TEVFÎK et-TAVÎL

(توفيق الطويل)

(1909-1991)

Mısırlı bilim ve fikir adamı.

Muhammed Tevfîk Kahire’nin Bulak semtinde doğdu. Devlet memuru olan babasıyla birlikte birçok vilâyet gezdi. Buheyre’nin bir kasabasında ilkokulu bitirdikten sonra 1930’da Prens Fârûk (Ravzu’l-Ferec) Lisesi’nden, 1934’te Câmiatü’l-Fuâdi’l-evvel (Kahire Üniversitesi) Edebiyat Fakültesi’nden mezun oldu. Üniversitede iken Mısır’ın tanınmış bilim ve fikir adamlarından Mustafa Abdürrâzık ve İbrâhim Medkûr’un talebeleri arasında yer aldı. Ebû Rîde ve Necîb Mahfûz gibi ünlü şahsiyetlerle tanışıp ilişkiler kurdu. 1939’da Kahire Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde asistan, 1942’de İskenderiye Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde öğretim görevlisi oldu. 1962’de Kahire Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde ahlâk bilimi dalında profesörlüğe yükseltildi. 1964-1968 yılları arasında Kahire Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe ve Psikoloji Araştırmaları Bölümü başkanlığını, ayrıca fakültenin dekanlığını üstlendi. 1968 öğretim yılı sonunda Küveyt Üniversitesi’ne geçti. Bir yandan bilimsel araştırmalar yaparken diğer yandan yeni nesilden güçlü bir araştırmacılar kadrosu oluşturmaya çalıştı. Birçok Arap üniversitesinde akademik görevlerini büyük bir sorumluluk duygusuyla yürüttü. 1960-1962 yıllarında Libya Üniversitesi’nde, 1968-1974 yılları arasında Küveyt üniversitesinde profesörlük yaptı. 1967’de misafir hoca sıfatıyla Bağdat ve Basra üniversitelerinde, 1977’de Devha’daki Katar Üniversitesi’nde bulundu. 1981’de Kahire’deki Mecmau’l-lugati’l-Arabiyye’ye üye seçildi. Üniversite öğrenciliği yıllarından itibaren kurduğu derneklerde sosyal ve kültürel alanlarda çalıştı. Dönemin ilim, fikir, sanat adamlarını ve edebiyatçılarını bir çatı altında toplamayı başardı. 1984’te sosyal bilimler alanında devlet ödülüne lâyık görüldü. Daha sonra el-Meclisü’l-a‘lâ li’s-sekāfe’ye genel sekreter ve el-Mecâlisü’l-kavmiyye el-mütehassısa’ya üye seçildi. 12 Şubat 1991’de vefat etti.

Nobel edebiyat ödülü sahibi Necîb Mahfûz’un el-Ķāhiretü’l-cedîde adlı romanının kahramanı Me’mûn Rıdvân tiplemesi


örnek şahsiyeti, hayat tarzı ve müslümanların güç ve şerefini İslâm’da gören, çağdaş dünyanın bütün sorunları için çözümün İslâm’da aranması gerektiğine inanan ideal kişiliğiyle Tevfîk et-Tavîl’i temsil eder. Geniş bir ilmî ve fikrî birikime sahip Tevfîk et-Tavîl’in asıl uzmanlık alanı ahlâk felsefesi olup Arap dünyasında bu alanın önde gelen isimlerindendir. En önemli eseri Felsefetü’l-aħlâķ: Neşǿetühâ ve teŧavvürühâ adlı kitabıdır. Tevfîk et-Tavîl, Grek felsefesinde ahlâkın bir ölçü bilimi sayıldığını belirtir ve bu görüşe kendisi de katılır. Ona göre geleneksel anlamda ahlâk ilminin misyonu insanın hayat tarzını düzenleyen kurallar, hayır ve şerri birbirinden ayıran genel ölçüler koymaktır. Ahlâk alanında Sokrat’ın aklî mirasını gözden geçiren bir tarihçi, onun irdelediği büyük problemlerin günümüzde bile düşünürleri meşgul edecek önemde olduğunu görecektir. Ahlâkta idealizm akımını benimseyen Tevfîk et-Tavîl, Yunan mirasıyla dinî ve modern düşünceler arasında bir denge kurmaya çalışmıştır. Tavîl’in bu seçmeci idealizmine göre insan çevresinden ve toplumdan kendini soyutlayarak ahlâkî kemalini gerçekleştiremez. Ahlâk, özünde kişiyi dünyevî değerleri aşarak üstün ruhî değerlere yükseltmeyi hedefleyen bir nefis mücadelesidir. Ancak insanoğlu bedensel isteklerden nefret etmemeli, mâkul ve meşrû olan arzularını ihmale kalkışmamalıdır. Yetkinleşme isteği insanlarda doğal bir eğilimdir. Bununla birlikte hayatın gerçekleriyle bağları kopararak kemale ulaşılamaz.

Felsefe tarihine de önem veren Tevfîk et-Tavîl Üsüsü’l-felsefe adlı kitabında bu bilimin alanı, metotları, doğuşu ve gelişimiyle farklı dönemlerini ele alıp ön yargısız incelemiş, her birinin olumlu ve olumsuz yönlerini göstermeye çalışmıştır. Ona göre felsefeyle uğraşanlar insanlığın bu önemli birikiminden yararlanmış ve bu sayede yeni dehalar yetiştirmeyi başarmıştır. Tavîl’in felsefe çalışmaları onun içindeki özgür eleştiri ruhunu uyandırmış, gerçeğe olan sevgisini yüceltmiş, doğruluk, iyilik ve güzellik gibi üstün değerlere sımsıkı sarılmasını sağlamıştır. Tevfîk et-Tavîl felsefe-din ilişkisi üzerinde durmuş, Ķıśśatü’ś-śırâǾ beyne’d-dîn ve’l-felsefe adıyla bir eser kaleme almıştır. Tavîl’e göre insanlık tarihinde her zaman bağnaz din adamları özgür düşünceyi savunan filozofları aşağılamış ve zaman içinde seslerini kısabilmiştir. Ancak bu özgür insanların her ortamda çekinmeden gerçeği savunmaları düşüncelerini ölümsüz kılmıştır. Çünkü düşüncelerin doğruluğu zaman ve mekânla sınırlanamaz. Tavîl dinin tabiatında felsefe ve bilimle hiçbir çelişki bulunmadığına inanmış, aralarında sadece metot farkı olduğunu söylemiştir.

Tevfîk et-Tavîl, Hıristiyanlık’ta ve İslâm’da dinî baskıdan söz edilemeyeceğini belirtir ve Ķıśśatü’l-iżŧıhâdiǿd-dînî fi’l-Mesîĥiyye ve’l-İslâm adlı eserinde bu dinleri baskıdan tenzih etmek gerektiğini söyler. Dinde asıl olan kinci ve kavgacılara sevgi mesajı vermek, savaş isteyen ve kan dökme meraklısı olanları barışa davet etmek, şiddet ve intikam peşindeki insanlara merhamet ve hoşgörü çağrısında bulunmaktır. Ona göre Hz. Îsâ müridlerini sevgiye çağırdığı halde sonradan onun çizgisinden saptırılan Hıristiyanlık insanlık tarihinde Hz. Îsâ adına en büyük suçları işlemiştir. İslâmiyet’in kılıç gücüyle yayıldığı iddiasını öne sürenler, müminlerin kâfirlere karşı savaş açma sebebinin dinlerini fitneye karşı savunmaktan ibaret olduğunu bilmeyenlerdir. Sevgi mesajlarının çokça yer aldığı Kur’ân-ı Kerîm aynı zamanda hoşgörüyü benimsemiş, dinde dayatma ve zorlama bulunmadığını (el-Bakara 2/256), Hz. Muhammed’in görevinin Allah’ın vahyini insanlara zor kullanmadan tebliğ etmek olduğunu (el-Gāşiye 88/21-22) bildirmiştir. Dinde esas olan imanla hoşgörüyü bir arada yürütmektir. İmanla taassup birleşmez. Ancak hoşgörü dinden uzaklaşmak, dinî emirleri ihmal etmek ve savunmamak anlamına gelmez; aksine inancı savunup korumayı ve dinî görevleri aşırılık ve taşkınlıktan uzak bir şekilde yerine getirmeyi ifade eder. Vicdan özgürlüğü insanların kazandığı en önemli değerlerden biridir. Düşmanlarına karşı saldırgan davranışları bir yöntem biçiminde kullanan bağnazlar, insanların büyük bedeller ödeyerek kazandığı bu özgürlüğü yok etmeye çalışırken kendi dinlerine zındık ve mülhidlerden daha fazla zarar vermişlerdir. Tevfîk et-Tavîl’in en çok meşgul olduğu konulardan biri de Arap kültür mirası meselesidir. Arap-İslâm medeniyetinin asaleti üzerinde önemle durmuş, bu medeniyetin dünya medeniyetleri üzerindeki etkilerini, özellikle İslâm ilimlerinin Batı’daki bilimsel gelişmelere katkısını göstermeye çalışmıştır.

Eserleri. Telifleri: Ķıśśatü’l-kifâĥ beyne Roma ve Ķarŧâcenne (Kahire 1936); et-Taśavvuf fî Mıśr ibbâne’l-fetĥi’l-ǾOŝmânî (Tavîl’in 1938’de tamamladığı yüksek lisans tezi olup 1946’da Kahire’de yayımlanmıştır); el-Aĥlâm fi’l-fikri’l-İslâmî (doktora tezidir, Kahire 1945); eş-ŞaǾrânî: İmâmü’t-taśavvuf fî Ǿaśrihî (Kahire 1945); et-Tenebbüǿ bi’l-ġayb Ǿinde müfekkirî el-İslâm (Kahire 1945); Ķıśśatü’ś-śırâǾ beyne’d-dîn ve’l-felsefe (Kahire 1947); Ķıśśatü’l-iżŧıhâdiǿd-dînî fi’l-Mesîĥiyye ve’l-İslâm (Kahire 1947); Üsüsü’l-felsefe (Kahire 1952); Meźhebü’l-menfaǾa el-Ǿâmme fî felsefeti’l-aħlâķ (Kahire 1953); Mesâǿil felsefiyye: el-İlzâmü’l-ħuluķī ve maśdaruhû (ortak çalışma, Kahire 1954); Müşkilât felsefiyye: el-İstiķrâǿ ve’l-baĥŝi’l-Ǿilmî (ortak çalışma, Kahire 1955); el-ǾArab ve’l-Ǿilm fî Ǿaśri’l-İslâm eź-źehebî (Kahire 1961); Felsefetü’l-aħlâķ: Neşǿetühâ ve teŧavvürühâ (Kahire 1960, 1979); el-Fikrü’d-dînî el-İslâmî fî miǿeti’l-Ǿâmi’l-aħîre (Beyrut 1967); Ķađâyâ min riĥâbi’l-felsefe ve’l-Ǿilm (Kahire 1986); el-Ĥađâratü’l-İslâmiyye ve’l-ĥađâratü’l-Evrubbiyye-dirâse muķārine (Kahire 1990); Episte Mological Scepticism, Apresentation and Aproposed Refutation (Cambridge 1949). Tercümeleri: Türâŝü’l-İslâm (Alfred Guillaume’ın The Traditions of Islam adlı eserinin çevirisidir, Kahire 1936); ǾÂlemü’l-ġayb fi’l-Ǿâlemi’l-ķadîm (Cicero’dan tercümedir, Kahire 1949); Târîħu Ǿilmi’l-aħlâķ (Cambridge Üniversitesi Ahlâk Felsefesi Kürsüsü Başkanı Henry Sidguick’tan çeviridir, İskenderiye 1949); Eflâŧûn ve’l-aķademiyye (George Alfred Léon Sarton’dan tercümedir, Kahire 1961). Tevfîk et-Tavîl birçok dergi ve gazetede felsefî, edebî vb. konularda araştırma ve makaleler yazmış, mülâkat yapmış, konferanslar vermiştir. Kahire Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde Tevfîk et-Tavîl hâtırasına bir armağan kitap yayımlanmış (el-Kitâbü’t-Tiźkârî li’l-merĥûm el-üstâź ed-duktûr Tevfîķ eŧ-Ŧavîl, Kahire 1995), el-Meclisü’l-a‘lâ li’s-sekāfe adlı kurum da ed-Duktûr Tevfîķ eŧ-Ŧavîl müfekkiren ǾArabiyyen ve râǿiden li’l-felsefeti’l-ħulķıyye adıyla bir anma kitabı neşretmiştir (Kahire 1995). Ayrıca el-Kâtibü’l-ǾArabî, Mecelletü’l-ǾArabî el-Küveytiyye, Mecelletü’l-İbdâǾ, Mecelletü’l-Müntedâ, Mecelletü’l-Ķāhire, Mecelletü ǾÂlemi’l-kitâb gibi dergilerde hakkında makaleler çıkmıştır.

BİBLİYOGRAFYA:

Ahmed Abdülgaffâr, Ĥadîŝ fi’l-kütüb, Kahire 1947, tür.yer.; Ahmed Fuâd el-Ehvânî, Mîzânü’l-ĥaķ, Kahire 1953, s. 41-54; Zekî Necîb Mahmûd, Min Zâviyetin felsefiyye, Kahire 1982, s. 25-26; M. Mehdî Allâm, el-MecmaǾiyyûn fî ħamsîne Ǿâmen, Kahire 1406/1986, s. 263-264; Hasan


Fâzıl Cevâd, el-Aħlâķ min manžûrin fikriyyin ǾArabiyyin muǾâśır (yüksek lisans tezi, 1988), Câmiatü Bağdâd, tür.yer.; ed-Duktûr Tevfîķ eŧ-Ŧavîl müfekkiren ǾArabiyyen ve râǿiden li’l-felsefeti’l-ħulķıyye: Buĥûŝ Ǿanh ve dirâsât mühdât ileyh (nşr. Âtıf el-Irâkī), Kahire 1995; el-Kitâbü’t-Tiźkârî li’l-merĥûm el-üstâź ed-duktûr Tevfîķ eŧ-Ŧavîl, Kahire 1995; Ahmed Abdülhalîm Atıyye, Tevfîķ eŧ-Ŧavîl ve dirâsâtü’l-ķıyem fi’l-ǾArabiyye, Kahire 2001; Âtıf el-Irâkī, Ķażâyâ min riĥâbi’l-felsefe ve’l-Ǿilm”, ǾÂlemü’l-kütüb, sy. 14 (1978), s. 19-24; a.mlf., “Raĥîlü’l-bâĥiŝ Ǿani’l-meŝeli’l-Ǿulyâ”, Mecelletü’l-Ķāhire, sy. 114 (1991), s. 46-50; Mirfet İzzet Bâlî-Ahmed Abdülhalîm Atıyye, “eŧ-Ŧavîl, Muĥammed Tevfîķ”, Mv.AU, XIX, 302-305.

Saîd Murâd