NÎSÂBÛRÎ, Mahmûd b. Ebü’l-Hasan

(محمود بن أبي الحسن النيسابوري)

Ebü’l-Kāsım Mahmûd b. Ebi’l-Hasen b. el-Hüseyn el-Gaznevî en-Nîsâbûrî (ö. 553/1158’den sonra)

Tefsir âlimi ve Hanefî fakihi.

Beyânülhak lakabıyla tanınmış olup Şehâbeddin ve Necmeddin lakaplarıyla da anılmıştır. İlk kaynaklarda sadece Ebü’l-Hasan diye geçen babasının adı Hediyyetü’l-Ǿârifîn’de Ali olarak verilmiş, bizzat kendisi Kāsım ve Muhammed adlı iki oğlundan söz etmiştir. Nîsâbûrî muhtemelen Nîşâbur’da yetişmiştir. Îcâzü’l-beyân adlı eserini 553’te (1158) Hucend’de tamamladığına göre (Hediyyetü’l-Ǿârifîn, II, 403) hayatının bir bölümünü burada geçirmiş, daha sonra Dımaşk’a yerleşerek el-Medresetü’l-Muîniyye’de müderrislik yapmış (Nuaymî, I, 589), vefatına kadar bu görevini sürdürmüş, ölümünden sonra yerine oğlu Muhammed geçmiştir. Ziriklî’nin onun ölüm tarihini 550 (1155) olarak vermesi doğru değildir. Yâkūt el-Hamevî’nin değerli bir âlim olduğuna, tefsir, dil, fıkıh gibi alanlardaki uzman kişiliğine işaret ettiği Nîsâbûrî kadı ve hatiplerin övüncü olarak nitelendirilmiş, özellikle tefsir alanında eserler vermiştir.

Eserleri. 1. Îcâzü’l-beyân Ǿan meǾâni’l-Ķurǿân. Eserin mukaddimesinde müellif belli bir görüşün nakliyle sınırlı olan ilk dönem teliflerinin yetersiz kaldığını, sonrakilerin ise öğrenmeyi zorlaştıracak ölçüde ayrıntı ve tekrarlarla dolu olduğunu söylemiş, bu sebeple orta hacimde bir eser yazmayı amaçladığını kaydetmiş, bununla birlikte eserinde tefsir, telif, i‘rab, nüzûl sebebi, fıkhî ahkâm ve garîb hadis gibi değişik türden 10.000’den çok meselenin ele alınıp açıklandığını belirtmiş, ayrıca daha geniş bilgi edinmek isteyenlerin Ġurerü’l-eķāvîl fî meǾâni’t-tenzîl adlı eserine başvurmalarını tavsiye etmiştir. Başta Ebû Müslim el-İsfahânî’nin CâmiǾu’t-teǿvîl li-muĥkemi’t-tenzîl’i ile Mâverdî’nin en-Nüket ve’l-Ǿuyûn’u olmak üzere Sîbeveyhi’nin el-Kitâb’ı, Ali b. Hamza el-Kisâî’nin MeǾâni’l-Ķurǿân’ı, Ma‘mer b. Müsennâ’nın Mecâzü’l-Ķurǿân’ı gibi kaynaklardan yararlanılarak kaleme alınan eser Hanîf b. Hasan el-Kāsımî tarafından tahkikli olarak neşredilmiştir (I-II, Beyrut 1995). 2. Vađaĥu’l-burhân fî müşkilâti’l-Ķurǿân. Kur’an’ın anlaşılması zor olan âyetleriyle garîb kelimelerini açıklamak, inkârcıların bu tür âyetlere dayanarak Kur’an hakkında ileri sürdükleri şüphe ve itirazlara cevap vermek üzere kaleme alınan eseri Safvân Adnân Dâvûdî tahkik ederek yayımlamıştır (I-II, Dımaşk-Beyrut 1410/1990). Müellif, bu kitabında yer verdiği beyitleri daha sonra hazırlayacağı bir eserinde şerhedeceğini söylemiştir (I, 170). Nîsâbûrî’nin Bâhirü’l-burhân fî meǾâni müşkilâti’l-Ķurǿân adıyla yayımlanan eseri (nşr. Suâd bint Sâlih b. Saîd Bâbekî, Mekke 1997) Vađaĥu’l-burhân ile aynı olup yalnızca nüsha farklılıklarını içermektedir. 3. Ħalķu’l-insân. Bir nüshası Kahire’de Dârü’l-kütübi’l-Mısrıyye’de bulunan (nr. 2445) eserde insanın yaratılışının ve karakteristik özelliklerinin konu edildiği belirtilmişse de (Keşfü’ž-žunûn, I, 722) nüshayı gördüğünü söyleyen Hanîf b. Hasan el-Kāsımî bu çalışmanın Nîsâbûrî’ye aidiyetinin kesin olmadığını ve konusunun zühd, ahlâk ve faziletlerle


ilgili bulunduğunu, bu sebeple adının Ħuluķu’l-insân şeklinde okunması gerektiğini belirtmiştir (Îcâzü’l-beyân, neşredenin girişi, I, 23). 4. Cümelü’l-ġarâǿib fî tefsîri’l-ĥadîŝ (TSMK, III. Ahmed, nr. 2334; Süleymaniye Ktp., Beşir Ağa [Eyüp], nr. 79, vr. 2a-b). Edirnevî’nin bu risâleyi müellifin Îcâzü’l-beyân adlı eserinin şerhi olarak zikretmesi bir zühul eseri olmalıdır. 5. el-Mûcez fi’n-nâsiħi ve’l-mensûħ. Safvân Adnân Dâvûdî, bir nüshası Dublin’de Chester Beatty Kütüphanesi’nde bulunan (nr. 3883) eserin bir nüshasının da kendinde olduğunu söylemekte (Vađaĥu’l-burhân, neşredenin girişi, I, 14), Hanîf b. Hasan el-Kāsımî ise eserin IV. (X.) yüzyıl âlimlerinden doğrudan nakiller ihtiva etmesi sebebiyle VI. (XII.) yüzyılda yaşamış olan Nîsâbûrî’ye ait olamayacağını ileri sürmektedir (Îcâzü’l-beyân, neşredenin girişi, I, 26). 6. Ġurerü’l-eķāvîl fî meǾâni’t-tenzîl. Müellif bu çalışmasını Îcâzü’l-beyân’da zikretmektedir (I, 55). 7. ĶıŧaǾu’r-riyâż fî bideǾi’l-iǾtirâż. 8. el-Ġılâletü fî mesǿeleti’l-yemîn Ǿalâ şürbi’l-mâǿ mine’l-kûz ve lâ mâǿ fi’l-kûz (son iki eseri müellif Vađaĥu’l-burhân fî müşkilâti’l-Ķurǿân adlı kitabında kaydetmektedir [I, 118, 139]). Nîsâbûrî’nin kaynaklarda adı geçen diğer eserleri de şunlardır: Dürerü’l-kelimât Ǿalâ ġureri’l-âyâti’l-mûhime li’t-teǾârużi ve’ş-şübühât, Şevâridü’ş-şevâhid ve ķalâǿidü’l-ķaśâǿid, el-Esǿiletü’r-râǿiǾa ve’l-ecvibetü’ś-śâdiǾa, et-Teźkire ve’t-tebśıra fî mesâǿili’l-fıķh. Müellif, Cümelü’l-ġarâǿib adlı risâlesinde (vr. 11a) ayrıca fıkıh usulüne dair bir eserinin bulunduğunu söylemektedir.

BİBLİYOGRAFYA:

Mahmûd b. Ebü’l-Hasan en-Nîsâbûrî, Îcâzü’l-beyân Ǿan meǾâni’l-Ķurǿân (nşr. Hanîf b. Hasan el-Kāsımî), Beyrut 1995, I, 55; ayrıca bk. neşredenin girişi, I, 11-41; a.mlf., Vađaĥu’l-burhân fî müşkilâti’l-Ķurǿân (nşr. Safvân Adnân Dâvûdî), Dımaşk 1410/1990, I, 118, 139, 170; ayrıca bk. neşredenin girişi, I, 11-81; a.mlf., Cümelü’l-ġarâǿib, TSMK, III. Ahmed, nr. 2334, vr. 11a; Yâkūt, MuǾcemü’l-üdebâǿ, XIX, 124-125; Dâvûdî, Ŧabaķātü’l-müfessirîn, II, 211-212; Süyûtî, Buġyetü’l-vuǾât, II, 277; Nuaymî, ed-Dâris fî târîħi’l-medâris (nşr. Ca‘fer el-Hasenî), Kahire 1988, I, 589; Keşfü’ž-žunûn, I, 601-602, 722; Ahmed b. Muhammed Edirnevî, Ŧabaķātü’l-müfessirîn (nşr. Süleyman b. Sâlih el-Hizzî), Medine 1417/1997, s. 424-425; Brockelmann, GAL Suppl., I, 733; Îżâĥu’l-meknûn, I, 162, 468, 610; II, 58, 144; Hediyyetü’l-Ǿârifîn, II, 403; Ziriklî, el-AǾlâm, VIII, 43.

Adem Yerinde