TEFSÎRÜ’l-KUR’ÂNİ’l-AZÎM

(تفسير القرآن العظيم)

Ebü’l-Fidâ İbn Kesîr’in (ö. 774/1373) Kur’ân-ı Kerîm tefsiri.

Tefsir tarihinde Selefî ekolün temsilcilerinden olan İbn Kesîr’in Allah’ın kelâmının mânalarını ortaya koyma ve tefsir ilmini öğrenip öğretmenin âlimler üzerine farz olduğu düşüncesiyle kaleme aldığını belirttiği eser (I, 3) Tefsîru İbn Keŝîr diye de bilinmekte ve rivayet tefsirleri arasında Taberî’nin CâmiǾu’l-beyân’ından sonra en meşhur tefsir kabul edilmektedir (M. Hüseyin ez-Zehebî, et-Tefsîr ve’l-müfessirûn, I, 236). Bazı âlimlerce kendi türünde eşsiz bir çalışma sayılan eser tefsir usulüne dair bir mukaddimeyle başlar. Müellifin, büyük ölçüde hocası Takıyyüddin İbn Teymiyye’nin Muķaddimetü’t-tefsîr (Muķaddime fî uśûli’t-tefsîr) adlı risâlesinden iktibas ettiği mukaddimede tefsirin gerekliliği, en güzel tefsir yöntemleri, re’y ile tefsirin cevazı gibi konulara temas edilir. Eserde yer alan ikinci bir mukaddimede Kur’an’daki âyet, kelime ve harf sayısı, Kur’an’ın hizip ve cüzlere ayrılması, sûre ve âyet kelimelerinin anlamı, Kur’an’da


Arapça dışında kelime bulunup bulunmadığı gibi konularla ilgili bilgilere yer verilir. Bu arada Ebû Bekir İbnü’l-Enbârî, Sîbeveyhi, Yahyâ b. Ziyâd el-Ferrâ, Ebû Amr ed-Dânî, İbn Cerîr et-Taberî, Bâkıllânî ve Muhammed b. Ahmed el-Kurtubî gibi âlimlerin aynı konularla ilgili görüşlerinden faydalanılmıştır. İbn Kesîr’in kaynaklarının başında Taberî ve İbn Ebû Hâtim’in eserleri gelir. Müellif hemen her âyetin tefsirinde bu iki âlimden nakillerde bulunur. Ayrıca Mukātil b. Süleyman, Zemahşerî, Ferrâ el-Begavî, İbn Atıyye, Fahreddin er-Râzî ve Kurtubî gibi müfessirlerin görüşlerine başvurur. Hadisler konusunda Kütüb-i Sitte müellifleri başta olmak üzere Mâlik b. Enes, Ahmed b. Hanbel, Taberânî, Ahmed b. Hüseyin el-Beyhakī, İbn Ebû Şeybe, İbn Hibbân ve Hâkim en-Nîsâbûrî’den sıkça rivayet nakleder. Tarihle ilgili olarak İbn İshak, İbn Hişâm, Vâkıdî ve İzzeddin İbnü’l-Esîr gibi müelliflerin eserlerinden yararlanır.

Rivayette sıhhat ölçüsünün esas alındığı eserde âyetler kısımlara bölünerek açıklanmış, âyetlerin mâna ve muhtevası hakkında kısa izahlar yapılmış, daha sonra bu âyetlerin Kur’an’ın bütünü içindeki anlamını belirlemek amacıyla diğer sûrelerdeki âyetlerle ilgisi kurulmuştur. İbn Kesîr’in eseri tefsirler arasında aynı konuda en fazla âyetin kaydedildiği bir çalışma olarak bilinmektedir (a.g.e., a.y.). Bunun ardından tefsir edilen âyetlerle ilgili Hz. Peygamber’den, sahâbe ve tâbiîn âlimlerinden gelen rivayetler aktarılmış, mevcut rivayetler arasında merfû olanlara öncelik verilmiştir. İbn Kesîr tefsirinin başta gelen özelliği rivayetler konusunda güvenilir olmasıdır. Hemen her âyetin tefsirinde gerek sebeb-i nüzûl gerekse açıklama bağlamında çok sayıda rivayete yer verilmiş, bu rivayetler hem sübût hem delâlet açısından titiz bir değerlendirmeye tâbi tutulmuştur. Bu değerlendirmeler çerçevesinde İbn Kesîr bazı görüşleri kuvvetli, bazılarını zayıf kabul etmiş ve bu konudaki tercih sebeplerini açıkça belirtmiştir. Ayrıca belli âyet ve sûrelerin faziletine dair nakledilen rivayetler hususunda titiz davranmış, uydurma hadislere pek itibar etmemiştir. İbn Kesîr aynı titizliği İsrâiliyat konusunda da göstermiştir. İsrâiliyat’ı Kur’an ve Sünnet’e uygun olan, uydurma olduğu açıkça bilinen ve doğru olup olmadığı bilinemeyen rivayetler şeklinde üç grupta değerlendirmiş, muhtelif âyetlerin tefsirinde çok sayıda İsrâilî haber aktarmakla birlikte Kur’an ve Sünnet’e aykırı bilgiler içeren haberlerin kabul edilemeyeceğini özellikle belirtmiştir (M. Hüseyin ez-Zehebî, el-İsrâǿîliyyât, s. 133-134). Öte yandan mukaddimede Ashâb-ı Kehf’in isimlerini, köpeklerinin rengini, Hz. Mûsâ’nın asâsının hangi ağaçtan yapıldığını söylemenin kimseye bir fayda sağlamayacağına dikkat etmiş, fakat Mâide sûresinin 12. âyetinde zikredilen on iki nakībin isimlerini tek tek sayarak (II, 32) pek çok âyetin tefsirinde bu tür bilgileri aktarmakta sakınca görmemiştir. Eserin bir rivayet tefsiri olması sebebiyle âyetlerde dil bilgisi açıklamalarına nâdiren yer verilmiştir. Dille ilgili konularda genellikle Sîbeveyhi, Zeccâc, İsmâil b. Hammâd el-Cevherî ve Yahyâ b. Ziyâd el-Ferrâ’nın isimlerini zikreden müellif, bilhassa Mekkî sûrelerde yer alan garîb kelimelerin izahında daha çok İbn Abbas ve Mücâhid gibi sahâbe ve tâbiîn âlimlerinin görüşlerine başvurmuş, bu arada sık sık Arap şiiriyle istişhâdda bulunmuştur.

Fıkıhta Şâfiî mezhebine mensup olan İbn Kesîr, fıkhî konularda genellikle bu mezhebin görüşlerini tercih etmekle beraber zaman zaman diğer mezheplerin görüşlerinin doğru olabileceğini dile getirerek mezhep taassubundan uzak olduğunu belirtmiş, yalnız Şîa’nın fıkhî tercihleri için aynı tavrı ortaya koymamış, bu mezhebi sert bir dille eleştirmiştir (II, 26). Fıkhî konularla ilgili ayrıntıları yer yer “mes’ele” başlığı altında zikretmiş, âyetlerden farklı hüküm çıkarmada kıraat farklılıklarının etkisine işaret bağlamında bazı şâz kıraatleri de zikretmiştir (I, 24-25, 548, 584). İbn Kesîr muhtemelen İbn Teymiyye’nin etkisiyle Hanbelî kelâmını benimsemiş, özellikle Allah’ın haberî ve fiilî sıfatlarıyla ilgili âyetleri genelde Selef akîdesine uygun biçimde yorumlamıştır. Meselâ arşa istivâya dair âyetin (el-A‘râf 7/54) tefsirinde hiçbir te’vile gidilmemesi gerektiğini, bu konuda Mâlik, Evzâî, Sevrî, Leys b. Sa‘d, Şâfiî, Ahmed b. Hanbel, İshak b. Râhûye gibi Selef âlimlerinin teşbih ve ta‘tîli reddeden görüşlerinin esas alınmasını istemiştir (II, 220, 499). Haberî sıfatlarla ilgili diğer bazı âyetlerde müteahhirîn Ehl-i sünnet kelâmcılarının te’vil anlayışını benimsemiş, bu çerçevede Mâide sûresinin 64. âyetinde Allah’a izâfe edilen “iki el” tabirini “ilâhî lutuf ve ihsanın bolluğu” şeklinde yorumlamıştır (II, 75). Ayrıca rü’yetullahla ilgili âyetlerin tefsirinde olduğu gibi yer yer Mu‘tezile’ye eleştiriler yöneltmiştir (II, 244).

İbn Kesîr tefsiri, erken dönemlere ait tefsir ve esbâb-ı nüzûl rivayetlerinin sıhhatini tesbit açısından önemli bir eserdir. Bunun yanında nakle dayalı tefsir geleneğinin en belirgin özelliklerin arasında sayılan uydurma haberlerin çokluğu, İsrâiliyat ve rivayetlerdeki senedlerin hazfi gibi hususlardan büyük ölçüde uzak kaldığından klasik tefsirler arasında müstesna bir yere sahiptir. M. Reşîd Rızâ, tefsiri gerek Selef müfessirlerinden nakledilen rivayetlere önem verilmesi, gerek âyetlerin


anlamlarını ve içerdikleri hükümleri açıklamaya özen gösterilmesi, gerekse pek çok müfessirin uzun uzadıya anlattığı i‘rab ve edebî sanatlarla Kur’an’ın gerçekten anlaşılmasına ve ondan ibret alınmasına hiçbir katkı sağlamayan diğer konulara yer vermekten kaçınılmış olması bakımından en meşhur tefsirlerden biri diye över (Mennâ‘ Halîl el-Kattân, s. 386-387). Kahire başta olmak üzere (1342, 1343-1347, 1390) Beyrut (1980, 1983, 1996), İstanbul (1984) ve Riyad’da (1418/1997) defalarca basılan eserin ilmî neşrini Muhammed İbrâhim el-Bennâ v.dğr. (I-VIII, Kahire 1971-1973), Tâhâ Abdürraûf Sa‘d (Mansûre 1996), Hassân el-Cibâlî (Riyad 1999), Sâmî b. Muhammed es-Selâme (I-VIII, Riyad 1418/1997), Mustafa es-Seyyid Muhammed v.dğr. (Riyad 2004), Seyyid Muhammed Seyyid v.dğr. (I-VIII, Kahire 2005) gerçekleştirmiştir.

İbn Kesîr’in tefsiri üzerine birçok ihtisar çalışması yapılmıştır. Afîfüddin Saîd b. Muhammed el-Kâzerûnî (el-Bedrü’l-münîr el-mülaħħaś min Tefsîri İbn Keŝîr, Nuruosmaniye Ktp., nr. 384), Ahmed Muhammed Şâkir (ǾUmdetü’t-tefsîr, Kahire 1956-57), Muhammed Ali es-Sâbûnî (I-III, Beyrut 1393/1973-1974, 1406/1987; Cidde 1406/1986; İstanbul, ts.), Muhammed Küreyyim Râcih (Beyrut 1983), Muhammed Nesîb er-Rifâî (Teysîrü’l-Ǿaliyyi’l-ķadîr, Riyad 1407/1987), Muhammed Ahmed Ken‘ân (Fetĥu’l-ķadîr, I-V, Beyrut 1992), Safiyyürrahman el-Mübârekpûrî v.dğr. (el-Miśbâĥu’l-münîr, I-X, Riyad 2000; bu muhtasar İngilizce, Fransızca ve Urduca gibi dillere çevrilmiştir), Ahmed Abdürrâzık Bekrî (v.dğr., I-III, Kahire 2001), Muhammed İbn Riyâd Ahmed es-Selefî (I-II, Riyad 2001), Muhammed Mûsâ Âlü Nasr (Küveyt 1426), Muhammed Süleyman el-Eşkar (I-III, Amman 2009) ve Nâsırüddin el-Elbânî ile Muhammed Sâlih el-Useymîn’in (I-III, Kahire, ts.) muhtasarları bunlar arasında sayılabilir. Yemenli Zeydî fakihi Behrân, İbn Kesîr’in tefsiriyle Zemahşerî’nin el-Keşşâf’ını et-Tefsîrü’l-kebîr adıyla bir araya getirmiştir (bk. BEHRÂN). Yûsuf Abdurrahman Mar‘aşlî ve iki arkadaşı tefsirde geçen hadisleri alfabetik olarak sıralamış ve Fihrisü eĥâdîŝi tefsîri İbn Keŝîr adıyla neşretmiştir (Beyrut 1406/1986). Eseri Eşref Ali Tehânevî (Diyûbend, ts.) ve Muhammed Jûnâgarhî (I-V, Lahor 2009) Urduca’ya, Hacı Bekir Karlığa ve Bedrettin Çetiner Türkçe’ye (Hadislerle Kur’an-ı Kerim Tefsiri, I-XVI, İstanbul 1983-1988, 1993-1994), Muhammed Mehdî eş-Şerîf İngilizce’ye (The Exegesis of the Grand Holy Qur’an, I-IV, Beyrut 2006) ve İsmet Kasumoviç I. cildi Boşnakça’ya (Sarajevo 2000) çevirmiştir.

İbn Kesîr ve tefsiri hakkında çok sayıda akademik çalışma yapılmış olup başlıcaları şunlardır: Doktora tezleri: Muhammed Abduh Abdurrahman, Taĥķīķu ve taħrîcü ve dirâsetü eĥâdîŝi sûreti’l-Kehf min tefsîrî İbn Keŝîr (1404, el-Câmiatü’l-İslâmiyye [Medine]); Ahmed Ömer Abdullah el-Gānî, İstidrâkâtü İbn Keŝîr Ǿalâ İbn Cerîr fî tefsîrih (1405, el-Câmiatü’l-İslâmiyye [Medine]); Roy Young Muhammad Mukhtar Curtis, Authentic Interpretation of Classical Islamic Texts: An Analysis of the Introduction of Ibn Kathir’s ‘Tafsir Al-Qur’an Al-Azim’ (1989, University of Michigan); Gālib Muhammed Hevâyiş, er-Rivâyâtü’l-müsnede Ǿinde İbn Keŝîr min kütüb bi’t-tefâsîri’l-mefķūde (1994, Câmiatü Ümmi’l-kurâ [Mekke]); Muhammed b. Abdullah b. Sâlih el-Fâlih, Ĥayâtü İbn Keŝîr ve menhecühû fî Tefsîri’l-Ķurǿâni’l-Ǿažîm (1420, Câmiatü’l-İmâm Muhammed b. Suûd [Riyad]). Yüksek lisans tezleri: Muhammed Abduh Abdurrahman, Taħrîcü eĥâdîŝi sûreti’r-RaǾd min Tefsîri İbn Keŝîr (1401, el-Câmiatü’l-İslâmiyye [Medine]); Süleyman İbrâhim el-Lâhim, Menhecü İbn Keŝîr fi’t-tefŝîr (1401, Câmiatü’l-İmâm Muhammed b. Suûd [Riyad]); Matâr Ahmed Müsfir, İbn Keŝîr müfessiran (1402 Câmiatü Ümmi’l-kurâ [Mekke]); Abdülkādir Mansûr, Tercîĥât el-Ĥâfıž İbn Keŝîr li-meǾâni’l-âyât fî tefsîrihî Ǿarż ve dirâse (1407, el-Câmiatü’l-İslâmiyye [Medine]); Muhammed b. İbrâhim Terâverî, Mevķıfü’l-İmâm İbn Keŝîr mine’l-İsrâǿîliyyât fî đavǿi tefsîrihî (1407, el-Câmiatü’l-İslâmiyye [Medine]); Atik Aydın, İbn Kesir’in Kur’an’ı Kur’an’la Tefsiri (1996, Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü); Abdülazîz b. Abdullah ez-Zîr, el-Ĥâfıž İbn Keŝîr ve cühûdühû fi’l-cerĥi ve’t-taǾdîl fî tefsîrihî (1418, Câmiatü’l-Melik Suûd [Riyad]); Hayrî Kadrî Eyyûb Mahmûd, Menhecü İbn Keŝîr fî naķdi’l-merviyyât min hilâli tefsîrihî li’l-Ķurǿân (1997, Kahire Üniversitesi); Abdullah Bayram, İbn Kesîr’in Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm Adlı Eserinin İsrâiliyât Açısından Değerlendirilmesi (1999, Karadeniz Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü); Enes Sâlih Ahmed Rızâ, İħtiyârâtü’l-İmâm İbn Keŝîr fî tefsîrihî (2000, Câmiatü Ümmüdermân el-İslâmiyye); Hasan Ergül, Rivâyet Tefsiri Açısından Taberî ve İbn Kesir Tefsirlerinin Mukayesesi (2004, Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü); Ramazan Şen, İbn Kesir Tefsirinde Hıristiyanlık (2006, SÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü).

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Kesîr, Tefsîrü’l-Ķurǿâni’l-Ǿažîm, Beyrut 1983, I-IV; Keşfü’ž-žunûn, I, 439; Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük Tefsir Tarihi, İstanbul 1974, II, 570-571; M. Hüseyin ez-Zehebî, et-Tefsîr ve’l-müfessirûn, Kahire 1405/1985, I, 232-238; a.mlf., el-İsrâǿîliyyât fi’t-tefsîr ve’l-ĥadîŝ, Dımaşk 1405/1985, s. 133-141; İsmail Cerrahoğlu, Tefsir Tarihi, Ankara 1988, II, 206-235; a.mlf., “İbn Kesîr ve Tefsiri”, AÜİFD, XXV (1982), s. 45-59; Mennâ‘ el-Kattân, Mebâĥiŝ fî Ǿulûmi’l-Ķurǿân, Beyrut 1993, s. 386-387; Muhammed Râşid, “İbn Keŝîr: Ĥayâtühû ve müǿellefâtüh”, Mecelletü’l-MecmaǾi’l-Ǿilmî el-Hindî, V/1-2, India 1980, s. 241-244; Ali Eroğlu, “Meâlimü’t-tenzil ve Tefsirü’l-Kur’ani’l-azim Tefsirleri Üzerine Bir Mukayese”, EAÜİFD, sy. 9 (1990), s. 280-303.

Mustafa Öztürk