RÜSTEM PAŞA KERVANSARAYI

Edirne’de XVI. yüzyılın ikinci yarısında yapılan kervansaray.

Şehir merkezinde yer alan yapı 968 (1560-61) yılında Sadrazam Rüstem Paşa tarafından Mimar Sinan’a yaptırılmıştır. Tuğla ve kesme taş malzemenin birlikte kullanıldığı yapının ön cephesinde yirmi bir adet dükkânla iki kapı bulunmaktadır. Önündeki caddenin kıvrımlı çizgisini izleyen sıra dükkânlar kervansarayın cephesine hareketli bir görünüm kazandırmaktadır. Ön bölümü oluşturan kuzey cephenin girintili görünümü ve batı cephesinin çarpık konumuna rağmen yapının planında geometrik bir düzen hâkimdir ve sade bir arka cephesi bulunmaktadır.

Büyük avlulu kısım şehir hanı, küçük avlulu kısım menzil hanı niteliğinde olup ikili işleve sahip yapı iki katlıdır. Büyük avlunun bulunduğu bölümün Mimar Sinan tarafından inşa edildiği bilinirken küçük avlunun çevrelediği yapının mimarı bilinmemektedir. İki avlu arasında bir geçitle bağlanan yapının büyük ve kareye yakın dikdörtgen avlusu, etrafını çevreleyen iki katlı galeriler ve avlu ortasında bir köşk mescidden meydana gelmektedir. Anadolu Selçuklu köşk mescidleriyle benzerliği bakımından önemli olan bu mescid 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı’nda yıkılmıştır. Yapılan araştırma kazılarında mescidin döşemesi tesbit edilebilmiştir.

Yapının planında dört ilginç mimari özellik göze çarpmaktadır. Bunlar insanlarla hayvanlara ait ayrı mekânların oluşturulması, idarecilere ait mekânlarla hamam ve helâ gibi ihtiyaç bölümlerinin bir araya toplanması, ibadet mekânının köşk mescid olarak kervansaray planı içinde ayrı ele alınması ve cepheyi sokağa uydurarak dükkânlara yer verilmesidir. Mimar Sinan’ın Edirne’de uyguladığı bu şema Erzurum Rüstem Paşa Kervansarayı planını tekrarlaması bakımından son derece önemlidir.

Büyük Rüstem Paşa Hanı da denilen sol bölüm enlemesine sekiz, uzunlamasına altı


kemerli revaklarla çevrelenen dikdörtgen bir avlunun dört tarafında gelişmiştir. Yuvarlak kemerle açılan giriş kapısı üzerinde 1167 (1753-54) tarihli bir kitâbe yer almaktadır. Kapı sahanlığının üzeri yivli kubbe ile örtülüdür. Revakların gerisinde alt katta beşik tonozlu otuz beş oda, üst katta kubbeli galerilerin gerisinde yine kubbeli otuz sekiz oda yer alır. Bu odalarda ocak ve yanında bir nişle kapının karşısında eskiden pencere olup sonradan örüldüğü bilinen, dikdörtgen biçimindeki iki niş daha bulunmaktadır. Odalardan sokak tarafındakilerin önünde zemin katta dükkânlar yer alır. Üstteki odalar dışa doğru büyüyerek iç içe çifte hacimli mekânlara dönüşmüştür. Katlar arasındaki bağlantı revakların içine yerleştirilen iki merdivenle, helâlara ve sağ bölüme geçiş ise odalar arasına konulan dehlizlerle sağlanmaktadır.

Yapının Küçük Rüstem Paşa Hanı olarak da bilinen sağ bölümü zemin katında cephede dükkânlar, avlu çevresinde ahır, mutfak ve helâlardan, üst katta konuk odalarından oluşur. Ahır bölümü ortada bir sıra haçvari ayakla ikiye bölünerek üstü iki sıra beşik tonozla boydan boya örtülmüştür. Daha küçük olan mutfak da benzer bir mimari kuruluşa sahiptir. Üst katta ölçek ve plan kuruluşu farklı bir durum gösterir. Avluya bakan galerilerin gerisinde çeşitli büyüklükte ve biçimde aynalı tonozla örtülmüş yirmi beş oda vardır. Bunlar yan yana ve sırt sırta birimler halinde yerleştirilmiş olup ilginç bir düzenleme gösterir.

Kervansarayın avlu cephelerindeki bütün kemerler ve pencere alınlıkları tamamen değişik örnekteki tuğlalarla süslenmiştir. Avluya açılan revakların cepheleri taş ve tuğla sıralardan meydana getirilmiş, bitkisel ve geometrik süslemenin bir arada kullanıldığı yıldız şeklindeki taş rozetlerle süslenmiştir. Revakların gerisindeki mekânların cephelerinde pencere ve kapı kemerleri tuğladan yüzeysel kemerler halinde örülürken alınlıklardaki süsleme çok zengin tuğla dekorlarla gerçekleştirilmiştir. Korkuluk levhalarının farklı süslemeleri ise bu cephe düzenindeki ifadeyi bir kat daha kuvvetlendirmiştir. Giriş cepheleri diğer bütün cephelerde olduğu gibi taş ve tuğla sıralarıyla örülerek cephe klasik anlayıştaki kemerli pencerelerle mükemmel bir şekilde ifadelendirilmiştir. Ancak sivri kemerli pencerelerin dört köşe hale getirilmesi, gelişigüzel birçok pencerenin açılması ve ön cephedeki hafif sivri kemerlerin kapatılması ile yapının orijinal dokusu kısmen bozulmuştur. Binanın cephelerinde küçük açıklıklardan oluşan çok sayıda kuşevi yer almaktadır. Yapı, 1960-1965 yılları arasında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından birkaç defa restore edilmiştir. 1966’dan itibaren tarihî ve turistik bir otel olarak kullanımına karar verilen kervansaray 1972 yılı Temmuz ayında hizmete açılmıştır. Rüstem Paşa Kervansaray Oteli olarak kullanılan eser 1980 yılı Ağa Han Mimarlık Ödülü’ne lâyık bulunmuştur.

BİBLİYOGRAFYA:

A. Süheyl Ünver, Edirne Tarihi, İstanbul 1940, s. 87-88; Oktay Aslanapa, Edirne’de Osmanlı Devri Âbideleri, İstanbul 1949, s. 134; a.mlf., “Edirne’de Türk Mimarisinin Gelişmesi”, Edirne: Edirne’nin 600. Fetih Yıldönümü Armağan Kitabı, Ankara 1993, s. 231; Şükran Danışoğlu, Edirne’de Bedesten, Rüstem Paşa Hanı ve Ekmekçioğlu Ahmet Paşa Hanı (lisans tezi, 1964), İÜ Ed. Fak. Sanat Tarihi bölümü, s. 48-55; Oral Onur, Edirne Türk Tarihi Vesikalarından Kitabeler, İstanbul 1972, s. 223; Aptullah Kuran, Mimar Sinan, İstanbul 1986, s. 152-153, 369; Gönül Cantay [Güreşsever], “Kervansaraylar”, Mimar Başı Koca Sinan: Yaşadığı Çağ ve Eserleri (nşr. Sadi Bayran), İstanbul 1988, I, 373-374, 379; a.mlf., “Türkiye’de Osmanlı Devri Kervansaray Yapılarının Tipolojisi”, TTK Bildiriler, IX (1989), III, 1387; Ekrem Hakkı Ayverdi, “Edirne’de Rüstem Paşa Kervansarayı”, TTOK Belleteni, sy. 122 (1952), s. 9-10; Ertan Çakırlar, “Rüstem Paşa Kervansarayı Turistik Oteli”, Arkitekt, sy. 338, İstanbul 1970, s. 70-75; a.mlf., “Edirne Rüstem Paşa Kervansarayı”, Rölöve ve Restorasyon Dergisi, sy. 1, Ankara 1974, s. 129-144.

N. Çiçek Akçıl