ÜMMÜ SİNÂN

(أمّ سنان)

Hekimlik yapan kadın sahâbî.

Benî Huzâa’nın Medine yakınlarındaki Harretülvebere’de oturan Eslemoğulları koluna mensuptur. Hz. Peygamber’in Medine’ye hicretinden sonra ensardan bir grup hanımla birlikte gelerek müslüman oldu. Ümmü Sinân ve beraberindekiler Resûl-i Ekrem’e Allah’tan başka hiçbir ilâha inanmayıp ibadet etmeyeceklerine, Allah’a ve resulüne itaat edeceklerine, yalan konuşmayacaklarına, içki içmeyeceklerine, zina etmeyeceklerine ve çocuklarını öldürmeyeceklerine dair söz vererek biat ettiler (İbn Sa‘d, VIII, 227).

Hz. Peygamber zamanında kadınlar savaşlarda görev üstlenir, yaralıların tedavisi, su ve yiyecek temini gibi hizmetlerde bulunurdu. Ümmü Sinân, Resûl-i Ekrem’in yanına gelerek yaralıların tedavisiyle ilgilenmek, su taşımak ve su kırbalarını dikmek gibi görevler alabileceğini söyledi ve Hayber Gazvesi’ne katılmak için izin istedi. O da kendisine, “Seninle birlikte olacak hanımlar var; ister kabilenle istersen bizimle birlikte savaşa katılabilirsin” dedi. Ümmü Sinân, Hz. Peygamber ailesiyle birlikte olmayı tercih ederek Ümmü Seleme ile beraber Hayber seferine katıldı ve savaşta yaralıların tedavisiyle ilgilendi. Savaş sonunda ganimetten kendisine gümüş takılar, Yemen tarzı elbise, saçaklı yaygı, Fedek kadifesinden kumaş, bir adet bakır tencere ve 7 dinara sattığı bir deve düştü (Vâkıdî, II, 687). Ümmü Sinân, Hz. Peygamber’in Hayber’in fethinden dönüş yolunda Safiyye bint Huyey ile evlenmesinde Safiyye’nin hazırlanmasına yardım etti. Onun Tebük Gazvesi (9/630) hazırlıklarına da katıldığı anlaşılmaktadır (a.g.e., III, 991-992).

İbn Sa‘d ve İbn Hacer, Resûlullah’ın sohbetlerine devam eden Ümmü Sinân’ın onunla cuma ve bayram namazlarına iştirak ettiğini belirtirler (eŧ-Ŧabaķāt, VIII, 227; el-İśâbe, VIII, 411-412). Resûl-i Ekrem, Vedâ haccından döndükten sonra Ümmü Sinân’a hacca gelmeme sebebini sormuş, o da, “İki devemiz var; biriyle eşim ve oğlum hacca gitti, diğerini ise arazimizi sulamada kullandık” diye cevap vermişti. Bunun üzerine Hz. Peygamber, “Ramazan gelince umre yap; zira ramazanda yapacağın bir umre nâfile haccın sevabına denktir” buyurarak onu teselli etti (Buhârî, “ǾUmre”, 4; Müslim, “Ĥac”, 222). Ümmü Sinân’ın kocası Ebû Sinân’ın sahâbî olduğu dışında hakkında bilgi yoktur. Oğlu Sinân annesinin sağlığında vefat etmiştir. Cenazeye katılanların kendisine sabretmesini tavsiye ettikleri ve Resûl-i Ekrem’in bunu yapanlara cenneti müjdelediği kaydedilmiştir (Tirmizî, “Cenâǿiz”, 36).

BİBLİYOGRAFYA:

Vâkıdî, el-Meġāzî, II, 686-687; III, 991-992; İbn Sa‘d, eŧ-Ŧabaķāt (nşr. M. Abdülkādir Atâ), Beyrut 1410/1990, VIII, 227; İbn Hacer el-Askalânî, el-İśâbe (nşr. Âdil Ahmed Abdülmevcûd v.dğr.), Beyrut 1418/1997, VII, 163; VIII, 411-412, 479; Nûreddin el-Halebî, İnsânü’l-Ǿuyûn, Beyrut, ts. (Dârü’l-ma‘rife), III, 309; Ahmed Halîl Cum‘a, Nisâǿ min Ǿaśri’n-nübüvve, Beyrut 1412/1992, II, 279-285; Rıza Savaş, Hz. Muhammed Devrinde Kadın, İstanbul 1992, s. 238, 244, 246.

Mustafa Sabri Küçükaşcı