YEZÎD b. ZÜREY‘

(يزيد بن زريع)

Ebû Muâviye Yezîd b. Zürey‘ b. Yezîd el-Ayşî el-Basrî (ö. 182/798)

Hadis hâfızı.

101 (719-20) veya 103 (721-22) yılında Basra’da doğdu. Benî Bekir b. Vâil kabilesinin Ayş b. Mâlik koluna mensup olduğundan Ayşî nisbesiyle anılır. Abbâsî Devleti’nde Übülle valiliği sırasında ölen babası Zürey‘ kendisine 500.000 dinar miras bıraktıysa da o, babasının malına haram karışmış olabileceği endişesiyle bu mirası almadı ve hurma yapraklarından hasır yapıp satarak ailesinin geçimini sağlamaya çalıştı. İlim tahsili için herhangi bir yolculuğa çıkmayan Yezîd bütün ilmini Basralılar’dan veya Basra’ya uğrayan âlimlerden tahsil etti. Eyyûb es-Sahtiyânî, Yûnus b. Ubeyd, Humeyd et-Tavîl, Hişâm b. Urve, Ma‘mer b. Râşid, Saîd b. Ebû Arûbe ve Süfyân es-Sevrî hocalarından bazılarıdır. Özellikle ilk musanniflerden İbn Ebû Arûbe’nin hadislerini iyi bilir, onun en güvenilir talebesi sayılırdı. Kendisinden Abdullah b. Mübârek, Abdurrahman b. Mehdî, Ali b. Medînî, Halîfe b. Hayyât ve Ahmed b. Hanbel gibi şahsiyetler hadis rivayetinde bulundu. Yezîd b. Zürey‘ 8 Şevval 182’de (22 Kasım 798) Basra’da vefat etti. Bu tarih 181 (797) ve 183 (799) olarak da zikredilmiştir (İbn Hibbân, VII, 632).

Basra’nın önde gelen hadis hâfızlarından kabul edilen Yezîd b. Zürey‘in hadis rivayetinde ehliyetli ve güvenilir olduğu hususunda ittifak edilmiş, cerh ve ta‘dîl konusunda görüşlerine itibar edilen münekkitler arasında yer almıştır. Ayrıca onun hakkında kullanılan “Basra’nın muhaddisi, Basra’nın hâfızı, Irak’ın gülü” gibi ifadeler, kuruluşundan beri değişik anlayış ve kültürlerin etkisi altında kalan Basra’da sünneti savunma ve ona bağlılığı sağlamadaki rolü hakkında bir fikir vermektedir. Ahmed b. Hanbel Yezîd’i, hadis ilminde ihtiyat ve titizliğin Basra’da ulaştığı son nokta olarak niteler ve onun hakkında “Basra’nın reyhanı” sıfatını kullanır. Yezîd b. Zürey‘, hadislerin lafızlarında hiçbir değişiklik yapılmadan nakledilmesi gerektiğine inandığından hadis öğrenip naklederken son derece titiz davranmış, bu durum derslerine olan ilgiyi arttırmış ve rivayetleri muhaddisler nezdinde büyük değer kazanmıştır. “Her dinin süvarileri vardır, İslâm’ın süvarileri de muhaddislerdir” sözü ona aittir (Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, VIII, 298). Rivayetleri Kütüb-i Sitte başta olmak üzere hadis kaynaklarının birçoğunda yer alır. İbadete ve zühd hayatına düşkünlüğüyle de tanınan Yezîd hakkında Ebû Avâne el-Vâsıtî, “Yanında kırk yıl bulundum, her yıl (veya her gün) iyiliklerine bir iyilik (hayır) katıyordu” demiştir.

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Sa‘d, eŧ-Ŧabaķāt, VII, 289; Halîfe b. Hayyât, eŧ-Ŧabaķāt (Ömerî), s. 224; Buhârî, et-Târîħu’l-kebîr, VIII, 335; Fesevî, el-MaǾrife ve’t-târîħ, II, 139-140; İbn Ebû Hâtim, el-Cerĥ ve’t-taǾdîl, IX, 263-265; İbn Hibbân, eŝ-Ŝiķāt, VII, 632; İbnü’l-Cevzî, Śıfatü’s-śafve, III, 364-365; Mizzî, Tehźîbü’l-Kemâl, XXXII, 124-130; Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, VIII, 296-299; a.mlf., Teźkiretü’l-ĥuffâž, I, 256-257; İbn Hacer, Tehźîbü’t-Tehźîb, XI, 325-328.

Abdullah Karahan