NİHÂVEND

(نهاوند)

Türk mûsikisinde bir şed makam.

Eski devirlerde Türk mûsikisi makamlarına ırak, hicaz, nişâbur (nişâpur), tebriz gibi şehir veya bölge ismi verme âdeti çerçevesinde, İran’da bir şehir olan Nihâvend de bir makam ismi olarak anılagelmiştir. Bugün kullanılmakta olan nihâvend makamının eski ismi “nihâvend-i rûmî”dir. Bu isim, nihâvend makamını “nihâvend-i kebîr” adlı diğer bir makamdan ayırmak için kullanılmış, fakat sonraları terkedilerek sadece nihâvend ismi kalmıştır. Nihâvend makamı bûselik makamı dizisinin rast perdesine göçürülmesiyle elde edilmiş, buna göre dizisi, rast perdesindeki bûselik beşlisine nevâ perdesinde kürdî ve hicaz dörtlülerinin eklenmesiyle oluşmuştur. Güçlüsü beşli ile dörtlünün ek yerindeki nevâ perdesi olup bu perdede çoğunlukla kürdî, bazan hicaz çeşnileriyle yarım karar yapılır. Makamın genel seyir karakteri “inici-çıkıcı” ise de özellikle son yüzyılda çok kullanılan bu makam çıkıcı veya inici olarak da karşımıza çıkmaktadır.

Nihâvend makamı dizisi Batı mûsikisi bakımından sol minördür. Güçlü üzerinde kürdî dörtlüsü bulunan dizi eski minör, hicaz bulunan dizi ise armonik minördür. Makamın bu minör yapısı, Batı müziğinde olduğu gibi tonların komşuluğunun getirdiği asma karar imkânlarına da yansır. Nihâvend makamı asma kararlar bakımından oldukça renklidir. Makamın seyri sırasında altıncı derece nîm hisar perdesinde çârgâh, dördüncü derece çârgâh perdesinde bûselik çeşnisiyle asma kararlar yapılabilir. Fakat bu kalışlar için tiz tarafta la küçük mücennep bemolünün de (nîm-şehnaz perdesi) seyre karışması gerekir. Çünkü bu iki kalış da minör-majör ilişkisinden doğmakta olup çârgâhtaki kalış do majör, nîm hisardaki kalış ise mi bemol minördür ve her iki ton sol minörün yani nihâvend dizisinin yakın komşusudur.

Ayrıca kürdî perdesi de (si bemol) bir asma karar perdesidir. Bu perdede yine majör-minör ilişkisinin bir sonucu olarak çârgâh çeşnisiyle asma karar yapılabilir (sol minörsi bemol majör ilişkisi). Bunun dışında dügâh perdesinde de kürdî çeşnisi ile kalınabilir.

En çok kullanılan şekliyle eğer nevâda kürdî çeşnisiyle yarım karar yapılmışsa aynı perdede hicaz çeşnisiyle de asma karar yapılabilir. Bu perdede bazan nîm hisar yerine dik hisar perdesi getirilerek uşşak dörtlüsü ile küçük bir kalış yapılabilir. Bu çeşni makamın esas yapısında olmayan bir geçkiden ibarettir ve ihtiyarîdir. Nihâvend makamı seyrine bazan kısa bir neveser dizisinin karıştığı olur. Bu sol minörün sol minör oryantale olan geçkisidir.

Gerek pest gerekse tiz taraftan genişleyebilen nihâvend makamının tiz taraftaki genişlemesi, durak üzerinde bulunan bûselik beşlisinin tiz durak gerdâniye perdesi üzerine simetrik olarak göçürülmesiyle yapılır. Bu genişleme sonucunda nevâ perdesi üzerinde kürdî dörtlüsü bulunan dizi kullanılıyorsa nevâda kürdî dizisi, hicaz dörtlüsü bulunan dizi kullanılıyorsa nevâda hümâyun dizisi oluşur.


Pest taraftan yapılan genişlemede ise yegâh perdesine hicaz dörtlüsü getirilerek yegâhta bir hümâyun dizisi meydana gelir.

Nota yazımında donanımına si ve mi için küçük mücennep bemolleri konulan nihâvend makamının yeden sesi portenin birinci aralığındaki bakiye diyezli fa (ırak) perdesidir. Nihâvend makamının seyrine durak veya güçlü perdesi civarından başlanır. Diziyi meydana getiren çeşnilerde karışık gezinilip güçlü perdesinde kullanılan çeşniye göre yarım karar yapılır. Bu karışık gezinti sırasında gereken yerlerde asma kararlar da yapılıp yine karışık gezinilerek genişlemiş bölgeler de gösterildikten sonra ana diziye dönülür ve bu dizi ile rast perdesinde bûselik çeşnisiyle ve genellikle yedenli tam karar yapılır.

Hacı Fâik Bey’in zencir usulünde, “Visâl-i yâre gönül sarf-ı himmet istermiş”, Ali Rifat Çağatay’ın lenk fahte usulünde, “Zülfün görenlerin hep bahtı siyâh olurmuş” mısraıyla başlayan besteleri; İsmail Hakkı Bey’in, “Seni hükm-i ezel âşûb-ı devrân etmek istermiş” mısraıyla başlayan ağır semâisiyle Tanbûrî Ali Efendi’nin, “Bilmezdim özüm gamzene meftûn imişim ben” mısraıyla başlayan yürük semâisi; Hacı Ârif Bey’in curcuna usulünde, “Uyur dâim uyanmazdı benim baht-ı siyehkârım” ve ağır aksak usulünde, “Ahterî düşkün garîb ü âşık u âvâreyim” mısraıyla başlayan şarkıları; Vardakosta Ahmed Ağa’nın Mevlevî âyiniyle Doğan Ergin’in sofyan usulünde, “Şeyhimin illeri uzaktır yolları”, Ahmet Hatipoğlu’nun aynı usulde, “Nice feryâd edip zârî kılam ben” mısralarıyla başlayan ilâhileri bu makamın en güzel örnekleri arasındadır.

BİBLİYOGRAFYA:

Abdülbâkī Nâsır Dede, Tedkīk u Tahkīk, Süleymaniye Ktp., Nâfiz Paşa, nr. 1242/I, vr. 16a, 26b-27a; Hâşim Bey, Mûsikî Mecmuası, İstanbul 1280, s. 25; Tanbûrî Cemil Bey, Rehber-i Mûsikî, İstanbul 1321, s. 75-76; Suphi Ezgi, Nazarî-Amelî Türk Musikisi, İstanbul 1933-40, I, 264; IV, 266; Özkan, TMNU, s. 208-213; Hüseyin Sâdeddin Arel, Türk Mûsikîsi Nazariyatı Dersleri (haz. Onur Akdoğu), Ankara 1991, s. 208, 331.

İsmail Hakkı Özkan