RUBEYYİ‘ bint MUAVVİZ

(الربيّع بنت معوّذ)

er-Rubeyyi‘ bint Muavviz b. Hâris (Afrâ’) en-Neccâriyye el-Ensâriyye (ö. 70/689’dan sonra)

Medineli kadın sahâbî.

Hazrec kabilesinin Neccâroğulları kolundandır. Babası İkinci Akabe Biatı’nda bulunan, Bedir Gazvesi’nde kardeşi Avf ile (bir rivayette Muâz) birlikte Ebû Cehil’i yaraladıktan (veya öldürdükten) sonra şehid düşen Muavviz, annesi Neccâroğulları’ndan Ümmü Yezîd bint Kays’tır. Genç yaşta müslüman olan Rubeyyi‘, Hudeybiye’de Resûl-i Ekrem’e biat etti. Onunla birlikte çeşitli gazvelere katıldı; askerlere su taşıma, yaralıları tedavi etme ve Medine’ye intikallerini sağlama gibi hizmetlerde bulundu (Buhârî, “Cihâd”, 67, 68).

Hz. Peygamber’in akrabaları sayılan Benî Neccâr’dan olduğu için Resûlullah Rubeyyi‘ ile yakından ilgilenirdi. Kendisinin haber verdiğine göre evlendiği gecenin sabahında onu ziyarete gelen Resûlullah yatağının baş ucuna oturmuş ve kızların def çalarak Bedir günü şehid edilen babası ve diğer yakınları için söyledikleri ağıtları dinlemiştir. Bu sırada okuyuculardan birinin, “Aramızda yarın ne olacağını bilen bir nebî var” demesi üzerine ona böyle söylememesini ve daha önce okuduğu şiirlere devam etmesini tavsiye etmiştir (Buhârî, “Meġāzî”, 12; “Nikâĥ”, 48). Yine Rubeyyi‘in rivayetine göre evine Resûl-i Ekrem’in geldiği bir gün ona bir tabak hurma ikram etmiş, bundan memnun kalan Resûlullah kendisine ziynet eşyası hediye etmiştir (Müsned, VI, 359). Leysoğulları’ndan İyâs b. Bükeyr ile evlenen ve ondan Muhammed isimli bir oğlu dünyaya gelen Rubeyyi‘in vefat tarihi hakkında ihtilâf edilmiştir. Bazı kaynaklarda onun 45 (665) yılında öldüğü söylenmişse de (Ziriklî, III, 15) râvileri ve rivayetleri göz önüne alındığında Rubeyyi‘in bu tarihten çok sonra vefat ettiği anlaşılır. Nitekim Zehebî ve Safedî onun 70 (689) yılından sonraki bir tarihte öldüğü görüşündedir.

Rivayetleri Kütüb-i Sitte’de yer alan Rubeyyi‘den Taberânî, bir kısmı mükerrer olmak üzere otuz iki rivayet nakletmiş, İbn Hazm da onun yirmi bir rivayeti bulunduğunu belirtmiştir. Tâbiîn neslinden Süleyman b. Yesâr, Nâfi‘, Amr b. Şuayb, Ebû Seleme b. Abdurrahman b. Avf gibi muhaddisler kendisinden rivayette bulunmuştur. Rubeyyi‘ zaman zaman evini ziyaret eden Resûl-i Ekrem’in orada abdest alıp namaz

kıldığını, hazırladığı yemeklerden yediğini, nasıl abdest aldığını çok yakından gördüğünü söylemiş, bu sebeple Abdullah b. Abbas gibi sahâbîler, Ali b. Hüseyin Zeynelâbidîn gibi tâbiîler bu konularda tereddüt ettiklerinde veya ihtilâfa düştüklerinde onun görüşüne başvurmuştur (Müsned, VI, 358). Rubeyyi‘, Hz. Peygamber’in şemâilinden bahsetmesini isteyen Ammâr b. Yâsir’in torunu Ebû Ubeyde b. Muhammed’e, “Eğer onu görseydin doğan bir güneş gördüğünü sanırdın” demiştir (Fesevî, III, 350). Hz. Peygamber döneminde çocukların oruca nasıl alıştırıldığını anlatan Rubeyyi‘, karınları acıkıp yemek istediklerinde onları mescide götürdüklerini, orada kendilerini yünden yaptıkları oyuncaklarla oyalamak suretiyle iftar vaktine kadar meşgul ettiklerini bildirmektedir (Müslim, “Śıyâm”, 136, 137).

BİBLİYOGRAFYA:

Müsned, VI, 358-360; İbn Sa‘d, eŧ-Ŧabaķāt, VIII, 447-448; Fesevî, el-MaǾrife ve’t-târîħ (nşr. Ekrem Ziyâ el-Ömerî), Medine 1410, III, 350; Taberânî, el-MuǾcemü’l-kebîr (nşr. Hamdî Abdülmecîd es-Selefî), Beyrut 1405/1984, XXIV, 265-276; İbn Hazm, Esmâǿü’ś-śaĥâbeti’r-ruvât (nşr. Seyyid Kesrevî Hasan), Beyrut 1412/1992, s. 120; İbn Abdülber, el-İstîǾâb (Bicâvî), IV, 1837-1838; İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-ġābe, VII, 107-108; Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, III, 198-200; Safedî, el-Vâfî, XIV, 86-87; İbn Hacer el-Askalânî, Tehźîbü’t-Tehźîb, Beyrut 1404/1984, XII, 447; Ziriklî, el-AǾlâm (Fethullah), III, 15; İbrahim Hatiboğlu, “Muâz b. Hâris”, DİA, XXX, 340.

Hasan Cirit