ULUSOY, Mehmet Şemsettin

(1867-1936)

Halvetî-Mısrî şeyhi, Niyâzî-i Mısrî Âsitânesi son postnişini.

Bursa’da doğdu. Niyâzî-i Mısrî’nin halifelerinden Mehmed Sahfî Efendi’nin soyundan Mısrî Âsitânesi şeyhi İsmâil Nazif Efendi’nin oğludur. Bursa’da başladığı öğrenimini babasının görevi dolayısıyla Aydın, İzmir ve Bursa’da sürdürdü. Mihaliç (Karacabey) Rüşdiyesi’ni 1880’de birincilikle bitirdi. Babasından ve Münzevî Tekkesi şeyhi Vahyî Efendi’den ders aldı, fen ilimlerinde ve tarih sahasında kendini yetiştirdi. Aynı zamanda şeyhi olan babasının ölümünden (1888) sonra seyrü sülûkünü Atinalı Ali Rızâ Efendi Dergâhı şeyhi Mustafa Lutfullah Efendi’nin yanında tamamladı. 1893’ten tekkelerin kapatıldığı 1925 yılına kadar Bursa Ulucamii karşısındaki Niyâzî-i Mısrî Âsitânesi’nin postnişinliğini yaptı. Bir süre İsmâil Hakkı Bursevî ve Çarşamba dergâhlarının şeyhliğine vekâlet etti. Pınarbaşı İzzeddin Camii’nde uzun yıllar hatiplik görevinde bulundu. 1890-1908 yılları arasında yedi defa Limni’ye gidip Niyâzî-i Mısrî’nin türbesini ziyaret etti. Dergâhın gelirleri az olduğu için Bursa Düyûn-ı Umûmiyyesi’nde müzayede kâtipliği yaptı. 1910’da bu görevinden ayrılıp Bursa tarihi ve kültürü üzerinde çalışmaya başladı. 7 Nisan 1911’de kurulan Türk Tarih Encümeni’ne üye seçildi ve Bursa şubesinin idareciliğine tayin edildi. Aynı zamanda Meclis-i Meşâyih, Donanma Cemiyeti ve Cihad Komisyonu üyesiydi. Vergi ve nüfus dairelerinde, yabancı komisyonluğunda çeşitli görevlerde bulundu. 1927’de Bursa Kütüphanesi teftiş ve tetkik memuru oldu. 1932’de Bursa Halkevi’nin Tarih, Dil ve Edebiyat Şubesi şefliğine tayin edildi. Tedavi için bulunduğu İstanbul’da 9 Ekim 1936’da vefat etti; vasiyeti gereği Merkezefendi Kabristanı’nda Niyâzî-i Mısrî’nin kardeşi Ahmed Efendi’nin mezarının yanı başına defnedildi.

Mehmet Şemsettin mutasavvıf-şair ve önemli bir kültür tarihçisidir. II. Meşrutiyet dönemine tanıklık etmiş, I. Dünya Savaşı ve Millî Mücadele’nin sıkıntılarını yaşamış, Cumhuriyet’in ilânını sevinçle karşılayıp desteklemekle birlikte dergâhların kapatılışını hüzünle takip etmiştir. Bursa’nın kültür değerlerini tesbit için hiçbir fedakârlıktan çekinmemiş, bu amaçla zengin bir kütüphane ve arşiv oluşturmuş,


birçok eser kaleme almıştır. Tekkelerin kapatılması esnasında buralardaki kitapların Maarif Vekâleti’ne devredilmesi istendiğinde Niyâzî-i Mısrî Dergâhı’ndaki kitapların kendi şahsî malı olduğunu söyleyerek bunları teslim etmemiştir. İnkılâpları desteklemesine rağmen 1927’de padişah taraftarlığıyla suçlanıp gözaltına alınmış, evinde yapılan arama sırasında evrakları arasında Mustafa Kemal’in Bursa’ya gelişi dolayısıyla yazdığı, ondan övgüyle söz eden “Kudûmiyye” adlı bir manzumenin görülmesi üzerine serbest bırakılmıştır. İçinde yazma nüshaların da bulunduğu zengin kitap, fotoğraf ve belgeden oluşan kütüphanesi oğlu Fehamettin Ulusoy’a ve daha sonra Bursa Müzesi’nin yöneticiliğini yapan Ahmet Ö. Erdönmez’e intikal etmiştir.

Eserleri. 1. Yâdigâr-ı Şemsî. Bursa tekke ve zâviyeleriyle buralarda görev yapan meşâyihin biyografisini içeren eserin ilk cildi eski Bursa valisi Abbas Halim Paşa’nın maddî desteğiyle basılmış (Bursa 1332), daha sonra tamamı Mustafa Kara ve Kadir Atlansoy tarafından yayımlanmıştır (Bursa Dergâhları: Yâdigâr-ı Şemsî, I-II, Bursa 1997). 2. Mesârr-ı Şemsü’l-Mısrî fi’l-mevlidi’l-Muhammedî. Hz. Peygamber’in, Hz. Ali, Fâtıma, Hasan ve Hüseyin’in doğumlarını anlatan manzumelerden oluşan eseri (Mısır 1924) Mustafa Kara neşretmiştir (Bursa 2008). 3. Dildâr-ı Şemsî. Niyâzî-i Mısrî’yi ziyaret amacıyla Limni’ye yaptığı seyahatler esas olmak üzere gençliğinden itibaren 1929 yılına kadar çıktığı yolculuklarda İstanbul, Gelibolu, Selânik, İzmir, Midilli, Balıkesir ve Aydın’a dair aldığı notları içeren seyahatnâme-hâtırat türünde bir eserdir. Tekkeleri ve tasavvuf dünyasını bir şeyhin gözlemleriyle yansıtmasının yanı sıra II. Meşrutiyet’e ve Cumhuriyet’in ilk yıllarına dair ilginç bilgiler veren eser Mustafa Kara ve Yusuf Kabakçı tarafından yayımlanmıştır (Niyâzî-i Mısrî’nin İzinde Bir Ömür Seyahat, Dildâr-ı Şemsî, İstanbul 2010). 4. Güftâr-ı Şemsî. Çoğu Ehl-i beyt muhabbetini terennüm eden şiirlerinden meydana gelen divanıdır. Niyâzî-i Mısrî başta olmak üzere birçok sûfî şairin şiirlerinin tahmis edildiği eserde “Gadîriyye, Nevrûziyye, Atvâr-ı Seb‘a” başlıklı şiirlerin yanında doğum, ölüm ve tarihî olaylar gibi vesilelerle yazılmış tarih manzumeleri de bulunmaktadır. Sultan Mehmed Reşad’ın tahta çıkışını anlatan şiiri o günkü siyasî olaylara bakış tarzını yansıtmakta, devr-i istibdâd, vatan, millet, ordu gibi kelimelere yer verilmektedir. Tekkelerin kapatılmasının ardından yazdığı şiirde, “Men‘ olundu gerçi âyîn ile erkânım benim / Ma‘nevîdâr zikrü fikrim şimdi devrânım benim” diyerek zikir meclislerinin mânen devam ettiğini belirtmektedir. 5. Bir Müsâmere-i Hayâliyye-i Âşıkāne der-Huzûr-ı Hazret-i Niyâzî-i Mısrî. Manzum ve mensur olarak kaleme alınan risâlede tekkelerin kapanmasıyla birlikte şeyh ve ailelerinin düştüğü sıkıntılar anlatılmış, bu arada Halvetî-Mısrî erkânına dair bilgiler verilmiştir. Eserde anlatıldığına göre Mehmet Şemsettin’in aile fertleri Niyâzî-i Mısrî’nin huzuruna çıkar ve kendisiyle konuşup isteklerini manzum olarak arzeder. Her konuşmanın başında o kişinin mizacını ve isteklerini belirten mensur bir giriş bulunmaktadır. Şemsettin Efendi’nin, yakın dostu Sefîne-i Evliyâ müellifi Hüseyin Vassâf’a ithaf ettiği risâle neşredilmiştir (nşr. Mustafa Tatcı, Tarih ve Toplum, sy. 97 [Ocak 1992], s. 48-51). 6. Bergüzâr-ı Şemsî. Vahdet-i vücûd, tabiat, cem‘, sülûk, tevellâ-teberrâ, derviş, şeyh, hakāik-ı eşyâ, nüfus sayımı gibi konulara dair makalelerden oluşur. Eserdeki bazı makaleler yayımlanmıştır (nşr. Mustafa Tatcı - Kâmil Akarsu, Yedi İklim, sy. 40-42 [Temmuz-Eylül-Ekim 1993]; sy. 45-46 [Ocak-Şubat 1994]; sy. 62 [Mayıs 1995]; sy. 70 [Ocak 1996]). Mehmet Şemsettin’in basılmamış diğer bazı eserleri şunlardır: Diyâr-ı Şemsî (Bursa tarihi), Karâr-ı Şemsî (önceki eserin devamı), Tarîkatnâme, Meveddet-i Ehl-i Beyt, Gülzâr-ı Mısrî (Niyâzî-i Mısrî’nin menâkıbı), Bahâr-ı Şemsî (İsmâil Belîğ tezkiresinin zeyli), Medâr-ı Şemsî (Bursa camileri ve kitâbeleri) (eserlerinin bir listesi için bk. Kabakçı, XVII/1 [2008], s. 270-282).

BİBLİYOGRAFYA:

İbnülemin, Son Asır Türk Şairleri, IV, 1807; Mustafa Kara, Türk Tasavvuf Tarihi Araştırmaları, İstanbul 2005, s. 294-310; a.mlf., “Bursalı Bir Tarihçi; Mehmet Şemsettin Ulusoy Efendi”, UÜ İlâhiyat Fakültesi Dergisi, III, Bursa 1991, s. 99-105; Tâhirülmevlevî, “Şemseddin Efendi’nin İrtihali ve Tarihi”, Mahfil, II, İstanbul 1340, s. 108; Hikmet T. Dağlıoğlu, “M. Şemseddin Ulusoy”, Ülkü, IX/53, Ankara 1937, s. 385; Rıza Ruşen Yücer, “Mehmed Şemseddin Ulusoy”, Türkün, sy. 9, Bursa 1937, s. 38-41; Ziyaeddin F. Fındıkoğlu, “Bursa Müverrihlerinden Mehmed Şemseddin’in Hayatı ve Eserleri”, Uludağ, sy. 34, Bursa 1941, s. 34; Kâzım Baykal, “Bursa Hakkında Etütler”, a.e., sy. 80 (1946), s. 25-32; Raif Kaplanoğlu, “Mısrî Dergâhı Son Şeyhi Mehmet Şemsettin Ulusoy’un Kitapları, Hâkisâr-ı Şemsî”, Bursa Araştırmaları, sy. 2, Bursa 2003, s. 56-57; Yusuf Kabakçı, “Bursalı Mutasavvıf Tarihçi Mehmed Şemseddin Efendi ve Seyahatnamesi Dildâr-ı Şemsî”, UÜ İlâhiyat Fakültesi Dergisi, XVII/1 (2008), s. 263-282.

Mustafa tatcı - Mehmet Cemal Öztürk