ZAKKUM

(الزقّوم)

Kur’an’a göre bir cehennem ağacı.

Sözlükte “bir yiyeceği lokma haline getirip yutmak” anlamındaki zakm kökünden türeyen zakkūm Câhiliye döneminden itibaren bilinen, hurma ile kaymağın karışımından oluşan bir yemeğin, ayrıca Türkçe’de de kullanılan bir ağacın adıdır. Kelime Türkçe’de olumsuz anlamda zıkkım şeklini almıştır. Kur’ân-ı Kerîm’de zakkumun cehennemde kâfir ve müşriklerin yiyeceği olduğunu bildiren âyetlerin nüzûlünden sonra kelime bu mânanın yanı sıra öldürücü etki yapan bütün yiyecekler ve tâun hastalığı için de kullanılmıştır (Lisânü’l-ǾArab, “zķm” md.; Kāmus Tercümesi, IV, 325-326). Âhirette inananlara verilecek nimetler dünyadaki isimleriyle anıldığı gibi (meselâ bk. el-Bakara 2/25; Sâd 38/51; er-Rahmân 55/11-12, 52, 68; el-Vâkıa 56/20-22) inanmayanlara uygulanacak azap ve yedirilecek şeyler de dünya hayatında sevilmeyen şeylerin isimleri ve nitelikleriyle zikredilmiştir (meselâ bk. el-Hac 22/19-21; ed-Duhân 44/43-46; el-Hâkka 69/35-37). Aslında zakkum makbul bir yemeğin adı iken kötülerin cezalandırılacağı cehennem hayatında zakkum ağacı onların gıdasını belirten bir kavrama dönüştürülmüştür. Kur’an’da zakkum ismi üç yerde zikredilmekte, bir yerde geçen “lânetlenmiş ağac”ın da (el-İsrâ 17/60) zakkum ağacı olduğu anlaşılmaktadır (Buhârî, “Tefsîr”, 17/9; İbn Kesîr, IV, 324). Bu ağacın meyvelerinin âhirette günahkârların gıdasını teşkil edeceği, günahkârların bunu yedikten sonra karınlarında erimiş madenin yahut kaynar suyun kaynaması gibi ıstırap çekecekleri (ed-Duhân 44/43-46), yoldan sapmış ve gerçekleri yalan saymış kimselerin zakkum ağacından yiyecekleri, karınlarını onunla dolduracakları, ardından suya kanmayan develerin su içişi gibi kaynar sular içecekleri (el-Vâkıa 56/51-55) belirtilir. Böylece ihlâs sahibi müminlerin cennette ağırlanmasının mı yoksa cehennemin öldürücü zakkum ağacının meyvesinden yemenin mi daha iyi olacağı sorulup kâfir ve müşriklerin bu hususta düşünmesi istenir. Zakkum ağacının zalimler için bir imtihan aracı yapıldığını belirten başka âyetlerde bu ağacın yakıcı ateşin ortasında veya cehennemin derinliklerinde gelişip büyüdüğü, meyve yahut tomurcuklarının şeytanların başlarına benzediği, zalimlerin onu yemeye ve onunla karınlarını doldurmaya mahkûm edildiği, ardından kaynar su karıştırılmış bir sıvı içecekleri ifade edilmektedir (es-Sâffât 37/62-67). Zakkumun lânetli nitelemesiyle anılması, ondan yiyecek cehennemliklerin lânet edilmeye müstahak olmaları veya Araplar’ın hoşlanmadıkları yiyeceklere “mel‘un” demeleri sebebiyledir. İbn Abbas’tan rivayet edilen bir hadiste Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Ey iman edenler! Allah’tan O’na yaraşır şekilde korkun ve ancak müslüman olarak can verin. Zakkum ağacından yeryüzüne bir damla düşürülse dünya halkı acılara gömülürdü; ondan başka yiyeceği olmayanların halini düşünün!” (Müsned, I, 301, 338; İbn Mâce, “Zühd”, 38).

BİBLİYOGRAFYA:

Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, “zķm” md.; Kāmus Tercümesi, IV, 325-326; Müsned, I, 301, 338; III, 25, 26; İbn Kuteybe, Tefsîru ġarîbi’l-Ķurǿân (nşr. Seyyid Ahmed Sakr), Kahire 1378/1958, s. 258; Taberî, CâmiǾu’l-beyân (Bulak), XV, 78-79; XXIII, 40-41; Muhammed b. Ebû Bekir er-Râzî, Tefsîrü ġarîbi’l-Ķurǿâni’l-Ǿažîm (nşr. Hüseyin Elmalı), Ankara 1997, s. 449-450; Ebü’l-Fidâ İbn Kesîr, Tefsîrü’l-Ķurǿâni’l-Ǿažîm, Beyrut 1966, IV, 324; VI, 17-18; Bekir Topaloğlu, “Zekkûm”, İA, XIII, 506; C. E. Bosworth, “Zaķķūm”, EI² (İng.), XI, 425-426; Bahâüddin Hürremşâhî, “Zeķķūm”, DMT, VIII, 473-474; Salwa M. S. el-Awa, “Zaqqûm”, Encyclopaedia of the Qurǿān, Leiden 2006, V, 571-572.

Mustafa Öz