TÂHİR VAHÎD
(طاهر وحيد)
İmâdü’d-devle Mîrzâ Muhammed Tâhir Vahîd-i Kazvînî (ö. 1112/1700-1701 [?])
Safevîler devri şairi, tarihçi ve devlet adamı.
1015 (1606) veya 1025 (1616) yılında Kazvin’de doğdu. Mahlası “Vahîd” olup Vahîd-i Kazvînî diye de anılır. Safevî sarayında divan hizmetlerinde bulunan bir aileye mensuptur. Babası Mirza Hüseyin Hân-ı Kazvînî saray kâtipliği yapmış, üç erkek kardeşi de saray kaleminde görev almıştır. “Vâlih” mahlaslı şair kardeşi Mirza Yûsuf vezirliğe kadar yükselmiş ve Ħuld-i Berîn adlı tarih kitabını yazmıştır. Tâhir Vahîd, Safevî sadrazamlarından Sârû Takī olarak tanınan İ‘timâdüddevle Mirza Takī Muhammed ile Alâeddin Hüseyin’in yanında münşîlik yaptı. 1055’te (1645) Şah II. Abbas tarafından vak‘anüvisliğe tayin edildi. Şah Süleyman döneminin (1666-1694) ilk sekiz yılında bu görevini sürdürdü. 1101 (1689-90) yılında İ‘timâdüddevle lakabıyla vezîriâzam olan Tâhir Vahîd, dokuz yıl devam eden bu görevinden Sultan Hüseyin Şah’ın (1694-1722) saltanatının ilk yıllarında yaşının ilerlemesinden veya bazı kaynaklara göre resmî olarak eleştirilmesinden dolayı istifa etmek zorunda kaldı. Bundan iki yıl kadar sonra 100 yaşına yaklaşırken İsfahan’da vefat etti (1112/1700-1701). Vefatı için 1105, 1110 ve 1120 tarihleri de verilir.
Eserleri. 1. Târîħ-i Cihânârâ-yi ǾAbbâsî (Târîħ-i Şâh ǾAbbâs-i Ŝânî, Târîħ-i Ŧâhir-i Vaĥîd, Riyâżü’t-tevârîħ). Müellifin bu eserine özel bir isim vermediği anlaşılmaktadır. Sadrazam Alâeddin Hüseyin’in isteğiyle kaleme alınan kitap, kuruluştan Şah II. Abbas zamanının son yıllarına kadar Safevî tarihini içermektedir. Eser bir mukaddime ile üç bölüm (bab) halinde düzenlenmiştir. Müellifin yirmi beş yıllık Şah II. Abbas döneminin ilk yirmi iki yılında (1642-1663) şahit olduğu olayları aktardığı bölüm bu yıllarla ilgili en önemli kaynak kabul edilmektedir. Kitapta devlet adamları, âlimler ve sanatkârlar hakkında bilgi bulunmakta, ayrıca çevre ülkelerle ve bilhassa Türkistan, Hindistan ve Gürcistan’la ilgili mâlûmat yer almaktadır. İran’da ve İran dışında çeşitli yazmaları olan eserin son bölümü, İbrâhîm-i Dihkân tarafından ǾAbbâsnâme yâ Şerĥ-i Zindegânî-i 22 Sâle-i Şâh ǾAbbâs-i Ŝânî: 1052-1073 adıyla neşredilmiş (Erâk 1329 hş./1950), tamamını Saîd Mîr Muhammed Sâdık yayımlamıştır (Tahran 1383 hş.). Settâr Ûdî, Sergüzeşt-i Şâh ǾAbbâs-i Düvvâm adıyla eserin bir özetini neşretmiştir (Tahran 1384 hş.). 2. MecmûǾa-i Münşeǿât. Tâhir Vahîd’in bir araya getirip mukaddime yazdığı, inşâ ve yazışma örneklerinden oluşan bir eser olup Hindistan’da birkaç defa basılmıştır (Kalküta 1243/1827; Leknev 1260/1844, 1868, 1873).
Tâhir Vahîd’in şiirlerinin sayısı hakkında kaynaklarda 30.000 beyitten 90.000 beyte kadar farklı rakamlar verilmektedir. Şairi vezirlikten istifa ettikten sonra birkaç defa gördüğünü söyleyen Şeyh Muhammed Ali Hazîn, Teźkire-i Ĥazîn’inde onu “Vahîdü’z-zamân” diye anıp hasletleri ve şiirleri dolayısıyla metheder. Vahîd’in divanının 90.000 beyit hacminde olduğunu kaydeden Lutf Ali Beg, Âteşkede-i Âźer adlı tezkiresinde onun şiirlerinin daha çok makam sahibi olması dolayısıyla ilgi gördüğünü ileri sürerse de Zebîhullah Safâ, günümüzde çeşitli yazmalarda mevcut şiirlerinin 50.000 beyte yaklaştığını, bunlar arasında kısmen güzel örneklerin yer aldığını, Vahîd’in orta derecede bir şair sayıldığını belirtir. Yine Zebîhullah Safâ’nın verdiği bilgiye göre mevcut yazmalarda 30.000 beyti aşkın gazel, kıta ve rubâîsinden başka 12.500 beyte ulaşan çeşitli mesnevileri mevcut olup bazıları şunlardır: Daha çok Şehrâşûb tarzındaki beyitlerden meydana gelen Sâķīnâme (4500 beyit), didaktik ve ahlâka dair Ħalvet-i Râz (2200 beyit), benzer özellikteki Nâz u Niyâz (2200 beyit), ǾÂşıķ u MaǾşûķ (1300 beyit), Kandehar fethi hakkında Fetĥnâme (460 beyit), Nizâmî-i Gencevî’nin Heft Peyker’ini örnek alarak yazdığı Gülzâr-i ǾAbbâsî (660 beyit). Vahîd’in Sâib-i Tebrîzî ile dost olduğu ve şiirlerini ona gösterip düşüncelerini aldığı belirtilmektedir. Münzevî de Külliyât-i Vaĥîd-i Ķazvînî adı altında bazı yazmaları tanıtırken bunlardan birinin (Tahran Meclis Ktp., nr. 1163) Sâib’in seçtiği ve yakınlarından bir kişinin istinsah ettiği divan olabileceğini söyler. Vahîd’in Farsça eserleri içerisinde Arapça ve Türkçe şiirleriyle mensur yazıları da bulunmaktadır. Şairin bazı Türkçe şiirleri Ali Hüseynî tarafından yayımlanmıştır (bk. bibl.).
BİBLİYOGRAFYA:
Tâhir Vahîd, ǾAbbâsnâme yâ Şerĥ-i Zindegânî-i 22 Sâle-i Şâh ǾAbbâs-i Ŝânî: 1052-1073 (nşr. İbrâhîm-i Dihkân), Erâk 1329 hş./1950; Muhammed Tâhir Nasrâbâdî, Teźkire-i Naśrâbâdî (nşr. Vahîd Destgirdî), Tahran 1361 hş., s. 17-20; Lutf Ali Beg, Âteşkede-i Âźer (nşr. Hasan Sâdât Nâsırî), Tahran 1339-40 hş., III, 1211-1220; Mevlevî
M. Muzaffer Hüseyin Sabâ, Teźkire-i Rûz-i Rûşen (nşr. M. Hüseyin Rüknzâde-i Âdemiyyet), Tahran 1343 hş., s. 901-905; Browne, LHP, IV, 264-265; Storey, Persian Literature, 1/1, s. 314-316; I/2, s. 1282; M. Ali Hazîn, Teźkire-i Ĥazîn, İsfahan 1334 hş., s. 46-51; H. Ethé, Târîħ-i Edebiyyât-ı Fârsî (trc. Rızâzâde Şafak), Tahran 1337 hş., s. 200; Münzevî, Fihrist, III, 1898-1899; VI, 2598-2599, 4334; Bahâr, Sebkşinâsî, Tahran 1349 hş., III, 276-279; Safâ, Edebiyyât, V/2, s. 1346-1351; Ahmed Gülçîn-i Meânî, Teźkire-i Peymâne, Tahran 1368 hş., s. 566-570; M. Ali Hüseynî, “Vaĥîd-i Ķazvînî”, Vârlîķ, sy. 122-123, Tahran 1380 hş., s. 4-8; Dihhudâ, Lugatnâme (Muîn), IX, 13508-13509; Kathryn Babayan, “ǾEmād-al-Dawla, Waĥīd Qazvīnī”, EIr., VIII, 337-338; Munibur Rahman, “Ŧāhir Waĥīd”, EI² (İng.), X, 104; Saîd Mîr Muhammed-i Sâdık, “Târîħ-i Cîhânǿârâ-yı ǾAbbâsî”, Dânişnâme-i Cihân-ı İslâm, Tahran 1380/2002, VI, 214-215.
Adnan Karaismailoğlu