USUL

(أصول)

Türk mûsikisinde belli düzümlerden yapılarak kalıp halinde tesbit edilen ölçülere verilen ad.

Türk mûsikisinin metrik sistemiyle ilgili bir konu olan usul, vuruşlarının kıymeti birbirine eşit veya eşit olmayan, fakat mutlaka kuvvetli, yarı kuvvetli ve zayıf zamanlarının belli bir şekilde sıralanmasıyla meydana gelen, belli kalıplar halinde tesbit edilmiş sayı yahut vuruş gruplarıdır. Kuvvetli, yarı kuvvetli ve zayıf zamanların (vuruşların) değişik biçimlerde sıralanması ve bu vuruşların kıymetlerinin değişik oluşu usuller arasındaki farklılaşmayı teşkil eder. Türk mûsikisi, makamlarında görüldüğü gibi usul bakımından da çok zengindir. Usul vuruşları için “darp” kelimesi kullanılır. Usulü meydana getiren unsurların en önemlilerinden biri düzümdür. Usulün iç yapısıyla ilgili olan düzüm “kısa zaman içinde uygunluk” şeklinde tanımlanabilir. Usul, “zamanın kalıplaşmış durumu” veya “değişik düzümlerin birleşmesinden meydana gelen ve kalıp halinde belirlenen ölçü” diye de tarif edilebilir.

Herhangi bir yere elle, birinciler kuvvetli olmak kaydıyla 1, 2, 3 yahut 1, 2, 3, 4 vb. şeklinde vurulursa bunu dinleyen müzikal kulağa sahip kişi üçerli, dörderli vb. gruplar vurulduğunu anlar. Çünkü zaman içindeki uygunluk birbirini düzenli aralıklarla takip eden kuvvetli vuruşların gelmesiyle sağlanabilir. Buna göre düzümden sonra dikkati çeken önemli unsur vuruşlar ve bu vuruşların kuvvetli veya zayıf oluşudur. Düzüm, genellikle usulü teşkil eden parçaların bir kısmı olabildiği gibi bazan başlı başına bir usul olarak da düşünülebilir. Düzümün klasik nazariyat eserlerindeki adı “îkā‘”dır. Bu tabir eski dönemlerde yanlışlıkla usul yerine kullanılmıştır (bk. ÎKĀ‘). Bir usulün meydana gelebilmesi için en azından bir kuvvetli ve bir zayıf zamana ihtiyaç vardır. Bu bakımdan bir zamanlı usul olmaz.

Türk mûsikisinde usuller önce basit ve birleşik (mürekkep) diye iki gruba ayrılır. 1. Basit usuller: Terkibine başka bir usulün girmediği usullerdir. Türk mûsikisinde iki zamanlı nîm-sofyan ile üç zamanlı semâi usullerinden başka basit usul yoktur. Bu iki usul diğer bütün usullerin terkibine girer. 2. Birleşik usuller: Terkibinde iki veya daha fazla usulün karıştığı usullerdir. Türk mûsikisinde dört zamanlı sofyan usulünden itibaren bütün usuller birleşiktir.

Usuller ayrıca hacimleri itibariyle ikiye ayrılır: 1. Küçük usuller: İki zamanlıdan


on beş zamanlıya kadar (on beş zamanlı dahil) olan usullerdir. Diğer bir nazariyeye göre ise on zamanlıya kadar usuller küçük, ondan daha büyük usuller ise büyük usullerdir. Ancak bu konu halen tartışmalıdır. 2. Büyük usuller: On altı zamanlıdan başlayarak büyüğe doğru sıralanan diğer usullerdir. Diğer bir nazariyeye göre büyük usuller on bir zamanlıdan başlar. Usuller şekil olarak yatay ve birbirine paralel çekilmiş iki çizgi üzerine nota kıymetleriyle gösterilir. Üstteki çizgi sağ elin, alttaki çizgi sol elin vuracağı darpları gösterir.

Türk mûsikisinde usuller sağ ve sol elleri sağ ve sol dizlere vurmak suretiyle uygulanır. Vurulan her parçaya genelde darp denildiği gibi her darbın ayrıca ismi vardır, yani bu vuruşlar birtakım kelimelerle ifade edilir. Bunlar “düm, tek, te, ke, tekkâ, tâhek” heceleridir. Düm ve te darpları sağ elle sağ dize; tek, kâ ve ke darpları sol elle sol dize vurulur. Tâhek’te ise tâ hecesinde iki el birden kalkar, hek hecesinde yine iki el beraberce iki dize vurulur, fakat “tâ”da sol elin sol dize kısaca dokunup kalkması gerekir.

Genellikle usullerin kuvvetli vuruşuna “düm”, yarı kuvvetli ve zayıf vuruşuna “tek” heceleri getirilir. Ancak bu husus kesin bir kural olmayıp bunun tersi olan usuller de vardır. Diğer heceler ise “tek”in çeşitli şekillerde kullanılmasından ibarettir ve hep zayıf veya yarı kuvvetli zamanı gösterir. Aşağıda verilen örnekte baştaki düm kuvvetli olması gerekirken zayıf zamana getirilmiştir. Kuvvetli zamanla zayıf zamanın yer değiştirmesine “bayım” yahut “senkop” denir.

Çok eski dönemlerde bu darp isimlerinin yerine “ten, nen, te, ne, ni, tâ” gibi heceler kullanılmıştır. Bunlardan ten, nen, tâ heceleri uzun; te, ne, ni heceleri kısa vuruşları ifade eder. Sonuçta usul vurmada kural vurulan darbın miktarınca nota okumaktır.

Bir eserin notasının baş tarafında anahtar ve donanımından sonra üst üste yazılmış birtakım rakamlar bulunur. Bunlardan üstteki, usulün kaç zamanlı olduğunu, alttaki ise her zaman için alınan birimi gösterir. Üstteki rakam hiç değişmediği halde usulün ağırlık ve yürüklüğüne göre alttaki birim sayısı değişir. Meselâ 3/8’lik, 3/4’lük, 3/2’lik hep aynı usulü yani semâi usulünü gösterdiği halde yürüklükleri değişiktir. Birim sayısı küçüldükçe usulün ritmi ağırlaşır, yani yürüklük, birimi gösteren sayı ile ters orantılıdır. Alttaki bu birim sayısına usulün mertebesi denir.

Yukarıdaki örnekte görüldüğü gibi usulün vuruluşu hiç değişmediği halde mertebe değiştiği için yürüklükleri farklıdır ve 10/8’liğe göre 10/16’lık yürüktür. Bu husus bütün usuller için geçerli bir kuraldır.

Bir usulün en küçük mertebesi o usulün birinci mertebesidir ve mertebeler buna göre sıralanır. Mûsiki usullerinde ikilik, dörtlük, sekizlik, on altılık mertebeler kullanılmıştır. Meselâ on zamanlı usulün birinci mertebesi 10/16’lık, ikinci mertebesi 10/8’lik, üçüncü mertebesi 10/4’lüktür. Altı zamanlı usulün birinci mertebesi 6/8’lik, ikinci mertebesi 6/4’lük, üçüncü mertebesi ise 6/2’liktir. On altılık ve sekizlik mertebeler daha çok şarkı, türkü, oyun havası gibi küçük formlarda tercih edilmiştir.

Mûsiki tarihi içinde unutulmuş bir kısım usullerin yanında bugün bilinen ve örnekleri günümüze ulaşan Türk mûsikisi usulleri zamanlarına göre şöylece sıralanabilir:

Küçük Usuller:

2 zamanlı: Nîm-sofyan usulü

3 zamanlı: Semâi usulü

4 zamanlı: Sofyan usulü

5 zamanlı: Türk aksağı usulü

6 zamanlı: Yürük semâi (sengin semâi), mürekkep nîm-sofyan usulleri

7 zamanlı: Devr-i hindî, devr-i tûran usulleri

8 zamanlı: Düyek, müsemmen usulleri

9 zamanlı: Aksak, evfer, oynak, raks aksağı, mürekkep semâi usulleri

10 zamanlı: Aksak semâi, lenk fahte, ceng-i harbî usulleri

11 zamanlı: Tek vuruş usulü

12 zamanlı: Firenkçîn, nîm-çenber, ikiz aksak, birleşik sofyan usulleri

13 zamanlı: Nîm-evsat, şarkı devr-i revânı, Bektaşî devr-i revânı usulleri

14 zamanlı: Devr-i revân (Mevlevî devr-i revânı) usulü

15 zamanlı: Raksan, Bektaşî raksanı usulleri

Büıük usuller:

16 zamanlı: Çifte düyek, fer‘, nîm-berefşan, nîm-hafif usulleri

18 zamanlı: Türkî darp, nîm-devir usulleri

20 zamanlı: Fahte usulü

21 zamanlı: Durak evferi usulü

22 zamanlı: Hezeç usulü

24 zamanlı: Çenber, nîm-sakīl usulleri


26 zamanlı: Evsat, beste devr-i revânı usulleri

28 zamanlı: Firengî fer‘, devr-i kebîr, remel usulleri

32 zamanlı: Muhammes, hafif, berefşan usulleri

38 zamanlı: Darb-ı hüner usulü

48 zamanlı: Sakīl usulü

60 zamanlı: Nîm-zencir usulü

64 zamanlı: Hâvî usulü

88 zamanlı: Darb-ı fetih usulü

Dizi usuller:

120 zamanlı: Zencir usulü

124 zamanlı: Çehar usulü (çâr usul).

Türk mûsikisinde darbeyn adı verilen bazı büyük usuller de vardır. Bunlar gidişleri birbirine uygun, fakat zamanları farklı büyük usullerden ikisinin, birer, ikişer, üçer defa arka arkaya getirilmesiyle meydana gelen usullerdir (bk. DARBEYN). Küçük veya büyük usuller, bir eserin nota yapısında ölçü çizgisi denilen ve portede yukarıdan aşağı doğru çizilen çizgilerle gösterilir. İki çizgi arasında kalan kısım o eserin ölçüldüğü usulün sadece birini içerir. Gerek küçük gerekse büyük usullerle ölçülen eserlerde o eserin usulünü teşkil eden küçük usullerin her biri portede yine yukarıdan aşağıya çekilen noktalı çizgilerle, usulün tamamı ise kalın bir veya iki çizgiyle gösterilir.

Fârâbî’nin usul ve îkā‘ konuları üzerine yazdığı Kitâbü İĥśâǿi’l-îķāǾât ve Kitâb fi’l-îķāǾât adlı iki eseri bulunmaktadır.

BİBLİYOGRAFYA:

Kantemiroğlu, Kitâbü İlmi’l-mûsîkî alâ vechi’l-hurûfât: Mûsikîyi Harflerle Tesbît ve İcrâ İlminin Kitabı (haz. Yalçın Tura), İstanbul 2001, I, 158-161; Suphi Ezgi, Nazarî-Amelî Türk Musikisi, İstanbul 1935, II, 1-5; Rauf Yekta, Türk Musikisi, s. 95-100; Hüseyin Sâdeddin Arel, Türk Mûsıkîsi Nazariyatı Dersleri (haz. Onur Akdoğu), Ankara 1991, s. 65-83; İsmail Hakkı Özkan, Türk Mûsikîsi Nazariyatı ve Usûlleri Kudüm Velveleleri, İstanbul 2006, s. 606-612; Halil Can, “Türk Musikisi Usulleri ve Vuruluşları”, MM, sy. 261-262 (1970), s. 15-17.

İsmail Hakkı Özkan