SÂTI‘ el-HUSRÎ
(ساطع الحصري)
Mustafâ Sâtı‘ b. Muhammed Hilâl b. Seyyid Mustafâ el-Husrî (1880-1968)
Arap asıllı Osmanlı eğitimcisi ve Arap milliyetçisi.
Yemen’in San‘a şehrinde doğdu. Halep’in ileri gelen tüccar ailelerinden birine mensuptur. İstînaf Mahkemesi reisi olan babasının memuriyeti dolayısıyla on üç yaşına kadar San’a, Adana, Ankara, Trablusgarp ve Konya’da bulundu. 1893’te girdiği Mekteb-i Mülkiyye’den 1900’de mezun olduktan sonra Yanya vilâyeti idâdîsinde öğretmenliğe başladı. 1904’te öğretmenlik görevi yanında Yanya vilâyeti maiyet memurluğuna, 1905’te Kosova’ya bağlı Radoviç’e, 1907’de Manastır’a bağlı Florina’ya kaymakam tayin edildi. Bu görevleri sırasında Balkanlar’da giderek güçlenmekte olan milliyetçilik hareketleri hakkında bilgi sahibi oldu. Manastır’da kaldığı yıllarda İttihat ve Terakkî Cemiyeti üyeleriyle beraber çalıştı, ancak cemiyete üye olmadı. O da İttihatçılar gibi II. Abdülhamid rejiminin sona erdirilmesi ve meşrutiyet idaresinin yeniden kurulması gerektiğine inanıyordu. Temmuz 1908’de ilân edilen II. Meşrutiyet’i desteklemek için yaptığı konuşmalar Manastır’da Neyyir-i Hakîkat mecmuasında yayımlandı. Kısa süre sonra İstanbul’a döndü. Hemen ardından Envâr-ı Ulûm adlı bir dergi çıkardı. Eylül 1908’de Dârülmuallimîn-i İbtidâiyye, kasımda Dârülmuallimîn-i Âliye müdürlüğüne tayin edildi. Müdür yardımcılığı görevine Ismayıl Hakkı Bey’i (Baltacıoğlu) getirdi. Bu sırada okulun öğretim programını ve personelini yenileme çabalarıyla dikkat çekti. Okulda verdiği konferansta toplumların geri kalması veya ilerlemesinin din ve milliyetle ilgisinin bulunmadığını, geri kalmanın en önemli sebebinin taassup ve bilgisizlik olduğunu söyledi. Konferansın metni aynı yıllarda çıkarmaya başladığı Tedrîsât-ı İbtidâiyye Mecmuası’nda neşredildi. 1910’da Batı eğitim sistemlerini incelemek amacıyla iki ay süren bir Avrupa seyahatine çıktı. Avrupa dönüşü verdiği konferansta başarının sırrının azim ve çalışma olduğu üzerinde durdu. 1911’de Anadolu ve Rumeli gezilerine çıktı. Müdürlüğü sırasında Mekteb-i Mülkiyye’de ve Dârülhilâfe Medresesi’nde ders vermenin yanı sıra bir hemşire okulu açtı. Balkan savaşlarının olumsuz etkileri üzerine konferanslar verdi, gazetede yazılar yayımladı.
Bunları daha sonra Ümit ve Azim, Vatan İçin adlarıyla kitap haline getirdi. Bu dönemde Terbiye isimli bir dergi çıkardı. 1912’de Maarif nâzırı ile anlaşmazlığa düşerek istifa ettiyse de ertesi yıl Dârüşşafaka müdürlüğü göreviyle tekrar memuriyete döndü. Temmuz 1914’te dört ay süren ikinci Avrupa seyahatine çıktı. Bu gezide daha çok anaokulları üzerinde durdu. 1915’te Yeni Mekteb’i kurdu. Tevfik Fikret ile görüş birliği içinde açılan bu okul kız öğretmen okulu niteliğindeydi. Okulun bünyesinde kurduğu çocuk yuvasının başına kız kardeşi Neriman Hanım’ı getirdi. Kumkapı’da açılan ve daha sonra Teşvikiye’ye taşınan okul onun İstanbul’dan ayrılmasından sonra Fevziye Mektebi adını aldı. 1916’da Hüseyin Hüsnü Paşa’nın kızı Cemile Hanım’la evlendi.
Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’nda yenilmesi, Arap topraklarının Osmanlı yönetiminden çıkması, İstanbul’da bulunan Osmanlıcılık fikrine bağlı Arap kökenli birçok kişi gibi Sâtı Bey’i de yol ayırımında bıraktı. İstanbul’dan ayrılmayı düşünen Sâtı Bey kararını Nisan 1919’da toplanan Matbuat Kongresi’nde açıkladı. Ona göre Osmanlı Devleti çatısı altında iyi yetişen Araplar’ın yeni şartlardaki en önemli görevi, bilgi ve birikimlerini Arap topraklarında kurulacak olan yönetimlerin hizmetine sunmaktı. Arkadaşları ve öğrencilerinin karşı çıkmasına rağmen Temmuz 1919’da İstanbul’dan ayrılarak Suriye’ye gitti. Faysal hükümeti döneminde bir süre eğitim müfettişliği ve müdürlüğü yapmasının ardından eğitim bakanlığına getirildi. Temmuz 1920’de Fransa, Suriye’yi işgal edip Faysal hükümetine son verince ülkeden ayrıldı. İtalya, İsviçre ve İstanbul’da Faysal adına temaslarda bulundu. Kahire’de Mısır eğitim sistemi, Mısırlılar’ın Araplığı ve Arap milliyetçiliği konularında çalışmalarını sürdürürken İngiltere tarafından Irak krallığına getirilen Faysal’ın Temmuz 1921’de daveti üzerine Bağdat’a gitti. Bağdat’ta yirmi yıl eğitim hizmetleriyle meşgul oldu. Eğitim Genel Müdürlüğü (1923-1927), Dârülmuallimîn’de hocalık (1927-1931), eğitim başmüfettişliği (1931), Bağdat Üniversitesi Hukuk Fakültesi dekanlığı (1932-1935) ve Eski Eserler genel müdürlüğü (1936-1941) yaptı. İngiltere’ye karşı giderek artan tepkinin 1941’de ihtilâle dönüşmesinin ardından Irak, İngiltere tarafından ikinci defa işgal edildiğinde birçok Arap milliyetçisi gibi o da Irak vatandaşlığından çıkarıldı. Haziran 1941’de Halep’e gönderildi, oradan Beyrut’a geçti. Beyrut’ta resmî bir görev almayıp fikirlerinden çok etkilendiği İbn Haldûn üzerine araştırmalarını yoğunlaştırdı. Bu çalışmaların sonucu olan Dirâsât Ǿan Muķaddimeti İbn Ħaldûn 1943’te yayımlandı. 1944’te Fransız manda yönetiminin eğitim alanındaki uygulamalarına karşı eğitimde millîleşme politikaları geliştirmek amacıyla Suriye hükümetinin davetlisi olarak Şam’a gitti. Ancak eğitim alanında gerçekleştirmek istediği reformlara karşı çıkılınca istifa ederek Beyrut’a döndü (Kasım 1946).
1947’de Kahire’ye giden Sâtı Bey, 1945’te oluşturulan Arap Birliği’nde Kültür müşaviri olarak çalışmaya başladı. 1953’te yeni kurulan Yüksek Araboloji Enstitüsü’nün müdürü oldu. Emekliye ayrıldığı 1957 yılına kadar bu görevde kaldı. Emeklilik dönemini Bağdat’ta, Beyrut’ta ve Kahire’de geçirdi. Bu dönemdeki en önemli faaliyeti hâtıralarını yazmak oldu. Irak’la ilgili hâtıraları (1921-1941) neşredildi (Beyrut 1967, 1968). 1967’de Osmanlı dönemine dair hâtıralarını yazmakla meşgul olduğu bilinmekle birlikte bunların yayımlandığı tesbit edilememiştir. 24 Aralık 1968’de Bağdat’ta vefat etti ve İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe Camii bitişiğindeki Âzamiye Mezarlığı’na defnedildi. Sâtı Bey, İstanbul’dan ayrıldıktan sonra Türkiye ile irtibatını kesmemiş, kız kardeşi Neriman Hanım felsefe profesörü Nusret Hızır ile evlenerek Ankara’ya yerleşmiştir.
Sâtı Bey, milliyetçilik hareketlerinin giderek güçlendiği bir dönemde Osmanlılığa kuvvetle inanmış bir eğitimci olarak her türlü milliyetçi akıma karşı çıkmış, Osmanlılık idealinin gerçekleşmesi için eğitimin çok önemli olduğu fikrinden hareketle çalışmalarının hemen tamamını bu alana hasretmiştir. Onun 1919 öncesinde ısrarla savunduğu düşünceler Osmanlı vatanperverliği, azimle çalışmak, gençleri küçük yaştan itibaren modern eğitimle yetiştirmek şeklinde özetlenebilir. Osmanlı Devleti’nin sona ermesiyle Osmanlılık fikrinin yerini Arap milliyetçiliği almış, modern eğitim konusundaki tavrını hayatının sonuna kadar sürdürmüştür. Sâtı Bey’in Osmanlılık anlayışında olduğu gibi Arapçılık fikrinde de din önemli bir yer almamıştır. Ona göre Arap milletinin dayandığı temel unsurlar din, etnik köken ve bölge aidiyeti değil dil ve tarih birlikteliğidir. Bu temeller üzerine inşa edilecek Arap birliği hedefine ancak seküler bir anlayışla verilecek modern eğitim sayesinde ulaşacaktır. Sâtı Bey’in milliyetçilik anlayışının şekillenmesinde İbn Haldûn’un asabiyet fikriyle Alman birliğinin oluşumunda dil ve tarih unsuruna vurgu yapan J. G. Fichte’nin etkili olduğu görülmektedir. Dine karşı mesafeli duruşu Arap kimliğinde dinin önemine vurgu yapan kesimlerce tepkiyle karşılanırken Baasçılar ve Nâsırcılar üzerinde etkili olmuştur. Hayatının yaklaşık son elli yılını bu temeller üzerine inşa etmeye çalıştığı Arap milliyetçiliği ideolojisine adayan Sâtı Bey’in bir eserine başlık olarak seçtiği “el-‘Urûbetü evvelen” (önce Araplık) ifadesi onun hayatının ikinci döneminin özeti sayılabilir.
Eserleri. Sâtı Bey’in kırkın üzerinde eseri vardır. Ayrıca 1919 öncesinde İstanbul’da başta Tedrîsât-ı İbtidâiyye Mecmuası, Terbiye ve Muallim gibi dergilerle Tanin ve Sabah gibi gazetelerde, 1920’lerden itibaren Bağdat, Beyrut, Dımaşk ve Kahire’de el-Âdâb, eŝ-Ŝeķāfe, er-Risâle, Ĥavliyyâtü’ŝ-ŝeķāfeti’l-ǾArabiyye, Mecelletü’t-Terbiye ve’t-taǾlîm, Mecelletü MecmaǾi’l-luġati’l-ǾArabiyye gibi mecmualarda ve Avrupa’da bazı dergilerde makaleleri yayımlanmıştır. A) Türkçe Ders Kitapları: Târîh-i Tabîîden İlm-i Hayvânât (İstanbul 1321); Ma‘lûmât-ı Zirâiyye (İstanbul 1321); Etnografya (İlm-i Akvâm) (İstanbul 1327); Târîh-i Tabîîden İlm-i Nebâtât (İstanbul 1327); Mebâdî-i Ulûm-i Tabîiyye’den Fizik ve Kimya (İstanbul 1327); Dürûs-ı Eşyâ (I-II, İstanbul 1327-1330); Mebâdî-i Ulûm-i Tabîiyye’den Tatbîkāt-ı Zirâiyye (İstanbul 1328); Mebâdî-i Ulûm-i Tabîiyye’den Fizik ve Kimya, Tatbîkāt-ı Zirâiyye, Sınâiyye, Sıhhıyye ve Beytiyye (İstanbul 1328); Mebâdî-i Ulûm-i Tabîiyye’den Târîh-i Tabîî ve Tatbîkî (İstanbul 1328). B) Türkçe Diğer Eserleri: Fenn-i Terbiye (İstanbul 1325, 1327, pedagoji alanında Türkçe’de yayımlanan ilk eser olarak kabul edilir); Lâyihalarım (İstanbul 1326, Dârülmuallimîn müdürlüğü sırasında Maarif Nezâreti’ne sunduğu altı lâyihadan oluşmaktadır); Vatan İçin (İstanbul 1329); Ümit ve Azim (İstanbul 1329); Büyük Milletler: Japonlar ve Almanlar (İstanbul 1329). C) Arapça Eğitimle İlgili Eserleri: el-Ķırâǿatü’l-Ħaldûniyye
(Bağdat 1922); Mürşidü’l-Ķırâǿati’l-Ħaldûniyye (Bağdat 1922); Dürûs fî uśûli’t-tedrîs (Bağdat 1928); MüsâǾidü’l-Ķırâǿati’l-Ħaldûniyye (Bağdat 1934); Teķārîr Ǿan ĥâleti’l-maǾârif fî Sûriye ve Ǿiķtirâĥât li-ıślâĥihâ (I-II, Dımaşk 1944-1946); Ârâǿ ve eĥâdîŝ fi’t-terbiye ve’l-ictimâǾ (Beyrut 1962). D) Arapça Diğer Eserleri: Naķdü taķrîri Lecneti Monro (Bağdat 1932); Dirâsât Ǿan Muķaddimeti İbn Ħaldûn (I-II, Beyrut 1943-1944; Mısır 1953, Süleyman Uludağ tarafından tekmile kısmı hariç Türkçe’ye çevrilmiştir [İbni Haldûn Üzerine Araştırmalar, İstanbul 2001]); Ârâǿ ve eĥâdîŝ fi’t-terbiye ve’t-taǾlîm (Kahire 1944); Ârâǿ ve eĥâdîŝ fi’l-vaŧaniyye ve’l-ķavmiyye (Kahire 1944); Yevmu Meyselun (Beyrut 1947, Sydney Glazer tarafından İngilizce’ye çevrilmiş ve müellifin bu baskı için yazdığı önsözle birlikte yayımlanmıştır [The Day of Maysalon, Washington DC 1966]); Śafaĥât mine’l-mâżi’l-ķarîb (Beyrut 1948); Ârâǿ ve eĥâdîŝ fi’l-ķavmiyyeti’l-ǾArabiyye (Kahire 1951); Ârâǿ ve eĥâdîŝ fi’l-Ǿilm ve’l-aħlâķ ve’ŝ-ŝeķāfe (Kahire 1951); Ârâǿ ve eĥâdîŝ fi’t-târîħ ve’l-ictimâǾ (Kahire 1951); Muĥâđarât fî nüşûǿi’l-fikreti’l-ķavmiyye (Kahire 1951); el-ǾUrûbetü beyne düǾâtihâ ve muǾârıżîhâ (Beyrut 1952); el-Muĥâđaratü’l-iftitâĥiyye (Kahire 1953); el-ǾUrûbetü evvelen (Beyrut 1954); el-Bilâdü’l-ǾArabiyye münźü žuhûri’l-İslâm (Kahire 1954); DifâǾ Ǿani’l-Ǿurûbe (Beyrut 1956); el-Bilâdü’l-ǾArabiyye ve’d-devletü’l-Oŝmâniyye (Kahire 1957); Ârâǿ ve eĥâdîŝ fi’l-luġa ve’l-edeb (Beyrut 1958); Mâ hiye’l-ķavmiyye? (Beyrut 1959); Ĥavle’l-vaĥdeti’ŝ-ŝeķāfeti’l-ǾArabiyye (Beyrut 1959); Ĥavle’l-ķavmiyyeti’l-ǾArabiyye (Beyrut 1961); Ŝeķāfetünâ fî CâmiǾati’d-düveli’l-ǾArabiyye (Beyrut 1962); el-İķlîmiyye: Cüźûrühâ ve Büźûrühâ (Beyrut 1963); Ebhâŝ muħtâre fi’l-ķavmiyyeti’l-ǾArabiyye (Kahire 1964); ed-Düvelü’l-ǾArabiyye ve Ǿalâķatüha’l-ħâriciyye ed-diblümâsiyye (Beyrut 1966); Müźekkirâtî fi’l-ǾIrâķ (I-II, Beyrut 1967, 1968).
BİBLİYOGRAFYA:
M. Sâtı Bey, Eğitim ve Toplumsal Sorunlar Üzerine Konferanslar (haz. Osman Kafadar - Faruk Öztürk), Ankara 2002; Gövsa, Türk Meşhurları, s. 346; Ali Çankaya, Yeni Mülkiye Tarihi ve Mülkiyeliler, Ankara 1968-69, s. 844-859; W. L. Cleveland, The Making of an Arab Nationalist: Ottomanism and Arabism in the Life and Thought of Satı‘ al-Husri, Princeton 1971; a.mlf., “Atatürk Viewed by his Arab Contemporaries: The Opinions of Satı‘ al-Husri and Shakip Arslan”, IJTS, II/2 (1981-82), s. 15-23; Niyazi Berkes, İslâmlık, Ulusçuluk, Sosyalizm, Ankara 1975, s. 73-96; Hilmi Ziya Ülken, Türkiye’de Çağdaş Düşünce Tarihi, İstanbul 1979, s. 174-188; Cemâleddin el-Âlûsî, SâŧıǾ el-Ĥuśrî: Râǿidü’l-ķavmiyyeti’l-ǾArabiyye, Bağdad 1986; Mustafa Ergün, İkinci Meşrutiyet Devrinde Eğitim Hareketleri: 1908-1914, Ankara 1996, tür.yer.; Bassam Tibi, Arab Nationalism: A Critical Enquiry (ed. ve trc. Marion Farouk-Sluglett - Peter Sluglett), New York 1991, s. 116-202; Ahmed Yûsuf Ahmed v.dğr., SâŧıǾ el-Ĥuśrî: Ŝelâŝûne Ǿâmen Ǿale’r-raĥîl, Beyrut 1999; Fatma Çil, Satı Bey’in Hayatı, Eserleri ve Türk Eğitimine Katkıları (yüksek lisans tezi, 2004), MÜ Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü; Ekmeleddin İhsanoğlu v.dğr., Osmanlı Tabii ve Tatbiki Bilimler Literatürü Tarihi, İstanbul 2006, II, 997-1002; Adnan el-Hatîb, “el-Üstâź SâŧıǾ el-Ĥuśrî”, MMLADm., XLIV/3 (1969), s. 446-463; Ali Şakir Ergin, “Bir Mektup Bin Hatıra”, Yozgat Gündem, sy. 20, Yozgat 2007, s. 4-5; sy. 21 (2007), s. 4-6; sy. 22 (2007), s. 4-6; Y. M. Choueiri, “SaŧıǾ al-Ĥuśrī”, EI² Suppl. (İng.), s. 711-712.
Şit Tufan Buzpınar