ZÂFİR-BİEMRİLLÂH

(الظافر بأمر الله)

Ebû Mansûr ez-Zâfir-Biemrillâh İsmâîl b. el-Hâfız-Lidînillâh Abdilmecîd b. Muhammed b. Mead el-Müstansır-Billâh el-Fâtımî

(ö. 549/1154)

Fâtımî halifesi (1149-1154).

15 Rebîülâhir 527 (23 Şubat 1133) tarihinde Kahire’de doğdu. Hâfız-Lidînillâh’ın en küçük oğludur. Babasının öldüğü gün onun vasiyeti üzerine Zâfir-Biemrillâh (Bi-A‘dâillâh) lakabıyla halife ilân edildi (5 Cemâziyelâhir 544/10 Ekim 1149). Fâtımîler’in on ikinci halifesi olup Mısır’da hüküm süren halifelerin dokuzuncusudur. Hilâfete gelince Necmeddin Ebü’l-Feth Selîm (Süleyman) b. Masâl’i (Massâl) “es-Seyyidü’l-ecel el-Mufaddal emîrü’l-cüyûş” lakabıyla vezir tayin etti. İbn Masâl, kırk elli gün süren vezirliği sırasında zenci askerlerle Türkler arasındaki çatışmaları şiddet kullanarak denetim altına aldı (Makrîzî, el-Münteķā, s. 141-142). Ali b. Zâfir’e göre ise Halife Zâfir, iki taraf arasındaki anlaşmazlığı sonlandırmak ve askerleri yatıştırmak için onlara para verdi (Aħbârü’d-düveli’l-münķaŧıǾa, s. 102). Ancak İbn Masâl’in vezir olmasına rıza göstermeyen İskenderiye’nin Sünnî valisi Ebü’l-Hasan Ali b. Sellâr ayaklanıp askerleriyle birlikte 7 Şâban 544’te (10 Aralık 1149) Kahire’ye girdi. Görüşmeler neticesinde kendisine vezirlik hil‘ati gönderildi ve “el-Âdil Seyfeddin Nâsırü’l-Hak” lakabıyla vezir tayin edildi. Durumu öğrenen İbn Masâl, Bedevîler’den topladığı askerlerle İbnü’s-Sellâr’ın birliklerini yenmeyi başardıysa da daha sonra İbnü’s-Sellâr üvey oğlu Abbas b. Ebü’l-Fütûh ile Talâi‘ b. Rüzzîk’ı onun üzerine gönderdi. 19 Şevval 544 (19 Şubat 1150) tarihinde Dilâs’ta (Delâs) meydana gelen savaşta İbn Masâl ve müttefiki Bedr b. Râfi‘ öldürüldü (İbnü’l-Esîr, XI, 128; Makrîzî, İttiǾâžü’l-ĥunefâǿ, III, 196-198). Bu savaştan bir ay önce İbnü’s-Sellâr, devletin ileri gelen asker ve bürokratlarının çocuklarından oluşan “sıbyânü’l-hâs” adlı askerî birliği kendisine karşı suikast planladığı gerekçesiyle ortadan kaldırmıştı. Ardından kendisiyle anlaşamadığı nâzırü’d-devâvîn Ebü’l-Kerem Muhammed b. Ma‘sûm et-Tinnîsî’yi öldürttü (a.g.e., III, 198-199).

Öte yandan Receb 545 (Kasım 1150) tarihinde Haçlılar’ın Feremâ’ya saldırarak şehri yağmalamaları ve yakıp yıkmaları üzerine Vezir İbnü’s-Sellâr büyük bir donanma hazırladı. 546’da (1151) Yafa, Akkâ, Sayda, Beyrut ve Trablus liman şehirlerine hücum eden Fâtımî donanması Haçlılar’a büyük zarar verdi, gemileri ele geçirildi yahut yakıldı. Fakat sefer Fâtımî hazinesine 300.000 dinara mal olduğundan devlet harcamalarında kısıtlamaya gidildi. Halep Atabegi Nûreddin Mahmud Zengî, Fâtımî birliklerinin çabalarını desteklemek amacıyla Haçlılar’a karşı karadan bir sefer düzenlemek istediyse de o sırada Dımaşk şehriyle uğraşması sebebiyle bunu gerçekleştiremedi (İbnü’l-Kalânisî, s. 315; Makrîzî, İttiǾâžü’l-ĥunefâǿ, III, 202). Muharrem 548’de (Nisan 1153) Haçlılar’ın uyguladığı


baskıdan çekinen İbnü’s-Sellâr üvey oğlu Abbas’ı Filistin’deki Mısır garnizonu Askalân’ın savunmasıyla görevlendirdi. Abbas, oğlu Nasr ile birlikte Mülhem, Dırgām ve Üsâme b. Münkız gibi emîrlerle yola çıktı. Bilbîs’e vardıklarında kendisinin merkezden uzaklaştırılmak istendiğini düşünüp seferden vazgeçti. Ancak Üsâme b. Münkız, İbnü’s-Sellâr’ı öldürüp yerine geçmesi için Abbas’ı kışkırttı. Halife Zâfir-Biemrillâh’ın yakın arkadaşı olan Nasr, İbnü’s-Sellâr’ın yerine babası Abbas'ın vezir tayin edilmesi konusunda halifeyi ikna etmekle görevlendirildi. Halife Zâfir, Nasr’ın talebini kabul edince Nasr adamlarıyla birlikte İbnü’s-Sellâr’ın evine girip onu öldürdü (6 Muharrem 548/3 Nisan 1153). Durumu haber alan Abbas 12 Muharrem 548’de (9 Nisan 1153) Kahire’ye döndü ve “Seyfeddin el-Efdal emîrü’l-cüyûş rüknü’l-İslâm” lakabıyla vezir tayin edildi (Ali b. Zâfir, s. 102-103; İbn Münkız, s. 43-45; Makrîzî, İttiǾâžü’l-ĥunefâǿ, III, 204-205). Ancak içinde bulunulan zor şartlarda Askalân’ın savunulması amacıyla donanmayı güçlendiren ve Fâtımî Devleti’nde Haçlılar’a karşı Halep Emîri Nûreddin Mahmud Zengî ile anlaşma teşebbüsünde bulunan ilk devlet adamı olan İbnü’s-Sellâr’ın (İbnü’l-Kalânisî, s. 315; İbn Münkız, s. 35-36) öldürülmesi ülkede karışıklıklara yol açtı; bu durumdan faydalanan Haçlılar Askalân’ı ele geçirdiler (27 Cemâziyelevvel 548/20 Ağustos 1153). Böylece Fâtımîler, Suriye’deki son kalelerini de kaybetmiş oldular.

Zâfir-Biemrillâh, Abbas’ın nüfuzundan kurtulmak için oğlu Nasr’a vezirlik vaad ederek babasını öldürmesi için onu kışkırttı. Nasr’ın, durumu Üsâme b. Münkız ile babası Abbas’a bildirmesi halifenin sonunu getirdi. Abbas, oğlu Nasr’ı kendi safına çekmeyi başardı ve halifeyi ortadan kaldırmasını istedi (a.g.e., s. 45-46). Hazırlanan suikast planına göre Nasr halifeyi evine davet etti; halife evine gelince de Nasr ve adamları tarafından öldürüldü (15 veya 29 Muharrem 549/1 veya 15 Nisan 1154). Bazı kaynaklarda, Zâfir-Biemrillâh ile Nasr arasındaki yakın ilişki sebebiyle birtakım dedikoduların yayıldığı, Abbas’ın bu söylentilerden rahatsız olarak oğlundan halifeyi ortadan kaldırmasını istediği konusunda rivayetlere yer verilir (İbn Hallikân, I, 237; Makrîzî, İttiǾâžü’l-ĥunefâǿ, III, 208-209). Abbas, ayrıca Zâfir’in öldürülmesinden halifenin iki kardeşi Yûsuf ve Cibrîl’i sorumlu tutarak onları öldürttü ve Zâfir’in beş yaşındaki oğlu Ebü’l-Kāsım Îsâ’yı Fâiz-Binasrillâh lakabıyla halife ilân etti. Vezirlerin tahakkümü altında kalan Zâfir-Biemrillâh’ın oyun ve eğlenceye düşkün olduğu kaydedilir. Zâfir-Biemrillâh, Kahire’de Bâ-büzüveyle yakınında el-Câmiu’z-Zâfirî (veya Câmiu’l-Fâkihiyyîn) adıyla anılan bir cami yaptırmış ve bazı gelirlerini buraya vakfetmiştir.

BİBLİYOGRAFYA:

İbnü’l-Kalânisî, Târîħu Dımaşķ (Amedroz), s. 308, 315, 319-322, 329-330; İbn Münkız, Kitâbü’l-İ‘tibâr: İbretler Kitabı (trc. Yusuf Ziya Cömert), İstanbul 2008, s. 35-36, 43-48; Ali b. Zâfir, Aħbârü’d-düveli’l-münķaŧıǾa (nşr. A. Ferré), Kahire 1972, s. 102-107; İbnü’t-Tuveyr, Nüzhetü’l-muķleteyn fî aħbâri’d-devleteyn (nşr. Eymen Fuâd Seyyid), Stuttgart 1412/1992, s. 53-68; İbn Hammâd es-Sanhâcî, Aħbâru mülûki Benî ǾUbeyd ve sîretühüm (nşr. Tihâmî Nakra-Abdülhalîm Uveys), Riyad, ts. (Dârü’l-ulûm), s. 106-107; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil (trc. Abdülkerim Özaydın), İstanbul 1987, XI, 128-129, 160-161, 163-167; İbn Hallikân, Vefeyât, I, 237-238; İbnü’d-Devâdârî, Kenzü’d-dürer, VI, 552-554, 557-558, 560, 562-565; Nüveyrî, Nihâyetü’l-ereb, XXVIII, 203-208; İbn Haldûn, el-Ǿİber, Beyrut 2000, IV, 95-97; Makrîzî, İttiǾâžü’l-ĥunefâǿ (nşr. M. Hilmî M. Ahmed), Kahire 1416/1996, III, 189, 196-210; a.mlf., el-Ħıŧaŧ (nşr. Eymen Fuâd Seyyid), London 2002, II, 201-202; III, 85-87; IV, 164; a.mlf., el-Münteķā min Aħbâri Mıśr (nşr. Eymen Fuâd Seyyid), Kahire 1981, s. 141-149; İbn Tağrîberdî, en-Nücûmü’z-zâhire, V, tür.yer.; İbn İyâs, BedâǿiǾu’z-zühûr, I/1, s. 227-228; S. Lane-Poole, History of Egypt in the Middle Ages, London 1901, s. 171-173; Abbas Hamdani, The Fatimids, Karachi 1962, s. 64-65; Hasan İbrâhim Hasan, Târîħu’d-devleti’l-Fâŧımiyye, Kahire 1981, s. 181-186; De L. O’Leary, A Short History of the Fatimid Khalifate, Delhi 1987, s. 227-232; Yaacov Lev, State and Society in Fatimid Egypt, Leiden 1991, s. 61-63; Ârif Tâmir, Târîħu’l-İsmâǾîliyye, London 1991, IV, 42-50; Eymen Fuâd Seyyid, ed-Devletü’l-Fâŧımiyye fî Mıśr, Beyrut 1996, s. 173-179; Farhad Daftary, Muhalif İslam’ın 1400 Yılı İsmâilîler: Tarih ve Kuram (trc. Ercüment Özkaya), Ankara 2001, s. 318-319; Nihat Yazılıtaş, Fâtımî Devleti Tarihi, İstanbul 2010, s. 213-216; Th. Bianquis, “al-Žāfir bi-AǾdāǿ Allāh”, EI² (İng.), XI, 382-383.

Murat Öztürk