SİNDÎ, Muhammed Âbid

(محمّد عابد السندي)

Muhammed Âbid b. Ahmed Alî b. Muhammed Murâd el-Eyyûbî el-Ensârî es-Sindî (ö. 1257/1841)

Hanefî fakihi ve muhaddis.

1190 (1776) yılında Sind bölgesinde Haydarâbâd’ın kuzeyindeki Siyven kasabasında doğdu. Ebû Eyyûb el-Ensârî’nin soyundan gelen ve ilim geleneğini uzun nesiller boyu sürdürmüş olan bir aileye mensuptur. Şeyhülislâm lakabıyla anılan dedesi Muhammed Murâd ailesiyle birlikte 1190’lı (1776) yıllarda Hicaz’a göç etti ve Cidde’ye yerleşti. Muhammed Âbid babasının 1202 (1787) yılında vefatından birkaç yıl sonra amcası Muhammed Hüseyin ile birlikte Yemen’e giderek Hudeyde’ye yerleşti. Uzun süre Zebîd’de kaldı, kadılık yaptı. Özellikle fıkıh ve diğer İslâmî ilimler yanında tıp ilmindeki bilgi ve becerisiyle de şöhret kazanan amcasından ve daha sonra Hicaz ve Yemen âlimlerinden ders aldı. Amcasının tıp bilgisinden geniş ölçüde faydalanan Sindî, Muhammed Mü’min ed-Deylemî el-Mâzenderânî tarafından Safevî Hükümdarı Şah Süleyman zamanında (1666-1694) Farsça kaleme alınan Tuĥfetü’l-müǿminîn adlı tıp eserini Yemen’e ilk getiren kişi olarak tanınır. Bu konudaki şöhreti sayesinde 1213 (1798) yılında Yemen hâkimi İmam Mansûr-Billâh tarafından San‘a’ya çağrıldı. Burada tabiplik yaptı. Bu sırada Muhammed b. Ali eş-Şevkânî ile tanıştı ve Esîrüddin el-Ebherî’nin Hidâyetü’l-ĥikme adlı eseri ve Kādî Mîr Meybüdî şerhi üzerine verdiği derslerine katıldı. Şevkânî ile ilişkisi daha sonra devam etti. İmam tarafından kendisine dolgun bir maaş bağlandı ve aynı yıl Hudeyde’ye döndü. Mansûr-Billâh ve onun ardından Mütevekkil ve Mehdî dönemlerinde birçok defa San‘a’ya gidip geldi. Bu arada İmam Mansûr’un vezirlerinden birinin kızıyla evlendi. 1232’de (1817) Yemen imamı tarafından elçi olarak Mehmed Ali Paşa’ya hediyeler sunmak üzere Mısır’a gönderildi. Yemen’de Sünnî ulemâ ile Zeydî ilim çevreleri arasında birinci Osmanlı hâkimiyetinin sona erdiği ve Zeydî hâkimiyetinin başladığı XVII. yüzyılın ortalarından itibaren beliren ve bu dönemde yoğunlaşan ilişkiler sayesinde geniş bir etkileşim ağı oluşmuştu. Muhammed Âbid bu çevrelerle hem öğrenci hem hoca olarak geniş ilişkiler kurdu. Özellikle San‘a âlimlerini hadislere yaklaşımlarında ve sahih hadisle amel konusundaki tutumları sebebiyle ilmî bakımdan diğerlerine üstün gördüğü, 1233 (1818) yılında Mısır’dan dönüşünde Şevkânî’ye ilmin Mısır’da yok olup gittiğini ve geriye taklit ve tasavvuftan başka bir şey kalmadığını söylediği nakledilir.

Muhammed Âbid, Yemen’e yerleştikten sonra birçok defa hac için Hicaz’a gitti ve oradaki âlimlerden de icâzet aldı. Mekke’de Muhammed Tâhir Sünbül, Abdülmelik el-Kalaî, Yemen’de Abdurrahman b. Süleyman el-Ehdel, Yûsuf b. Muhammed el-Mezcâcî ve Medine’de mezhep görüşleri karşısında hadislerle amel etmenin gerekliliğini savunan Sâlih b. Muhammed el-Füllânî tanınmış hocalarıdır. Yetiştirdiği birçok talebe arasında da Muhammed b. Halîl el-Kavukcî, Hasan el-Hulvânî el-Medenî, Abdülganî b. Ebû Saîd ed-Dihlevî, İbn Humeyd, Muhammed b. Ali es-Senûsî bulunur. Medine’ye yerleşmeyi düşünen Sindî muhtemelen şehrin Vehhâbîler tarafından işgal edildiği dönemde oraya giderek öğretim ve irşad faaliyetlerinde bulunmak istediyse de büyük bir mukavemetle karşılaşarak geri dönmek zorunda kaldı. Vehhâbî hareketinin Mehmed Ali Paşa tarafından bastırılmasından sonra Hicaz’a gitti, bir ara memleketi Sind’e yaptığı seyahatten sonra 1243 (1827) yılında Medine’ye yerleşti ve reîsülulemâ sıfatıyla 17 Rebîülevvel 1257 (9 Mayıs 1841) tarihinde


vefatına kadar ilmî faaliyetlerini sürdürdü. Cennetü’l-bakī‘a defnedildi.

Nakşibendiyye tarikatına mensup olan Sindî hadis ilimleri konusunda geniş bilgiye sahip olup fıkhî konularda genelde Hanefî mezhebinin görüşlerine bağlı kalmıştır. Yakın ilişkide bulunduğu, özellikle mezhep görüşleri karşısında hadis metinlerinin zâhirî anlamlarına öncelik verilmesi gerektiği yönündeki görüşleriyle tanınan âlimlerle mukayese edildiğinde bu tutumu bazıları tarafından tutuculuk diye tanımlanmıştır (Sıddîk Hasan Han, III, 172). Bu yönüyle kendisi gibi Sind’den gelip Medine’ye yerleşen ve hadis ilimleri üzerinde yoğun çalışmaları yanında mezhep görüşlerinin hadisler ışığında eleştirel bir şekilde ele alınmasını açıkça savunan XVIII. yüzyıl âlimlerinden Ebü’l-Hasan Muhammed b. Abdülhâdî es-Sindî el-Kebîr, Muhammed Hayât es-Sindî ve Ebü’l-Hasan Muhammed b. Sâdık es-Sindî es-Sagīr’den belirgin bir şekilde ayrılır. Hacimli eserlerinin yanı sıra ağırlıklı olarak fıkhî konularla ilgili kaleme aldığı çok sayıda risâle ve fetvası bulunmaktadır. Bunlardan biri Osmanlı ülkesine II. Mahmud döneminde başlayan reformlar çerçevesinde Batılı tarzda düzenlenen yeni askerî üniformaların giyilmesinin câiz olup olmadığı sorusu üzerine kaleme aldığı İlzâmü Ǿasâkiri’l-İslâm bi’l-iķtisâri Ǿale’l-ķalensuveti ŧâǾaten li’l-imâm adlı risâledir. Zengin kütüphanesiyle de şöhret bulan Sindî’nin eserlerinin ve şahsî kütüphanesine ait kitapların önemli bir bölümü Medine’de II. Mahmud tarafından inşa ettirilen el-Mektebetü’l-Mahmûdiyye’de bulunmaktadır.

Eserleri. 1. Minĥatü’l-bârî fî cemǾi rivâyâti(... bi-mükerrerâti)’l-Buħârî. Buhârî’de aynı konuyla ilgili farklı lafızlarla değişik başlıklar altında zikredilen hadisleri fıkhî hüküm çıkarmada kolaylık sağlamak amacıyla bir araya getirdiği eseri olup müellif hattı nüshası Medine’de el-Mektebetü’l-Mahmûdiyye’de bulunmaktadır (nr. 610). 2. Tertîbü Müsnedi’l-İmâm Ebî Ĥanîfe. Ebû Hanîfe’nin Mûsâ b. Zekeriyyâ el-Haskefî rivayetiyle ulaşan el-Müsned’inin fıkhî konulara göre tasnif edilmiş şeklidir (Hint 1304; Leknev 1318; Kahire 1327). 3. el-Mevâhibü’l-laŧîfe Ǿalâ Müsnedi’l-İmâm Ebî Ĥanîfe. Bir önceki eser üzerine kaleme aldığı hadis ve fıkıh ilmiyle ilgili geniş izahlara yer verilen bir şerhtir (TSMK, Mehmed Reşad, nr. 297). 4. Tertîbü müsnedi’l-İmâmi’ş-ŞâfiǾî. İmam Şâfiî’nin el-Müsned’inin fıkıh konularına göre tasnifidir (M. Zâhid el-Kevserî’nin önsözüyle, nşr. Yûsuf Ali ez-Zevâvî - İzzet el-Attâr, I-II, Kahire 1369/1950 → Beyrut 1370/1951). Ebû Umeyr Mecdî b. Muhammed el-Mısrî, eserin hadislerini tahrîc ederek Şifâǿü’l-Ǿiy bi-taħrîci ve taĥķīķi Müsnedi’l-İmâm eş-ŞâfiǾî adıyla yayımlamıştır (I-II, Kahire 1416). 5. MesǾadü’l-elmaǾiyyi’l-müheźźeb fî ĥalli müsnedi’l-İmâmi’ş-ŞâfiǾiyyi’l-müretteb. Bir önceki eserin tamamlanmamış şerhi olup (TSMK, Medine, nr. 299) bunu Yûsuf b. Abdurrahman es-Sünbülâvînî el-Mekkî tamamlamıştır (Abdullah Merdâd, s. 520). 6. Şerĥu Teysîri’l-vüśûl. İbnü’d-Deyba‘ tarafından Mecdüddin İbnü’l-Esîr’in CâmiǾu’l-uśûl’ü üzerine yapılan ihtisarın “kitâbü’l-hudûd” bölümüne kadar olan şerhidir (Abdullah Muhammed el-Habeşî, CâmiǾu’ş-şürûĥ, I, 713). 7. Ĥaśrü’ş-şârid min(fî) esânîdi Muĥammed ǾÂbid. Müellifin tahsil ettiği ilimler ve rivayet ettiği kitapların isnadlarını bir araya getirdiği eseridir (nşr. Halîl b. Osman es-Sebîî, Riyad 1424). 8. ŦavâliǾu’l-envâr Ǿale’d-Dürri’l-muħtâr (Adana İl Halk Ktp., nr. 1053; Abdullah Muhammed el-Habeşî, CâmiǾu’ş-şürûĥ, I, 678; MuǾcemü’l-maħŧûŧât, III, 1464). Muhammed b. Abdullah et-Timurtaşî’nin Hanefî fıkhına dair Tenvîrü’l-ebśâr’ı üzerine Haskefî tarafından ed-Dürrü’l-muħtâr adıyla kaleme alınan şerhin kapsamlı bir şerhidir. Müellif bu şerhle ilgili ilk çalışmalarında oldukça kısa açıklamalarla yetinmiş, ancak Medine’ye yerleşmesinin hemen ardından geniş bir şerh kaleme almaya başlamış, çağdaşı Hanefî fıkıh bilginlerinden Ahmed b. Muhammed et-Tahtâvî, Mustafa er-Rahmetî ve İbn Âbidîn’in aynı eser üzerine yapmış oldukları hâşiyelerinden geniş ölçüde yararlanmıştır. Eserin müellif nüshası sekiz cilt halinde Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nde bulunmaktadır (Medine, nr. 364-371). 9. Şerĥu Bulûġi’l-merâm. İbn Hacer el-Askalânî’nin ahkâm hadislerini bir araya geldiği eseri üzerine kaleme aldığı yarım kalmış bir şerhtir.

BİBLİYOGRAFYA:

Sıddîk Hasan Han, Ebcedü’l-Ǿulûm, Beyrut, ts. (Dârü’l-kütübi’l-ilmiyye), III, 171-172; Şevkânî, el-Bedrü’ŧ-ŧâliǾ, II, 227-228; Abdülhay el-Hasenî, Nüzhetü’l-ħavâŧır, VII, 446-449; Brockelmann, GAL Suppl., I, 286-287, 951; II, 428; Abdülhay el-Kettânî, Fihrisü’l-fehâris, II, 720-722, 759; Sezgin, GAS, I, 117, 416; Yûnus İbrâhim es-Sâmerrâî, ǾUlemâǿü’l-ǾArab fî şibhi’l-ķārreti’l-Hindiyye, Bağdad 1986, s. 682-683; Abdullah Merdâd Ebü’l-Hayr, el-Muħtaśar min Kitâbi Neşri’n-nevr ve’z-zeher (nşr. M. Saîd el-Âmûdî - Ahmed Ali), Cidde 1406/1986, s. 419, 520, ayrıca bk. İndeks; Abdullah Muhammed el-Habeşî, Fihrisü maħŧûŧâti baǾżi’l-mektebâti’l-ħâśśa fi’l-Yemen, London 1994, s. 147; a.mlf., CâmiǾu’ş-şürûĥ ve’l-ĥavâşî, Ebûzabî 1425/2004, I, 678, 713; III, 1702, 1704; Sâid Bekdâş, Muĥammed ǾÂbid es-Sindî el-Enśârî, Beyrut 1423; Muhammed b. Muhammed Zebâre, Neylü’l-vaŧar min terâcimi ricâli’l-Yemen fi’l-ķarni’ŝ-ŝâliŝ Ǿaşer, San‘a, ts. (Merkezü’d-Dirâsât ve’l-ebhâsi’l-Yemeniyye), II, 279-281; Zübeyd Ahmed, el-Âdâbü’l-ǾArabiyye, II, 302-303, 327; MuǾcemü’l-maħŧûŧâti’l-mevcûde fî mektebâti İstânbûl ve Ânâŧûlî (haz. Ali Rıza Karabulut), [baskı yeri ve tarihi yok], III, 1463-1464.

İrfan İnce