VOLKAN
Derviş Vahdetî’nin 1908-1909 yıllarında çıkardığı dinî, siyasî günlük gazete.
28 Teşrînisânî 1324 - 7 Nisan 1325 (11 Aralık 1908 - 20 Nisan 1909) tarihleri arasında İstanbul’da toplam 110 sayı neşredilmiş, ancak 13. sayı görülememiştir. Gazetenin sahibi, başyazarı ve sorumlu müdürü Derviş Vahdetî’dir. Yarım gazete boyunda dört sayfa çıkan Volkan’ın 10 ve 13. nüshalarının basılamadığı ardından gelen sayılarda bildirilmiştir. Ancak 10. sayı bugün elde bulunduğuna göre muhtemelen bu sayı zamanı geçince az sayıda basılmış fakat dağıtılamamıştır. Gazete ayrıca çeşitli engeller yüzünden 24 ve 28-31 Aralık 1908 ile 1-9, 13, 18-22 ve 24 Ocak 1909 tarihlerinde çıkmamıştır. Bu kesintileri Vahdetî parasızlıkla açıklar. 1-23. ve 25-29. sayılarda başlık üstünde, “İnsaniyete hâdim dinî siyasî yevmî gazetedir”; 30-110. sayılarda yine başlık üstünde, “Her gün sabahları neşrolunur insaniyete hâdim dinî siyasî Osmanlı gazetesidir”; 48-110. sayılarda ise başlık altında, “İttihâd-ı Muhammedî Cemiyeti’nin mürevvic-i efkârıdır” cümleleri bulunmaktadır. İlk yirmi üç sayıda başlığın altında ayrıca Fransızca Journal Volkan adı yer almıştır.
Gazete satışının önceleri 500-2000, daha sonra 3-4000, fevkalâde günlerde ise 15-20.000 kadar olduğu tahmin edilmektedir. Gazeteye İstanbul dışından da abone kaydedilmiş, ayrıca dağıtım için birkaç şehre (Üsküp, Manastır, Kavala, İzmir) gönderilmiştir. Dağıtım ve satışı İttihat ve Terakkî Cemiyeti taraftarlarınca engellenmeye çalışılmış, gazeteye mektup gönderen birkaç er ceza almış, 31 Mart’tan sonraki günlerde ise gazetenin yazarları ve mektup yollayan okuyucular tutuklanmıştır. Bu sebeple elde bulunan gazeteler yok edildiği için nüshalarına ve koleksiyonuna çok az rastlanmaktadır.
Ertuğrul Düzdağ’ın kütüphanesinde mevcut Volkan cildindeki 105. sayıda gazetede mektupları yayımlanan beş medrese talebesinin isimlerinin yanına el yazısıyla, “Derdestleri yapılmıştır” notu görülmektedir.
Bütün sayılarda imzalı veya imzasız yazıları bulunan Vahdetî, gazetecilikte tecrübesi olmadığı halde ilk sayıların bütün yazılarını kendisinin yazdığını ve tashih ettiğini, gazeteyi de kendisinin dağıttığını belirtmektedir. Gazeteye gönderilecek yazıların halkın anlayacağı bir dille yazılması istendiğinden Vahdetî’nin ve genelde gazetenin dili oldukça sadedir. Volkan’da makalelerin dışında önemli haberler, okuyucu mektupları ve bunlara verilen cevaplar, birkaç sayının son sayfasında birer ilân bulunmaktadır. Gazetenin mevcut 109 sayısında çoğu okuyuculardan olmak üzere 100 kadar imzalı yazı neşredilmiştir. Aralarında Bedîüzzaman Said Nursi’nin de (Said-i Kürdî) yer aldığı yazarların ekserisi dersiâm veya din adamıdır.
Derviş Vahdetî daha önce İstanbul’da memurken Diyarbekir’e sürülmüş, Meşrutiyet’in ilânı üzerine geri gelerek yeniden bir memuriyet istemiş, fakat İttihatçılar bütün devlet görevlerini yandaşlarına verdiği için işsiz kalmış, kendi durumunda olanların haklarını savunmak amacıyla Hâdim-i İnsâniyyet Cemiyeti’ni kurmuş, Volkan’ı bu cemiyetin yayın organı olarak çıkarmıştır. Vahdetî gazetesinde bir taraftan işsizlerin haklarını savunuyor, İttihatçılar’ın meclise, hükümete, muhalif cemiyetlere ve basına yönelik -cinayetlere kadar varan- baskıcı tutumuna karşı yazılar yazıyor, diğer taraftan basında çıkan yazıların ve hazırlanmakta olan kanunların dine ve hürriyete aykırı gördüğü yanlarını eleştiriyordu. Fakat bütün yazılarında meşrutiyeti, meclisi, eski Jön Türkler’i, İttihat ve Terakkî Cemiyeti’nin “hürriyet kahramanları”nı, hatta din karşıtlığıyla tanınan Abdullah Cevdet gibi kişileri övüyordu. Bundan sonra yeni bir istibdadın gelemeyeceğini söylerken aynı zamanda, “Millet eskiden esîr-i istibdat iken şimdi de esîr-i cemiyet mi olacak!” sözleriyle istibdadın parti diktatörlüğü yoluyla gerçekleşeceğine işaret etmekte, milleti teşkil eden unsurların “kavim” taassubuyla kurdukları derneklerin devleti parçalayıcı etkilerine dikkat çekmekteydi.
Volkan’ın bu muhalif tutumundan faydalanmak isteyen bazı kişiler Derviş Vahdetî’ye gelerek gazetesinin, İttihâd-ı Muhammedî Cemiyeti adıyla kurulan ve önemli İslâm merkezlerinde şubeleri açılmakta olan, büyük imkânlara sahip bir cemiyetin (parti) yayın organı olmasını teklif ettiler. Bunlar, o günlerde (1909 Şubat başı) kurulacağı gazetelerde bildirilen mason locası gibi din aleyhtarı kuruluşlarla mücadele edeceklerini ileri sürüyorlardı. Önce onlara inanan, bunu gazetede de yazan ve cemiyet nizamnâmesinin ilk on maddesini yayımlayan Vahdetî kısa bir süre sonra kendisine başvuran kişilerin hurafeci, karanlık düşünceli, irtica ve istibdat taraftarı olduklarını ilân edip onlarla alâkasını kesti ve kendileriyle yaptığı görüşmeleri anlattı (sy. 66-70). Bu kişilerin orduyu ele geçirmeyi planlayan ve dini alet eden bir fesat ve melânet cephesi olduğunu açıkladı. Bununla birlikte onların başlattığı, geniş ilgi uyandıran harekete sahip çıktı; aynı isimle kendisi bir cemiyet kurarak nizamnâmesini neşretti (sy. 75).
Gazetede çıkan yazılar kararlı bir tutumla meşrutiyet, serbestlik ve hürriyet taraftarlığını savunuyordu. Hakkındaki bazı değer yargılarına rağmen gazetede siyasî veya dinî irticaya, halkı yahut askerleri doğrudan tahrik eden bir yazıya rastlanmamakta, aksine hemen her sayıda bu yöndeki sözlerin ve davranışların aleyhine yazılar bulunmaktadır. Ancak dini hafife alan ve namaza izin vermeyen İttihatçı subaylardan şikâyet eden er mektuplarının gazetede yayımlanması ve onlara arka çıkılması daha sonra bu şekilde yorumlanmıştır. Öte yandan Vahdetî masonluk aleyhine yazılar yazmakla birlikte mason locasının kapatılması için hükümete başvuran ulemâya karşı çıkmış, fikir hürriyeti adına masonları savunmuş, böyle bir davranışın yasakçılığa ve istibdada yol açacağını söylemiş, masonlarla fikrî zeminde mücadele yapılmasını istemiştir. Derviş Vahdetî’nin iç ve dış siyasete dair isabetli tesbitleri ve ileri görüşleri vardır. Nitekim parti ve kavmiyet ayrılıklarının devamı halinde memlekette yıkıcı hareketlerin ortaya çıkacağını söylemiş ve Balkan savaşlarını üç yıl öncesinden haber vermiştir (sy. 4, 31, 35).
Volkan’da parti, ırk ve alaylı-mektepli ihtilâflarının milleti büyük bir felâkete sürüklediğini yazarak herkesi uyarmaya çalışan, bu durumun kan dökülmesine yol açacağını söyleyen, isyanın ilk günü çıkan gazeteye göre ayaklanmadan habersiz
olduğu anlaşılan, bu kargaşa günlerinde Sultan Abdülhamid’e meclisi kapatmayıp meşrutiyeti desteklemesini telkin eden bir açık mektup yazan, subayların din karşıtı davranışlarından şikâyet eden erlere günahkâr da olsalar üstlerine itaat etmeleri gerektiği cevabını veren, isyancıları sükûnete ve itaate çağıran Vahdetî (son yedi sayı), aldığı tehdit mektupları ve savcılıkla zaptiyeden gelen ürkütücü davetler üzerine -kendisini tutuklu iken öldürecekleri endişesiyle- 7 Nisan 1325 (20 Nisan 1909) tarihli 110. sayıyı çıkardıktan sonra İstanbul’dan kaçtıysa da kısa sürede yakalandı ve iç yüzü hâlâ aydınlanamayan 31 Mart ayaklanmasının aslî tahrikçilerinden olduğu ithamıyla -iki paşa, iki miralay, iki mülâzim, beş er ve sivil bir kişiyle birlikte- 19 Temmuz 1909’da idam edildi (Tasvîr-i Efkâr, sy. 49, Dîvân-ı Harb-i Askerî tebliği).
Volkan gazetesi M. Ertuğrul Düzdağ tarafından tam koleksiyon halinde yeni harflerle yayımlanmıştır (İstanbul 1992).
BİBLİYOGRAFYA:
Volkan Gazetesi: 1908-1909 (haz. M. Ertuğrul Düzdağ), İstanbul 1992, bk. İndeks; M. Ertuğrul Düzdağ, “1908-1909 Yıllarında Yayınlanan Dini Siyasi Günlük Gazete”, İkinci Meşrutiyet Devrinde Basın ve Siyaset (haz. Hakan Aydın), Konya 2010, s. 211-220; “31 Mart İfadeleri”, Geçit Dergisi, sy. 2-11, İstanbul 1966; M. Nejat Sezik, “Volkan Gazetesi ve Derviş Vahdetî”, Zaman, İstanbul 10 Şubat 1992, s. 11.
M. Ertuğrul Düzdağ