SİVÂSÎ TEKKESİ

Kaynaklarda Sivâsî Efendi, Şemsi Sivâsî, Abdülahad Nûri adlarıyla da anılan tekke İstanbul’un Eyüp ilçesi Nişancı Mustafa Paşa mahallesinde Eyüp Nişanca yolu üzerinde yer alır. Reîsülküttâb La‘lî Efendi, Şeyh Abdülmecid Sivâsî’ye (ö. 1049/1639) geldiğinde Eyüp Nişancası’nda daha sonra tekkenin tesis edileceği bahçe içindeki konağı hediye etmiş, şeyh efendi de vâiz olarak görev yaptığı Ayasofya civarındaki evinden buraya taşınmış, vefatında da bu bahçeye defnedilmiştir. Bu tarihten iki yıl sonra Kösem Mahpeyker Vâlide Sultan kethüdâsı Behram Ağa’nın nezaretiyle Şeyh Abdülmecid Sivâsî’nin kabri üzerine türbe yaptırmış, şeyhin yeğeni Şeyh Abdülahad Nûri de aynı bahçede ayrı bir türbeye defnedilmiştir. Tekkenin kuruluş tarihi tesbit edilememektedir. Ancak Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi’nde Abdülmecid Sivâsî’nin Eyüp’te bir tekke tesis ettiği kayıtlı olduğuna göre adı geçen şeyhin Eyüp Nişancası’ndaki konağa meşihat koyarak burayı asıl postnişin olduğu Fatih Sultanselim’deki Sivâsî Tekkesi’ne bağlı bir zâviye haline getirdiği tahmin edilebilir. Abdülmecid Sivâsî ve Abdülahad Nûri’nin burada medfun olmaları dolayısıyla tekke Şemsiyye-Sivâsiyye’nin İstanbul’daki âsitânesi haline gelmiştir.

Tekkenin adı ilk defa 1199 (1784-85) yılında tekâyâ listesinde Otakçılar civarında Sivâsî Efendi Tekkesi olarak geçer (Çetin, XIII [1981], s. 588). II. Mahmud’un kızlarından Sâliha Sultan’ın 1833 yılında düğününe davetli Halvetî meşâyihi arasında Eyüb Ensârî’de Abdülahad Nûri Tekkesi şeyhi Seyyid İbrâhim Efendi de yer almıştır. Ayrıca 1289 (1872) tarihli bir nüfus defterinde, “Otakçılar civarında Şemsiyye’den Sivâsî Tekkesi postnişini Seyyid Şükrü Efendi’nin oğlu Nûreddin Efendi. Doğumu 1281” (1864) kaydı vardır. Dahiliye Nezâreti’nce rûmî 1301 (1885) tarihinde hazırlanan istatistikte Otakçılar’da Sünbüliyye’ye bağlı Sivâsî Tekkesi’nde beş erkek ile beş kadının ikamet ettiği kayıtlıdır. Mecmûa-i Tekâyâ’da ise (1307/1889-90) Eyüp Nişancası’ndaki Şemsî Sivâsî Tekkesi, Sünbülî olarak gösterilmiş, postnişinin Tevfik Efendi olduğu belirtilmiş ve, “Bayram-ı şeriflerin dördüncü günleri Sünbülî usulü icra olunur” kaydı düşülmüştür. Tekkenin son postnişinin Şeyh Selâhî Bey adında bir zat olduğu bilinmektedir. Sultanselim’deki Sivâsî Tekkesi’nde olduğu gibi burada da meşihatın muhtemelen XIX. yüzyılın ortalarından itibaren Halvetîliğin Şemsî-Sivâsî kolundan Sünbülî koluna intikal ettiği anlaşılmaktadır.

Tekkelerin kapatılmasının (1925) ardından tekke yapıları işlevsiz ve bakımsız kalarak tarihe karışmış, arsasına 1956’da Eyüp Nişanca Ortaokulu inşa edilmiş, halk arasında “Büyük Türbe” ve “Küçük Türbe” olarak bilinen Abdülmecid Sivâsî ile Abdülahad Nûri Sivâsî’nin türbeleri ise günümüze intikal etmiştir. Her iki türbe de kâgir duvarlı ve kırma çatılıdır. Caddeden geriye çekilmiş olan kare planlı (8,50 × 8,50 m.) Abdülmecid Sivâsî Türbesi’nin güney, doğu ve batı duvarları iki sıra tuğla ve bir sıra kesme köfeki taşıyla almaşık düzende örülmüştür. Zamanında önünde ahşap dikmeli bir sundurma bulunan ve sıvalı olduğu anlaşılan giriş (kuzey) cephesinde ahşap hatıllı moloz taş örgüyle yetinilmiştir. Restorasyonda bu cephedeki örgü de diğer cephelere uydurulmuş, öndeki sundurma ihya edilmemiştir. Kuzey cephesinde ortadaki basık kemerli girişin yanlarında, ayrıca diğer üç cephede iki sıra halinde düzenlenmiş dörder pencere vardır. Alt sıradakiler dikdörtgen olup kesme taş söveler ve lokmalı demir parmaklıklarla donatılmış, sivri kemerli olan tepe pencerelerine çift revzen konmuştur. Türbe girişi üzerinde yer alan, Abdülahad Nûri Efendi’ye


ait tarih mısraını içeren kitâbe ortadan kalkmıştır. Türbede Şeyh Abdülmecid Sivâsî ile oğlu Şeyh Abdülbâki Efendi’ye ait iki ahşap sanduka yer almaktadır.

Cadde üzerine bulunan yamuk planlı (9 × 7,50 × 7,50 × 7 m.) Abdülahad Nûri Sivâsî Türbesi moloz taş örgülü duvarları ve tek sıra halinde düzenlenmiş pencereleriyle daha mütevazi bir görünüm sergiler. Avluya bakan batı cephesinde iki, diğer cephelerde birer tane olmak üzere toplam beş adet olan dikdörtgen pencereler kesme taş söveli ve demir parmaklıklıdır. Giriş Abdülmecid Sivâsî Türbesi’ne bakan güney cephesinin doğu ucundadır. Giriş cephesinin sol (batı) köşesinde Abdülahad Nûri’ye dair tarihsiz bir kitâbe yer alır. Abdülahad Nûri’nin sandukasının arkasında (kuzey yönünde) eşine ait sandukanın ahşap kafeslerle kuşatılmış olması, tekkelerin tevhidhânelerinde hanımlara mahsus kafesli mahfil tasarımını yansıtması bakımından dikkat çekidir ve kendi türünde bilinen tek örnektir. Türbelerin çevresinde zaman içinde oluşan hazîrede tekkenin şeyhleri, mensupları ve bunların aile fertlerine ait ilginç mezar taşları bulunmaktadır.

BİBLİYOGRAFYA:

İstanbul Vakıflar Başmüdürlüğü Arşivi, Tekâyâ ve Zevâyâya Mahsus Defter (E. H. Ayverdi’nin kısmen istinsah etmiş olduğu nüsha), 1341/1925; İstanbul Tekkeleri Listesi, İstanbul Belediyesi Atatürk Kitaplığı, Osman Ergin, nr. 1825; İstanbul Tekkeleri Listesi, TSMA, nr. E. 1772, 3333; Bandırmalızâde, Mecmûa-i Tekâyâ, İstanbul 1307, s. 14; 1329 Senesi İstanbul Beldesi İhsâiyât Mecmuası, İstanbul 1330, s. 21; Mustafa Özdamar, Dersaâdet Dergâhları, İstanbul 1994, s. 39-40; Mehmet Nermi Haskan, Eyüpsultan Tarihi, İstanbul 1996, s. 121-122, 224-227; Atilla Çetin, “İstanbul’daki Tekke, Zâviye ve Hankâhlar Hakkında 1199 (1784) Tarihli Önemli Bir Vesika”, VD, XIII (1981), s. 588.

M. Baha Tanman