RÂBİĞ SERİYYESİ

(سريّة رابغ)

Hz. Peygamber’in Kureyş kervanı üzerine Ubeyde b. Hâris kumandasında gönderdiği seriyye (1/623).

Râbiğ, Mekke-Medine yolu üzerinde Ebvâ ile Cuhfe arasında Kızıldeniz sahiline 9 km., Mekke’ye 186 km. mesafede bir yerleşim birimidir. İslâmiyet’in ilk döneminde Huzâa kabilesinin ikamet ettiği bu yer Türkiye, Lübnan, Suriye, Ürdün, Filistin, Afrika ve Batı ülkeleriyle Suudi Arabistan’ın bazı kuzey bölgelerinden Medine’ye uğramadan Mekke’ye gidenlerin ihrama girdiği yerlerden biridir. Ancak Medine-Mekke ve Cidde-Mekke’nin otoyollarla birbirine bağlanmasından sonra mîkāt yeri olarak eskisi kadar kullanılmamaktadır.

Hicretten sonra Kureyş müşrikleri Resûl-i Ekrem’e ve müslümanlara düşmanlıklarını devam ettirdiler. Mekke’de İslâm’ı ilk kabul edenlerden olan ve Habeşistan dönüşü Medine’ye hicret imkânı bulamayan Mikdâd b. Amr müşriklerin ticarî veya askerî bir sefer hazırlığı içinde olduğunu Hz. Peygamber’e bildirdi. Bunun üzerine Resûlullah hicretin 8. ayının başlarında (Şevval 1 / Nisan 623), Medine’ye sığınan müslümanları tehdit eden Kureyşliler’i bundan vazgeçirmek ve Mekke müşriklerine ait ticaret kervanlarının müslümanların aleyhinde kullanılmasını engellemek üzere Ubeyde b. Hâris kumandasında tamamı muhacirlerden oluşan altmış veya seksen kişilik bir müfrezeyi Râbiğ’in iç taraflarına sevketti. Sancaktarlığını Mistah b. Üsâse’nin yaptığı birliğin amacı müslümanların kendilerini savunabilecek güçte olduğunu ispat etmek, bir saldırı halinde kendilerinin de Mekke’nin güvenliğini zor duruma sokabileceklerini ve Mekke-Suriye ticaret bağlantısını kesebileceklerini göstermekti.

Ubeyde b. Hâris’in emrindeki birlik, Cuhfe tarafında Seniyyetülmerre’nin aşağısında


sahil yolunu takip ederek Râbiğ vadisinde Ahyâ adıyla anılan suyun yanında konakladı ve burada Kureyş kervanıyla karşılaştı. 200 kişiden oluşan Kureyş kervanının başında Ebû Süfyân b. Harb bulunuyordu. Kervanın başında İkrime b. Ebû Cehil veya Mükrez b. Hafs’ın olduğu rivayet edilirse de bu doğru değildir. Her iki taraf birbirine ok atmakla yetindi, müslüman birliğinin üç katı olan müşrikler savaşa tutuşmayarak geri çekildi. Bu karşılaşmada ilk oku Sa‘d b. Ebû Vakkās atmış ve bütün okları isabetli kullanmıştı (Vâkıdî, I, 10). Bu sebeple müşrikler müslümanlara yardımcı kuvvetler geldiğini zannederek telâşlandı ve süratle uzaklaştı. Sa‘d b. Ebû Vakkās Ubeyde b. Hâris’e Kureyş kervanının takip edilmesini teklif ettiyse de Ubeyde bunu kabul etmedi ve kayıp vermeden Medine’ye döndü. Müslümanlara ulaşmak için müşriklere katılmış olan ve Seniyyetülmerre’de müslümanların tarafına geçen Mikdâd b. Amr ile Utbe b. Gazvân da onlarla beraber Medine’ye gitti (İbn Hişâm, II, 234).

Ubeyde b. Hâris’in daha geç bir dönemde hicretin 2. yılı Rebîülevvel ayında (Eylül 623) görevlendirildiği rivayetinin yanında (Halîfe b. Hayyât, s. 33) onun İslâm tarihinde Kureyş üzerine gönderilen ilk müfreze birliğinin kumandanı olduğu da nakledilir (İbn Hişâm, II, 237; Belâzürî, I, 477). İhtilâfın sebebi, Hz. Peygamber tarafından Hamza b. Abdülmuttalib ile Ubeyde b. Hâris’in aynı günde ve yerde görevlendirilmiş olmasıdır (İbn Hişâm, II, 238). Hamza hicretin 1. yılı Ramazan ayında (Mart 623), Ubeyde ise Şevval ayında (Nisan 623) yola çıkmıştır. Ancak Râbiğ’de müslümanlarla Mekke müşrikleri arasında ufak çaplı da olsa ilk defa bir çatışma meydana geldiği için öncelik Ubeyde b. Hâris’e verilmiş olabilir. Ubeyde b. Hâris Seriyyesi adıyla da anılan bu seriyyede Ubeyde ve beraberindekilerin Hz. Ebû Bekir tarafından bir şiirle övüldüğü ve Kureyş kabilesinin meşhur şairi Abdullah b. Ziba‘râ’nın ona cevap verdiği belirtilirse de bunları eserine alan İbn Hişâm, bu beyitlerin Hz. Ebû Bekir’e ve Abdullah’a atfedilmesinin doğru olmadığını söylemektedir (es-Sîre, II, 235-237).

BİBLİYOGRAFYA:

Vâkıdî, el-Meġāzî, I, 10-11; İbn Hişâm, es-Sîre (nşr. Ömer Abdüsselâm Tedmürî), Kahire 1987, II, 234-238; İbn Sa‘d, eŧ-Ŧabaķāt (nşr. M. Abdülkādir Atâ), Beyrut 1410/1990, II, 4; Halîfe b. Hayyât, et-Târîħ (Zekkâr), s. 33-34; Belâzürî, Ensâb (Zekkâr), I, 477; Taberî, Târîħ (Ebü’l-Fazl), II, 402; İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-ġābe (nşr. Halîl Me’mûn Şîhâ), Beyrut 1418/1997, III, 201; İbn Hacer, Fetĥu’l-bârî (Hatîb), VII, 84; Nûreddin el-Halebî, İnsânü’l-Ǿuyûn, Beyrut, ts. (Dârü’l-ma‘rife), III, 136-137; L. Caetani, İslâm Tarihi (trc. Hüseyin Cahid), İstanbul 1924-27, III, 195; Köksal, İslâm Tarihi (Medine), I, 333-338; Hamîdullah, İslâm Peygamberi (Tuğ), I, 455; Elşad Mahmudov, Sebep ve Sonuçları Açısından Hz. Peygamber’in Savaşları (doktora tezi, 2005), MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 42-44; “Rābigh”, EI² (İng.), VIII, 356.

Mustafa Sabri Küçükaşcı