SALÂT-ı VUSTÂ

(الصلاة الوسطى)

En hayırlı namaz veya orta namaz anlamında Kur’an’da geçen bir tabir.

Sözlükte “namaz” mânasındaki salât ile vustâ (orta) kelimelerinden oluşan salât-ı vustâ terkibi “orta namaz” anlamına gelmekle birlikte Bakara sûresinde (2/143) Muhammed ümmeti övülürken aynı kökten gelen vasat kelimesinin “aşırı uçlara sapmayıp itidali koruyan, dolayısıyla en hayırlı olan” şeklindeki anlamına bakarak (Taberî, II, 10-12) bunun “en hayırlı namaz” mânasına geldiğini de söylemek mümkündür. Bu tabir Kur’an’da bir âyette geçmekte olup (el-Bakara 2/238), “Namazlara ve orta namaza devam edin” ifadesinde namazlarla (salavat) beş vakit namazın tamamı kastedildiği halde salât-ı vustâ ayrıca zikredilmiştir. Âlimlerin çoğu salât-ı vustânın ikindi namazı olabileceğini söylemekle birlikte vustâ kelimesinin “orta” ve “en hayırlı” anlamlarına bağlı olarak değişik yorumlar da yapılmıştır. Bu konuda ashaptan gelen farklı rivayetler, salât-ı vustânın ne anlama geldiği hususunda onların da görüş birliğine varamadığını göstermektedir.

Salât-ı vustânın ikindi namazı olduğu şeklindeki yorum Hz. Ali, Ebû Hüreyre, Abdullah b. Ömer, Abdullah b. Abbas ve Hz. Âişe gibi sahâbîlerle bazı tâbiîn âlimleri ve müfessirlerden nakledilmiştir (a.g.e., II, 750-755). Bu anlayış, Hendek Gazvesi’nin kritik bir gününde ikindi namazını kılamayan Hz. Peygamber’in müşriklere bedduada bulunurken, “Bizi salât-ı vustâdan alıkoydular” ifadesini kullanmış olmasına dayanmaktadır (Buhârî, “Cihâd”, 98, “Meġāzî”, 39; Müslim, “Mesâcid”, 202; ayrıca bk. a.g.e., II, 755-760). Bunun yanında ikindi namazının faziletine dair bazı hadislerle Hafsa’nın mushafında söz konusu âyetteki “ve’s-salâti’l-vustâ”dan sonra “ve salâti’l-asri” ibaresinin yer aldığı rivayeti de göz önünde bulundurulmaktadır (a.g.e., II, 762-764). Taberî, salât-ı vustâyı ikindi namazı olarak açıklayan görüşün doğruya en yakın olduğunu söyler (a.g.e., II, 767-769). İkindinin orta namaz kabul edilişi kendisinden önce sabah ve öğlenin gündüze, daha sonra akşam ve yatsının geceye ait namazlar oluşu düşüncesine dayanır. Öte yandan salât-ı vustâ bazı rivayetlere dayanılarak öğle, akşam ve sabah namazları şeklinde yorumlanmış (a.g.e., II, 760-767), hatta bazıları bunun yatsı namazı olduğunu ileri sürmüştür (Elmalılı, I, 811). Bunun dışında yıl içinde Kadir gecesinin kesin biçimde bilinmeyişi ve her gecenin kadir olabileceği düşünülerek ihya edilmesinin gerekli sayılması gibi bütün namazların salât-ı vustâ konumunda olduğunu söyleyenler de vardır (Taberî, II, 767; Elmalılı, I, 811-812). Mâtürîdî de âyetin “ve’s-salâti’l-vustâ” kısmının atıf değil “Namaz dinin orta derecesinde bulunur” anlamına gelen müstakil bir cümle olarak değerlendirilebileceğini, dolayısıyla salât-ı vustâ ile bütün namazların kastedilmiş olabileceğini belirtir. Mâtürîdî bu anlayışını imanın yetmiş küsur derecesinin bulunduğunu, en üst dereceyi kelime-i tevhîdin, en alt dereceyi yolu eziyet veren şeylerden temizlemenin oluşturduğunu belirten hadise dayandırır (Buhârî, “Îmân”, 3; Müslim, “Îmân”, 57-58; Teǿvîlâtü’l-Ķurǿân, I, 120).

Önceki kavimlerle ilgili şu rivayet de, âyette özel vurgu ile anılan orta namazın ikindi namazı olabileceği yorumunu destekler niteliktedir: Resûlullah, ikindi namazını kıldıktan sonra bu namazın önceki kavimlere de farz kılındığını, fakat onların bunu ihmal ettiğini ve ikindi namazının iki kat sevabı olduğunu söylemiştir (Taberî, II, 767). Bâbil Talmudu’nda da, “Kişi ikindi namazına her zaman özen göstermelidir” şeklinde bir ifade yer almaktadır (Berakoth, 6b).

BİBLİYOGRAFYA:

Taberî, CâmiǾu’l-beyân (nşr. Sıdkī Cemîl el-Attâr), Beyrut 1415/1995, II, 10-12, 750-769; Mâtürîdî, Teǿvîlâtü’l-Ķurǿân (nşr. Ahmet Vanlıoğlu), İstanbul 2005, I, 120-124; Âlûsî, Rûĥu’l-meǾânî (nşr. M. Ahmed el-Emed - Abdüsselâm es-Selâmî), Beyrut 1420/1999, II, 747-749; Elmalılı, Hak Dini, I, 810-814; Aryeh Botwinick, “The Qur’an as a Negative Theological Text: The Evidence of Sura II”, Telos, sy. 138, New York 2007, s. 69-95.

Mehmet Paçacı