TUĞRUL I

Rüknü’d-dünyâ ve’d-dîn Ebû Tâlib Tuğrul b. Muhammed Tapar (ö. 529/1134)

Irak Selçuklu hükümdarı (1132-1134).

Muharrem 503’te (Ağustos 1109) doğdu. Sultan Muhammed Tapar’ın oğludur. Babası 504 (1110-11) yılında emîrlerden Anuş Tegin Şîrgîr’i atabeg tayin ederek Cibâl (Irâk-ı Acem) bölgesinin önemli bir kısmını ona iktâ etmişti; iktâları arasında Gence merkez olmak üzere civar bölgeler de yer almaktaydı (İA, XII/2, s. 15). Muhammed Tapar vefat edince yerine büyük oğlu Mahmud sultan ilân edildi. Sultan Mahmud, Emîr Gündoğdu’yu kardeşi Tuğrul’a atabeg tayin edip onu kendisine getirmesini istedi. Fakat Gündoğdu, Tuğrul’u ağabeyine karşı isyana teşvik etti. Bunun üzerine Sultan Mahmud, Enûşirvân b. Hâlid ile kardeşine hil‘atler, armağanlar ve 30.000 altın göndererek huzura çağırdı ve dirliğini arttıracağını vaad etti. Tuğrul gelmeyince sultan bir baskınla kardeşini yakalamak istediyse de zamanında haber alan Tuğrul atabegiyle Gence’ye gidip yakalanmaktan kurtulduğu gibi Arrân’ı da hâkimiyeti altına aldı.

Melikşah ve Muhammed Tapar devirlerinde saldırıya cesaret edemeyen Gürcüler, Mahmud zamanında durumu uygun görüp komşu İslâm topraklarına birbiri arkasından yağma akınları düzenlemeye başladılar. Bunun üzerine Melik Tuğrul Gürcistan seferine çıktı. Kumandanlar arasında Necmeddin İlgazi, Dübeys b. Sadaka ve Atabeg Gündoğdu’nun da bulunduğu Selçuklu ordusu Tiflis yakınlarında yapılan savaşta Gürcüler’e karşı başarı sağlayamadı (514/1120 veya 515/1121). Atabeg Gündoğdu’nun ölümünden sonra Merâga hâkimi Aksungur el-Ahmedîlî onun yerini alıp Tuğrul’u ağabeyine karşı kışkırttı; Tuğrul’un eski atabegi Şîrgîr de onlara katıldı. Fakat Emîr Cüyûş Bey Ay-aba’nın kalabalık bir askerle Azerbaycan’a gelmekte olduğunu duyunca Sultan Mahmud’a itaat arzettiler. Abbâsî Halifesi Müsterşid-Billâh’ın düşmanca tavır takındığı Dübeys b. Sadaka, Arrân’a giderek Tuğrul’u Irak’ın kolayca fethedileceğine kandırmıştı. Fakat Irak’a ulaştıklarında karşılarında büyük bir ordu buldular. Bunun üzerine Dübeys ile Tuğrul, Merv’deki büyük sultan Sencer’in yanına gittiler. Dübeys’i Sultan Mahmud’un maiyetine verip ona iyi davranmasını söyleyen Sencer ağabeyine sorun çıkarmaması için Melik Tuğrul’u yanında alıkoydu (522/1128).

Sultan Mahmud’un vefatı üzerine yerine oğlu Dâvud geçirildi. Sultan Sencer yeğeni Tuğrul ile birlikte 526 (1132) yılında Rey’e geldi. Bu sırada Muhammed Tapar’ın oğullarından Mesud, Selçuk ve Halife Müsterşid-Billâh’ın Sultan Sencer’e karşı savaşmak amacıyla ant içtikleri haber alındı. Tuğrul’un da katıldığı Dînever’de cereyan eden savaş Sultan Sencer’in zaferiyle sonuçlandı (8 Receb 526/25 Mayıs 1132). Sultan Sencer zaferin ardından Mesud’u huzuruna getirtti ve onu Arrân meliki olarak Gence’ye gönderdi. Tuğrul’u da Hemedan’da Irak Selçuklular’ı tahtına oturttu; Ebü’l-Kāsım Dergezînî’yi yeni hükümdarın vezirliğine tayin etti (Şâban 526/Haziran 1132) ve Horasan’a döndü.

Sultan Sencer Merv’e ulaşmadan Dâvud, amcası Tuğrul’un sultanlığını kabul etmeyerek Arrân ve Azerbaycan askeriyle Hemedan üzerine yürüdü. Hemedan yakınlarında yapılan savaşta Dâvud yenildi ve atabegi Aksungur el-Ahmedîlî ile birlikte Bağdat’a kaçtı. Halife Irak’ı kendi idaresine almak istediğinden onları iyi karşıladı. Dört beş ay sonra Gence’de bulunan Melik Mesud da Bağdat’a geldi. Bağdat’ta Dâvud ile Mesud adına hutbe okundu ve sultanlığın Tuğrul’un elinden alınması için anlaşmaya varıldı. Mesud ve Dâvud, Azerbaycan’a gidip mücadeleye oradan başlayacaklardı, halife de onlara asker verecekti. Mesud, Tuğrul’a bağlı emîrleri Erdebil’de kuşattı; burada olanlardan çoğunu öldürdü; geri kalanlar bozgun halinde kaçtılar. Ardından Mesud Hemedan’a yürüdü. İki kardeş Hemedan önünde karşılaştı ve savaş Mesud’un zaferiyle sonuçlandı. Bozguna uğrayan Sultan Tuğrul Rey’e çekildi; Mesud Hemedan’da yerleşti (527/1133).

Sultan Tuğrul Rey’den Kum’a, oradan İsfahan’a gitti; İsfahan’da kalıp kendini savunmayı düşündüyse de halkına güvenemediğinden Fars’a yöneldi. Ancak yanındaki askerlerin kardeşinin tarafına


geçmesinden endişe ederek Fars’tan tekrar Rey’e doğru yola çıktı. Yolda başına gelenlerden sorumlu tuttuğu veziri Ebü’l-Kāsım Dergezînî’yi öldürttü. Daha sonra Mesud Tuğrul’a yetişti, vuku bulan savaşta Tuğrul yine bozguna uğradı. Sultan Tuğrul amcası Sultan Sencer’in idaresindeki Rey’e, Mesud da Hemedan’a döndü. Tuğrul, Rey’den Mâzenderan Emîri Ali’nin yanına gitti. Ali kendisine ve askerlerine karşı çok iyi davrandı. Bahar gelince Muhammed b. Şah Melik, ilk atabegi Anuş Tegin Şîrgîr’in oğlu Emîr Haydar ve Yarınkuş ez-Zekevî gibi emîrler kendisine katıldı; Fars hâkimi Mengü Pars da Boz-apa kumandasında 2000 atlı gönderdi. Sultan Tuğrul bunlarla mücadeleyi kazanacağına inandı. Mesud bu esnada Azerbaycan’da bulunuyordu. İki kardeş son defa Kazvin düzlüğünde karşılaştı. Mesud’un ordusundaki bazı emîrler Sultan Tuğrul’un sancağını görünce onun tarafına geçti, kalanlar da kaçtı (Ramazan sonları 528/Temmuz 1134). Bu arada Melik Dâvud’un kendisine itaat etmediğini duyan Sultan Tuğrul, Emîr Karasungur’u onun üzerine gönderdi. Azerbaycan’a giden Karasungur, Dâvud’u yenip Sultan Tuğrul’a itaat ettirdi.

Mesud güçlükle Bağdat’a ulaşabildi. Halife onun bütün ihtiyaçlarını karşıladı ve asker toplayıp Sultan Tuğrul’la mücadele etmesini istedi. Mesud ise onu oyalamaya çalışıyordu. Nihayet halife kendisinin de sefere katılacağını bildirdi. Ancak bir süre sonra bazı emîrler yüzünden Mesud ile halifenin arası açıldı. Tam bu sırada Sultan Tuğrul vefat etti (Muharrem 529/Kasım 1134) ve Hemedan’da defnedildi. Ölümüne kulunç tedavisi için içtiği ilâcın yol açtığı söylenir. I. Tuğrul’un Nahcıvan’da türbesi bulunan eşi Mü’mine Hatun kendisinden sonra İldenizliler hânedanının kurucusu Şemseddin İldeniz ile evlendi. İbnü’l-Esîr, Sultan Tuğrul’un iyi kalpli, akıllı, adalet sever, halka iyi davranan bir kişi olduğunu yazar. İmâdüddin el-İsfahânî de Tuğrul’un saltanat için gerekli meziyetlere sahip olmakla beraber işlerinde kimseye danışmadığını söyler ve ayak takımını yükselttiği için onu eleştirir. Sultan Tuğrul’un Alparslan, Melikşah, Muhammed ve Arslanşah adlı dört oğlu vardı. Yerine kardeşi Mesud geçti.

BİBLİYOGRAFYA:

İbnü’l-Kalânisî, Târîħu Dımaşķ (Amedroz), s. 205, 210, 230, 243, 282; Urfalı Mateos Vekayi-nâmesi (952-1136) ve Papaz Grigor’un Zeyli (1136-1162) (nşr. ve trc. H. D. Andreasyan), Ankara 1962, s. 263, 268, 271, 275; İbnü’l-Ezrak el-Fârikī, Târîħu Meyyâfâriķīn, British Museum, Or., nr. 5803, vr. 161a-b; a.e.: Meyyâfîrikîn ve Âmid Tarihi: Artuklular Kısmı (trc. Ahmet Sarvan), Erzurum 1992, s. 34, 35, 44, 45; İbnü’l-İmrânî, el-İnbâǿ fî târîħi’l-ħulefâǿ (nşr. Kāsım es-Sâmerrâî), Leiden 1943, s. 217, 218; İbnü’l-Cevzî, el-Muntažam, X, 35-36, 41, 53; Râvendî, Râĥatü’ś-śudûr, s. 67, 85, 112, 208-214, 226, 283; a.e. (Ateş), I, 201-202, 203, 217, 270, 290; Aħbârü’d-devleti’s-Selcûķıyye, s. 99-105; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, X, tür.yer.; XI, 12, 19, 24, 79; Bündârî, Zübdetü’n-Nuśra, s. 155-173; a.e. (Burslan), s. 146-160; Reşîdüddin Fazlullāh-ı Hemedânî, CâmiǾu’t-tevârîħ (nşr. Ahmet Ateş), II/5, s. 110-112, 113; M. F. Brosset, Histoire de la Géorgie, Petersburg 1849, I, 364-368; Mehmet Altay Köymen, Büyük Selçuklu İmparatorluğu Tarihi, Ankara 1952, II, bk. İndeks; a.mlf., “Tuğrul I.”, İA, XII/2, s. 14-19; Hüseyin Emîn, Târîħu’l-ǾIrâķ fi’l-Ǿaśri’s-Selcûķī, Bağdad 1385/1965, s. 98, 103-104, 143, 327-328; C. E. Bosworth, “The Political and Dynastic History of the Iranian World (A.D. 1000-1217)”, CHIr., V, 119-120, 123-124, 126; Coşkun Alptekin, “Selçuklu Paraları”, Selçuklu Araştırmaları Dergisi, III, Ankara 1971, s. 547; M. T. Houtsma, “Toҗћril (II)”, EI² (İng.), X, 554.

Faruk Sümer