SEMERKANDÎ, Ubeydullah b. Muhammed

(عبيد الله بن محمّد السمرقندي)

Ebû Muhammed Rüknüddîn Ubeydullāh b. Muhammed b. Abdilazîz es-Semerkandî (ö. 701/1301)

Müteahhir dönem Mâtürîdiyye âlimi.

Bârsâh (Bârşâh) diye tanındığı nakledilir. Nisbesinden Semerkantlı olduğu anlaşılmakta ve VII. (XIII.) yüzyılın ortalarında doğduğu tahmin edilmektedir. Allâme, Rükneddin, Veliyyüddin, Zekiyyüddin, Zeynüddin gibi lakaplarla anılır. Bağdat’ta Müstansıriyye Medresesi’nde Muzafferüddin İbnü’s-Sââtî’nin öğrencisi oldu, 8 Receb 690’da (7 Temmuz 1291) hocasından MecmaǾu’l-baĥreyn ve mülteķa’n-neyyireyn adlı eserini rivayet etme icâzeti aldı (Mahmûd b. Süleyman el-Kefevî, vr. 261a, 283a). Ardından Dımaşk’a gidip yerleşti. Önce camilerde ve Zâhiriyye Medresesi’nde müderrislik yaptı, daha sonra Nûriyye Medresesi müderrisliğine tayin edildi. Ancak görevine başladığı ilk günlerde Zâhiriyye Medresesi’nin dârülhadis bölümünde bekçilik yapan Ali el-Havrânî tarafından parasını gasbetmek amacıyla geceleyin öldürülerek medresenin havuzuna atıldı (12 Safer 701 / 17 Ekim 1301). İki ay sonra sorgulanan katil suçunu itiraf etti ve aynı yerde idam edildi (Safedî, AǾyânü’l-Ǿaśr, III, 207; İbn Kesîr, XIV, 18; İbn Hacer, II, 433; Temîmî, IV, 428). Kaynaklar öğrencilerinden sadece Yahyâ b. Süleyman b. Ali el-Âzerbaycânî’nin adını zikreder (Kureşî, III, 589).

Döneminde Hanefî mezhebinin önemli âlimlerinden biri olarak tanıtılan Ubeydullah es-Semerkandî kelâm, fıkıh, tefsir, hadis ve tasavvufta yetişmiş, bu alanlarda teliflerde bulunmuştur. Eserlerini öğrencilerin yararlanabileceği bir sistemle yazmıştır. Fıkıhta Hanefiyye, kelâmda Mâtürîdiyye mezhebine mensuptur. Kitaplarında Ebû Mansûr el-Mâtürîdî’den “İmâmü’l-hüdâ” unvanıyla bahsederek bazı görüşlerini aktarmış, Ebû Hanîfe, Ebü’l-Leys es-Semerkandî, Ebü’l-Yüsr el-Pezdevî, Ebü’l-Muîn en-Nesefî gibi âlimlerden nakiller yapmış, muhalif mezhep ve akımlara karşı Ehl-i sünnet’i savunurken Mâtürîdiyye çizgisinde yer alıp Eş‘ariyye’yi eleştirmiş, böylece döneminde Mâtürîdiyye’nin belli başlı temsilcilerinden biri olarak kabul edilmiştir (bk. MÂTÜRÎDİYYE). Semerkandî usûl-i fıkıhla da ilgilenmiş ve Hanefiyye ile Şâfiiyye arasındaki ihtilâfları özetleyen CâmiǾu’l-uśûl’ü kaleme almıştır. Âbid ve zâhid bir kişi olarak tanıtılan Semerkandî tasavvufa da alâka duymuştur. Kitaplarında Cüneyd-i Bağdâdî’den nakillerde bulunmuş, esmâ-i hüsnâya dair yaptığı açıklamalarda tasavvufî bir üslûp kullanmıştır. Semerkant ve Buhara yöresinin din anlayışına bağlı olarak yetişen Habbâzî, Burhâneddin en-Nesefî, Ebü’l-Berekât en-Nesefî gibi âlimlerin tasavvufa bağlılık geleneğini sürdüren Semerkandî naslara aykırı inançları benimseyen mutasavvıfları eleştirip zındıklıkla itham etmiştir.

Dikkat çeken bazı görüşleri şöyledir: Cenâb-ı Hakk’ın lutuf ve ihsanı çerçevesinde müttakilerin ilham ve sâdık keşf vasıtasıyla bilgi sahibi olmaları mümkündür; ancak şeytânî vesveseler ve nefsânî arzuların da karışabileceği bu tür bilgiler kesinlik taşımaz ve delil teşkil etmez (ǾAķāǿidüş-Şeyħ Rükniddîn, vr. 1b; el-ǾAķīdetü’r-Rükniyye, vr. 3b-4a). Allah’ın varlığı, fıtrî eğilimin yanı sıra aklî istidlâl ve kalbin mâsivâdan tasfiye edilmesi halinde keşf yoluyla da bilinebilir. Bu sebeple insan fıtratı bozulsa bile kişi akıl yürüterek Allah’a iman etmekle yükümlüdür (el-ǾAķīdetü’r-Rükniyye, vr. 24b, 42b). İlâhî ilmin varlık ve olaylara taalluku hakkında Kur’an’da “bilelim diye” (el-Bakara 2/143) şeklinde yer alan ifadeler mecaz olup “vuku bulmasını görmek” anlamındadır. Allah’ın rüyada ve uyanıklık halinde keyfiyetsiz olarak gözle görülmesi teorik açıdan mümkündür. Bazı velîlerce rüyada görülmekle birlikte imtihanın gerçekleşmesi esnasına bağlı olarak uyanıklık halinde görülmesi mümkün değildir. Âhirette vuku bulacak rü’yetin keyfiyeti ise bilinemez. Haberî sıfatlara iman edip keyfiyetine ilişkin bilgiyi ilâhî ilme havale etmek gerekir. Şakî olan saîd, saîd olan şakî durumuna gelebilir, bu sebeple bazılarınca ileri sürülen “muvâfât” telakkisi yanlıştır. Nübüvvet ilâhî emirlerin bilinmesi için gereklidir, bunlara akıl yürütmek suretiyle vâkıf olmak mümkün değildir. Hz. Peygamber’in nübüvvetine dair önemli delillerden biri onun Kur’an’a titizlikle uymasıdır. Hz. Âişe’nin söylediği gibi o gerçek bir peygamber olmasaydı Zeyneb’le ilgili kıssayı Kur’an’da zikretmeyip gizli tutardı (a.g.e., vr. 14a-b, 22a, 23b-24b, 28b-29a, 43a).

Eserleri. 1. ǾAķāǿidü’ş-Şeyħ Rükniddîn es-Semerķandî. Müellifin kelâm ilmine dair en hacimli eseridir. Kitapta kelâmla tasavvuf yöntemini birleştiren bir üslûp kullanılarak itikadî meseleler ele alınmıştır. Tek yazma nüshası bilinen eserin bazı kısımları okunamamaktadır (Süleymaniye Ktp., Cârullah Efendi, nr. 1248). 2. el-ǾAķīdetü’r-Rükniyye fî şerĥi lâ ilâhe illallāh Muĥammedün resûlüllāh. Kaynaklarda Şerĥu kelimeteyi’ş-şehâde adıyla da geçer (Keşfü’ž-žunûn, II, 1043; Hediyyetü’l-Ǿârifîn, I, 472). Hidîviyye Kütüphanesi katalogunda sadece el-ǾAķīde adıyla kaydedilmiş (Fihristü’l-kütübħâneti’l-Ħidîviyye, II, 43), A. J. Wensinck buna dayanarak eserden Şerĥu lâ ilâhe illallāh ismiyle söz etmiş (The Muslim Creed, s. 284), Brockelmann da bu bilgiye atıfta bulunarak aynı adı tekrar etmiştir (GAL Suppl., II, 946). Adındaki “rükniyye” kelimesinin yanlış olarak “zekiyye” şeklinde okunması ve kütüphane kataloguna böyle girmesi sonucu (Süleymaniye Ktp., Şehid Ali Paşa, nr. 1691) eser, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi’ne el-ǾAķīdetü’z-zekiyye ismiyle madde başı olmuştur. Bir önceki kitabın özeti mahiyetinde olan eser Mustafa Sinanoğlu tarafından tahkik edilerek yayımlanmıştır (İstanbul 2008).3. Şerĥu’l-esmâǿi’l-ĥüsnâ. Eserde ilâhî isimler ve zât-sıfat ilişkisi gibi konular kelâmî-tasavvufî bir üslûpla ele alınmaktadır (Süleymaniye Ktp., Dârülmesnevî, nr. 178; İÜ Ktp., nr. 3109). 4. Risâle fi’l-îmân ve’l-küfr. Eserde Allah’ın varlığını bilmek açısından iman ve inkâr konusu üzerinde durulur (Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 1695, Hekimoğlu Ali Paşa, nr. 933; Köprülü Ktp., Mehmed Âsım Bey, nr. 244). 5. Risâletü’l-Ǿubûdiyye. İbadetin ve ilâhî emirlere itaat etmenin sahih olmasına ilişkin şartlarla bunların çeşitlerine dairdir


(Süleymaniye Ktp., Beşir Ağa, nr. 387; Bursa Eski Yazma ve Basma Eserler Ktp., Ulucami, nr. 1674). 6. Risâletü’t-tevbe (Süleymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 2354; Beşir Ağa, nr. 387). 7. Risâle fi’r-rûĥ. Ruhun mahiyeti hakkında kelâm ve tasavvuf açısından bazı değerlendirmeler içerir (Süleymaniye Ktp., Hekimoğlu Ali Paşa, nr. 933). 8. er-Risâletü’l-insâniyye. Varlık mertebelerinde insanın yerine, ruhuna ve nefsine ilişkin küçük bir risâledir (Süleymaniye Ktp., Beşir Ağa, nr. 387). 9. Risâle fî ĥaķīķati’l-Ǿâlem. Âlemin yaratılmasının hikmeti ve nûr-i Muhammedî konularının tasavvufî bakış açısıyla işlendiği bir eserdir (Süleymaniye Ktp., Beşir Ağa, nr. 387; Hekimoğlu Ali Paşa, nr. 933). 10. CâmiǾu’l-uśûl. Hilâf ilmine dair olan eserde medrese öğrencilerine yönelik olarak Şâfiîler ile Hanefîler arasındaki mezhep ihtilâfları ana hatlarıyla incelenmiştir. Eser müellifi tarafından Telħîśu CâmiǾi’l-uśûl adıyla özetlenmiştir (Murad Molla Ktp., Murad Molla, nr. 641; Süleymaniye Ktp., Fâtih, nr. 1318). 11. el-ĶavâǾidü’l-fıķhiyye. Eserde bazı temel fıkıh ilkeleri fer‘î meselelerle irtibatlı olarak incelenmektedir (Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 3896; Fâtih, nr. 1318). 12. İǾcâzü’l-Ķurǿân (Süleymaniye Ktp., Lâleli, nr. 168). 13. Tefsîrü’s-Semerķandî. Sûre tertibine riayet edilerek seçilen bazı âyetlerin kelâmî-tasavvufî üslûpla yapılmış tefsiridir (Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 3896). 14. Mülaħħaś min Şerĥi MeǾâni’l-âŝâr. Hadisler arasında çelişki bulunduğu iddiasını reddetmek amacıyla Ebû Ca‘fer et-Tahâvî tarafından yazılan eserin bir özetidir (Millet Ktp., Feyzullah Efendi, nr. 931).

BİBLİYOGRAFYA:

Ubeydullah b. Muhammed es-Semerkandî, ǾAķāǿidü’ş-Şeyħ Rükniddîn es-Semerķandî, Süleymaniye Ktp., Cârullah Efendi, nr. 1248, vr. 1b; a.mlf., el-ǾAķīdetü’r-Rükniyye fî şerĥi lâ ilâhe illallāh Muĥammedün resûlüllāh, Süleymaniye Ktp., Şehid Ali Paşa, nr. 1691, vr. 1a-b, 3b-4a, 14a-b, 22a, 23b-24b, 28b-29a, 42b-43a; Safedî, el-Vâfî, XIX, 413; a.mlf., AǾyânü’l-Ǿaśr (nşr. Ali Ebû Zeyd v.dğr.), Beyrut-Dımaşk 1418/1998, II, 633; III, 207-208; İbn Kesîr, el-Bidâye, XIV, 17, 18; Kureşî, el-Cevâhirü’l-muđıyye, III, 589; İbn Hacer, ed-Dürerü’l-kâmine, II, 433; Nuaymî, ed-Dâris fî târîħi’l-medâris (nşr. Ca‘fer el-Hasenî), Dımaşk 1367/1948, I, 545; Mahmûd b. Süleyman el-Kefevî, Ketâǿibü aǾlâmi’l-aħyâr min fuķahâǿi meźhebi’n-NuǾmâni’l-muħtâr, Süleymaniye Ktp., Reîsülküttâb, nr. 690, vr. 261a, 283a; Temîmî, eŧ-Ŧabaķātü’s-seniyye, IV, 428; Keşfü’ž-žunûn, II, 1043; Fihristü’l-Kütübħâneti’l-Ħidîviyye, II, 43; Brockelmann, GAL Suppl., II, 946; Hediyyetü’l-Ǿârifîn, I, 472; A. J. Wensinck, The Muslim Creed, New Delhi 1979, s. 284; Yusuf Şevki Yavuz, “Âmentü”, DİA, III, 29.

Mustafa Sinanoğlu