YAHYÂ-yı ŞİRVÂNÎ

(يحياى شروانى)

Seyyid Cemâlüddîn Yahyâ b. Seyyid Bahâiddîn eş-Şirvânî (ö. 870/1466)

Halvetiyye tarikatının ikinci kurucusu, sûfî müellif.

XIV. yüzyılın sonlarında Şirvanşahlar’ın başşehri Şamahı’da doğdu. Şirvânî nisbesi yanında hayatının önemli bir kısmını geçirip vefat ettiği Bakü’ye nisbetle Bakûvî diye de anılır. Soyu İmam Mûsâ el-Kâzım’a dayanır. Babası Seyyid Bahâeddin ve ataları, Şirvanşahlar Devleti’nde nakîbüleşraflık vazifesini üstlenmişlerdir. Yahyâ-yı Şirvânî tahsilini çocukluk ve gençlik yıllarını geçirdiği Şamahı’da Şemseddin Ahsîkesî, Kutbüddin es-Serabî ve Mevlânâ Tâceddin gibi âlimlerin yanında tamamladı. Bu sırada gördüğü bir rüya üzerine Şamahı’da faaliyet gösteren Halvetî şeyhi Sadreddîn-i Hiyâvî’ye intisap etti. Şeyh Sadreddin, vefatından sonra yerine Yahyâ-yı Şirvânî’nin geçmesini vasiyet ettiği halde müridleri onun çok genç olduğu gerekçesiyle Sadreddin’in damadı Pîrzâde’nin etrafında toplandılar. Bunun üzerine Seyyid Yahyâ, Şamahı’dan ayrılmaya karar verdi. O sırada Şirvanşahlar Devleti’nin başında bulunan ve merkezi Bakü’ye taşıyan Sultan Halil (Halîlullah Han), Yahyâ’yı yeni başşehre davet etti ve burada inşa ettirdiği sarayın yakınındaki Keykubad Mescidi’ni ona tahsis etti. Böylece Halvetiyye’nin İslâm dünyasında yayılmasına kaynaklık edecek en önemli hankah onunla birlikte faaliyete geçmiş oldu. Seyyid Yahyâ’nın Bakü’de kırk yıldan fazla şeyhlik yaptığına dair rivayet (Mehmed Nazmi Efendi, vr. 8b) doğru ise onun Bakü’ye gelişi 1420’den hemen sonra olmalıdır. Kaynaklarda Seyyid Yahyâ’nın vefatıyla ilgili 862 (1458), 867, 868 ve 869 (1465) gibi farklı tarihler verilmektedir. Bununla birlikte onun vefatının Sultan Halil’in vefatından dokuz ay sonra gerçekleştiği belirtilmiştir (Lâmiî, s. 575; Taşköprizâde, s. 272). Süyûtî, Sultan Halil’in ölüm tarihini 869 (Nažmü’l-Ǿiķyân, s. 110), İbn İyâs da Zilhicce 869 (Temmuz-Ağustos 1465) (BedâǿiǾu’z-zühûr, II, 431) şeklinde kaydettiğine göre Seyyid Yahyâ 870 senesinin Ramazan ayında (Nisan-Mayıs 1466) vefat etmiş olmalıdır. Kabri Keykubad Mescidi’nin kıble tarafında inşa edilen sekizgen planlı türbe içerisindedir. Bu türbe günümüze kadar gelmiş olup halen Şirvanşahlar Saray Müzesi dahilinde bulunmaktadır. Seyyid Yahyâ’nın hankahı Safevîler’in 1501’de Bakü’yü zaptetmesi esnasında tahrip edilmişse de Sultan III. Murad zamanında Şirvan’ın Osmanlılar tarafından fethinin ardından Özdemiroğlu Osman Paşa burayı tamir ettirip girişine bir taçkapı yaptırmıştır. Şirvan mimari üslûbundaki bu kapı halen ayakta olup Murad kapısı ve Şark darvazası adıyla anılmaktadır. Mescid, 1918’de Bolşevikler ve Ermeniler’in müslümanlara yönelik katliamları sırasında yakılmış, daha sonra etrafındaki kabirlerle birlikte ortadan kaldırılmıştır.

Yahyâ-yı Şirvânî’nin tarikat silsilesi Sadreddîn-i Hiyâvî, Hacı İzzeddin Türkmânî, Ahî Mîrem Halvetî vasıtasıyla Halvetiyye’nin kurucusu Ömer el-Halvetî’ye ulaşır. Halvetiyye’de yedi isimle uygulanmakta


olan zikre beş isim daha ekleyerek on iki isimle zikir yaptırması, Virdü’s-settâr diye bilinen evrâdı tertip etmesi, halvet ve zikir âdâbıyla ilgili yenilikler yapması dolayısıyla tarikatta ikinci pîr (pîr-i sânî) olarak kabul edilmiştir. Onun riyâzete çok önem verdiği, yaz aylarında sahraya çıkarak halvet ve ibadetle meşgul olduğu, savm-ı visâl yaptığı nakledilir. O dönemde Azerbaycan muhitinde gelişen Bâtınîlik hareketine karşı Ehl-i sünnet inancını savunan Seyyid Yahyâ’nın ardından şeyhlik makamına büyük oğlu Şeyh Fethullah geçmiştir (ö. 871/1467). Nefehât Tercümesi’nde ise (s. 576) Seyyid Yahyâ’dan sonra posta halifelerinden Pîr Şükrullah’ın oturduğu, bu makama kendisinin geçmesi gerektiğini söyleyen şeyhin ortanca oğlu ile aralarında ihtilâf çıktığı belirtilmektedir. Bu olaya temas eden Hulvî, Seyyid Yahyâ’nın makamını halifelerinden Pîr Şükrullah’a vasiyet ettiğini kaydeder (Lemezât-ı Hulviyye, vr. 194a). Öte yandan Hulvî, şeyhin makamına Pîr Muhammed Bahâeddin Erzincânî ya da Dede Ömer Rûşenî’nin oturduğuna dair rivayetler bulunduğunu da söyler. Seyyid Yahyâ’nın küçük oğlu Şeyh Nasrullah, Kırım hanının daveti üzerine Kırım’a giderek burada hem nakîbüleşraflık görevini üstlenmiş hem de tarikat faaliyetlerini sürdürmüştür. Halvetîlik, Kırım ve civarında ilk defa onun vasıtasıyla yayılmıştır (Hasan Kırımî, vr. 2a). Seyyid Yahyâ’nın, sayısının 10.000’e ulaştığı belirtilen müridlerinden 360’ına hilâfet verdiği kaydedilir. Halvetiyye’nin İslâm dünyasında geniş bir coğrafyaya yayılması bu halifeleri vasıtasıyla gerçekleşmiştir. Çoğu Anadolulu olan halifelerinden bazıları şunlardır: Ali Alâeddin Rûmî, Muhammed Bahâeddin Erzincânî, Dede Ömer Rûşenî, Habib Karamânî, Afyonlu Pîr Şükrullah, Yûsuf Ziyâeddin Müskürî, Seyyid Ahmed Sünnetî.

Eserleri. Yahyâ-yı Şirvânî Arapça, Farsça, Türkçe manzum ve mensur eserler kaleme almış, şiirlerinde “Seyyid” mahlasını kullanmıştır. 1. Virdü’s-settâr (Vird-i Yaĥyâ, Vird-i Ħalvetiyye) (Süleymaniye Ktp., Hamidiye, nr. 842/2; Lala İsmâil, nr. 727/5). Halvetiyye tarikatının bütün şubelerinde günlük evrâd olarak okunur. Ahsen Batur (Esrârü’t-tâlibîn ve Vird-i Settâr Tercümesi, İstanbul, ts.) ve Hasan Almaz’ın (aş.bk.) Türkçe’ye çevirdiği eserin metni de bu çalışmalarda neşredilmiştir. Eseri Şah Veliyyullah Ayıntâbî, Tireli Kara Çelebi, Ömer Fuâdî, Şemseddin Halvetî, Müstakimzâde Süleyman Sâdeddin, Prizrenli Markalaçzâde Süleyman ve Harîrîzâde Kemâleddin şerhetmiştir. Bunlardan Markalaçzâde ile (nşr. Alaattin Yayıntaş, İstanbul 1988) Harîrîzâde’nin (Fethu’l-esrâr Şerh-i Virdü’s-settâr, İstanbul 1287) şerhleri basılmıştır. 2. Şifâü’l-esrâr. Yahyâ-yı Şirvânî’nin tek Türkçe eseri olup aynı zamanda Azerbaycan sahasında yazılan ilk tasavvufî kitaptır (Süleymaniye Ktp., Hacı Mahmud Efendi, nr. 2283). Eserde tasavvufî meseleler Kur’an ve hadislerden delillerle anlatılmış, bu arada tasavvuf büyüklerinin sözlerine de yer verilmiştir. Sadeleştirilerek Azerbaycan’da ve Türkiye’de yayımlanan eserin esas metni Mehmet Rıhtım tarafından neşredilmiştir (Şifâ al-esrâr [Sûfîliğin Sırları], Bakü 2010). 3. Keşfü’l-ķulûb. Sultan Halil’e ithaf edilen bu Farsça eserde akıl, kalp, ruh ve nefis konuları ele alınmıştır (Nuruosmaniye Ktp., nr. 4904/1; Hacı Selim Ağa Ktp., Kemankeş, nr. 49/7). 4. Âdâbü’l-vuđûǿ ve’ś-śalât (Esrârü’l-vuđûǿ). Eserde abdest ve namazın tasavvufî açıdan sırları üzerinde de durulmuştur (Hacı Selim Ağa Ktp., Kemankeş, nr. 49; Manisa Murâdiye Ktp., nr. 2906/2). Yahyâ-yı Şirvânî’nin Kitâbü’l-Vuđûǿ isimli bir başka eseri daha vardır (İstanbul Belediyesi Atatürk Kitaplığı, Osman Nuri Ergin, nr. 1683) ve bu iki eserin muhtevası birbirinden farklıdır. 5. Mekârim-i Aħlâķ (Aħlâķ-ı Maĥmûde) (İÜ Ktp., AY, nr. 3671). 6. Maķāmât (Heft Maķām). Eserde seyrüsülûkün yedi makamı anlatılmıştır (Millet Ktp., Ali Emîrî Efendi, FY, nr. 1044/2). 7. Aŧvârü’l-ķalb. 772 beyitten oluşan eserde kalbin tasavvufî mânası ve yedi farklı tavrı açıklanmıştır (Nuruosmaniye Ktp., nr. 4904). Müellifin Şerĥ-i Merâtib-i Esrârü’l-ķulûb (Heft Vâdî) adlı bir eseri daha vardır (Nuruosmaniye Ktp., nr. 4904). Kalbin aşk, mârifet, istiğna, tevhid, hayret ve fakr hallerinden bahseden bu eserin Ayper Selim (Öcal) tarafından hazırlanan yüksek lisans çalışmasında edisyon kritiği yapılmıştır (1989, İÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü). 8. Beyânü’l-Ǿilm (Ǿİlm-i Ledünnî). 550 beyitten meydana gelen eserde mârifet ve zikir konuları üzerinde durulmuştur (İÜ Ktp., FY, nr. 1127; Nuruosmaniye Ktp., nr. 4904/9). 9. Menâzilü’l-Ǿâşıķīn (Çihil Menâzil-i Heft İķlîm). 1797 beyit olup Ebû Saîd-i Ebü’l-Hayr’ın Maķāmât-ı ErbaǾîn’inin yorumu niteliğindedir (Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 1742/1; Nuruosmaniye Ktp., nr. 4904/2). 10. Şerĥ-i Suǿâlât-ı Gülşen-i Esrâr. Mahmud Şebüsterî’nin Gülşen-i Râz adlı mesnevisinin kısa bir şerhidir (Millet Ktp., Ali Emîrî Efendi, FY, nr. 1044/5; Nuruosmaniye Ktp., nr. 4904/7). 11. Ġazeliyyât. İlâhî aşk konusunda Farsça on beş gazelden ibarettir (Nuruosmaniye Ktp., nr. 4904; Manisa Murâdiye Ktp., nr. 2906/12). Yahyâ-yı Şirvânî’nin kaynaklarda adı geçen diğer eserleri de şunlardır: Rumûzü’l-işârât (Teǿvîlü ve tefsîru “İhdine’ś-śırâŧa’l-müstaķīm”), Şerĥ-i Esmâǿ-i Ŝemâniyye, Risâle fî śalâti’n-nebî, Taśarrufât-ı Mükâşefât, MiǾyâr-ı Ŧarîķat, Menâķıb-ı Emîrü’l-müǿminîn ǾAlî kerremallāhu vecheh, Ķıssa-i Manśûr. Müellifin eserlerinden Virdü’s-settâr, Keşfü’l-ķulûb, Esrârü’l-vuđûǿ, Rumûzü’l-işârât, Menâzilü’l-Ǿâşıķīn, Şerĥ-i Merâtib-i Esrârü’l-ķulûb, Şerĥ-i Esmâǿ-i Ŝemâniyye, Şerĥ-i Suǿâlât-ı Gülşen-i Esrâr, Aŧvârü’l-ķalb, Beyânü’l-Ǿilm, Risâle fî śalâti’n-nebî,


Menâķıb-ı Emîrü’l-müǿminîn ǾAlî kerremallāhu vecheh ve Ġazeliyyât Hasan Almaz tarafından Türkçe’ye çevrilmiştir (Bakü’den Anadolu’ya Yansıyan Işık Halvetî Pîr Seyyid Yahyâ Şirvânî Hayatı ve Eserleri, Ankara 2007). Mehmet Rıhtım’ın Yahyâ-yı Şirvânî’nin hayatı ve eserlerine dair yaptığı bir inceleme Azerbaycan Türkçesi’yle yayımlanmıştır (bk. bibl.). Yahyâ-yı Şirvânî’ye nisbet edilen Esrârü’ŧ-ŧâlibîn benzer adlarla Abdülkādir-i Geylânî (Sırrü’l-esrâr), Ali Semerkandî ve Yûsuf Gûrânî’ye de izâfe edilmiştir. Ancak bu eserin Seyyid Yahyâ’nın halifesi Yûsuf Ziyâeddin Müskürî’ye ait olması kuvvetle muhtemeldir.

BİBLİYOGRAFYA:

Yahyâ-yı Şirvânî, Şifâü’l-esrâr, Süleymaniye Ktp., Hacı Mahmud Efendi, nr. 2283; Süyûtî, Nažmü’l-Ǿiķyân (nşr. Philip K. Hitti), New York 1927, s. 110; İbn İyâs, BedâǿiǾu’z-zühûr, II, 431; Lâmiî, Nefehât Tercümesi, s. 574-577; Taşköprizâde, eş-Şeķāǿiķ, s. 270-272; Yûsuf b. Ya‘kūb, Menâkıb-ı Şerîf ve Tarîkatnâme-i Pîrân ve Meşâyih-i Tarîkat-ı Aliyye-i Halvetiyye, İstanbul 1290, s. 9-10; Mecdî, Şekāik Tercümesi, s. 93; Hacı Ali Âlî, Tuhfetü’l-mücâhidîn, Nuruosmaniye Ktp., nr. 2293, vr. 525a-526b; Hulvî, Lemezât-ı Hulviyye, Süleymaniye Ktp., Hâlet Efendi, nr. 281, vr. 189b-195a; Münîrî Belgradî, Silsiletü’l-mukarrebîn, Süleymaniye Ktp., Şehid Ali Paşa, nr. 2819, vr. 49a; İbnü’l-İmâd, Şeźerât (Arnaût), VII, 308; Mehmed Nazmi Efendi, Hediyyetü’l-ihvân, Süleymaniye Ktp., Reşid Efendi, nr. 495, vr. 3a-b, 5a, 8a-9b; Hasan Kırımî, Makālât-ı Ed‘iyye Tarîkat-ı Halvetiyye-i Cemâliyye, Millet Ktp., nr. 243, vr. 2a; Necmeddin Hasan, Silsilenâme-i Tarîk-ı Halvetiyye ve Sünbüliyye, Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 1761; Abbas Kulı Ağa Bakihanov, Gülistân-ı İrem (nşr. Abdülkerim Alizâde - Muhammed Aka Sultanof - Muhammed Azerli), Bakü 1970, s. 209; Harîrîzâde, Tibyân, I, 346a-349a; Hocazâde Ahmed Hilmi, Seyyid Yahya Şirvânî, İstanbul 1319, s. 4-8; Osmanlı Müellifleri, I, 198; Tomar-Halvetiyye, s. 25-27; Hüseyin Vassâf, Sefîne-i Evliyâ (haz. Mehmet Akkuş - Ali Yılmaz), İstanbul 2006, III, 138-139; Cafer İbrahimov, Azerbaycanın XV. Esr Tarixine Dair Oçerkler, Bakü 1958, s. 182-185; M. Usejnov v.dğr., Istorija Arxitekturı Azerbaidjana, Moskva 1963, s. 185-196; M. Ali Terbiyet, Dânişmendân-ı Âźerbâycân, Bakü 1987, s. 179; Sara Aşurbeyli, Şirvanşahlar Devleti, Bakü 1997, s. 187; Reşat Öngören, Osmanlılarda Tasavvuf, İstanbul 2000, s. 27-28, 32; Hamîdiyân, “Yaĥyâ-yı Şirvânî”, Dânişnâme-i Edeb-i Fârsî (nşr. Hasan Enûşe), Tahran 1382, V, 627-628; Firidun Bey Köçerli, Azerbaycan Edebiyatı Tarihi Materyalları, Bakü 2005, I, 85; Mehmet Rıhtım, Seyid Y«hya Bakuvi v« X«lvetilik, Bakü 2005.

Mehmet Rıhtım