişilik Murâbıt süvari birliği bulunuyor, onu Mu‘temid’in ve Mütevekkil’in birlikleri takip ediyor, arkadan Yûsuf b. Tâşfîn’in ordusu geliyordu.
Murâbıtlar’ın Endülüs’e geçtiğini haber alan VI. Alfonso, Sarakusta kuşatmasını kaldırıp Aragon (es-Sağrüla‘lâ), Galicia (Cillîkıye), Asturias, Leon ve Güney Fransa’dan
temin ettiği kuvvetlerle müslüman ordusunu karşılamak üzere harekete geçti. Müslüman ve hıristiyan orduları Zellâka ovasında konuşlandılar. Aralarında küçük bir çay vardı. Orduların asker sayısı hakkında 50.000-300.000 arasında farklı rivayetler mevcuttur. İslâm kaynaklarında hıristiyan ordusunun, hıristiyan kaynaklarında müslüman ordusunun daha büyük olduğu kaydedilir. Her bir orduda 100.000 civarında asker bulunduğu anlaşılmaktadır. Kaynaklarda, Yûsuf b. Tâşfîn’in savaştan önce Kastilya kralına bir heyet göndererek ya Müslümanlığa girmesini ya da cizye ödemesini, bunlardan birini kabul etmediği takdirde savaşa hazır olmasını bildirdiği zikredilir. Rivayete göre Kral VI. Alfonso mektubu okuttuktan sonra yere atmış, elçilere, “Sultanınıza savaş meydanında hesaplaşacağımızı haber verin” demiştir. Ayrıca perşembe günü huzuruna çıkan heyete cumanın müslümanlar, cumartesinin kendi ordusundaki yahudiler, pazarın ise hıristiyanlar için kutsal gün sayıldığını söyleyerek pazartesi günü savaşılması teklifinde bulunmuş, bu teklifi Yûsuf b. Tâşfîn olumlu karşılamıştır. Abbâdî Emîri Mu‘temid, Kastilya kralının asıl hedefinin cuma günü saldırmak olduğu, bunu gizlemek için söz konusu teklifi yapmış olabileceği kuşkusuyla karşı tarafı gözetlemeye koyuldu ve hıristiyan ordusunun bir baskın için harekete geçtiğini tesbit ederek müslüman ordusunun teyakkuz durumunu almasını sağladı. Murâbıt ordusunun merkezine hücum eden hıristiyan kuvvetlerinin ilk saldırısı püskürtüldü. Ancak bu güçler tekrar yoğun bir saldırıya geçince Mu‘temid’in idaresindeki İşbîliye kuvvetleri dışında kalan Endülüslü askerlerin çoğu Batalyevs’e doğru kaçmaya başladı. Bunun üzerine Kral VI. Alfonso, Yûsuf b. Tâşfîn’in kendi ordusuyla saklanmakta olduğundan ve savaşın gidişatını takip ettiğinden habersiz ordusunun merkez kuvvetlerini savaş alanına sürdü. Yûsuf b. Tâşfîn, kralın bu aceleciliğinden faydalanarak Murâbıt ordusunun merkez kuvvetlerini hıristiyanların ana karargâhına yönlendirdi. VI. Alfonso, Endülüs kuvvetlerini takip etmekten vazgeçip büyük bir panik içinde karargâhını koruma telâşına düştü. Yûsuf b. Tâşfîn ile VI. Alfonso’nun ellerinde kılıçlarıyla bizzat mücadele ettikleri savaş cuma günü karanlık basıncaya kadar devam etti. Bu arada savaşın müslümanlar lehine döndüğünü gören Endülüslü askerler tekrar muharebe alanına döndüler. Kral VI. Alfonso az sayıdaki askeriyle birlikte yaralı olarak savaş alanından kaçarak canını kurtarabildi ve savaş müslümanların kesin zaferiyle sonuçlandı (12 Receb 479/23 Ekim 1086). Bu zaferin gerçekleştiği tarihle ilgili başka rivayetler de mevcuttur. Ertesi gün savaş alanının binlerce hıristiyan askerinin cesediyle dolu olduğu görüldü. İslâm tarihinde kesin sonuçlu savaşlardan biri olan Zellâka zaferi Yûsuf b. Tâşfîn’in gönderdiği fetihnâmelerle Mağrib’deki camilerde halka duyurulmuş, başta İşbîliye Emîri İbn Abbâd el-Mu‘temid-Alellah olmak üzere şairler zaferle ilgili kasideler söylemiştir. Endülüs’te ve Mağrib’de halk şükür namazı kılmış, şenlikler düzenlenmiştir.
Zellâka’da kazanılan bu zaferden müslümanların gerektiği gibi yararlandığını söylemek güçtür. Abbâdî Emîri Mu‘temid, Yûsuf b. Tâşfîn’e kaçmakta olan hıristiyan kuvvetlerinin takip edilmesini ve daha ileriye gidilmesini teklif ettiyse de Murâbıt sultanı umulmadık bir durumla karşılaşmamak için ihtiyatlı davranmayı uygun gördü. Yalnız cihad maksadıyla savaştığını göstermek için de elde edilen ganimetleri Endülüslüler’e bırakıp Merakeş’e döndü. Onun bu kararında, Merakeş’te hasta vaziyette bıraktığı veliaht oğlu Ebû Bekir’in ölüm haberinin zaferin kazanıldığı gün kendisine ulaşmasının etkili olduğu da rivayet edilir. Bazı İslâm kaynaklarında Vakīatü Batalyevs şeklinde kaydedilen Zellâka Savaşı, yaklaşık bir asırdır hıristiyanlar karşısında güç kaybetmekte olan Endülüs’teki müslümanları yok olmaktan kurtarmış, hıristiyan yayılmasını bir süre için durdurmuştur. Bu zafer Endülüslüler’in mâneviyatını yükseltmiş, kısmen de olsa kendilerine güvenmelerine vesile teşkil etmiş, ayrıca XII. yüzyıl gibi erken bir dönemde başarıya ulaşabilecek “reconquista” hareketinin iki yüzyıl gecikmesini sağlayan önemli bir dönüm noktası olmuştur. Zafer münasebetiyle Abbâsî Halifesi Muktedî-Biemrillâh, Yûsuf b. Tâşfîn’e “emîrü’l-müslimîn” ve “nâsırüddîn” unvanlarını vermiştir. Yûsuf b. Tâşfîn’in, Zellâka Savaşı münasebetiyle Endülüs’teki müslüman devletlerin askerî gücünü tesbit etme fırsatı bulduğu ve onun Endülüs topraklarını kendi devletinin bir eyaleti haline dönüştürme fikrinin bu safhada şekillenmeye başladığı söylenebilir.
BİBLİYOGRAFYA:
Abdullah b. Bulukkin, Müźekkirât (nşr. E. Lévi-Provençal), Kahire 1955, s. 104-108; a.mlf., et-Tibyân (nşr. Emîn Tevfîk et-Tîbî), Rabat 1995, s. 121-125; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, X, 151-154; Abdülvâhid el-Merrâküşî, el-MuǾcib fî telħîśi aħbâri’l-Maġrib (nşr. M. Saîd el-Iryân-M. el-Arabî), Dârülbeyzâ 1978, s. 192 vd.; İbnü’l-Kerdebûs, Târîħu’l-Endelüs (nşr. Ahmed Muhtâr el-Abbâdî), Madrid 1971, s. 88 vd.; İbn İzârî, el-Beyânü’l-muġrib, IV, 112 vd.; İbn Ebû Zer‘, el-Enîsü’l-muŧrib, Rabat 1972, s. 145-151; el-Ĥulelü’l-mevşiyye fî źikri’l-aħbâri’l-Merrâküşiyye (nşr. Y. S. Allûş), Rabat 1936, s. 38 vd.; Makkarî, Nefĥuŧŧîb, VIII, bk. Fihrist; Seyyid Abdülazîz Sâlim, Târîħu’l-Maġrib fi’l-Ǿaśri’l-İslâmî, İskenderiye, ts. (Müessesetü şebâbi’l-câmia), s. 631-641; M. Abdullah İnân, Düvelü’ŧ-ŧavâǿif, Kahire 1970, s. 320 vd.; J. F. O’Callaghan, Medieval Spain, New York 1983, s. 208-209; C. Sánchez-Albornoz, España musulmana, Madrid 1986, II, 97 vd.; Hüseyin Mûnis, Târîħu’l-Maġrib ve ĥađâretüh, Beyrut 1412/1992, s. 31-32; M. J. Viguera Molíns, Los reinos de taifas y las invasiones magrebíes, Madrid 1992, s. 170-171; Yûsuf Eşbâh, Târîħu’l-Endelüs fî Ǿahdi’l-Murâbıŧîn ve’l-Muvaĥĥidîn (trc. M. Abdullah İnân), Kahire 1417/1996, I, 82 vd.; H. Kennedy, Muslim Spain and Portugal, London 1996, s. 161-162; Lütfi Şeyban, Reconquista: Endülüs’te Müslüman-Hristiyan İlişkileri, İstanbul 2003, s. 149-154; Cemîl Abdullah Muhammed el-Mısrî, “ez-Zellâķa maǾreke min meǾâriki’l-İslâm el-ħâsime fi’l-Endelüs”, Mecelletü’l-CâmiǾati’l-İslâmiyye, XVIII/69-70, Medine 1406, s. 169-204; Amin Tibi, “al-Zallāķa”, EI² (İng.), XI, 426-427.
Mehmet Özdemir