VÂZIH, Mirza Şefî‘
(1794-1852)
Azerbaycanlı şair.
Gence’de doğdu. Küçük yaşlarında kaybettiği babası Gence hanının hizmetinde çalışan ve yapı ustası olan Kerbelâyî Sâdık’tır. Hacı Abdullah adlı bir kişinin himayesinde büyüdü. Tahsiline başladığı medresede edebî Farsça ve Arapça öğrendi. Özellikle Hâfız ve Nizâmî’nin şiirlerini okudu. Ancak hocalarla geçinemediği için tahsilini tamamlayamadı. Ardından Gence hanının kızı Puste Hanım’ın hizmetine girerek onun mülklerinin ve topraklarının idaresini üstlendi; “Mirza” adı da bu görevinden kalmadır. 1826’da Rus-İran savaşı sırasında Puste Hanım’ın kardeşi Uğurlu Han’la birlikte İran’a kaçtı. Bu sırada hâmisi Hacı Abdullah’ın da öldüğü tahmin edilmektedir. İşsiz kalan Mirza Şefî‘, Gence’de Şah Abbas Camii’nin yanındaki medresenin bir hücresine sığındı ve orada özel dersler vererek geçimini sağlamaya çalıştı. Aynı zamanda iyi bir hattat olan Vâzıh nesta‘likte üstat sayılıyordu. O yıllarda (1830 civarı) Farsça ve Âzerî Türkçesi’yle yazdığı şiirlerle dikkati çekmeye başladı. 1832’de Gence’de Mirza Feth Ali Ahundzâde’ye hat ve şiir dersleri verirken modern eğitime yönelmesi yolundaki telkinleriyle onun da medrese tahsilini yarıda bırakmasına yol açtı. 1840 yılında Gence’den ayrılarak Tiflis’e gitti. Burada Ahundzâde’nin yardımıyla Kazâ Mektebi’ne şeriat dersleri muallimi tayin edildi (Kasım 1840). Derslerinde dinî bilgiler yanında Farsça, Âzerî Türkçesi ve Şark edebiyatı da okutuyordu.
Mirza Şefî‘ Tiflis’te Rus, Gürcü, Ermeni ve bazı Avrupalı aydınların da içinde yer aldığı geniş bir çevreyle ilişki kurdu. Özellikle 1844’te oluşturduğu ve başkanlığını yaptığı Dîvân-ı Hikmet adlı şiir ve sohbet meclisinde hayatının en verimli dönemini geçirdi. Âzerî Türkçesi’ne dair ilk eser olan Kitâb-ı Türkî’yi kaleme aldı. Dîvân-ı Hikmet’e devam edenler arasında kendi öğrencileriyle yakın çevresi dışında Abbas Kulı Ağa Bâkîhanlı, M. F. Ahundzâde, Kafkasya genel valisinin daveti üzerine Tiflis’te Almanca öğretmenliği yapan Freidrich Martin Bodenstedt de vardı. Mirza Şefî‘ ona Farsça ve Âzerî Türkçesi öğretti, hat ve edebiyat dersleri verdi. Bu meclislerde kendisi de Rus ve Batı Avrupa edebiyatı ile kültürü hakkında bilgi edinme imkânı buldu. Hocalığı sırasında Mirza Şefî‘ ile Bodenstedt yakın dost olmuştu. Bodenstedt ülkesine dönerken Mirza Şefî‘ ona kendi el yazısıyla şiirlerini ihtiva eden bir mecmua hediye etti. 1846 yılının Kasım ayında Gence’de açılan Rus mektebine hoca tayin edilen Vâzıh 1850’de tekrar Tiflis’e döndü ve 28 Kasım 1852’de ölümüne kadar çalıştığı Aristokratlar Gimnazyumu’nda öğretmenliğe devam etti.
F. Bodenstedt, ülkesine döndükten sonra Kafkasya’daki yıllarını anlatan Tausend und ein Tag im Orient adlı eserinde (Berlin 1850) Mirza Şefî‘den ve aralarındaki ilişkiden de genişçe söz etmiştir. Kitapta Mirza Şefî‘in Almanca’ya çevrilmiş şiirleri de bulunuyordu. 1851’de ise sadece şiirlerin çevirisinden ibaret olan Die Lieder des Mirza Schaffy adlı eseri neşretti. Eserin kısa zamanda büyük ilgi görmesi, tekrar tekrar basılması ve çeşitli Avrupa dillerine çevrilmesi üzerine Bodenstedt, 1873’ten itibaren şiirlerin Mirza Şefî‘e değil kendisine ait olduğunu iddia ederek aynı eseri bu defa Aus dem Nachlasse Mirza Schaffy’s adıyla tekrar bastırdı (Berlin 1874). Böylece edebiyat tarihçileri arasında başlayacak önemli bir polemiğe de yol açıldı. 1920’li yıllardan sonra Azerbaycanlı araştırmacılar, elde başka bir nüshası bulunmadığından şiirlerin Mirza Şefî‘e aidiyetini bir süre ispat edemedi. Azerbaycan’da ilk defa Selman Mümtâz elde edebildiği şiirlerini Mirze Şefi Vazeh adıyla yayımladı (Bakı 1926). Nihayet 1960’lı yılların başında Azerbaycanlı araştırmacı Hamid Mehemmedzade, Tiflis’te Gürcü İlimler Akademisi K. S. Kekelidze El Yazmaları Enstitüsü’nde Şiir Mecmuası adıyla kayıtlı (nr. P-137 [107]) bir mecmuanın Mirza Şefî‘e ait olduğunu tesbit etti, böylece Mirza Şefî‘e ait şiirlerinin bir kısmı ortaya çıktı. H. Mehemmedzade’nin neşrettiği bu eserle (Mirze Şefi Vazeh. Şe’rler Mecmüesi, Bakı 1987) Mirza Şefî‘ hakkındaki araştırmalarda önemli bir gelişme kaydedildi.
Mirza Şefî‘, uzun süren öğretmenliği sırasında mekteplerde okutulabilecek Âzerî Türkçesi’ne dair ders kitabının eksik olduğunu gördüğünden İvan Grigoryev’le birlikte 1851’de yeni bir ders kitabı hazırlamıştır. Tatarskaya Kherestomatiya Azerbaydjanskogo Nareçiya (Müntehabât) adlı bu eser iki bölümden ve sözlük kısmından meydana gelmektedir. Kitapta Derbendnâme, Karabağnâme gibi eserlerden tercümeler, Fuzûlî’den şiirler de bulunuyordu. Eser İ. Grigoryev tarafından 1851’de Tebriz’de Kitâb-ı Türkî adıyla taşbaskı halinde ve 1856’da Tiflis’te Rusça adıyla bastırıldı; ancak Rus sansüründen geçemediği için mekteplerde ders kitabı olarak kullanılamadı. Mirza Şefî‘, Azerbaycan edebiyatının modernleşmeye henüz başladığı bir dönemde klasik şiir geleneğinden ve tasavvufî mazmunlardan belli ölçüde uzaklaşmış, gerçek sevgiyi ve dünya zevklerini anlatan lirik şiirleriyle dikkati çekmiştir.
BİBLİYOGRAFYA:
E. E. Seidzade, Mirze Şefi Vazeh, Bakü 1929; Feyzulla Gasımzade, “Mirze Şefi Vazeh”, Azerbaycan Edebiyatı Tarihi, Bakü 1960, II, 85-98; a.mlf., “Mirze Şefi Vazeh”, XIX. Esr Azerbaycan Edebiyatı Tarihi, Bakü 1974, s. 166-182; A. Bayramov, Mirze Şefi Vazeh’in Edebi İrsi, Bakü 1980; F. Bodenstedt, Mirze Şefi Haggında (F. Bodenstedt’in Şark’ta Bin Bir Gün adlı eserinden çeviren Akif Bayramov), Bakü 1987; “Vażıĥ”, Dânişnâme-i Edeb-i Fârsî (nşr. Hasan Enûşe), Tahran 1382, V, 596-597; T. Atabaki, “Mīrzā ShafīǾ Wāđiĥ Tabrīzī”, EI² Suppl. (İng.), s. 621; “Vâzıh Mîrza”, Azerbaycan Sovet Ensiklopediyası, Bakü 1978, II, 388.
Yavuz Akpınar