RİFÂA b. RÂFİ‘

(رفاعة بن رافع)

Ebû Muâz Rifâa b. Râfi‘ b. Mâlik el-Hazrecî el-Ensârî (ö. 42/662)

Sahâbî.

Babası Râfi‘, Hazrec kabilesinin kollarından Benî Züreyķ’ın ileri gelenlerinden olup annesi Ümmü Mâlik münafıkların reisi Abdullah b. Übey b. Selûl’ün kız kardeşiydi. Rifâa babasıyla birlikte İkinci Akabe Biatı’nda bulundu ve orada Hz. Peygamber’e biat ederek müslüman oldu. Medine’ye dönünce kabilesi arasında İslâmiyet’i yaymak için büyük gayret gösterdi; kabile halkı onun ve babasının gayretleriyle İslâm’ı kabul etti. Bedir, Uhud, Hendek gazveleriyle Bey‘atürrıdvân’da, Mekke’nin fethiyle Tâif seferinde ve Vedâ haccında bulundu. Bedir Gazvesi’ne kardeşleri Mâlik ve Hallâd da katıldı. Bu savaşta bazı rivayetlere göre Rifâa’nın, bazılarına göre ise Bedir’e iştirak ettiği kesin olarak bilinmeyen babasının gözüne ok değmiş, Resûlullah’ın duasıyla gözü iyileşmiş (Taberânî, IX, 59), yine bu savaşta Rifâa, Vehb b. Umeyr’i esir almıştır. İlk üç halife döneminde fetih ordularıyla birlikte çeşitli seferlere katıldı. Hz. Ali’nin hilâfeti yıllarında onunla birlikte hareket etti. Cemel Vak‘ası’nda da bulunduğu ve Sıffîn Savaşı’na katıldığı belirtilmektedir. Rifâa 41 (661) veya 42 (662) yılında Medine’de vefat etti ve Bakī‘ Mezarlığı’na defnedildi. Onun her biri muhaddis olan Muâz, Ubeyd, Ubeydullah ve Abdurrahman adlı oğulları ile Remle, Büseyne ve Ümmü Sa‘d adlı kızlarının olduğu bilinmektedir.

Rifâa b. Râfi‘, Hz. Peygamber’den bizzat duyduklarından başka Ebû Bekir ve Ubâde b. Sâmit’ten yirmi dört hadis rivayet etmiş, bunları kendisinden oğulları Muâz ve Ubeyd ile kardeşinin oğlu Yahyâ b. Hallâd b. Râfi‘, yeğeni Ali b. Yahyâ ve başkaları nakletmiştir. Ahmed b. Hanbel onun sekiz rivayetini tahrîc etmiş, Buhârî el-CâmiǾu’ś-śaĥîĥ’ine üç hadisini almış, sünen sahipleri de eserlerinde onun rivayetlerine yer vermiştir (bk. bibl.). Rifâa’nın naklettiği hadislerden biri şöyledir: Bir gün Resûlullah’ın arkasında namaz kılıyorduk. Resûlullah başını rükûdan kaldırıp da “semiallāhü limen hamideh” deyince arkasında bulunan bir adam (ki bu kendisidir), “Ey rabbimiz! Sana riyadan arınmış, hayırlarla dolu sayısız hamdolsun” dedi. Resûlullah selâm verince, “O duayı kim yaptı?” diye sorup öğrendi, sonra da şöyle söyledi: “Otuz küsur meleğin o duayı bir an önce yazmaya çalıştığını gördüm” (Buhârî, “Eźân”, 126).

BİBLİYOGRAFYA:

Müsned, IV, 330; V, 115; Buhârî, “Meġāzî”, 11, 12; a.mlf., et-Târîħu’l-kebîr, III, 319-321; İbn Mâce, “Ŧahâret”, 57, “Ticârât”, 3; Ebû Dâvûd, “Śalât”, 119, 144; Tirmizî, “Śalât”, 81, 110, 179, “DaǾavât”, 105; Nesâî, “Eźân”, 27, “Sehiv”, 67; İbn Sa‘d, eŧ-Ŧabaķāt, III, 596; IV, 199; Taberânî, el-MuǾcemü’l-evsaŧ (nşr. Târık b. Avezullah - Abdülmuhsin el-Hüseynî), Kahire 1415, IX, 59; İbn Hazm, Esmâǿü’ś-śaĥâbeti’r-ruvât (nşr. Seyyid Kesrevî Hasan), Beyrut 1412/1992, s. 114; İbn Abdülber, el-İstîǾâb (Bicâvî), II, 497-499; İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-ġābe, II, 225-226; VII, 65; X, 190; İbn Hacer, el-İśâbe (Bicâvî), II, 489; a.mlf., Tehźîbü’t-Tehźîb, III, 281-282; Mustafa b. Muhammed er-Râfiî, ǾUnvânü’n-necâbe fî maǾrifeti men mâte bi’l-Medîneti’l-münevvere mine’ś-śaĥâbe (nşr. Abdülhafîz Fergalî v.dğr.), [baskı yeri yok] 1411/1990, s. 241.

Mehmet Efendioğlu