TÂRÎH-i ÂL-i SELÇÛK

(تاريخ آل سلچوق)

Yazıcıoğlu Ali’nin (IX./XV. yüzyıl) Oğuz boylarına, Selçuklular’la İlhanlılar’a ve Osmanlılar’ın kuruluşuna dair eseri.

Yazıcıoğlu Ali’nin hayatıyla ilgili yeterli bilgi yoktur. Lakabı onun II. Murad devri müelliflerinden Yazıcı Sâlih’in oğlu, Yazıcıoğlu Mehmed Efendi (ö. 855/1451) ve Ahmed Bîcan’ın (ö. 870/1466’dan sonra) kardeşi olduğunu düşündürmekteyse de adı geçen müelliflerin eserlerinde bu konuda herhangi bir bilgiye rastlanmamaktadır. Yazıcıoğlu Târîh-i Âl-i Selçûk’u (Tevârîh-i Âl-i Selçûk, Selçuknâme, Oğuznâme) II. Murad’ın isteği üzerine yazmaya başlamış, 827 (1424) veya 840 (1436-37) yılında tamamlamıştır. Eser dört bölümden meydana gelmektedir. “Oğuznâme” adıyla da bilinen birinci bölümde Hz. Nûh’un oğullarından Yâfes’in soyuna Türkistan ilinin yurt olarak verildiği, Türk boylarının zamanla çoğalıp çeşitli bölgelere dağıldığı, Türk kabilelerinden her birinin başka bir adla anıldığı, Oğuzlar’a bu sırada Türkmen denildiği, Moğollar’ın has Moğollar ve Moğollar’a benzeyen kabileler diye ikiye ayrıldığı, Oğuzlar’ın Türkistan’da iken Moğollar’a benzedikleri ve lehçelerinin Moğollar’a yakın olduğu, İran ve Anadolu’ya geldikten sonra görünümleri ve dillerinin değiştiği, Oğuz Han’ın altı oğlu bulunduğu, onun soyundan gelen yirmi dört Oğuz boyunun sağ ve sol diye ikiye ayrıldığı, Oğuz Han’ın muvahhid olarak doğduğu, ülkesini altı oğlu arasında taksim ettiği ve Yenikentli Irkıl Hoca’nın yirmi dört Oğuz boyunun damga, ongun ve ülüşlerini belirlediği anlatılır, ayrıca Oğuz Han’ın vasiyetine yer verilir. Oğuz töresinin esaslarını tesbit eden bu bölüm Türk kültür tarihi bakımından önemli sayılır. Müellif bu bölümü kaleme alırken Reşîdüddin Fazlullāh-ı Hemedânî’nin CâmiǾu’t-tevârîħ adlı eserinin yanı sıra Oğuznâme’den ve kaynağı belirlenemeyen rivayetlerden faydalanmıştır. Eserin ikinci bölümü Selçuk Bey, çocukları ve torunları, Büyük Selçuklu Devleti ve Irak Selçuklu Devleti’nin kısa bir tarihini içermektedir ve Râvendî’nin Râĥatü’ś-śudûr ve âyetü’s-sürûr adlı Farsça eserinden fayadalanılarak hazırlanmıştır. Kitabın en hacimli kısmını teşkil eden üçüncü bölüm de İbn Bîbî’nin el-Evâmirü’l-ǾAlâǿiyye fi’l-umûri’l-ǾAlâǿiyye isimli Farsça eserinin tercümesinden ibarettir. Burada I. Gıyâseddin Keyhusrev’den itibaren Anadolu Selçukluları’nın tarihi anlatılmaktadır. Yazıcızâde bu bölümü tercüme ederken bazı ilâveler yapmış, büyük emîrlerin hangi Oğuz boyuna mensup olduğunu tesbit etmiş ve Selçuklular’da Oğuz töresinin uygulanışına dair bilgi vermiştir. Asıl metinde İbn Bîbî’nin Alâeddin Atâ Melik Cüveynî’yi övdüğü kısımları çıkararak yerine II. Murad için yazdığı methiyeleri koymuştur. Eserin dördüncü bölümünde Gāzân Han’ın İlhanlı tahtına çıkışı, hükümdarlık döneminde vuku bulan olaylar ve ölümünden sonra


Anadolu’da cereyan eden hadiselere dair kısa fakat önemli bilgiler yer almaktadır. Bu kısmın sonuna Gāzân Han devrinde Orta İran’da yaşayan Cemâl-i Lök adlı bir âsi, Mahmûd-ı Gaznevî ve Osman Gazi hakkında üç hikâye ilâve edilmiştir. Gāzân Han hakkındaki bilgiler CâmiǾu’t-tevârîħ’in ilgili bölümünün tercümesidir. Osman Gazi ve Osmanlılar’ın soyu hakkında verilen bilgilerin kaynağı ise meçhuldür.

Târîh-i Âl-i Selçûk, çeşitli kaynaklardan tercüme yoluyla derlenmiş bir eser gibi görünmekteyse de birçok yönden dikkat çekicidir. Kitabın birinci bölümü Oğuz boylarının sosyal yapısı ve eski Oğuz rivayetleri açısından büyük önem taşımaktadır. Burada yer alan Oğuz boylarının tamgalarıyla ilgili çizimler, Kâşgarlı Mahmud ve Reşîdüddin Fazlullah’ın verdiği bilgilerin kontrolüne yaramaktadır. Üçüncü bölüm el-Evâmirü’l-ǾAlâǿiyye’den yer yer farklılıklar göstermekte ve asıl metinde iyi anlaşılamayan bazı hususların anlaşılmasına yardımcı olmaktadır. Eserin sonunda bulunan ve başka hiçbir kaynakta rastlanmayan Anadolu uçları ve Osmanlılar’a dair bilgiler de çok önemlidir (DİA, XXXIII, 444). Tarih bakımından bu öneminin yanında XV. yüzyılın ilk yarısına ait zengin Türkçe söz varlığı ile Türk dili araştırmaları için de önem taşıyan eserin başta Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi olmak üzere çeşitli yazma nüshaları mevcuttur (geniş bilgi için bk. Tevârîh-i Âl-i Selçuk, hazırlayanın girişi, s. LIX-LXVIII).

XVI. yüzyıl Osmanlı şehnâmecilerinden Seyyid Lokmân b. Hüseyin eserin Oğuzlar’la ilgili bölümünün Oğuznâme adıyla bir özetini yapmış, bu özet J. J. Wilhelm Lagus tarafından Latince’ye çevrilerek Seid Locmani ex Libro Turcico qui Oghuznāme adıyla 1854’te yayımlanmıştır (Türkçe tercümesi için bk. Güngör, s. 367-381). Eserin Selçuklular’a dair bölümünü M. Theodorus Houtsma, eksik olan Paris ve Leiden nüshalarına dayanarak Selçuklu tarihine ait metinler dizisinin III. cildi olarak neşretmiştir (Leiden 1902). Rıfat İlhan Çelik bir yüksek lisans çalışmasında bu neşri Latin harflerine aktarmıştır (2005, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü). Eser I. Dünya Savaşı yıllarında Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi nüshalarından hareketle (Revan Köşkü, nr. 1390, 1391) Necip Âsım (Yazıksız) tarafından yayıma hazırlanmış, ancak bu çalışma baskı esnasında Bahriye Matbaası’nda yanmış, eserin ancak seksen sekiz sayfalık bir kısmı günümüze ulaşmıştır (Millet Ktp., Ali Emîrî Efendi, Tarih, nr. 332). Abdullah Bakır, Leiden ve Moskova/St. Petersburg nüshaları dışındaki bütün nüshalarını karşılaştırarak tam metninin edisyon kritiğini yapmıştır (İstanbul 2009). Kitabın bazı bölümleri çeşitli araştırmalara konu olmuştur. Eserde yer alan, Dobruca ve çevresinin Türkler tarafından iskânıyla ilgili bilgileri Herbert W. Duda ve Paul Wittek incelemiştir. Muharrem Ergin, Orhan Şaik Gökyay, Bahaeddin Ögel, Kemal Eraslan ve Mustafa S. Kaçalin gibi araştırmacılar kitabın “Oğuznâme” kısmıyla ilgili çalışmalar yapmıştır.

BİBLİYOGRAFYA:

Yazıcızâde Ali, Tevârîh-i Âl-i Selçuk [Oğuznâme-Selçuklu Tarihi]: Giriş-Metin-Dizin (haz. Abdullah Bakır), İstanbul 2009, hazırlayanın girişi, s. XXXII-XXXIII, LIX-LXVIII; Dede Korkut Kitabı (nşr. Muharrem Ergin), Ankara 1958, I, 37-38; Dedem Korkud’un Kitabı (haz. Orhan Şaik Gökyay), İstanbul 1973, s. 577; Dedem Korkut’un Kazan Bey Oğuznâmesi: Metin ve Açıklamalar (haz. Mustafa S. Kaçalin), İstanbul 2006, tür.yer.; Râvendî, Râĥatü’ś-śudûr, tür.yer.; Blochet, Catalogue, II, 47; Karatay, Türkçe Yazmalar, I, 201-202 (nr. 604-617); B. Flemming, Turkische Handschriften, Wiesbaden 1968, X, 77-78 (nr. 101); Harun Güngör, Türk Bodun Bilimi Araştırmaları, Kayseri 1998, s. 367-381; J. Schmidt, Catalogue of Turkish Manuscripts in the Library of Leiden Universty and other Collections in the Netherlands, Leiden 2000, I, 102-106; Rıdvan Nafiz Ergüder, “Oğuz Destanından Bir Parça”, Türk Tarih, Arkeologya ve Etnografya Dergisi, sy. 2, İstanbul 1934, s. 243-249; Herbert W. Duda, “Zeitgenössische islamische Quellen und das Oġuznāme des Jazyğyoġlu ǾAlī zur angeblichen türkischen Besiedlung der Dobrudscha im 13. Jhd n. Chr.”, Spisanie na Bulgarskata Akadamiya na Naukit i İzkustvata Kıniga, LXVI, Sofiya 1943, s. 130-145; P. Wittek, “Yazijioghlu ‘Ali on the Christian Turks of Dobruja”, BSOAS, XIV/3 (1952), s. 639-668; a.mlf., “Das Datum von Yazıcıoglu’s Oguznâme”, TM, XIV (1965), s. 263-265; Kemal Eraslan, “Yazıcızâde’nin Oğuznâmesi”, TDAY Belleten 1992 (1995), s. 29-35; Adnan Sadık Erzi, “İbn Bîbî”, İA, V/2, s. 715-717; Abdülkerim Özaydın, “İbn Bîbî”, DİA, XIX, 381; Halil İnalcık, “Osman I”, a.e., XXXIII, 444.

Osman Gazi Özgüdenli