ÜVEYSÎLİK

Bir kimsenin zâhiren görmediği kişi ya da kişilerden mânevî eğitim alması ve bu yolla meydana gelen tarikat anlamında tasavvuf terimi.

Tasavvufta, Hz. Peygamber zamanında Yemen’de yaşayıp müslüman olan, ancak kendisiyle bizzat görüşemeyen Üveys el-Karanî’nin (Veysel Karanî) rüya veya diğer mânevî yollarla Hz. Peygamber tarafından irşat edildiği kabul edilir. Bu tür kişilere Üveysî, bu metoda da Üveysîlik denir. Bazı kaynaklarda Üveysîliğin İslâm’dan önce de bulunduğu belirtilmektedir. Hz. Mûsâ zamanında Burh (Burh-i Esved) isminde mütevazi bir kişinin yaşadığı, bu kişinin Allah katında çok değerli olduğu, onun meşrebindeki insanların birbiriyle kalben anlaştığı, bunlara Burhiyân adı verildiği, İslâm’dan sonra da böyle insanlara Üveysiyân denildiği kaydedilir.

Üveysî sıfatı dört grup sûfî için kullanılır. Bunlar Hz. Peygamber’den, Veysel Karanî’den, Hızır’dan veya bir mürşidden ruhanî yolla eğitim gören kişilerdir. Tasavvuf kaynaklarında Üveysîlik’le nitelenen ilk sûfî İbrâhim b. Edhem’dir (ö. 161/778 [?]). Onun Hızır’dan yahut Veysel Karanî’nin ruhaniyetinden feyiz aldığı nakledilir. Yine ilk dönem sûfîlerinden Bâyezîd-i Bistâmî’nin Ca‘fer es-Sâdık’tan, Ebü’l-Hasan el-Harakānî’nin Bâyezîd-i Bistâmî’den Üveysî yolla mânevî eğitim gördüğü kabul edilir. Bazı kaynaklarda da Ebü’l-Hasan el-Harakānî’nin müridi olduğu belirtilen Ebü’l-Kāsım Kürregânî’nin Veysel Karanî’den ruhanî yolla feyiz aldığı ve gençliğinde “Üveys Üveys!” diyerek zikrettiği anlatılır. Üveysî diye kaydedilen çok sayıda mutasavvıf vardır. Meselâ Bahâeddin Nakşibend’i Abdülhâliķ-ī Gucdüvânî ve Hakîm et-Tirmizî’nin, Ebû Bekir Zeynüddin Tâyebâdî’yi Ahmed-i Nâmekī-i Câmî’nin, Ahmed Fakih’i Veysel Karanî’nin bu yolla irşat ettiği belirtilir.

Üveysîlik konusuna ilk defa Ferîdüddin Attâr’ın 618 (1221) yılında tamamladığı Teźkiretü’l-evliyâǿda temas edilmiştir. Daha önce yazılan eserlerde bir tasavvuf ekolü veya bir meşrep ve metot olarak Üveysîlik’ten bahsedilmemiştir. Bu konu sonraki yüzyıllarda birçok eserde ele alınmış, Üveysî kabul edilen bazı sûfîler hakkında müstakil kitaplar telif edilmiştir. Bunların daha ziyade Orta Asya ve Doğu Türkistan’da kaleme alındığı görülmektedir. Bu bölgede Üveysî sûfîlere dair üç eser yazılmıştır. Nâsır b. Kāsım Türkistânî Fergānî tarafından XV. yüzyılın ikinci yarısında kaleme alındığı tahmin edilen Ĥadâǿiķu’l-cinân (Heşt Ĥadîķa) adlı Farsça eser, aynı yüzyılda Mâverâünnehir’de yaşayan Seyyid Ahmed Beşîrî adlı Üveysîmeşrep şeyhin menkıbelerini ihtiva eder. Eserde Seyyid Ahmed’in Hoca Ahmed Yesevî’nin takipçileri olan Yesevî şeyhlerinden ve özellikle Seyyid Atâ’dan Üveysî yolla feyiz ve icâzet aldığı anlatılır. Kitabın Taşkent ve İslâmâbâd’da yazma nüshaları bulunmaktadır. Konuyla ilgili ikinci eser, Muhammed Şerîf adlı bir Üveysî şeyhinin menkıbelerini anlatan Tezkire-i Hoca Muhammed Şerîf Büzürgvâr’dır. Muhammed Şerîf, Ahmed Yesevî ile Satuk Buğra Han’ın ruhaniyetinden istifade eden Üveysî bir şeyh olup 963 (1556) veya 973’te (1566) Yarkend’de vefat etmiştir. Doğu Türkistan’da Türkçe yazılan eserin manzum ve mensur iki versiyonu vardır. Manzum olanını Muhammed Sıddîk Zelîlî 1742-1744 yılları arasında kaleme almıştır. Müellifi bilinmeyen mensur versiyonun Saint Petersburg ve Lund’da yazma nüshaları mevcuttur. Eser Masami Hamada tarafından Kyoto’da yayımlanmıştır. Üçüncü eser, Ahmed b. Sa‘deddin el-Özgenî en-Nemengânî’nin muhtemelen XVII. yüzyılda Farsça kaleme aldığı, XVIII. yüzyılda Muhammed Gedâ b. Muhammed İbrâhim tarafından Doğu Türkistan’da Türkçe’ye çevrilen ve Teźkire-i Buġrâ Hânî (Teźkire-i Üveysiyye) adıyla bilinen eserdir (İslâmâbâd 1376 hş./ 1998). Kadın ve erkek birçok Üveysî’den söz eden eser Julian Baldick tarafından geniş bir şekilde incelenmiş, Devin DeWeese, Baldick’in çalışmasında tesbit ettiği teknik eksiklikler üzerine bir makale yazmıştır (bk. bibl.). Nakşibendiyye’yi Anadolu’ya getiren ilk Nakşibendî şeyhlerinden Abdullah-ı İlâhî, Üveysîliğin çok seçkin insanların yolu olduğunu ve herkese nasip kılınmadığını söyler. Ona göre Veysel Karanî’nin ruhaniyetine yönelerek feyiz alan kişilerde uzlet, riyâzet ve gönlü dünya bağlarından kurtarma hali görülür. Hakîm et-Tirmizî ve İbnü’l-Arabî’nin ruhaniyetine yönelen kimselere gaybî sırlar açılır; Harakānî ve Bâyezîd-i Bistâmî’ye yönelenlerde fenâ, gaybet ve kendinden geçme, Sadreddin Konevî’ye yönelenlerde ise hakikat ilimleriyle samediyyet (ihtiyaçsızlık) hali zuhur eder.

Kaynaklarda Veysel Karanî’den gelen silsilelere de rastlanır. Rivayete göre Veysel Karanî, Hz. Ömer ve Hz. Ali’den hırka giymiş, kendisi de Ebû Ömer Mûsâ b. Yezîd er-Râî’ye, o da İbrâhim b. Edhem’e hırka giydirip icâzet vermiştir. Ni‘metullāhiyye tarikatı şeyhi Ma‘sûm Ali Şah ise Veysel Karanî’nin sülûk görmemiş bir meczup olduğunu, başkalarını irşat edip icâzet vermesinin mümkün görülmediğini söyler. Kaynaklarda Üveysî yolla evrâd veya icâzet almaya dair örneklere de rastlanmaktadır. Meselâ Ahmed b. Abdurrahman’ın İmam Gazzâlî’yi mânen gördüğü ve ondan eserlerini okutma hususunda icâzet aldığı, Ebû Bekir b. Sâlim Bâ Alevî’nin de İbn Atâullah el-İskenderî’nin ruhaniyetinden “Hizbü’l-berr” isimli evrâdı aldığı nakledilir. Çiştiyye tarikatında Üveysîliğe büyük önem verilmiş, şeyhten uzakta bulunan sâlikin Üveysî guslü niyetiyle yıkanıp Veysel Karanî’nin ruhuna Fâtiha okuyarak seyrüsülûke başlayabileceği kaydedilmiştir. Ayrıca receb ayında Veysel Karanî namazı adıyla bir tür nâfile namazın kılınması bu tarikatın gelenekleri arasındadır.


Son dönem Osmanlı mutasavvıflarından Osman Şems Efendi ve halifeleri hem Kādirî hem Üveysî olarak tanınmıştır. Üveysî yönü ön plana çıkan bazı tarikatlar günümüzde de varlığını sürdürmektedir. Pakistan’daki Nakşibendî-Üveysî tarikatı ile daha ziyade Avrupa ve Amerika’da faaliyet gösteren İran kökenli Üveysî Şah Maksûdî tarikatı bunlardandır.

Vefat etmiş velîlerin ruhaniyetinden Üveysî metotla feyiz alan sûfîlerden birçoğunun ayrıca yaşayan bir mürşide intisap ettiği görülmektedir. Bazı sûfîlere göre bu daha güvenilir bir yoldur. Zira rüyasında bir velîyi görüp ondan bazı bilgiler alan kişi bunun sadık bir rüya mı yoksa bir aldatmaca mı olduğunu anlamakta zorlanabilir. Bu kişinin yaşayan rehberine danışarak bu bilgilerin dinin kurallarına uyup uymadığını öğrenmesi daha doğru bir davranıştır. Danışacak bir rehberi bulunmayan kişiler ise yanlış fikirlere sapabilir. Bu sebeple bazı sûfîler, “Diri bir kedi ölü bir aslandan daha iyidir” sözüyle yaşayan bir şeyhten eğitim almanın önemini vurgulamıştır.

BİBLİYOGRAFYA:

Ferîdüddin Attâr, Teźkiretü’l-evliyâǿ (nşr. M. İsti‘lâmî), Tahran 1374 hş., s. 27-29, 103, 106; Hasan Dihlevî, Fevâǿidü’l-fuǿâd (nşr. M. Latîf Melik), Tahran 1377 hş./1957, s. 28; Eflâkî, Menâķıbü’l-Ǿârifîn, I, 39; Muhammed Pârsâ, Risâle-i Ķudsiyye (nşr. Ahmed Tâhirî Irâkī), Tahran 1354 hş./1975, s. 12; a.mlf., Faślü’l-ħiŧâb (nşr. Celîl-i Misgernejâd), Tahran 1381 hş., s. 60-61; Salâh b. Mübârek el-Buhârî, Enîsü’ŧ-ŧâlibîn (nşr. Halil İbrahim Sarıoğlu - Tevfîk Sübhânî), Tahran 1371, s. 95-96; Abdullah-ı İlâhî, Zâdü’l-müştâkīn, Süleymaniye Ktp., İbrâhim Efendi, nr. 420, vr. 86a-b; Abdurrahman-ı Câmî, Nefeĥâtü’l-üns (nşr. Mahmûd Âbidî), Tahran 1375 hş./1996, s. 16, 303, 499, 597; Fahreddin Safî, Reşeĥât-ı ǾAynü’l-ĥayât (nşr. Ali Asgar Muîniyân), Tahran 1356/1977, I, 126; II, 631; M. Sıddîk Zelîlî, Dîvân (nşr. İmin Tursun), Beijing/Pekin 1985, s. 478-555; Muhammed Bâkır b. Muhammed Ali, Maķāmât-ı Şâh-ı Naķşibend, Buhara 1328/1910, s. 15-16; Şeyh Hudâydâd b. Taş Muhammed Buhârî, Bustânü’l-muhibbîn (nşr. B. M. Babacanov - M. T. Kadırova), Türkistan 2006, s. 317; Harîrîzâde, Tibyân, I, 106a-b; Ma‘sûm Ali Şah, Ŧarâǿiķ, II, 48-52; Hüseyin Vassâf, Sefîne-i Evliyâ (haz. Mehmet Akkuş - Ali Yılmaz), İstanbul 2006, I, 171-200; Ahmet Yaşar Ocak, Veysel Karanî ve Üveysîlik, İstanbul 1982, s. 91-104; Gulâm Ali Âryâ, Ŧarîķa-i Çiştiyye der Hind ve Pâkistân, Tahran 1365 hş., s. 195; J. Baldick, Imaginary Muslims: The Uwaysi Sufis of Central Asia, London 1993; Devin DeWeese, An “Uvaysī” Sufi in Timurid Mawarannahr: Notes on Hagiography and the Taxonomy of Sanctity in the Religious History of Central Asia, Bloomington 1993, s. 1-21; a.mlf., “The Tadhkira-i Bughrâkhân and the Uvaysî Sufis of Central Asia: Notes in Review of Imaginary Muslims”, CAJ, XL/1 (1996), s. 87-127; Masami Hamada, Hagiographies du Turkestan Oriental, Kyoto 2007, s. 279-302; A. S. Hussaini, “Uways al-Qaranî and the Uwaysî Sûfîs”, MW, LVII (1967), s. 103-113; K. Spellman, “A National Sufi Order with Transnational Dimensions: The Maktab Tarighat Oveyssi Shahmaghsoudi Sufi Order in London”, Journal of Ethnic and Migration Studies, XXX/5, Abingdon 2004, s. 945-960; Julian Baldick, “Uwaysiyya”, EI² (İng.), X, 957; Necîb Mâyil-i Herevî, “Üveysiyye”, DMBİ, X, 458-460.

Necdet Tosun