NAKŞİDİL SULTAN

(ö. 1817)

Sultan II. Mahmud’un annesi.

Osmanlı tarih kaynaklarında adı genellikle Nakşidil şeklinde verilmekle birlikte bazı arşiv belgelerinde, mühründe ve mezar kitâbesinde Nakşî, Nakşî Kadın olarak geçer. Kimliği ve saraya getirilişi Hakkındaki romantik hikâyelerin aksine onun I. Abdülhamid’in kız kardeşi Büyük Esmâ Sultan’ın câriyelerinden olduğu yeni bir belgeden anlaşılmaktadır. Düzenli olarak misafirliğe gittiği kız kardeşinin sarayında I. Abdülhamid’in dikkatini çektiği ve daha sonra buradan Topkapı Sarayı’na alındığı bilinmektedir. XVIII. yüzyılda hareme getirilen câriyelerin büyük bir kısmı gibi Kafkas kökenli olması muhtemeldir. Onun 1776’da doğan ve 1788’de Nantes’da bulunduğu bilinen, Hakkında sonradan pek çok haber, makale, roman yazılan, sinema-televizyon filmleri çevrilen, Fransız kraliyet ailesine mensup Aimée du Buc de Rivery olduğu bilgisi doğru değildir. Nakşidil’le ilgili bir efsanenin hâlâ sürdürülmesinde diplomatik ve politik amaçlar yanında cazip romantik hikâye merakı da öne çıkmaktadır.

I. Abdülhamid’in yedinci kadınefendisi olan Nakşî Kadın’ın dünyaya getirdiği ilk çocuğu 25 Zilkade 1197’de (22 Ekim 1783) doğan Şehzade Murad Seyfullah’tır (TSMA, D. nr. 6364; BA, KK, nr. 5253, vr. 51a). Şehzade Murad 10 Rebîülâhir 1198’de (3 Mart 1784) çiçek hastalığından ölünce ona ait yiyecek içecek maddeleri tahsisatı padişahın isteği üzerine kesilmeyerek annesine devredildi. Nakşidil’in ikinci çocuğu olan Şehzade Mahmud’un doğum tarihi 13 Ramazan 1199 (20 Temmuz 1785) olup ancak yedi ay kadar yaşayacak son çocuğu Sâliha Sultan ise 6 Safer 1201’de (28 Kasım 1786) dünyaya gelmiştir (TSMA, D. nr. 70, vr. 48b; nr. 6364).

Hayatı Hakkında aktarılan bilgiler son derece sınırlıdır. Bunlar da onun, oğlu Şehzade Mahmud ile birlikte Beşiktaş Sahilsarayı’ndan Topkapı Sarayı’na geliş-gidişleri vesilesiyledir. Konuyla ilgili yazışmasında I. Abdülhamid ondan oğlu dolayısıyla “vâlide-i muhteremeleri” diye söz etmektedir. İki saray arasındaki bu nakiller sırasında padişah ve diğer saray halkından önce hareket etmesi, onun ayrıcalıklı bir konumda olduğuna ve “gözde” kimliğiyle tanındığına dair rivayetleri güçlendirir.

I. Abdülhamid’in 11 Receb 1203’te (7 Nisan 1789) vefatından bir hafta sonra mûtat üzere, özellikle erkek çocuk sahibi olan diğer kadınefendiler gibi Topkapı Sarayı’ndan Beyazıt’taki Eski Saray’a taşındı (BA, KK, nr. 7252, vr. 1a). “Vâlide-i Şehzâde Mahmûd” olarak kayıtlarda geçen Nakşî Kadın’a verilen yiyecek içecek maddelerinin çeşit ve miktarı gibi birtakım bilgiler dışında onun Eski Saray’daki günlerine dair farklı bir mâlûmat yoktur. Üvey oğlu Sultan IV. Mustafa’nın 21 Rebîülevvel 1222’de (29 Mayıs 1807) tahta çıkışından üç hafta sonra günlük / haftalık bazı tahsislerine zam yapıldığı tesbit edilir. III. Selim’in katledildiği ve Şehzade Mahmud’un hayatının kaçırılarak kurtarıldığı günlerde de yine Eski Saray’da idi. Topkapı Sarayı’nda ve olayların içinde bulunduğuna dair bilgiler ve yorumlar yanlıştır. Bu yıllarda Nakşî Kadın’ın aylık ve yıllık gelir kaynakları arasında üç çiftliğiyle Fâtih Camii yakınındaki Taşçılar Hanı bulunmaktaydı (TSMA, D. nr. 9506/1; E. nr. 8682/1-2).

Nakşidil, oğlunun 4 Cemâziyelâhir 1223’te (28 Temmuz 1808) cülûsu ile birlikte Vâlide Sultan “Mehd-i ulyâ-yı saltanat-ı seniyye” oldu. 15 Cemâziyelâhir’de (8 Ağustos) Vâlide Alayı ile Eski Saray’dan


Topkapı Sarayı’na nakledildi. Bu nakil için Ahretlik Hanım lakabıyla bilinen padişahın kız kardeşi Ayşe Dürrişehvar görevlendirildi. II. Mahmud annesini Ortakapı dışında Hasfırın / Ekmeklik önünde elini öperek karşıladı ve Araba Kapısı’ndan Harem-i Hümâyun’a kadar eşlik ederek içeri girdi (BA, A. TŞF, nr. 357, s. 108-109, 115). Bu sırada yapılan tören, hem son Vâlide Alayı olması hem de II. Mahmud’un büyük karışıklıklarla birlikte tahta çıkışı dolayısıyla önemli görülmektedir.

II. Mahmud’un saltanat döneminin ilk dokuz yılında hayatta olan Nakşidil Vâlide Sultan’la ilgili kayıtlar, yine kendisine verilen yiyecek içecek maddelerinin miktarları ile birtakım teşrifattaki yerini belirten bilgilerden ibarettir. Geçmişteki bazı vâlide sultanlar gibi Nakşidil’in devrin siyasî gelişmelerinde taraf olduğuna veya bazı kararların oluşmasında etkisinin bulunduğuna dair bir kayıt yoktur. Hânedanın bu üyelerinin giderek iç dayanışmaya önem veren ve bu tür tartışmalardan uzak duran bir tavır izlediği anlaşılmaktadır. Daha çok Beşiktaş Sahilsarayı’nda ikamet eden Nakşidil bayılma ile birlikte kendini gösteren verem hastalığına yakalandı ve tedavi için bir süre Çamlıca’daki Gümrükçü Osman Paşa Köşkü’ne götürüldü. Padişahın endişe ve özenle takip ettiği tedavisi hekimbaşı ve birkaç tabibin gözetiminde sürerken 24 Şevval 1232’de (6 Eylül 1817) Beşiktaş Sahilsarayı’nda vefat etti (BA, A. TŞF, nr. 453, s. 93). Cenaze namazını Şeyhülislâm Seyyid Mehmed Zeynelâbidîn Efendi kıldırdı. Kiraz Hamdi Paşa’nın beyan ettiği doğum yılı doğru kabul edilirse Nakşidil’in vefatında elli altı yaşında bulunduğu anlaşılır. Vâlide Sultan’ın bütün haslarının belirtildiği deftere göre, toplam 161.696,5 kuruş tutan ve yüksek bir rakamı gösteren gelirleri ceyb-i hümâyun hazinesine tahsisen Darbhâne-i Âmire tarafından zaptedilmiştir (BA, Cevdet-Saray, nr. 7361/1-2).

Nakşidil Vâlide Sultan’ın birtakım hayratı vardır. Çeşitli tarihlerde bunlarla ilgili vakfiyeler tanzim ettirmiştir. Fâtih Camii’nin kıble yönünde ve Tabhâne Medresesi’nin karşısında bulunan Nakşidil Vâlide Sultan Külliyesi sıbyan mektebi, sebil, çeşme, türbe ve birkaç odadan meydana gelmektedir (İnşa masraf defteri: TSMA, D. nr. 9506/2, vr. 1b-5b). Bu külliyenin büyük kısmında bugün Diyanet İşleri Başkanlığı Çırçır Kız Kur’an Kursu faaliyet göstermektedir. Nakşidil Sultan Türbesi’nde, II. Mahmud’un isimleri Abdülhamid olan iki şehzadesiyle Cevrî Kalfa gibi onun nesli ve yakın çevresindeki hânedan üye ve mensuplarına ait toplam on beş sanduka mevcuttur.

I. Abdülhamid’in vefatı yılında yaptırdığı çeşmesi Sultanahmet semtinde bugün otel olan eski hapishane binasının deniz cephesindedir. Ayrıca Ayvansaray Karabaş mahallesinde Ebû Zer el-Gıfârî Türbesi’nin bitişiğindeki, Şehid Ali Paşa’nın inşa ettirdiği Çınarlıçeşme Tekkesi Mescidi’ni -daha sonra Nakşidil Vâlide Tekkesi Mescidi olarak anılır- bir sıbyan mektebi ilâvesiyle yeniden yaptırmıştır (1812). Harap olan mescid 1980’lerde tekrar ihya edilmiştir. Onun 23 Zilkade 1229 (6 Kasım 1814) tarihli masraf defterine göre Üsküdar Sarıkadı / Dudullu’da Nurbânû Vâlide Sultan’ın çeşmesi tekrar inşa edilmiş, bu arada su yolları yenilenmiş ve aynı köydeki caminin tamiri gerçekleştirilmiştir (TSMA, D. nr. 5734). Sarıgazi Köyü Camii’nin kıble tarafındaki söz konusu çeşme tamir kitâbesiyle birlikte bugün mevcuttur ve Nakşidil Vâlide Sultan Çeşmesi olarak bilinmektedir. Ayrıca II. Mahmud Küçükçamlıca’daki Cihanbağı Kasrı yerine vâlidesi adına yeni bir kasır inşa ettirmiştir (1812).

BİBLİYOGRAFYA:

TSMA, D. nr. 70, vr. 48b; nr. 5734; nr. 6364; nr. 9506/1; nr. 9506/2, vr. 1b-5b; E. nr. 7028/72, 250; 7029/242; 8682/1-2; BA, A. TŞF, nr. 350, vr. 60b, 73b; nr. 357, s. 108-109, 115; nr. 453, s. 80, 93-94; BA, KK, nr. 5253, vr. 51a; nr. 7252, vr. 1a; nr. 7259, s. 10, 18, 21, 26; BA, D. BŞM, nr. 41659, s. 2-3, 13, 17, 20, 40; BA, Nezaret Sonrası Evkaf Defterleri, Nakşidil Vâlide Sultan Evkafı, nr. 8659, 8718, 8720, 8890; BA, Cevdet-Saray, nr. 7361/1-2; BA, Ali Emîrî, I. Abdülhamid, nr. 11, 194, 24638, 25434; Sırkâtibleri İsmail Zihnî - Ebûbekir Sıdkî - Bolevî İbrâhim, Rûznâme-i Sultan Abdülhamîd Han, TSMA, E. nr. 12360/17, vr. 1a, 8a, 10a-b, 17b, 20a, 21a; Sırkâtibi Ârif Muhît v.dğr., Rûznâme-i Sultan Selîm Hân-ı Sâlis-Sultan Mustafa Hân-ı Râbi‘-Sultan Mahmud Hân-ı Sânî, BA, Millî Emlak’dan Devr Alınan Defterler, nr. 11, s. 57; Rûzmerre, TTK Ktp., Yazma, nr. 1001, s. 21, 26, 31, 41; Taylesanizâde Hâfız Abdullah Efendi Tarihi: İstanbul’un Uzun Dört Yılı: 1785-1789 (haz. Feridun M. Emecen), İstanbul 2003, s. 62, 81-82, 178, 204; Vâsıf, Târih (İlgürel), s. 216-217, 279-280, 371-372; Şânîzâde, Târih, II, 344-345; Câbî Ömer Efendi, Câbî Tarihi (haz. Mehmet Ali Beyhan), Ankara 2003, I, 190-191, 211-212; Hızır İlyas, Târîh-i Enderûn, İstanbul 1276, s. 132-133; Tayyarzâde Atâ Bey, Târih, İstanbul 1293, III, 65-66; Kiraz Hamdi Paşa, Âl-i Osmân veyâhud Hânedân-ı Osmânî Hazerâtı, Süleymaniye Ktp., Yazma Bağışlar, nr. 2173, s. 67; M. Çağatay Uluçay, Padişahların Kadınları ve Kızları, Ankara 1980, s. 107-108; Kemal Beydilli, Osmanlı Döneminde İmamlar ve Bir İmamın Günlüğü, İstanbul 2001, s. 105, 107, 151; Ahmed Refik, “Mahmûd-ı Sânî’nin Vâlidesi”, TOEM, XV/87 (1341), s. 218-224; Fikret Sarıcaoğlu, “Nakşıdil Valide Sultan”, MÜTAD, sy. 9 (2001), s. 97-109; J. Deny - [Bekir Kütükoğlu], “Vâlide Sultan”, İA, XIII, 185-187.

Fikret Sarıcaoğlu