ZAFÂR

(ظفار)

Uman’ın güneyinde Hint Okyanusu kıyısında tarihî bir şehir.

İslâm öncesi dönemde varlığı bilinen ve halen kalıntıları mevcut olan Zafâr şehri günümüzde halk arasında Belîd diye bilinir ve Salâle şehri yakınındadır. Bugün Zafâr, Uman’ın güney eyaletinin adıdır, bu eyaletin merkezi de Salâle’dir. Zafâr şehrinin erken dönemleri ve İslâm hâkimiyetine nasıl geçtiği hakkında kaynaklarda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. İlk kayıtlar Sîrâf halkından bazı grupların V. (XI.) yüzyılda bölgeye hicret etmesiyle ilgilidir (İbnü’l-Mücâvir, s. 271). Resûlîler öncesi dönemde burada egemenlik kuran ilk hânedanın Mencû (Menceviyyîn) olduğu ve bu hânedandan Muhammed b. Ahmed el-Ekhal’in 600 (1204) yılında vefatıyla hânedanın sona erdiği bilinmektedir. Onun vefatının ardından büyük bir tüccar olan veziri Muhammed b. Ahmed b. Abdullah b. Mezrû‘ el-Habûzî şehrin idaresini ele aldı ve kendi hânedanını kurdu (Ebû Tayyib b. Abdullah Bâ Mahreme, s. 194-195). 618’de (1221), Yemen Eyyûbî hâkimi el-Melikü’l-Mes‘ûd Selâhaddin’in eline geçebileceği düşüncesiyle Zafâr’ı tahrip ettiren Muhammed b. Ahmed (İbnü’l-Mücâvir, s. 260-261) daha sonra burada Mansûre (Kahire) adıyla surla çevrili yeni bir şehir tesis etti, ancak burası Zafâr olarak anılmaya devam etti. Bu dönemde şehir daha ziyade Hadramut’tan gelen nüfusla meskûndu. VII. (XIII.) yüzyılın sonlarında Zafâr hâkimi olan Sâlim b. İdrîs b. Ahmed en-Nehuda’nın, İran’a giden ve Resûlî elçilik heyetiyle hediyeleri taşıyan bir geminin Zafâr yakınlarında kazaya uğramasının ardından gemiye el koyması ve Resûlî hâkimi el-Melikü’l-Muzaffer I. Yûsuf’un bütün uyarılarına rağmen geri vermemesi yüzünden Resûlî sultanı büyük bir orduyu üç koldan Zafâr üzerine gönderdi. Yapılan savaşta Sâlim b. İdrîs öldürüldü ve şehir 678’de (1279) Resûlî topraklarına katıldı.

Emîr Özdemir Sungur’u Zafâr’a vali tayin eden I. Yûsuf şehri 692 (1293) yılında oğlu el-Melikü’l-Vâsiķ Nûreddin’e iktâ etti. Vâsiķ 711’de (1311) ölünceye kadar Zafâr’da kaldı. Vâsiķ’ın yerine geçen oğlu Fâiz döneminde Zafâr’da yarı müstakil bir Resûlî hânedanı kuruldu. Şehri imar eden bu hânedan Taiz’deki (Yemen) Resûlîler’e vergi ödüyordu. Ancak Fâiz’in halefi Mugīs döneminde 730 (1330) yılından itibaren hânedanın Taiz’deki Resûlîler’e vergi ödemeyi kestiği ve bu tarihten itibaren tam bağımsız olduğu kaydedilmektedir. Bununla birlikte Zafâr 767’den (1366) sonra tekrar Taiz’deki Resûlîler’in hâkimiyeti altına girdi. el-Melikü’l-Muzaffer I. Yûsuf Zafâr’da bir medrese, el-Melikü’l-Müeyyed Dâvûd’un kızı da bir cami inşa ettirdi. VIII. (XIV.) yüzyılda Zafâr’ı ziyaret eden İbn Battûta’nın şehir hakkında verdiği ayrıntılı bilgiden şehirde özellikle balıkçılığın önem taşıdığı ve Hindistan’la yoğun deniz ticaretinin bulunduğu anlaşılmaktadır (er-Riĥle, s. 259-262). Şehrin burada yetişen buhurla ün kazandığı bütün kaynaklarda zikredilir. Zafâr uygun hava koşulları sebebiyle meyve ve sebzenin bol olduğu bir şehir diye tavsif edilir. Ayrıca Arap atı yetiştirilen ve ticareti yapılan bir bölgeydi. Resûlîler’in IX. (XV.) yüzyılda yıkılmasının ardından şehir bölge kabilelerinden Kesîrîler’in eline geçti. Zafâr şehrinin bundan sonra önemini kaybederek bir harabe haline geldiği kaynaklarda anılmamasından belli olmaktadır. Nitekim XIX. yüzyılda


bölgeyi ziyaret eden Batılı seyyahlar Zafâr’dan bahsetmez (İA, XIII, 487). Zafâr şehrinin kalıntıları arkeologlar tarafından incelenmiştir (Costa, V [1979], s. 111-150).

Uman’ın güneyindeki 250.000 nüfuslu Zafâr eyaleti (muhafaza) balıkçılık ve tarım alanında öne çıkar. Eyalette bir de üniversite mevcuttur. 99.300 km² ile yüzölüçümü bakımından Uman’ın en büyük eyaletidir ve Salâle merkez olmak üzere Mirbât, Rahyût, Tâka, Sümreyt, Mezyûne, Zalkût, Mukşin, Sedah ve Şelîm-Hallâniyât adlı on idarî birimden (vilâye) meydana gelmektedir. Yemen’in güneyinde Himyerîler’in başşehri olan diğer bir Zafâr ise (Reydân) İslâm’dan sonra önemini kaybetmiş ve günümüzde harabe halinde küçük bir köy olarak kalmıştır.

BİBLİYOGRAFYA:

Lisânü’l-ǾArab, “žfr” md.; Yâkūt, MuǾcemü’l-büldân, IV, 60; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, XII, 197-198; İbnü’l-Mücâvir, Śıfatü bilâdi’l-Yemen ve Mekke ve baǾżi’l-Ĥicâz: Târîħu’l-müstebśır (nşr. O. Löfgren), Leiden 1951, s. 260-261, 271; İbn Hâtim, Simŧü’l-ġāli’ŝ-ŝemen fî aħbâri’l-mülûk mine’l-Ġuz bi’l-Yemen (ed. G. R. Smith), London 1974, I, 505-529; İbn Battûta, er-Riĥle, Beyrut, ts. (Dâru Sâdır), s. 259-262; Ali b. Hasan el-Hazrecî, el-ǾUķūdü’l-lüǿlüǿiyye (nşr. M. Besyûnî Asel), Kahire 1329-32/1911-14, I, 276-278; II, 134; Ebû Tayyib b. Abdullah Bâ Mahreme, Târîħu ŝaġri ǾAden (ed. O. Löfgren), Uppsala 1936, s. 194-195; P. M. Costa, “The Study of the City Zafar (al-Balid)”, The Journal of Oman Studies, V (1979), s. 111-150; G. R. Smith-V. Porter, “The Rasulids in Dhofar in the VIIth-VIIIth/XIIIth-XIVth Centuries”, JRAS, sy. 1 (1988), s. 26-37; G. R. Smith, “Žafār”, EI² (İng.), XI, 380-381; J. Tkatsch, “Zefâr”, İA, XIII, 482-488; W. W. Müller, “Žafār”, EI² (İng.), XI, 379-380.

Cengiz Tomar