ZECCÂC

(الزجّاج)

Ebû İshâk İbrâhîm b. es-Serî b. Sehl ez-Zeccâc el-Bağdâdî

(ö. 311/923)

Arap dili ve edebiyatı âlimi, müfessir.

241 (855) veya 230 (844) yılında Bağdat’ta doğdu ve burada yaşadı. Küçüklüğünden beri cam işleriyle uğraştığı için “Zeccâc” lakabıyla tanındı. İlme olan hevesi dolayısıyla Bağdat’taki ilim meclislerine gidip gelmeye başladı. Başlangıçta Kûfe mektebinin önde gelen ismi Sa‘leb’in derslerine devam ederek onun gözde öğrencileri arasında yer aldı. Bir süre sonra Basra mektebi lideri Müberred Bağdat’a gelince hocası Sa‘leb, soracağı sorularla onun ders halkasını karıştırması için zeki öğrencisi Zeccâc’ı görevlendirdi. Sorduğu sorulara verdiği cevaplarla kendisini susturan Müberred’in zekâsına ve tartışma üslûbuna hayran olan Zeccâc ölümüne kadar onun yanından ayrılmadı. Ancak Müberred parasız okutmuyor, aldığı ücretin karşılığı kadar ders anlatıyordu. Günlük 1,5 dirhem geliri bulunan Zeccâc, Müberred’e kendisini yetiştirmek şartıyla her gün 1 dirhem vermeyi vaad etti ve bu vaadini yerine getirdi. Müberred’den Kitâbü Sîbeveyhi’yi öğrendi ve hocası ile arasında güçlü bir bağ meydana geldi. Müberred de Zeccâc’ı diğer öğrencilerinden üstün tutuyor, onun hazır bulunmadığı meclislerde ders yapmıyordu (İbn Hallikân, I, 49-50). Zeccâc’ın hocası ile olan bu ilişkisi ona büyük faydalar sağladı, hocasının aracılığıyla ders okuttuğu öğrencilerden bol miktarda gelir elde etti. Yine hocası vasıtasıyla Vezir Ubeydullah b. Süleyman’ın oğlu Kāsım’a ders verdi; ileriki yıllarda vezirlik makamına yükselen bu öğrencisinden 20.000 dinarlık büyük bir servet edindi (Hatîb, VI, 615-616). Dokuz Abbâsî halifesi döneminde yaşayan Zeccâc’ın kaynaklarda sadece Halife Mu‘tazıd-Billâh ile münasebetinden söz edilir. Halife Mu‘tazıd veziri Kāsım’dan, kâtiplerinden Ebû Ca‘fer Muhammed b. Yahyâ b. Ebû Abbâd’ın kendisi için yazdığı, içinde çeşitli çizelgelerin yer aldığı CâmiǾu’l-manŧıķ adlı lugatın anlaşılmayan yerlerini açıklayacak bir âlim bulmasını istemiş, o da bu işi Zeccâc’a havale etmiştir. Zeccâc, Mâ Sümmiye (Füssire) min CâmiǾi’l-manŧıķ adıyla yazdığı şerhi öğrencisi vasıtasıyla Halife Mu‘tazıd’a göndermiş, bu çalışmanın karşılığında kendisine 300 dinar verilmiştir. Sağlam bir inanca sahip olan ve Hanbelî mezhebini benimseyen Zeccâc Bağdat’ta vefat etti (Yâkūt, I, 130).

Zeccâc, Arap grameri ve lugatıyla Arap edebiyatı alanındaki öğrenimini bizzat Sa‘leb ile Müberred’den almış, dolayısıyla Kûfe ve Basra mekteplerini ilk kaynaktan öğrenme fırsatı bulmuştur. Müberred’e olan bağlılığından dolayı Sa‘leb’in el-Faśîĥ adlı kitabına on yerde itirazda bulunmuştur (Yâkūt, I, 139). Kendisi de Bağdat’ta büyük şöhrete ulaşmış ve çok sayıda öğrenci yetiştirmiştir. İbnü’s-Serrâc, Nehhâs, Ebû Ali el-Kālî, Mes‘ûdî, Muhammed b. Ahmed el-Ezherî, Hasan b. Bişr el-Âmidî, Ebû Ali el-Fârisî, Rummânî onun önde gelen öğrencilerindendir. Ebü’l-Kāsım ez-Zeccâcî kitaplarında çok bağlı olduğu hocasının görüşlerini nakletmiş, bu bağlılığı sebebiyle de ona nisbet edilmiştir. İyi bir dil âlimi olan Zeccâc zamanla Basra gramer ekolünün Bağdat’ta yükselmesini sağlamış, gramer ve dil alanında çalışma yapanlar onun görüşlerine sık sık başvurmuştur. Zeccâc, harflerinin çoğu benzer olan kelimeler arasında etimolojik ilişkinin varlığından söz etmiş, bu konuda öğrencisi Ebû Ali el-Fârisî ile onun öğrencisi İbn Cinnî’yi etkilemiştir.

Eserleri. 1. MeǾâni’l-Ķurǿân ve iǾrâbüh (nşr. Abdülcelîl Abdüh Şelebî, I-V, Kahire 1973, 1974, 1994; Beyrut 1978, 1988). Zeccâc’ı meşhur eden en büyük eseri olup on altı yılda tamamlanmıştır (285-301/898-914). Eserin mukaddimesinde müellif mâna-i‘rab ilişkisinin zaruretini, i‘rabın esas olduğunu, anlam ve yorumun bu esasa dayanması gerektiğini vurgulamıştır. Çoğunlukla aynı harflerden meydana gelen kelimeler arasında etimolojik ilgi bulunduğuna dair özgün görüşünü bu eserinde uygulamış, Kur’an’da geçen kelimeleri lugat ve i‘rab yönünden tahlil ederken etimoloji bakımından ilgili gördüğü diğer kelimeleri de zikretmiştir. Ayrıca zengin örnekler vermiş, lehçe ve kıraat farklılıklarına temas etmiş, nahivde Bağdat ekolüne mensup olmakla birlikte genellikle Basra mektebinin, özellikle Halîl b. Ahmed, Yûnus b. Habîb ve Sîbeveyhi’nin görüşlerine bağlı kalmıştır. Zeccâc’ın öğrencisi Ebû Ali el-Fârisî kitabın eleştirisi, hatalarının tashihi, eksiklerinin tamamlanması için hacimli bir eser yazmıştır. el-İġfâl (ve hüve’l-mesâǿilü’l-muślaĥa min Kitâbi MeǾâni’l-Ķurǿân li-Ebî İsĥâķ ez-Zeccâc)/el-Eġfâl fîmâ aġfelehü’z-Zeccâc mine’l-MeǾânî adını taşıyan eserde toplam 100 mesele ele alınmış, eserin yirmi dokuz meseleyi kapsayan ilk cildi Abdullah b. Ömer el-Hâc İbrâhim tarafından yayımlanmıştır (Ebûzabî 1424/2003). İbn Hâleveyh, Fârisî’nin eserine Kitâbü’l-Hâźûr adıyla bir reddiye, Rummânî bir şerh yazmış, Yûsuf b. Hasan es-Sîrâfî ile İbn Hişâm el-Lahmî de kitapta yer alan örnek beyitleri (şevâhid) şerheden eserler kaleme almıştır. Muharrem Çelebi eser üzerine doktora tezi hazırlamış (bk. bibl.), Ali Abdülhamîd Ahmed Îsâ, Büźûrü’l-mebâĥiŝi’l-belâġıyye fî MeǾâni’l-Ķurǿân ve iǾrâbihî li’z-Zeccâc başlıklı yüksek lisans çalışması yapmış (Ezher Üniversitesi Arap Dili [Asyût]), daha sonra bu tez basılmıştır (Kahire 1422/2001). 2. Tefsîru esmâǿillâhi’l-ĥüsnâ (nşr. Ahmed Yûsuf ed-Dekkāk, Dımaşk 1395/1975; Beyrut 1399/1979, 1403/1983).


3. el-İbâne ve’t-tefhîm Ǿan meǾânî Bismillâhirraĥmânirraĥîm. Besmele hakkında seksen soruyu ve cevaplarını kapsar (nşr. Abdülfettâh Seyyid Selîm, MMMLA, XXXIX/1 [Kahire 1416/1995], s. 49-105). 4. Mâ Yenśarifü ve mâ lâ-yenśarifü (nşr. Hüdâ Mahmûd Karâa, Kahire 1391/1971, 1414/1994). 5. FeǾaltü ve efǾaltü (Kahire 1325/1907; nşr. Muhammed Abdülmün‘im Hafâcî, Kahire 1368/1949; nşr. Mâcid Hasan ez-Zehebî, Dımaşk 1404/1984; nşr. Ramazan Abdüttevvâb-Subayh et-Temîmî, Kahire 1415/1995). Kelimelerin ilk harfine göre alfabetik düzenlenen eserde üçlü kök fiili ile if‘âl kalıbı arasında anlam değişikliği bulunan veya değişiklik olmadan kullanılan fiillere dairdir. 6. Sırrü’n-naĥv. Hüdâ Mahmûd Karâa eseri, ez-Zeccâc ve eŝeruhû fi’n-naĥvi ve’ś-śarfi maǾa taĥķīķī Sırri’n-naĥv başlıklı yüksek lisans tezinde tahkik edip (1968, Aynüşems Üniversitesi) daha sonra yayımlamıştır (Kahire 1391/1971). 7. Ħalķu’l-insân. İnsan organizmasına ilişkin kelimeleri kapsayan bir lugatçe olup İbrâhim es-Sâmerrâî tarafından neşredilmiştir (Bağdat 1962, 1964; Mecelletü’l-MecmaǾi’l-Ǿİlmiyyi’l-ǾIrâķī, X [Bağdat 1963], s. 106-155; Resâǿil ve nuśûś içinde, Beyrut 1411/1991, s. 21-64). 8. Kitâbü’l-Envâǿ. Kadîm halk astronomisi ve meteorolojisine dair kelime ve tabirleri içine alan bir lugatçedir (nşr. İzzet Hasan, Dımaşk 1427/2006). 9. Kitâbü’l-Elfâž (Rabat el-Mektebetü’l-âmme, Kettânî, nr. 996, vr. 135-219). 10. Kitâbü’l-İştiķāķ (Süleymaniye Ktp., Şehid Ali Paşa, nr. 2358/2, vr. 26-41). 11. Kitâbü Ĥurûfi’l-meǾânî (Süleymaniye Ktp., Lâleli, nr. 3740/7). 12. el-Müŝelleŝ fi’l-luġa (Ŝelâŝetü kütüb fi’l-müŝelleŝât). Bir harekesinin değişmesiyle üç türlü okunabilen, aynı ya da farklı anlamlar taşıyan üçlü yapılarla ilgili bir eserdir (nşr. Süleyman b. İbrâhim b. Muhammed el-Âyîd, Mecelletü CâmiǾati Ümmü’l-ķurâ li’l-buĥûŝi’l-Ǿilmiyye içinde III/4, Mekke 1411). 13. er-Red Ǿalâ ŜaǾleb fi’l-Faśîĥ (el-Muǿâħaźât Ǿale’l-Faśîĥ li-ŜaǾleb) (yazmaları için bk. Sezgin, VIII, 99). İbn Hâleveyh el-İntiśâr li-ŜaǾleb, Mevhûb b. Ahmed el-Cevâlîkī er-Red Ǿale’z-Zeccâc (nşr. Abdülmün‘im et-Tikrîtî-Subeyh eş-Şâtî, Bağdat 1980) adıyla birer eser kaleme almıştır. Bunlardan başka kaynaklarda Mâ Füssire min CâmiǾi’l-manŧıķ, Kitâbü’l-ǾArûż, Kitâbü’l-Ķavâfî/Kitâbü’l-Ķāfî fî esmâǿi’l-ķavâfî, el-Farķ beyne’l-müźekker ve’l-müǿenneŝ, Ħalķu’l-feres, Muħtaśarü’n-naĥv, Şerĥu ebyâti Sîbeveyhi, Kitâbü’n-Nevâdir, Kitâbü’l-Efvâh, el-Vaķf ve’l-ibtidâǿ, er-Red Ǿale’l-Müberred, Kitâbü’l-Emâlî, el-Maķśûr ve’l-memdûd, Kitâbü’ş-Şecere (et-Taķrîb) adlı eserler de Zeccâc’a nisbet edilmektedir. İǾrâbü’l-Ķurǿân el-Mensûb ile’z-Zeccâc (nşr. İbrâhim el-Ebyârî, I-III, Kahire 1383-1385/1963-1965) adıyla yayımlanan eserin Durmuş Ali Kayapınar, Ahmed Râtib en-Neffâh ve Muhammed ed-Dâlî’nin yaptığı araştırmalar sonucu Bâkûlî’ye ait Kitâbü’l-Cevâhir olduğu anlaşılmıştır.

BİBLİYOGRAFYA:

Zeccâc, MeǾâni’l-Ķurǿân ve iǾrâbüh (nşr. Abdülcelîl Abduh Şelebî), Beyrut 1408/1988, neşredenin girişi, I, 5-37; Ebû Ali el-Fârisî, el-Eġfâl (nşr. Abdullah b. Ömer el-Hâc İbrâhim), Ebûzabî 1424/2003, neşredenin girişi, I, 17-29; İbnü’n-Nedîm, el-Fihrist (nşr. G. Flügel), Beyrut 1964, s. 60; Hatîb, Târîħu Baġdâd (nşr. Beşşâr Avvâd Ma‘rûf), Beyrut 1422/2001, VI, 613-618; Kemâleddin el-Enbârî, Nüzhetü’l-elibbâǿ (nşr. İbrâhim es-Sâmerrâî), Zerkā (Ürdün), 1405/1985, s. 183-184; Yâkūt, MuǾcemü’l-üdebâǿ, Beyrut 1400/1980, I, 130-151; V, 134-143; İbnü’l-Kıftî, İnbâhü’r-ruvât, I, 194-201; İbn Hallikân, Vefeyât, I, 49-50; İbn Fazlullah el-Ömerî, Mesâlik, VII, 79-81; Brockelmann, GAL, I, 111-112; Suppl., I, 170-172; Şevkī Dayf, el-Medârisü’n-naĥviyye, Kahire 1968, s. 135; Sezgin, GAS, VIII, 99-101; IX, 81-82; Muharrem Çelebi, Me‘âni’l-Kur’ân ve ez-Zeccâc (doktora tezi, 1976), Atatürk Üniversitesi İslâmî İlimler Fakültesi, s. 167-204; Abdülhamîd Seyyid Tılib, Ġarîbü’l-Ķurǿân, ricâlühû ve menâhicühüm min İbn ǾAbbâs ilâ Ebî Ĥayyân, Küveyt 1986, s. 218-237; Mustafa es-Sâvî el-Cüveynî, Medârisü’t-tefsîri’l-Ķurǿânî, İskenderiye 1992, s. 93-103; Abdülhüseyin el-Mübârek, “Min aǾlâmi’n-naĥvi’l-Baśrî: Ebû İsĥâķ ez-Zeccâc”, Mecelletü Külliyyeti’l-âdâb, CâmiǾatü’l-Baśra, V/7, Basra 1392/1972, s. 36-63; Ahmed Râtib en-Neffâh, “Kitâbü İǾrâbi’l-Ķurǿân el-mensûb ile’z-Zeccâc”, MMLADm., XLIX (1974), s. 93-112; Muhammed ed-Dâlî, “Kitâbü İǾrâbi’l-Ķurǿân”, a.e., LXVI/1 (1991), s. 77-106; Mey Fâzıl Câsim, “Menhecü Kitâbi İǾrâbi’l-Ķurǿân el-mensûb ile’z-Zeccâc ħaŧaǿen ve mülâĥažât ĥavle nisbetihî”, el-Mevrid, XXVII/2, Bağdad 1420/1999, s. 33-39; Süleyman Ebû Sitte, “Kitâbü’l-ǾArûż li’z-Zeccâc”, Mecelletü’d-dirâsâti’l-luġaviyye, VI/3, Riyad 1425/2004, s. 87-186; C. H. M. Versteegh, “al-Zaғјғјāғј”, EI² (İng.), XI, 377-378.

Emrullah İşler