TEDMÜR

(تدمر)

Suriye’de tarihî bir şehir.

Suriye çölünün (Bâdiyetüşşâm) ortasındaki bir vahada Humus’un 145 km. doğusunda, Şam’ın 260 km. kuzeydoğusunda yer alır. Bölgede çok miktarda hurma ağacı bulunduğundan Yunan ve Roma coğrafyacıları şehri Palmyra (hurma ülkesi) adıyla anar. Eskiçağ’lardan beri yerleşim merkezi olduğu anlaşılan Tedmür, Mezopotamya’yı Suriye’ye bağlayan tarihî ticaret yolunun önemli duraklarından biriydi. Asur Hükümdarı I. Tiglath-Pileser döneminden (m.ö. 1116-1076) kalma kitâbeler, Tedmür’ün o devirde bölgenin belli başlı şehirleri arasında yer aldığını göstermektedir. Muhteşem binaları ve büyük mermer sütunlarıyla bilinen şehrin kuruluşu Hz. Süleyman’a nisbet edilmiş, buna benzer görüşler İslâm kaynaklarında da aktarılmıştır. Şehrin Süleyman tarafından kurulduğu, Sebe Kraliçesi Belkıs’ın Süleyman’ı Tedmür’de ziyaret ettiği ve mezarının da burada bulunduğuna dair rivayetler bunlar arasındadır (Yâkūt, II, 20; İbnü’l-Esîr, I, 238; Cevâd Ali, III, 77). Selevkoslar’dan sonra Roma İmparatorluğu döneminde ticarî ve mimarî açıdan büyük önem kazanan Tedmür, Romalılar’la Persler arasındaki mücadelelere sahne oldu. Roma imparatorları Hadrianus (117-138) ve Septimus Sévèrus (193-211) şehre büyük önem verdiler. Hadrianus’un 130 yılında Tedmür’ü ziyaret etmesi ve buradaki imar faaliyetleri dolayısıyla şehir Hadriana Palmyra (Hadrianapolis) şeklinde de anılır. Şehir en parlak devrini 130-270 yılları arasında yaşadı. Günümüze kitâbeleriyle birlikte harabeleri ulaşan birçok görkemli yapı bu döneme aittir. Aynı dönemde milletlerarası ticaret ağı güzergâhında belli başlı merkezlerden biriydi ve ticarî ilişkileri Çin’e kadar uzanmaktaydı.

III. yüzyılda Sâsânîler’le Roma İmparatorluğu arasında başlayan mücadele Tedmür’de bir Arap devletinin kuruluşuna yol


açtı. Tedmür’ün ileri gelenlerinden Üzeyne (Üzeyne b. Hayrân b. Vehbüllât, Odenathus/Odenatus) iki imparatorluğun mücadelesini fırsat bilerek Tedmür’de bağımsızlığını ilân etti. Sâsânî İmparatoru I. Şâpûr’un Roma İmparatoru Valerianus’u 260’ta Edessa (Urfa) savaşında mağlûp edip esir almasının ardından Üzeyne, Şâpûr’a bir elçi heyetiyle birlikte hediyeler gönderdi. Ancak Şâpûr, Üzeyne’yi küçümseyip hediyeleri reddetti ve onları nehre attırdı. Bunun üzerine Üzeyne, bölgedeki Arap kabilelerini ve dağılan Roma askerlerini etrafına toplayarak Sâsânîler’in başşehri Medâin’e (Ktesiphon) hücum etti. Şâpûr’un sarayını yağmalayıp çok miktarda ganimet ele geçirdi ve imparatorun ailesini esir aldı. Bu zaferden sonra Roma İmparatoru Gallienus tarafından ortak imparator ilân edildi ve kendisine “Doğu eyaletleri hükümdarı” unvanı verildi. Üzeyne’nin 267 veya 268 yılında bir suikast sonucu öldürülmesinin ardından yerine geçen eşi Zeyneb (Zenobia) ve oğlu Vehbüllât (Athenedorus) onun faaliyetlerini sürdürdü. 270 yılından sonra Tedmür-Roma ilişkileri bozulmaya başladı. 70.000 kişilik ordusuyla Mısır’a giren Zeyneb buradaki Roma kuvvetlerini yenerek bölgeyi hâkimiyet altına aldı; kendisi ve oğlu adına para bastırdı. Anadolu’nun önemli bir kısmını ele geçiren, fakat ardından geri çekilmek zorunda kalıp Roma ordularıyla Humus civarında yaptığı savaşta ağır bir yenilgiye uğrayan Zeyneb Tedmür’e döndü. 272’de İmparator Aurelianus, Tedmür’ü ele geçirince kraliçe kaçmaya çalıştıysa da Fırat nehri kenarında yakalanıp esir alındı ve Roma’ya götürülürken yolda veya Roma’da öldü. Zeyneb’in ölümü üzerine yeni bir isyandan sonra şehir İmparator Aurelianus’un emriyle tahrip edildi ve Tedmür Krallığı sona erdi. Güzelliği, zekâsı ve cesaretiyle meşhur olan Zeyneb, Arap edebiyatında Zebbâ adıyla efsaneleşmiştir (EI² [İng.], XI, 369).

Çeşitli putlara tapan ve başta güneş mâbedi birçok tapınağı olan Tedmür’de zaman içerisinde Hıristiyanlık yayıldı. Şehri, Bizans İmparatorluğu’nun kurucusu Büyük Konstantinos’un 325 yılında topladığı İznik Konsili’nde Piskopos Marinus, 451 yılındaki Khalkedon (Kadıköy) Konsili’nde Piskopos Ioannes temsil etti. İmparator I. Iustinianos (527-565) Tedmür surlarını tamir ettirdi; bazı resmî binalar ve bir kilise yaptırarak şehri imar etti. İslâm’dan önce Tedmür, Bizans ve müttefiki Gassânîler’in hâkimiyetindeydi. İslâm döneminde Suriye bölgesine yönelik fetihler sürecinde Hâlid b. Velîd tarafından barış yoluyla fethedildi (13/634). Ancak kısa bir süre sonra halkın anlaşmayı bozması üzerine Dihye b. Halîfe el-Kelbî şehri savaşla tekrar ele geçirdi. Emevîler döneminde Hişâm b. Abdülmelik tarafından Tedmür yakınlarında iki kasır yaptırıldı (bk. KASRÜ’l-HAYR). Suriye’nin birçok merkezi gibi Kelb kabilesinin yoğun biçimde yaşadığı Tedmür, Süleyman b. Hişâm liderliğinde II. Mervân’a karşı gerçekleştirilen ayaklanmaya destek verdi (127/745). İsyanın bastırılması sırasında şehir surlarının bir kısmı II. Mervân’ın emriyle yıkıldı. Ardından Tedmür halkı, iktidarı Emevîler’den almak isteyen Abbâsîler’e karşı mücadele veren Ebü’l-Verd Meczee b. Kevser el-Kilâbî’nin safında yer aldı (132/749). 552’de (1157) meydana gelen depremden büyük zarar gören Tedmür’ü bundan kısa bir süre sonra ziyaret eden Tudelalı Benjamin burada 2000 yahudinin yaşadığını söyler. 702 (1303) yılında Tedmür yakınlarında Memlükler’le İlhanlılar arasında yapılan savaş Memlükler’in galibiyetiyle sonuçlandı. VIII. (XIV.) yüzyılda Şeyhürrabve ed-Dımaşkī buradaki eşsiz harabelere dikkat çeker ve küçük bir caminin varlığından bahseder (Nuħbetü’d-dehr, s. 39). XVI. yüzyıldan itibaren Osmanlı Devleti’nin Şam eyaletine bağlı sancaklardan birinin merkezi olan Tedmür XVIII. yüzyılın ilk yarısında Safed-Sayda-Beyrut eyaletine bağlandı (Kılıç, s. 57-58). Günümüzde Suriye’nin Humus muhafazası sınırları içinde bir yerleşme merkezi olup 2003 yılında 47.041 olan nüfusun 2010 yılı başlarında 61.000’e ulaştığı tahmin edilmektedir. Eskiçağ’lardan kalma eserleri ve harabeleriyle önemli sayıda ziyaretçinin geldiği Tedmür’de 2000’den fazla kitâbe tesbit edilmiştir.

BİBLİYOGRAFYA:

Belâzürî, Fütûh (Fayda), s. 161, 511; İbnü’l-Fakīh, Muħtaśaru Kitâbi’l-Büldân (nşr. M. J. de Goeje), Leiden 1967, s. 110, 165; Taberî, Târîħ (Ebü’l-Fazl), I, 618-621; III, 407; VII, 312, 315, 326, 444; Tudela’lı Benjamin - Ratisbon’lu Petachia, Ortaçağ’da İki Yahudi Seyyahın İslâm Dünyası Gözlemleri (trc. Nuh Arslantaş), İstanbul 2009, s. 63; Yâkūt, MuǾcemü’l-büldân (Cündî), II, 20-22; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, I, 238; III, 377; V, 324, 333, 432-434; X, 587; Şeyhürrabve ed-Dımaşkī, Nuħbetü’d-dehr fî Ǿacâǿibi’l-ber ve’l-baĥr (nşr. A. F. Mehren), St. Petersbourg 1866, s. 39, 202; M. Baptistin Poujoulat, Voyage dans l’Asie mineure en Mésopotamie, à Palmyre, en Syrie en Palestine et en Egypte, Paris 1840, II, 44-154; M. Şemseddin Günaltay, İslâm Öncesi Arap Tarihi (İstanbul 1338-41) (s.nşr. M. Mahfuz Söylemez), Ankara 2006, s. 76-88; Cevâd Ali, el-Mufaśśal, III, 76-141; C. Zeydân, el-ǾArab ķable’l-İslâm, Beyrut, ts. (Dâru mektebeti’l-hayât), s. 112-125; Hitti, İslâm Tarihi, I, 113-118; Neşet Çağatay, İslâm Öncesi Arap Tarihi ve Cahiliye Çağı, Ankara 1982, s. 47-61; Irfan Shahîd, Byzantium and the Arabs in the Fourth Century, Washington 1984, s. 12, 20-21, 69, 342, 345; a.mlf., “al-Zabbāǿ”, EI² (İng.), XI, 369; M. Ali Mâdûn, TefâǾulât ĥađâriyye Ǿalâ ŧarîķı’l-ĥarîr: Tedmür, Dımaşk 1995; Orhan Kılıç, 18. Yüzyılın İlk Yarısında Osmanlı Devleti’nin İdari Taksimatı-Eyalet ve Sancak Tevcihatı, Elazığ 1997, s. 57-58; Fr. Buhl, “Tedmür”, İA, XII/1, s. 112-114; C. E. Bosworth, “Tadmur”, EI² (İng.), X, 79-80.

Ahmet Ağırakça