RASATHÂNE

(رصد خانه)

Astronomi gözlemleri yapılan kuruluş, gözlemevi.

Arapça rasad (gözetleme) ve Farsça hâne (ev) kelimelerinden oluşan rasad-hâne-nin Arapça’sı beytü’r-rasad / marsaddır; Farsça’da rasad-gâh da kullanılır. İslâm tarihinde rasathâne ilk defa düzenli gözlemler yapmak üzere açılan, içinde çoğu müslüman astronomlar tarafından icat edilmiş gözlem araçları bulunan, matematikçi ve astronomların birlikte görev aldığı bir kurumdur. Bu tarife uyan ilk rasathânelerden önce, başka medeniyetlerde olduğu gibi kişisel gözlemevlerinin varlığına ve bunların tam donanımlı rasathânelere geçişte önemli bir rol oynadığına inanılmaktadır. Ebü’l-Hasan İbn Yûnus, en eski gözlemlerin Ahmed b. Muhammed en-Nihâvendî (VIII. yüzyıl) tarafından Cündişâpûr’da yapıldığını ve gözlem sonuçlarının günümüze ulaşmayan ez-Zîcü’l-müştemil adlı zîcinde kullanıldığını belirtir. Sistemli ve sürekli gözlemlere imkân veren ilk resmî rasathânelerin teşkili ise Halife Me’mûn dönemine (813-833) rastlamaktadır. Devlet rasathânelerinin kuruluşunun temelinde, hükümdarların müsbet ilim saydıkları astrolojiye ve dolayısıyla geleceğe dair işlerle ilgili alınacak tedbirlerin belirlenmesinde yıldızların güvenilir birer rehber olduğuna inanmaları yatmaktadır. Ancak ilmî araştırma hedefinin de önemli bir etken sayıldığı ve hassas gözlemlere dayanan yeni zîclerin düzenlenmesinin amaçlandığı da bilinen bir gerçektir.

Halife Me’mûn tarafından yaptırılan Bağdat’taki Şemmâsiye ve Dımaşk’taki Kāsiyûn, tesbit edilen en eski devlet rasathâneleridir. Bunlardan ilkinin daha önce açıldığı, Bağdat’taki Beytülhikme ile koordineli bir şekilde faaliyet gösterdiği, büyük çaplı gözlem araçlarına sahip olduğu anlaşılan Şemmâsiye Rasathânesi’nin Kāsiyûn Rasathânesi’nin açılmasıyla faaliyetlerini azalttığı ve çalışanlarının bir kısmının oraya gönderildiği tahmin edilmektedir.


Bîrûnî, Dımaşk’ta Kāsiyûn dağındaki Deyrimurrân Manastırı’nda 830 yılında kurulan Kāsiyûn Rasathânesi’nde 5 m. yüksekliğinde bir güneş saati ile iç yarıçapı 5 m. olan bir mermer duvar kadranının bulunduğunu haber vermektedir. Aslında Şemmâsiye’de elde edilen tecrübelere dayanarak orada başlamış olan çalışmaları tamamlamak üzere kurulan Kāsiyûn Rasathânesi’nde daha çok güneş ve ayla ilgili gözlemler yapılmış, bunun yanı sıra gezegenlere ve sabit yıldızlara dair birtakım araştırmalar yürütülerek bazı yıldızların bulunduğu konumlar tesbit edilmiştir. Bu rasathânelerde gerçekleştirilen gözlemlerin sonuçlarını, Yahyâ b. Ebû Mansûr el-Müneccim tarafından hazırlanan ve Zîc-i Şemmâsiyye olarak da bilinen ez-Zîcü’l-mümteĥan’da görmek mümkündür. Halife Me’mûn’un yaptırdığı devlet rasathânelerinde başlayan faaliyetlerin onun ölümüyle kesilmesi üzerine gözlemler daha düşük bir seviyede Benî Mûsâ, Sâbit b. Kurre, Ebû Hanîfe ed-Dîneverî, Mâhânî, Bettânî ve İbn Emâcûr gibi astronomların özel rasathânelerinde sürdürülmüştür.

IV. (X.) yüzyılda astronomiye büyük ilgi duyan Büveyhî hükümdarlarından Şerefüddevle (983-989), Bağdat’taki sarayının bahçesine çok geniş ölçülü gözlem aletlerinin kullanıldığı büyük bir rasathâne yaptırdı. Ebü’l-Vefâ el-Bûzcânî ve Ahmed b. Muhammed es-Sâgānî gibi astronomların gözlem yaptıkları sanılan bu rasathâne, kendine has bir binaya sahip olması ve gözlem aletleriyle Me’mûn tarafından kurulan rasathânelere karşı üstünlük sağlamıştır. 416 (1025) yılı civarında Keykâvus Alâüddevle Muhammed’in desteğiyle Hemedan’da bir rasathâne kuran ve ölçümde dakikliği temin etmek için mikrometreye benzer bir alet kullanan İbn Sînâ gezegenlerle ilgili çeşitli gözlemler yapmıştır. Gözlem faaliyetleri X. yüzyıldan itibaren Mısır’da da görülmeye başlanmıştır. Ebü’l-Hasan İbn Yûnus’un Kahire’de Fâtımî halifeleri Azîz-Billâh ve Hâkim-Biemrillâh’ın desteğiyle kurduğu rasathânede küçük çaplı gözlem araçlarıyla çok sayıda gözlem yaptığı bilinmektedir. Ancak Mukattam dağında bulunan ve Dârülhikme’nin bir parçası olarak faaliyet gösterdiği anlaşılan bu rasathânenin İbn Yûnus’a mı yoksa devlete mi ait olduğu bilinmemektedir. Kahire’de Fâtımî vezirleri Efdal Şehinşah ve Me’mûn el-Batâihî’nin yardımlarıyla 1120-1125 yıllarında yine Mukattam dağında çok büyük bir rasathâne kurulmuş, fakat bu müessese Batâihî’nin ölümüyle kapanmıştır. Mağrib ve Endülüs’te rasathâne faaliyetlerine pek rastlanmamaktadır. Fas’ta bulunan ve Burcülkevâkib denilen XII. yüzyıla ait bir kulenin, Endülüs’te de ünlü astronom Câbir b. Eflah tarafından 1184-1196 yılları arasında İşbîliye (Sevilla) Ulucamii minaresinin (halen Santa Maria Kilisesi’nin çan kulesi) bir rasathânenin gözlem kulesi gibi kullanıldığı bilinmektedir. Selçuklu Sultanı Melikşah’ın 467 (1074-75) yılında Ömer Hayyâm başkanlığında bir heyete kurdurduğu İsfahan Rasathânesi’nin İslâm bilim tarihinde önemli bir yeri vardır. Bu rasathâne Melikşah’ın vefatına kadar on sekiz yıl faaliyetine devam etmiş ve Celâlî takvimi ile Zîc-i Melikşâhî’nin hazırlanmasına ortam oluşturmuştur.

İslâm tarihinde tam teşkilâtlı ilk büyük rasathânesinin Merâga Rasathânesi olduğu söylenebilir. 657 (1259) yılında İlhanlı Hükümdarı Hülâgû tarafından Merâga’nın güneyindeki bir tepe üzerine yaptırılan bu rasathâne hükümdarın ikametine tahsis edilmiş bir köşk, cami, çok zengin kütüphane ve çeşitli hizmet binalarıyla bir külliye halindeydi. İçinde, geniş çaplı gözlem aletleri bulunan rasathânenin yöneticiliğini Nasîrüddîn-i Tûsî üstlenmiş, onunla birlikte Müeyyedüddin el-Urdî, Müeyyedüddin el-Mağribî ve Kutbüddîn-i Şîrâzî gibi astronom ve matematikçiler çalışmıştır. Yeni gözlemler yaparak bir zîc hazırlamak için kurulan rasathânedeki gözlem ve hesap faaliyetleri on iki yıl devam etmiş ve 670 (1271) yılında Zîc-i İlħânî meydana getirilmiştir. Çalışan âlimler yanında içindeki gözlem aletlerinin büyüklüğü ve hassaslığı, yapılan gözlemlerin dakikliği, Merâga Rasathânesi’ni İslâm medeniyetinde en önemli gelişmelerin kaydedildiği rasathâne konumuna getirmiştir. Ayrıca burası vakıf gelirleriyle desteklenen ilk rasathâne idi; bu durum onun uzun süre çalışmasını ve halk tarafından kabul edilmesini sağlamıştı. Vakıf gelirlerinin tahsis edilmesinde gözlem faaliyetlerinin yanı sıra burada matematik eğitimi verilmesi de önemli rol oynamıştır. 703 (1304) yılı civarında yapılan yeni gözlemlerle Zîc-i İlħânî’nin bazı hataları düzeltilmiş ve rasathânenin faaliyetleri 1339 yılına kadar devam etmiştir. Bu süre içerisinde Gāzân Han, Tebriz yakınlarında astronomi eğitimi de veren ikinci bir rasathâne yaptırmışsa da 717’ye (1317) kadar devam eden ve yine vakıf gelirleriyle desteklenen bu rasathâne Merâga Rasathânesi’ni etkilememiştir.

Semerkant Rasathânesi 823’te (1420) büyük gözlem araçlarıyla birlikte şehrin yakınındaki bir tepenin üzerine, aynı zamanda matematikçi ve astronom olan Timurlu Hükümdarı Uluğ (Bey) Gürgân tarafından kurulmuş, başta Uluğ Bey olmak üzere Kâşî, Kadızâde-i Rûmî ve Ali Kuşçu gibi astronomlar burada gözlem yapmıştır. Rasathânede otuz yıl düzenli biçimde gözlemler yapılmış ve Arapça, Farsça, Türkçe olarak hazırlanan, hem İslâm dünyasında hem Avrupa’da uzun süre etkili olan Zîc-i Gürgânî (Zîc-i Uluġ Bey) adlı çalışma ortaya konulmuştur (bk. SEMERKANT RASATHÂNESİ).

İstanbul’da İslâm medeniyetinin son büyük rasathânesi olarak Takıyyüddin er-Râsıd’ın Sultan III. Murad’ın ve Sadrazam Sokullu Mehmed Paşa’nın desteğiyle 982 (1575) yılında inşaatını başlattığı rasathâne


iki yılda tamamlanmış ve hemen faaliyete geçmiştir. Ancak rasathâne uzun ömürlü olmamış ve 985’te (1577) görülen bir kuyruklu yıldızla ilgili talihsiz astrolojik yorum bahanesiyle toplumun bazı kesimlerinin gösterdiği tepki yüzünden 988’de (1580) yıktırılmıştır. Çağdaş kaynaklar bu olayın, Takıyyüddin’i destekleyen devlet adamlarının güçlerinin zayıfladığı bir dönemde rakiplerinin siyasî oyunları sebebiyle meydana geldiğini ifade eder. Bazı bilim adamları, bu rasathânenin organizasyonu ve gözlem aletlerinin yapısıyla Avrupa’nın en büyük çıplak göz gözlemcisi Tycho Brahe’yi etkilediğini ileri sürmektedir. XVIII. yüzyılın ilk çeyreğinde, kendini zamanındaki astronomi bilgilerini güncelleştirmeye ve bu alanda Sanskritçe, Farsça ve Arapça hazırlanmış zîclerle birlikte Avrupa’da basılmış eserleri de toplamaya adayan Hindistanlı mihrace II. Jai Singh Delhi, Ceypûr (Jaipur), Benâres, Uccain ve Mathûrâ şehirlerinde, Merâga ve Semerkant rasathânelerindeki gibi geniş çaplı beş büyük rasathâne inşa ettirmiş, ayrıca Zîc-i Uluġ Bey tarzında Farsça bir zîc hazırlatarak Zîc-i Cedîd-i Muĥammed Şâhî adını verdiği bu çalışmayı 1728’de Bâbürlü Hükümdarı Nâsırüddin Muhammed Şah’a sunmuştur. Modern astronomi anlayışında bir başlangıç olarak kabul edilen Paris Rasathânesi’nin kurulmasından yaklaşık bir asır sonra faaliyete geçen ve bazıları bugün de ayakta duran bu rasathâneler esas itibariyle İslâmî rasathâne geleneğini örnek almış, ancak onların gösterdiği başarıyı gösterememiştir.

VIII. yüzyıldan XVI. yüzyıla kadar İslâm dünyasında astronomi ve matematik alanlarında yapılan çalışmalar hiç şüphesiz modern astronomi ve matematiğin alt yapısını hazırlamış ve modern rasathâne anlayışının ana konularını, işlev ve yöntemlerini belirlemiştir. İslâm âlimlerinin rasat çalışmalarını hükümdarların astrolojik istekleri kadar kıble yönünün ve ibadet saatlerinin tesbiti de etkilemiş, astronomlar daha dakik sonuçlar alabilmek için yüksek donanımlı rasathâneler kurma ihtiyacı hissetmişlerdir. Bu rasathâneler vasıtasıyla yapılan gözlemler ve matematiksel faaliyetlerle her iki bilim dalında da büyük mesafeler katedilmiş ve yeni icatlara yol açılmıştır. Rasathânelerin çok iyi düzenlenmiş bir organizasyonu, ilmî ve idarî personel kadroları, dakik gözlemler için özel aletleri, kütüphaneleri ve kesintisiz malî destekleri vardı. Rasathâne tabiri ve anlayışı gerçek anlamda ilk defa İslâm dünyasında ortaya çıktığı gibi olgunlaşma dönemini de bu medeniyetin sınırları içerisinde tamamlamış, bu haliyle Avrupa’ya intikal ederek modern rasathânelerin doğuşuna zemin hazırlamıştır.

BİBLİYOGRAFYA:

Âlât-ı Rasadiye Li Zic-i Şehinşahiye (haz. Sevim Tekeli, İTED, III/1-2 [1960] içinde), s. 1-30; Fatin Gökmen, Eski Türklerde Hey’et ve Takvim, İstanbul 1937, s. 3-40; Aydın Sayılı, Uluğ Bey ve Semerkand’daki İlim Faaliyeti Hakkında Giyâsüddîn-i Kâşî’nin Mektubu, Ankara 1960; a.mlf., “A Letter of Al Kâshî in Ulugh Bey’s Scientific Circle in Samarqand”, Actes du IXe Congres International d’Histoire des Sciences, Barcelona 1960, s. 586-591; a.mlf., “The Importance of the Turkish-Islamic World in the History of the Observatory”, The International Symposium on the Observatories in Islam (ed. Muammer Dizer), İstanbul 1980, s. 21-32; a.mlf., The Observatory in Islam, Ankara 1988, tür.yer.; a.mlf., “The Observation Well”, DTCFD, II (1953), s. 149-156; a.mlf., “Kasiyûn Rasadhânesi Hakkında Bazı Bilgiler”, TTK Bildiriler, V (1960), s. 252-257; a.mlf., “Üçüncü Murad’ın İstanbul Rasadhânesindeki Mücessem Yer Küresi ve Avrupa ile Kültürel Temaslar”, TTK Belleten, XXV/99 (1961), s. 397-445; a.mlf., “Rasadhâne”, İA, IX, 627-632; Nâcî Ma‘rûf, el-Merâśıdü’l-felekiyye bi-Baġdâd fî Ǿaśri’l-ǾAbbâsî, Bağdad 1965; a.mlf., “Observatories in Baghdad”, al-Aqlām, III/7, Baghdad 1967, s. 3-14; A. Süheyl Ünver, İstanbul Rasathanesi, Ankara, 1969; Abdülhak Adnan Adıvar, Osmanlı Türklerinde İlim (haz. Aykut Kazancıgil - Sevim Tekeli), İstanbul 1982, s. 99-109; Seyyed Hossein Nasr, Science and Civilization in Islam, Cambridge 1987, s. 80-88; G. de Young, “Observatories in the Islamic World”, Encyclopaedia of the History of Science, Technology and Medicine in Non-Western Cultures (ed. H. Selin), Dordrecht 1997, s. 792-793; Yavuz Unat, “Takîyüddîn ve İstanbul Gözlemevi (Rasathanesi)”, Türkler (nşr. Hasan Celal Güzel v.dğr.), Ankara 2002, s. 277-288; Sevim Tekeli, “16. Yüzyılda Osmanlıların Astronomiye Yapmış Olduğu Katkılar”, Prof. Dr. Sevim Tekeli’ye Armağan: Makaleleri ve Bildirileri, Ankara 2006, s. 576-583; M. Fuad Köprülü, “XIII. Asırda Marâga Rasathanesi Hakkında Bâzı Notlar”, TTK Belleten, VI/ 23-24 (1942), s. 207-226; a.mlf., “Uluğ Bey”, İA, XIII, 29; Sayyid Sulaiman Nadvi, “Muslim Observatories”, IC, XX (1946), s. 267-281; E. S. Kennedy, “A Treatise on Astronomical Observational Instruments”, JNES, XX (1961), s. 98-108; D. Pingree, “The Persian Observation of the Solar Apogee in ca. AD 450”, a.e., XXIV (1965), s. 334-336; W. Hartner, “The Role of Observatories in the Ancient and Medieval Astronomy”, Journal for the History of Astronomy, VIII, Cambridge 1977, s. 1-11; G. Saliba, “The Astronomical Tradition of Maragha: A Historical Survey and Prospects for Future Research (13th Century Azerbaijan)”, Arabic Sciences and Philosophy, 1/1, Cambridge 1991, s. 67-100; Zakaria Virk-Kingston, “A Brief History of Observatories in the Islamic World”, Review of Religions, IX/9 (2001), s. 46-63; M. Münîr Sa‘deddin, “el-Merâśıdü’l-felekiyye Ǿinde’l-müslimîn ve delâletihâ fi’l-Ǿuśûri’l-vüsŧâ”, el-Meşriķ, LXXVII/1 (2003), s. 151-169; İhsan Fazlıoğlu, “Osmanlı Felsefe-Biliminin Arkaplanı: Semerkand Matematik-Astronomi Okulu”, Dîvân: İlmî Araştırmalar, sy. 14, İstanbul 2003, s. 1-66; Salim Aydüz, “Uluğ Bey Zici’nin Osmanlı Astronomi Çalışmalarındaki Yeri ve Önemi”, Bilig, sy. 25, Ankara 2003, s. 139-172; a.mlf., “Osmanlı Astronomi Müesseseleri”, Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi, II/4, İstanbul 2004, s. 411-453; C. A. Nallino, “Usturlab”, İA, XIII, 67-69; J. Samsó, “Marśad”, EI² (İng.), VI, 599-602.

Salim Aydüz