SECÂVENDÎ, Muhammed b. Tayfûr

(محمّد بن طيفور السجاوندي)

Ebû Abdillâh (Ebû Ca‘fer) Muhammed b. Tayfûr es-Secâvendî el-Gaznevî (ö. 560/1165)

Tefsir ve kıraat âlimi.

Hayatına dair yeterli bilgi yoktur. Sîstan bölgesinde (Dihhudâ, VIII, 12080) Rudolf Sellheim’in tanımlamasına göre Kâbil ile Gazne arasında bir köy olan Segâvend’de (Arapça’da Secâvend) doğmuş olmalı ki bu nisbe ile meşhur olmuştur. Gaznevî nisbesi, onun bu şehirde tahsil maksadıyla bir süre bulunduğunu veya ilmî hayatını burada geçirdiğini düşündürmektedir. Biyografisine İnbâhü’r-ruvât’ta yer veren en eski müellif olan İbnü’l-Kıftî’nin (ö. 646/ 1248) onun hakkında yazdıkları birkaç satırı geçmediği gibi Zehebî, İbnü’l-Cezerî gibi müellifler de İbnü’l-Kıftî’nin kaydettikleri üzerine bir şey ekleyememiştir. Zehebî, Secâvendî’nin hocalarının kimler olduğuna ve kendisinden kimlerin faydalandığına dair bir bilgisinin bulunmadığını ayrıca ifade etmektedir. İbnü’l-Kıftî’nin onun tefsirinden söz ederken hacminin küçük olmasına rağmen önemli ve faydalı yanlarına işaret etmesi, Zehebî’nin Kitâbü’l-Vaķf ve’l-ibtidâǿ adlı eserini zikrederken bu çalışmanın müellifin derinliğini gösterdiğini belirtmesi onu ancak eserleriyle değerlendirebildiklerini göstermektedir. İbnü’l-Kıftî, Secâvendî’nin vefat tarihi için “VI. asrın ortaları” ifadesini kullanırken Safedî bu tarihi 560 (1165) olarak zikretmiş, daha sonraki müellifler aynı tarihi tekrarlamıştır.

Secâvendî özellikle kıraat ve Kur’an’da vakıf yerleri hakkındaki çalışmalarıyla tanınmıştır. Kendisinden önce Ebû Bekir İbnü’l-Enbârî, Ebû Ca‘fer en-Nehhâs, Ebû Amr ed-Dânî gibi müellifler vakıf ve ibtidâ konusunu işleyen eserler kaleme almışsa da mushaf yazımında onun kullandığı terimler ve rumuzlar kabul görerek yaygınlık kazanmıştır. Günümüzde de pek çok İslâm ülkesinde basılan mushaflarda onun sistemi dikkate alınmakta ve onun kullandığı rumuzlar kullanılmaktadır. İbnü’l-Enbârî vakıf yerleri için tâm, hasen, kabih; Ebû Amr ed-Dânî tâm muhtâr, kâfin câiz, sâlih (hasen) mefhum, kabih metrûk gibi terimler kullanırken Secâvendî lâzım (م), mutlak (ط), câiz (ج), mücevvez li-vechin (ز), murahhas li-zarûretin (ص) terimlerini belirlemiş, vakfın câiz olmadığı yerlere de lâm-elif (لا) koymuştur.

Eserleri. 1. ǾAynü’l-meǾânî fî tefsîri’s-sebǾi’l-meŝânî. Daha sonra yazılan bazı tefsirlerin kaynakları arasında yer alan mukaddimesinde tefsir usulü, Mekkî-Medenî âyetler, nâsih-mensuh gibi konular üzerinde durulan, kıraat imamları ile râvilerine yer verilen eserde dil ve kıraat farklılıkları ele alınmış, sûre başlarında o sûredeki harf, kelime ve âyet sayısı belirtilmiş, âyetlerdeki vakıf noktaları gösterilmiş ve nüzûl sebeplerine işaret edilmiş, ahkâm âyetlerinde kısa fıkhî izahlar yapılmış ve mezhep imamlarının görüşleri kaydedilmiştir (yazma nüshaları için bk. el-Fihrisü’ş-şâmil, I, 204; Mollaibrahimoğlu, s. 105). Hamed el-Yahyâ, tefsirin Nisâ sûresinin sonuna kadar olan bölümünü doktora tezi olarak tahkik etmiştir. Eserin müellifin oğlu Ahmed es-Secâvendî tarafından İnsânü ǾAyni’l-meǾânî adıyla ihtisar edildiği belirtiliyorsa da Mollaibrahimoğlu’na göre (s. 114) bu çalışma ǾAynü’l-meǾânî’den de yararlanılarak yazılmış muhtasar bir tefsirdir. 2. Ǿİlelü’l-vuķūf (el-Vaķfü ve’l-ibtidâǿü’l-kebîr). Müellifin aynı konuda yaptığı iki çalışmadan hacimli olanıdır. Eser Muhammed b. Abdullah b. Muhammed el-Îdî tarafından tahkik edilerek neşredilmiştir (I-III, Riyad 1415/1994). Muhsin Hâşim Dervîş de kitap üzerinde doktora çalışması


yaparak onu tahkik etmiş ve Kitâbü’l-Vaķf ve’l-ibtidâǿ adıyla yayımlamıştır (Amman 1422/2001). 3. Ġarâǿibü’l-Ķurǿân. 4. MaǾrifetü aĥzâbi’l-Ķurǿân ve en-śâfihî ve erbâǾihî ve eczâǿih (kaynaklarda zikredilmeyen son iki eserin nüshaları için bk. el-Fihrisü’ş-şâmil, I, 204). 5. el-Vaķfü ve’l-ibtidâǿü’ś-śaġīr. 6. Ǿİlelü’l-ķırâǿât. Son iki eserin günümüze ulaşıp ulaşmadığına dair bir bilgi yoktur.

BİBLİYOGRAFYA:

Ebû Bekir İbnü’l-Enbârî, Îżâĥu’l-vaķf ve’l-ibtidâǿ (nşr. Muhyiddin Abdurrahman Ramazan), Dımaşk 1390/1971, I, 149-150; Ebû Amr ed-Dânî, el-Müktefâ fi’l-vaķf ve’l-ibtidâǿ (nşr. Yûsuf Abdurrahman el-Mar‘aşlî), Beyrut 1404/1984, s. 138-139; İbnü’l-Kıftî, İnbâhü’r-ruvât, III, 153; Zehebî, Târîħu’l-İslâm: sene 551-560, s. 368-369; Safedî, el-Vâfî, III, 178; İbnü’l-Cezerî, Ġāyetü’n-Nihâye, II, 157; Dâvûdî, Ŧabaķātü’l-müfessirîn, II, 155-156; el-Fihrisü’ş-şâmil: ǾUlûmü’l-Ķurǿân, maħŧûŧâtü’t-tefsîr ve Ǿulûmüh (nşr. el-Mecmau’l-melekî), Amman 1989, I, 204; Süleyman Mollaibrahimoğlu, Süleymaniye Kütüphanesi’nde Bulunan Yazma Tefsirler, İstanbul 2002, s. 103-105, 113-114, 207, 297, 393; R. Paretb, “Secâvendî”, İA, X, 301-302; R. Sellheim, “al-Saғјāwandī”, EI² (İng.), VIII, 739; Dihhudâ, Luġatnâme, VIII, 12080.

Tayyar Altıkulaç