ŞEYZELE

(شيذلة)

Ebü’l-Meâlî Şeyzele Azîzî b. Abdilmelik b. Mansûr el-Cîlî (ö. 494/1100)

Şâfiî âlimi.

Şeyzele lakabının anlamı ve Ebü’l-Meâlî’ye niçin verildiği bilinmemektedir. Şeyzele, İran’ın Gîlân bölgesinden olup bu bölgeye uğrayan İsmâil b. Abdurrahman es-Sâbûnî, Âmül’de Ebû Hâtim Mahmûd b. Hüseyin el-Kazvînî, 440 (1048) yılından önce gittiği Bağdat’ta Ebû Muhammed Hasan b. Îsâ b. Muktedir-Billâh, Ebû Tâlib İbn Gaylân el-Bezzâz ve Ebû Muhammed


Hasan b. Muhammed el-Hallâl gibi âlimlerden ders aldı. Çeşitli hocalardan hadis öğrendi ve Arap şiiriyle ilgilendi. Ancak İbn Sükkere gibi âlimler onun hadis bilgisini zayıf bulmaktadır (İbnü’n-Neccâr, XVII, 178). 486’da (1093) Bağdat’ta Bâbülezec’de kadılık görevine tayin edilen Şeyzele ile o bölgedeki Hanbelîler arasındaki ilişkilerin iyi olmadığı bilinmektedir. Ayrıca onun bölge insanları hakkındaki aşağılayıcı nüktelerinden söz edilmekte ve öldüğünde halkın sevindiği belirtilmektedir. Vaaz meclisleri tertipleyen, güzel konuşmasıyla ve Irak vâizlerinin şeyhi unvanıyla da anılan Şeyzele 17 Safer 494’te (22 Aralık 1100) Bağdat’ta vefat etti, Bâbıebrûz’da Ebû İshak eş-Şîrâzî’nin türbesinin karşısına defnedildi. Kaynaklarda fakih, usulcü, mütekellim, muhaddis, sûfî diye zikredilir; fasih ve keskin bir dile, zengin ezber birikimine ve sert bir mizaca sahip olduğu, zâ-hidâne bir hayat yaşadığı belirtilir. Fıkıhta Şâfiî olan Şeyzele bazı eserlerde kaydedildiğine göre kendisini itikadda Eş‘arî gibi gösteriyordu (İbnü’l-Cevzî, XVII, 69-70; İbn Hallikân, III, 259-260). Talebeleri arasında Ebü’l-Hasan Muhammed b. Mübârek b. Hal, Hüseyin b. Ali b. Selmân el-En-sârî, Şühde el-Kâtibe gibi isimler yer alır. Bilinmesi farz-ı ayın olan hususların ya ilmini yapıp tahkik yahut sorup soruşturup taklit yoluyla öğrenilmesi gerektiğini belirten Şeyzele, herkesten tahkik ehli olmasını istemenin hayatı sürdürülemez duruma getireceğine dikkat çekmiştir (Şühde el-Kâtibe, s. 159-160).

Eserleri. 1. LevâmiǾu envâri’l-ķulûb fî cemîǾi esrâri’l-maĥbûb. Aşka ve Allah aşkının merhalelerine dairdir (nüshaları için bk. Brockelmann, GAL, I, 558; Suppl., I, 775). 2. el-Burhân fî müşkilâti’l-Ķurǿân. Ulûmü’l-Kur’ân’la ilgili en eski eserlerden olup Süyûtî bu eseri el-İtķān’ın kaynakları arasında zikretmiştir (I, 20). 3. Ġarîbü’l-Ķurǿân (İbn Hacer el-Askalânî, s. 394). 4. Dîvânü’l-üns ve meydânü’l-fürs. Alfabetik olarak sıralanmış mev‘izaya dair 115 fasıldan oluştuğu belirtilmektedir (Keşfü’ž-žunûn, I, 777). 5. Meşyeħa (İbnü’n-Neccâr, XVII, 176; Zehebî’nin kendisine nisbet ettiği MuǾcem de [AǾlâmü’n-nübelâǿ, XIX, 174] aynı eser olmalıdır). 6. MeśâriǾu’l-Ǿuşşâķ (Zehebî, el-Ǿİber, II, 370).

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Asâkir, Tebyînü keźibi’l-müfterî, s. 149, 164-165, 317; Şühde el-Kâtibe, el-ǾUmde mine’l-fevâǿid ve’l-âŝâri’s-sıĥâĥ ve’l-ġarâǿib fî Meşyeħati Şühde (nşr. Rif‘at Fevzî Abdülmuttalib), Kahire 1415/1994, s. 159-160; İbnü’l-Cevzî, el-Muntažam (Atâ), XVII, 69-70; İbnü’n-Neccâr el-Bağdâdî, Źeylü Târîħi Baġdâd (nşr. Mustafa Abdülkādir Atâ), Beyrut 1417/1997, XVII, 176-178; İbn Hallikân, Vefeyât, III, 259-260; Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, XIX, 174-175; a.mlf., el-Ǿİber, II, 370; Sübkî, Ŧabaķāt (Tanâhî), V, 235-237; İbn Hacer el-Askalânî, el-MuǾcemü’l-müfehres (nşr. M. Şekkûr el-Meyâdînî), Beyrut 1418/1998, s. 394; Süyûtî, el-İtķān (Bugā), I, 20-21; Keşfü’ž-žunûn, I, 241, 777; II, 1568; Ahlwardt, Verzeichnis, III, 120-121; Brockelmann, GAL, I, 558; Suppl., I, 775.

Mehmet Suat Mertoğlu