SA‘D b. BEKİR (Benî Sa‘d b. Bekir)

(بنو سعد بن بكر)

Hz. Peygamber’in sütannesi Halîme’nin mensup olduğu kabile.

Adını Sa‘d b. Bekir b. Hevâzin’den alan kabilenin soyu Adnân’a dayanır. Aynı zamanda Kays Aylân’a mensup olan Hevâzin’in önemli üç kolundan biri olup (diğer ikisi Münebbih b. Bekir ve Muâviye b. Bekir) Mekke’nin doğusunda Mekke-Basra yolu üzerinde bulunan Evtâs civarındaki Serât vadisinde yaşıyordu. Daha sonra Hevâzin kabilesinin diğer kolları da buraya geldi. Zamanla bu kabileler arasında ihtilâf ortaya çıktı. Meydana gelen Yevmü’n-nisâr Savaşı’nda Benî Sa‘d, Benî Âmir b. Sa‘saa kabilesiyle birleşmesine rağmen yenilgiye uğradı.

Sa‘d b. Bekir kabilesinin İslâm tarihi açısından asıl önemi Hz. Peygamber’in süt annesi Halîme’nin bu kabileye mensup olmasıdır. Resûl-i Ekrem’in amcası Hamza da Benî Sa‘d’dan bir ailenin yanında büyümüştü. Bu kabilede süt emzirilen çocuklara Sa‘dî lakabı verilirdi. 6. yılın Şâban ayında (Aralık-Ocak 627-628) Benî Sa‘d’ın Fedek’te müslümanlara karşı Hayber yahudilerine yardım hazırlığı içinde olduğunu haber alan Resûlullah’ın Hz. Ali kumandasında gönderdiği birlik herhangi bir çatışma olmadan bir miktar ganimetle geri döndü.

8 (630) yılında Mekke’nin müslümanlar tarafından fethedildiğini duyan, aralarında Benî Sa‘d’ın da bulunduğu Hevâzinliler, Hz. Peygamber üzerine yürümek için Mâlik b. Avf en-Nasrî başkanlığında toplandılar. Huneyn’de cereyan eden savaşta müslümanlara esir düşen Resûl-i Ekrem’in süt kardeşi Şeymâ, “Ben sizin arkadaşınızın kardeşiyim” deyince Resûlullah’a götürüldü. Resûlullah ona iyi davrandı; dilediği takdirde yanında kalabileceğini söyleyerek ikramda bulundu. Huneyn’den sonra Hz. Peygamber’in yanına gelen Hevâzin heyeti mensupları İslâm’ı kabul ettiklerini bildirerek esirlerini ve mallarını geri istediler. Resûl-i Ekrem onlara esirlerden veya mallardan birini tercih etmelerini söyledi. Onlar da esirlerin serbest bırakılmasını talep ettiler. Hz. Peygamber Mâlik b. Avf’a haber göndererek müslüman olduğu takdirde ailesini ve mallarını geri vereceğini, ayrıca 100 deve ihsan edeceğini bildirdi. O da Resûl-i Ekrem’in huzuruna gelip müslüman olunca vaad edilenler ve kabile reisliği kendisine verildi.

Lât ve Uzzâ’yı benimsemekle beraber Cihar isimli bir puta tapan Benî Sa‘d, 9 (630-31) yılında Dımâm b. Sa‘lebe başkanlığında bir heyeti Medine’ye gönderdi. Heyet mensupları, Hz. Peygamber’e bazı sorular sorduktan sonra kabilelerine dönerek yaptıkları görüşmeyi anlattılar; bunun üzerine kabilenin tamamı o gün müslüman oldu. Bazı kaynaklarda bu olayın 5 (626-27) veya 7 (628-29) yılında gerçekleştiği kaydedilmektedir.

Benî Sa‘d mensupları müslüman olduktan sonra önemli görevlerde bulundular. 12 (634) yılında Hâlid b. Velîd fethettiği Hureybe’ye kendi yerine vekil olarak Benî Sa‘d’dan Şüreyh b. Âmir b. Kayn’ı bıraktı. Hz. Ömer, Şüreyh’i daha sonra destek birliği kumandanlığına tayin etti. Benî Sa‘d’dan Muhammed b. Atıyye es-Sa‘dî, son Emevî halifesi II. Mervân tarafından Ebû Hamza eş-Şârî isyanını bastırmakla görevlendirildi (130/748). Emevî Devleti’nin son iki yılında hac emirliği görevini de Muhammed b. Atıyye yaptı. Hz. Osman’ın öldürülmesinde Benî Sa‘d’ın rolü olduğu anlaşılmaktadır. Hz. Osman’ın eşi Nâile bint Ferâfisa, kocasının öldürülmesini Muâviye’ye anlattığı mektubunda onun katline katılanlar arasında Benî Sa‘d’ın ismine açıkça yer vermektedir (Ebü’l-Ferec el-İsfahânî, XVI, 325). Halîfe b. Hayyât Târîħ’inde Beni Sa‘d’dan yetişmiş çok sayıda muhaddisin ismine yer vermiştir.

BİBLİYOGRAFYA:

İbn İshak, Siyer (trc. Sezai Özel), İstanbul 1991, s. 100, 102; İbn Hişâm, es-Sîre, I, 204; II, 198; IV, 87, 109, 141, 228; İbn Sa‘d, eŧ-Ŧabaķāt, I, 109, 110, 111, 114, 150, 299; II, 89; Halîfe b. Hayyât, et-Târîħ (nşr. Süheyl Zekkâr), Beyrut 1993, s. 56, 85, 108, 111, 199, 200, 201, 316, 317, 328; İbn Kuteybe, el-MaǾârif (Ukkâşe), s. 132; Belâzürî, Fütûĥ (Rıdvân), s. 337; a.mlf., Ensâb, I, 219, 378; Taberî, Târîħ (Ebü’l-Fazl), II, 158, 159; III, 70-71, 80-124; Ebü’l-Ferec el-İsfahânî, el-Eġānî, XVI, 325-326; İbn Hazm, Cemhere, s. 265, 493; Bekrî, MuǾcem, I, 87; Yâkūt, MuǾcemü’l-büldân, III, 121; Kalkaşendî, Śubĥu’l-aǾşa (Şemseddin), I, 393; Cevâd Ali, el-Mufaśśal, IV, 613; V, 376; Türkî b. Mutlak el-Kaddâh, Benû SaǾd b. Bekr, Riyad 1424/2003; W. Montgomery Watt, “SaǾd b. Bakr”, EI² (İng.), VIII, 697.

İrfan Aycan