VATVÂT, Reşîdüddin

(رشيد الدين وطواط)

Reşîdüddîn Muhammed b. Muhammed b. Abdilcelîl el-Ömerî el-Fârûkī (ö. 573/1177)

Fars şairi, münşî.

481-487 (1088-1094) yılları arasında Belh’te doğduğu tahmin edilmektedir. Tezkirelerde soyu Hz. Ömer’e kadar ulaştırılır. Bazı kaynaklar kısa boylu, cılız ve kel olduğu için, Devletşah ise keskin / beliğ üslûbundan dolayı “Vatvât” (yarasa, iri dağ kırlangıcı; ahmak) lakabıyla şöhret bulduğunu kaydeder. Hayatına dair fazla bilgi yoktur. Belh’teki Nizâmiye Medresesi’nde Ebû Sa‘d (Saîd) el-Herevî ve Ziyâeddin Sadrüleimme’den ders alıp temel eğitimini tamamladı; daha sonra Hârizm’e giderek ünlü dilci Zemahşerî’nin derslerine katıldı. Kısa sürede Arap, Fars dili ve edebiyatında kendi zamanının önde gelen şair ve münşîlerinden biri olarak şöhrete kavuştu. İnşâ konusundaki yeteneği sayesinde Hârizmşah Sultanı Atsız b. Muhammed’in (1128-1156) sarayında Dîvân-ı İnşâ reisliğine kadar yükseldi ve hayatının sonuna kadar Hârizmşah sultanlarının hizmetinde bulundu. Bir ara hasımları yüzünden Sultan Atsız’ın gözünden düştüyse de sultana yazdığı şiirlerle kendini affettirip yeniden eski itibarına kavuştu. Atsız’ın ölümünün ardından oğlu Sultan İlarslan’a (1156-1172) hizmet etti. Onun zamanında da divandaki görevini yaklaşık on yedi yıl sürdürdü. Atsız ve halefleriyle dönemin diğer bazı hükümdarları ve önemli devlet adamları için methiyeler yazdı. Devrin pek çok sanat ve ilim adamıyla temas kurarak kendileriyle mektuplaştı. Bunlar arasında Evhadüddîn-i Enverî, Hâkānî-i Şirvânî, Muizzî, Cemâleddîn-i İsfahânî, Sûzenî, Hasan-ı Gaznevî ve Edîb Sâbir gibi şairler bulunmaktadır. Saraydaki üstün konumu, kendini aşırı derecede beğenmesi ve bazı çağdaşlarının şiirlerine ağır eleştiriler yöneltmesi sebebiyle birçok düşman kazandı ve zaman zaman bunlar tarafından hicvedildi. Vatvât Hârizm’de vefat etti.

Dindar kişiliğiyle tanınan Vatvât’ın eserlerinden Sünnî olduğu anlaşılmakta, Selçuklu Sultanı Sencer ile Karahıtaylar arasında meydana gelen Katavân savaşında şehid düşen Hanefî âlimi Hüsâmeddin Ömer b. Abdülazîz el-Buhârî için yazdığı bir şiirindeki bazı ifadelerden fıkıhta Hanefî mezhebini benimsediği izlenimi edinilmektedir (İA, XIII, 239). Farsça yanında Arapça da bilen Vatvât, özellikle nesir alanında ortaya koyduğu Arapça ve Farsça eserlerle haklı bir şöhrete ulaşmış, çağdaşları ve tezkire müellifleri tarafından övgüyle anılmıştır. Resmî yazışmalardan ve şahsî mektuplarından teşekkül eden münşeatı çok değerlidir ve içerdikleri tarihî bilgiler bakımından büyük önem taşımaktadır. Vatvât’ın Türk tarihini de yakından ilgilendiren mektupları ve risâleleri özellikle Hârizmşahlar’ın siyasal, sosyal ve kültürel tarihiyle onların Selçuklular’la siyasî mücadelelerinin kronolojik olarak takip edilebilmesi açısından birinci elden kaynaklar ve belgeler arasında yer almaktadır.

Eserleri. Vatvât’ın Ĥadâǿiķu’s-siĥr’ini neşreden Abbas İkbâl Âştiyânî onun yirmi bir eserinden bahsetmiş (Ĥadâǿiķu’s-siĥr, neşredenin girişi, s. nb-nĥ), Sahâullah yaptığı incelemede farklı adlar taşıyan aynı eserleri müstakil kitap kabul ederek bu sayıyı otuz ikiye kadar çıkarmış, Ahmet Ateş de makalesinde on dokuz eserinin Türkiye kütüphanelerinde bulunan yazma nüshalarını tanıtmıştır (bk. bibl.). 1. Ĥadâǿiķu’s-siĥr fî deķāǿiķi’ş-şiǾr. Vatvât’ın en tanınmış eseri olup Fars edebiyatında Râdûyânî’nin Tercümânü’l-belâġa’sından sonra belâgata dair yazılan en eski kitaptır (Tahran 1272, 1291, 1302; nşr. Abbas İkbâl Âştiyânî, Tahran 1308 hş., 1342 hş., 1360 hş., 1362 hş.). Müellifin seksen kadar edebî sanat hakkında bilgi verdiği, âyet, söz ve şiirlerden örnekler getirdiği bu çalışma daha sonra Şems-i Kays’ın el-MuǾcem fî meǾâyîri eşǾâri’l-ǾAcem’i yanında bu konuda yazılan hemen bütün eserlere kaynak teşkil etmiştir. İbrâhim eş-Şevâribî tarafından Arapça’ya çevrilen eseri (Kahire 1364/1945), N. Yu. Chalisova Rusça tercümesiyle birlikte neşretmiştir (Moscow 1985). 2. Dîvân. Tezkire müelliflerinin 12.000 veya 15.000 beyitten meydana geldiğini kaydettikleri Farsça divanın Saîd-i Nefîsî tarafından yapılan neşri (Tahran 1339 hş.) 8563 beyitten ibarettir; 6799 beyti kasideler, kalanı diğer nazım şekilleri teşkil eder. Kasidelerinin büyük kısmını Sultan Atsız için kaleme almış, Bâvendîler’den I. Şah Gāzî Rüstem b. Ali, Batı Karahanlıları’ndan Ebü’l-Kāsım II. Mahmûd, Şirvanşahlar’dan Fahreddin Ebü’l-Heycâ (III. Menûçihr) gibi hükümdarlarla birçok devlet adamı için de kasideler yazmıştır. Lafzî sanatları iyi kullanan Fars şairleri arasında yer alan Vatvât, aynı zamanda Fars edebiyatında birinci beytinden son beytine kadar musarra‘ olan kasideleri ilk defa yazan kişi olarak bilinmektedir. Onun çeşitli kitaplarında yer alan Arapça şiirlerinin ayrı bir divanda tesbit edildiği belirtilmektedir. 3. Nâmehâ-yi Reşîdüddîn Vaŧvâŧ. Müellif, devlet adamlarına ve tanınmış kişilere yazdığı Farsça mektup ve resmî yazılarını Ebkârü’l-efkâr fi’r-resâǿil ve’l-eşǾâr ile ǾArâǿisü’l-ħavâŧır ve nefâǿisü’n-nevâdir adlı iki kitapta toplamıştır. Bu eserler ayrıca Vatvât’ın Arapça ve Farsça kaside ve kıtalarını da ihtiva etmektedir. İki eserdeki Farsça mektupları Kāsım Tûyserkânî uzun bir mukaddimeyle birlikte Nâmehâyî Reşîdüddîn Vaŧvâŧ adıyla yayımlamış (Tahran 1338 hş.), resmî yazıların en güzel örnekleri arasında yer alan Arapça mektuplarını


da Muhammed Fehmî neşretmiştir (MecmûǾatü Resâǿili Reşîdiddîn el-Vaŧvâŧ, I-II, Kahire 1315). H. Horst on mektubu Almanca’ya tercüme etmiş (ZDMG, CXVI [1966], s. 23-43), Zemahşerî’ye yazdığı mektup da ayrıca neşredilmiştir (Resâǿilü’l-büleġāǿ, nşr. Muhammed Kürd Ali, Kahire 1954, s. 378-381). 4. Leŧâǿifü’l-emŝâl ve ŧarâǿifü’l-aķvâl. Arapça 281 meselin Farsça tercüme ve şerhi olup mukaddimeden sonra Fars alfabesine göre yirmi sekiz bölüme (bab) ayrılmış, mesellerin ilk harfine göre alfabetik düzenlenmiştir (nşr. Seyyid Muhammed Bâkır Sebzevârî, Tahran 1358 hş.; nşr. Habîbe Dânişâmuz, Tahran 1376 hş.). 5. Maŧlûbü külli ŧâlib min kelâmi emîri’l-müǿminîn ǾAlî b. Ebî Ŧâlib (Terceme-yi Śad Kelime). Eserde Hz. Ali’nin Câhiz tarafından derlenen 100 hikmetli sözünün Farsça tercüme ve açıklaması, ayrıca ikişer beyit halinde manzum çevirisi yer almaktadır (Tebriz 1259, 1312; Tahran 1304; nşr. Mîr Celâleddin Muhaddis Urmevî, Tahran 1348 hş.; Lat. tercümesiyle, nşr. Stickel, Jena 1834; Alm. tercümesiyle nşr. M. H. L. Fleischer, Leipzig 1837; İng. tercümesiyle, nşr. Harley, Calcutta 1927). Vatvât, Neŝrü’l-leǿâlî min kelâmi emîri’l-müǿminîn ǾAlî’de ise Hz. Ali’nin özlü sözlerini açıklama ve yorum yapmadan bir araya getirmiştir. Hulefâ-yi Râşidîn’den diğer üçünün 100 hikmetli sözünü de ayrı ayrı derleyerek Farsça’ya çevirip şerhetmiş, ikişer beyit halinde manzum çevirilerini de yapmıştır. Bunlar Tuĥfetü’ś-śadîķ ile’ś-śadîķ min kelâmi emîri’l-müǿminîn Ebî Bekri’ś-Śıddîķ, Faślü’l-ħiŧâb min kelâmi emîri’l-müǿminîn ǾÖmer b. el-Ħaŧŧâb ve Ünsü’l-lehfân min kelâmi emîri’l-müǿminîn ǾOŝmân b. ǾAffân adını taşımaktadır. Vatvât, kendisinin Arapça hikmetli sözlerinden 100’er tanesini de Ġarâǿibü’l-kilem fî reġāǿibi’l-ĥikem, Ġurerü’l-aķvâl ve dürerü’l-emŝâl, el-Kilemü’n-nâśiĥa ve’l-ĥikemü’ś-śâliĥa, Mefâtîĥu’l-ĥikem ve meśâbîĥu’ž-žulem, Münyetü(Buġyetü)’l-mütekellimîn ve ġunyetü’l-müteǾallimîn, ǾUķūdü’l-leǿâlî ve suǾûdü’l-leyâlî, Cevâhirü’l-ķalâǿid ve zevâhirü’l-ferâǿid adıyla yedi risâlesinde toplamıştır. 6. BedâyiǾu’t-tarśîǾât ve revâyiǾu’t-tescîǾât (nşr. Muhsin Zâkir el-Hüseynî, el-MaǾârif, XX/1 [Tahran 1382/2003], s. 3-49). Vatvât’ın diğer bazı eserleri de şunlardır; Risâle-i ǾArûż (Arap ve Fars şiirindeki aslî ve fer‘î yirmi dokuz bahir hakkındadır, nşr. Ahmed Ateş - Abdülvehhâb Tarzî, Farsça Grameri içinde, İstanbul 1962, s. 252-262), el-Fevâǿidü’l-Ǿalâǿiyye, Muħtaśar der Taśĥîfât, Münşeǿât, Nuķūdü’z-zevâhir ve Ǿuķūdü’l-cevâhir (Arapça-Farsça sözlük), ǾUmdetü’l-büleġāǿ ve Ǿuddetü’l-fuśaĥâǿ (eserlerin yazma nüshaları için bk. Şerîfî, I, 454-455; Ateş, X [1959], s. 1-24; MuǾcemü’l-maħŧûŧâti’l-mevcûde, II, 1349-1350).

BİBLİYOGRAFYA:

Reşîdüddin Vatvât, Ĥadâǿiķu’s-siĥr fî deķāǿiķi’ş-şiǾr (nşr. Abbas İkbâl Âştiyânî), Tahran 1308 hş., neşredenin girişi; Nâmehâ-yi Reşîdüddîn Vaŧvâŧ (nşr. Kāsım Tûyserkânî), Tahran 1338 hş., neşredenin girişi, s. 3-133; Beyhakī, Tetimme, I, 166; İbn İsfendiyâr, Târîħ-i Ŧaberistân (nşr. Abbas İkbâl), Tahran 1320 hş., s. 109-112; Yâkūt, MuǾcemü’l-üdebâǿ: İrşâdü’l-erîb (nşr. D. S. Margoliouth), Kahire 1925, VII, 91-95; Avfî, Lübâb, I, 80; Cüveynî, Târîħ-i Cihângüşâ, II, 6-11, 17; Müstevfî, Târîħ-i Güzîde (Nevâî), s. 756; Devletşah, Teźkiretü’ş-şuǾarâǿ (nşr. Muhammed Abbâsî), Tahran 1337 hş., s. 98; Süyûtî, Buġyetü’l-vuǾât (nşr. M. Emîn el-Hancî), Kahire 1326, s. 97; Rızâ Kulı Han Hidâyet, MecmaǾu’l-fuśaĥâǿ (nşr. Müzâhir Musaffâ), Tahran 1339 hş., II, 655; Browne, LHP, II, 330-333; Bedîüzzaman Fürûzanfer, Süħan ü Süħanverân, Tahran 1318 hş., I, 345-356; Safâ, Edebiyyât, II, 628-636; Sakhaullah, “Raşîd’s Life and Literary Activity”, Professor Muĥammad Shafi‘ Presantation Volume (ed. S. M. Abdullah), Lahore 1955, s. 201-220; Storey, Persian Literature, V/2, s. 551-554; Şerîfî, “Reşîd-i Vaŧvâŧ”, Ferhengnâme-i Edeb-i Fârsî (nşr. Hasan Enûşe), Tahran 1380/2001, I, 449-455; MuǾcemü’l-maħŧûŧâti’l-mevcûde fî mektebâti İstânbûl ve Ânâŧûlî (haz. Ali Rıza Karabulut), [baskı yeri ve tarihi yok], II, 1349-1350; Ahmet Ateş, “Raşîd al-Dîn Vatvât’ın Eserlerinin Bazı Yazma Nüshaları”, TD, X (1959), s. 1-24; Zehra Bilgegil, “Raşid al-Din Vatvât’ın Abkâr al-Afkâr fi’r-Resâil va’l-Aş’âr İsimli Eserinin Yeni Bir Nüshası”, TTK Belleten, LVII/220 (1993), s. 747-750; M. Nazif Şahinoğlu, “Vatvât”, İA, XIII, 235-240; F. C. de Blois, “Rashīd al-Dīn Waŧwāŧ”, EI² (İng.), VIII, 444-445.

Derya Örs