ÜŞBÛNE

(أشبونة)

Endülüs’te tarihî bir şehir, günümüzde Portekiz’in başkenti.

Antik dönemde Olissipo diye adlandırılan şehir müslüman yazarlar tarafından el-Üşbûne, el-Esboniye, Leşbûne (bugünkü Lizbon) gibi farklı şekillerde kaydedilmiştir. Atlas Okyanusu kıyısında Tajo nehrinin denize ulaştığı kesimden 13 km. içeride yer alır. Şehrin kuruluşuna dair kesin bilgi yoktur. Ancak Roma, Alanlar ve Vizigotlar’ın hâkimiyetine girdiği bilinmektedir. Üşbûne, Endülüs fâtihi Mûsâ b. Nusayr’ın yerine vali olarak bıraktığı oğlu Abdülazîz b. Mûsâ tarafından fethedildi (97/ 716). Fethin ardından Üşbûne ve civarına


Masmûde kabilesine mensup Berberîler yerleştirildi. Şehir önceleri Bâce’ye (Beja) bağlı iken daha sonra Şenterîn (Santarem), Şentere (Santara) ve Ma‘den’le (Almada) birlikte Belâta adıyla müstakil bir eyalet haline getirildi.

I. Hakem’in emîrliği zamanında (796-822) Endülüs’teki iç isyanlardan faydalanan II. Alfonso 182’de (798) Üşbûne’yi ele geçirdi. Müslümanlar şehri ancak 193 (808) yılında geri alabildiler. Aynı yıl şehirde Tumulus adlı bir kişi isyan çıkardıysa da Emîr Hakem’in oğlu Hişâm tarafından yenilgiye uğratıldı ve Kurtuba’da (Cordoba) idam edildi. Bu olayın ardından Üşbûne’de istikrar sağlandı. 229 (844) yılında kuzeyden, muhtemelen İrlanda’dan gemilerle yola çıkan ve İslâm kaynaklarında putperest (mecûs) diye kaydedilen Normanlar’ın bir kısmı İngiltere, İrlanda ve Fransa sahillerine hücum ederken bir kısmı da Endülüs’ün batı sahillerine saldırarak Üşbûne’yi yağmaladılar, fakat halkın mukavemeti karşısında geri çekildiler. Normanlar, II. Hakem döneminde 355’te (966) Endülüs’ün batı sahillerine ve bu arada Üşbûne’ye saldırdılarsa da şiddetli çarpışmalar sonunda uzaklaştırıldılar. Hâcib İbn Ebû Âmir el-Mansûr’un 371’de (981) düzenlediği sefer sırasında ordusunu Üşbûne’den kuzeye sevkettiği kaydedilir. Endülüslüler, kuzeydeki hıristiyan krallıklarla yaptıkları savaşlar dışında ilk defa Norman saldırılarıyla bir dış tehlikeyle karşılaştılar. Bir asırdan fazla Endülüs’ü tehdit eden Norman saldırıları neticesinde Üşbûne gibi sahil şehirlerinde birer donanma tesis edildi.

Halife II. Hakem’in Üşbûne’nin de yer aldığı Endülüs’ün batı bölgelerinin valisi Sâbûr es-Saklebî hilâfetin yıkılmasının ardından diğer bölge valileri gibi bağımsızlığını ilân etti. Ölümünün ardından iki küçük oğluna vasîlik yapan Abdullah b. Muhammed (İbnü’l-Eftas) el-Mansûr, Eftasîler Devleti’ni kurdu. Bu dönemde Üşbûne, Abbâdîler’in topraklarını Endülüs’ün batı istikametinde genişletme arzuları sonucunda Eftasîler ile Abbâdîler arasındaki mücadeleye sahne oldu. Bu yüzden Endülüs’ün batı bölgesinde İslâm hâkimiyeti zayıfladı. Eftasî Hükümdarı Ömer el-Mütevekkil döneminde Üşbûne, Liyûn (Leon), Şentere ve Şenterîn ile birlikte Kastilya Kralı VI. Alfonso’nun eline geçti (486/1093). Murâbıtlar, Üşbûne ve Şenterîn’i, bir buçuk yıl sonra hıristiyanlardan geri alabildi. VI. (XII.) yüzyılın başında Yûsuf b. Tâşfîn’in oğlu Ali b. Yûsuf hıristiyanlar karşısında önemli zaferler kazandı. 501’deki (1108) Uklîş (Uclés / Uklic) zaferi bunların en önemlilerinden biridir. Bir ara tekrar müslümanların elinden çıkan Batı Endülüs bölgesi geri alındı. Fakat Murâbıtlar’a karşı Kuzey Afrika’da başlayan Muvahhid hareketi Endülüs’teki siyasî durumun seyrini değiştirdi. Murâbıtlar’ın bölgeden askerlerini çekmesiyle doğan otorite boşluğu ikinci bir mülûkü’t-tavâif döneminin başlamasına yol açtı. Bu durum kuzeydeki hıristiyan krallıklar için önemli bir fırsat doğurdu.

1139’da ilk Portekiz kralı ilân edilen Alfonso Henriques, Filistin’e gitmek için yola çıkan Haçlı donanmasının da yardımıyla o yıllarda küçük bir meclis tarafından özerk biçimde yönetilen Üşbûne’yi kuşattı. Yaklaşık dört aylık bir kuşatmanın ardından yapılan antlaşmayla şehir hıristiyanların eline geçti. Ancak hıristiyanlar antlaşmaya uymayarak Üşbûne’yi yağmaladılar ve şehir halkının bir kısmını katlettiler (27 Cemâziyelevvel 542 / 24 Ekim 1147). Böylece Üşbûne’de müslüman hâkimiyeti sona erdi. Muvahhid Hükümdarı Yûsuf b. Abdülmü’min 1183’te Üşbûne’yi kuşattıysa da ağır şekilde yaralanması üzerine kuşatma kaldırıldı.

Üşbûne’de inşa edilen pek çok cami, hamam ve konut günümüze ulaşmamıştır. Yüksek bir tepe üzerine kurulan Üşbûne’nin müstahkem bir kalesi vardı ve etrafı surlarla çevriliydi. Şehrin İslâm hâkimiyeti döneminde mevcut beş kapısından biri olan Hâmme adlı doğu kapısı bugün Alfama ismini taşımaktadır. Üşbûne, Kasru Ebû Dânis ile birlikte Endülüs’ün Akdeniz’e açılan önemli iki ticaret merkeziydi. Kılıç ve köle başta olmak üzere Endülüs’e çeşitli mallar Üşbûne Limanı vasıtasıyla gelmekteydi. Şehir ayrıca altın, değerli taşlar ve bal imalâtıyla meşhurdu. Balıkçılık ve avcılık da şehrin iki önemli gelir kaynağıydı. İslâm coğrafyacıları şehrin hamamlarından övgüyle bahseder.

Ortaçağ’da Üşbûnî nisbesiyle anılan çok sayıda edip ve şair yetişmiştir. Ebû Zeyd Abdurrahman b. Makânâ el-Üşbûnî, Endülüs’ün batısında yetişmiş en meşhur şairlerdendi. Endülüs’ün diğer şehirlerinde yaşayan ilim ve kültür adamları Üşbûne’deki edip ve şairlerle görüşmek için sık sık şehri ziyaret ederlerdi. V. (XI.) yüzyılın sonlarına doğru Üşbûne’ye defalarca gelen İbn Bessâm onlardan şifahî rivayetler ve yazılı bilgiler aldığını kaydeder. Üşbûne (Lizbon) günümüzde 500.000’i aşan nüfusuyla Portekiz’in başkenti ve en kalabalık şehridir. Portekiz’in sanayi tesisleri Lizbon ve Porto civarında yer almaktadır. XVIII. yüzyılın ortalarındaki şiddetli depremde (1755) büyük ölçüde yıkılan şehir, zamanımızdaki görünümünü bu depremden sonraki imar planlaması sayesinde kazanmıştır. 1979-1985 yıllarında Lizbon Merkez Camii inşa edilmiştir. Şehirde


Escola de explicaçöes Molana Zabir adlı bir okul ile 1968’de resmen tanınan Comunidade Islamica de Lisboa adlı bir İslâm merkezi bulunmaktadır.

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Hazm, Cemhere, s. 498-502; Humeydî, Cezvetü’l-muķtebis (nşr. İbrâhim el-Ebyârî), Kahire 1410/1989, II, 437; İbn Bessâm eş-Şenterînî, eź-Źaħîre, II/2, s. 786-787; Şerîf el-İdrîsî, Nüzhetü’l-müştâķ, Beyrut 1409/1989, II, 547-549; Yâkūt, MuǾcemü’l-büldân, I, 195; V, 16; İbn İzârî, el-Beyânü’l-muġrib, II, 87; Himyerî, er-Ravżü’l-miǾŧâr, s. 61; Makkarî, Nefĥu’ŧ-ŧîb, I, 142, 152, 167; J. O’Callaghan, A History of Medieval Spain, London 1975, s. 230-231; Emîn Tevfîk et-Tîbî, Dirâsât ve buĥûŝ fî târîħi’l-Maġrib ve’l-Endelüs, Tunus 1984, s. 219-247; a.mlf., “Uѕћbūna”, EI² (İng.), X, 914-916; Abdulwahid Dhanun Taha, The Muslim Conquest and Settlement of North Africa, London 1989, s. 173; “The Conquest of Lisbon (1147)”, Medieval Iberia: Readings from Christian, Muslim and Jewish Sources (ed. O. R. Constable), Philadelphia 1997, s. 133-136; Elisabeth van Houts, The Normans in Europe, Manchester 2000, s. 272; E. Lévi-Provençal, “Lizbon”, İA, VII, 63-64; Mehmet Özdemir, “Eftasîler”, DİA, X, 479-481; Süheyla Üçışık, “Portekiz”, a.e., XXXIV, 327-328.

Cumhur Ersin Adıgüzel