SÜVEYD b. GAFELE

(سويد بن غفلة)

Ebû Ümeyye Süveyd b. Gafele b. Avsece el-Cu‘fî el-Kûfî (ö. 80/699)

Muhadramûndan olan muhaddis.

Yemen’deki Arap kabilelerinden Mezhic’in Cu‘fî b. Sa‘d el-Aşîre koluna mensup olup 570 veya 572 yılında doğdu. Hz. Muhammed’in dünyaya geldiği Fil yılında doğduğunu, onun akranı sayıldığını söylediği (Fesevî, I, 235), bazı rivayetlerde ise ondan iki yaş küçük olduğunu belirttiği (Buhârî, IV, 142) nakledilmektedir. Süveyd’in Câhiliye devrinde ticaret yaptığı ve Hz. Ömer’le ortaklık kurduğu bilinmekte, bu dönemde zaman zaman Mekke’ye geldiği tahmin edilmektedir. Muhadramûnun önde gelenlerinden biri olan Süveyd kuvvetli bir ihtimale göre, hicretin 10. yılı Ramazanında (Aralık 631) Hz. Peygamber tarafından Yemen civarına gönderilen Hz. Ali’nin delâletiyle müslüman oldu. Ancak Medine’ye gidip Resûl-i Ekrem ile görüşemedi. Müslüman olduktan kısa bir süre


sonra Resûlullah’ın zekât âmili Mezhic kabilesine gelince onu evinde misafir etti, arkasında namaz kıldı ve zekâtını ödedi. Bu arada, Hz. Peygamber’in zekât alırken malların en iyisini veya en kötüsünü almamasına dair âmile verdiği tâlimatı içeren mektubu onun elinde görüp okudu (Taberânî, VII, 92). 11. yılın Rebîülevvel ayı başlarında (Mayıs 632 sonları) Resûl-i Ekrem ile görüşmek için Medine’ye doğru yola çıktıysa da Resûl-i Ekrem’in defnedildiği gün şehre ulaşabildi. Medine’de Hz. Ömer’in evinde misafir kaldı. Süveyd’in, Hz. Peygamber’le görüştüğüne ve kendisinden rivayette bulunduğuna dair daha çok biyografi eserlerinde yer alan rivayetlerin zayıf râviler tarafından ona nisbet edildiği belirtilmiştir (Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, IV, 70-71).

Süveyd, Hulefâ-yi Râşidîn’le ve diğer sahâbîlerle iyi ilişkiler kurdu, onların ilminden yararlandı. İyi kılıç kullanan cesur bir kişi olması sebebiyle Irak ve Suriye’nin fethinde, özellikle Yermük (15/636) ve Kādisiye (15/636) meydan muharebelerinde yararlık gösterdi. Kādisiye Savaşı günlerinde karşılaşılan bir aslandan herkesin korkup kaçtığını görünce aslanı bir kılıç darbesiyle öldürdü (İbn Abdülber, II, 679). Hz. Ömer’in Câbiye’de okuduğu ünlü hutbeyi dinledi (16/637), Sıffîn Savaşı’nda (37/657) Hz. Ali’nin yanında yer aldı. Daha sonra Kûfe’ye yerleşen Süveyd, Emevîler döneminde muhtemelen idarecilerle anlaşamaması sebebiyle zühd hayatına yöneldi, siyasî ve dünyevî işlerle ilgilenmedi (Ebû Nuaym, IV, 176). İlerleyen yıllarda 120 yaşlarında olduğu halde yürüyerek camiye gider, namazlarını cemaatle kılar, cuma ve teravih namazı kıldırırdı. Haccâc ile arası iyi olmadığı için onunla karşılaşmamaya çalışırdı. Süveyd 80 (699) yılında Kûfe’de vefat etti. Ölümünün 81 veya 82’de olduğu, vefatından önce yakınlarına vasiyetini yazdırdığı, iki kat elbisesinin kefen olarak kullanılmasını, cenazesine kadınların iştirak etmemesini, defnedildikten sonra üzerine süslü kabir yapılmamasını istediği belirtilmektedir.

Zehebî’nin imam, önder ve itibar sahibi bir kişi olarak nitelediği Süveyd b. Gafele (AǾlâmü’n-nübelâǿ, IV, 69) hadis rivayetinde sika, sebt ve mütkın olup güvenilirliği konusunda ittifak bulunmaktadır. Kütüb-i Sitte müelliflerince tahrîc edilen rivayetlerini Hz. Ebû Bekir, Ömer, Osman, Ali, Bilâl-i Habeşî, Übey b. Kâ‘b, Abdullah b. Mes‘ûd, Ebû Zer el-Gıfârî, Hasan b. Ali b. Ebû Tâlib gibi sahâbîlerden almış, kendisinden Kûfe Kadısı Selmân b. Rebîa, Abdurrahman b. Ebû Leylâ, Nehaî, Şa‘bî, Habîb b. Yesâr, Talha b. Musarrif, Abdullah b. Şerîk el-Âmirî ve Seleme b. Küheyl gibi tâbiîler rivayette bulunmuştur. Hadis rivayeti yanında fetvalarıyla da bilinmektedir.

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Sa‘d, eŧ-Ŧabaķāt, VI, 68-70; Buhârî, et-Târîħu’l-kebîr, IV, 142-143; İbn Kuteybe, el-MaǾârif (Ukkâşe), s. 427; Fesevî, el-MaǾrife ve’t-târîħ, I, 226, 227, 232, 235; Taberânî, el-MuǾcemü’l-kebîr (nşr. Hamdî Abdülmecîd es-Selefî), Beyrut 1405/ 1985, VII, 91-92; Ebû Nuaym, Ĥilye, IV, 174-178; İbn Abdülber, el-İstîǾâb (Bicâvî), II, 679-680; İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-ġābe, Beyrut, ts. (Dârü’l-fikr), II, 340-341; Nevevî, Tehźîb, I, 240-241; Mizzî, Tehźîbü’l-Kemâl, XII, 265-269; Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, IV, 69-73; a.mlf., Teźkiretü’l-ĥuffâž, I, 53; İbn Hacer, el-İśâbe (Bicâvî), III, 227-228, 270; a.mlf., Tehźîbü’t-Tehźîb, Beyrut 1404/1984, IV, 244-245; Abdüssettâr eş-Şeyh, AǾlâmü’l-ĥuffâž ve’l-muĥaddiŝîn, Dımaşk-Beyrut 1417/1997, III, 444-456.

Mehmet Efendioğlu