MÜZENÎ

(المزني)

Ebû İbrâhîm İsmâîl b. Yahyâ b. İsmâîl el-Müzenî el-Mısrî (ö. 264/878)

İmam Şâfiî’nin önde gelen talebesi, müctehid.

175’te (791) doğdu. Yemen’de yaşayan Müzeyne kabilesine mensuptur. Önceleri İmam Mâlik’in önde gelen talebesi Asbağ b. Ferec’den öğrenim gördü (Zehebî, Teźkiretü’l-ĥuffâž, II, 458). Şâfiî’nin 200 (816) yılı civarında Mısır’a gelişinden vefatına kadar geçen dört yıl boyunca en yakın talebeleri arasında yer aldı. Şâfiî’den sonra onun son dönemine ait fıkhî görüşlerini (cedîd) sonraki nesillere aktarma faaliyetini sürdürdü. Arkadaşı Büveytî’nin ardından tedrîs halkasının başına geçerek mezhebin yaşayan en büyük temsilcisi haline geldi. el-Câmiu’l-atîk’te (Amr b. Âs Camii) verdiği derslerle başta Mısırlılar olmak üzere Horasan, Irak, Şam ve Endülüs bölgesinden gelen pek çok âlimin yetişmesinde ve bu yolla mezhebin geniş kitlelere yayılmasında önemli rol oynadı. Müzenî İmam Şâfiî, Nuaym b. Hammâd ve Ali b. Ma‘bed b. Şeddâd’dan hadis rivayet etti. Kendisinden İbn Huzeyme, Tahâvî, Zekeriyyâ b. Yahyâ es-Sâcî, İbn Cevsâ, Ebû Avâne el-İsferâyînî, İbn Ebû Hâtim er-Râzî, İbn Ziyâd en-Nîsâbûrî, Ebü’l-Fevâris İbnü’s-Sâbûnî, İbnü’l-Cârûd, Ebû Nuaym el-Cürcânî rivayette bulundu. İbn Ebû Hâtim onun sadûk, Ebû Saîd İbn Yûnus ve İbnü’l-Cevzî sika olduğunu ifade etmişlerdir. 24 Rebîülevvel yahut 24 Ramazan 264’te (4 Aralık 877 veya 30 Mayıs 878) Kahire’de vefat etti ve Karâfetüssuğrâ’da bulunan İmam Şâfiî’nin türbesi yakınına defnedildi. Kabri önemli ziyaretgâhlardan biri haline gelmiştir.

Ebû Abdullah İbn Abdülhakem ile birlikte Mısır’ın önde gelen iki büyük âliminden biri kabul edilen Müzenî’nin en yetkin olduğu alan fıkıhtır. Ondan İbn Huzeyme, Yûsuf b. Abdüla‘lâ, Muhammed b. Nasr el-Mervezî, Ebü’l-Kāsım Osman b. Saîd el-Enmâtî, İbn Ukayl el-Firyâbî, Abdân el-Mervezî, İshak b. Mûsâ el-İsferâyînî, İbn Allûye er-Rezzâz, Eslem b. Abdülazîz, Beyyânî, Muhammed b. Abdüsselâm el-Huşenî, İbnü’l-Harrâz el-Kurtubî gibi pek çok âlim fıkıh tahsil etmiştir. Mezhebin özellikle Mısır’da güçlenmesindeki rolü büyük olmuş, burada Mâlikîler’in üstünlüğü söz konusu iken vali Ahmed b. Tolun’un huzurunda yapılan bir tartışmada söyledikleri onun hoşuna gidince kendisine yakınlık duymuş ve Şâfiîler’i Mâlikîler’den üstün konuma getirmiştir.

Şâfiî’nin Mısır sonrası eserleriyle çok fazla alâkalı olduğu anlaşılan Müzenî, er-Risâle’yi bizzat Şâfiî’den seksen defa, kendi başına ise elli yılda 500 defa okuduğunu ve her defasında yeni bir açılım kazandığını belirtmiştir. Ancak Şâfiî’nin Bağdat’ta yazdığı kadîm mezhep anlayışını yansıtan kitaplarıyla bu kadar ilgilendiği söylenemez (Ebû Âsım el-Abbâdî, s. 24). Şâfiî’den doğrudan duymadığı bazı konularda süt kardeşi Rebî‘ b. Süleyman el-Murâdî’nin eserinden yararlanmıştır. Hanefî kitaplarını da sürekli incelediği ve bunu gören yeğeni Tahâvî’nin bu sebeple Hanefî mezhebine geçtiği rivayet edilir (Ebû Ya‘lâ el-Halîlî, I, 429, 431).

Hakkında İmam Şâfiî’nin “mezhebimin destekçisi” ve, “Şeytanla tartışsa onu yener” dediği, onun en yakın talebelerinden ve mezhebin önde gelen imamlarından olan Müzenî kaynaklarda Şâfiî’nin usulünü, fetvalarını en iyi bilen ve mezhebi müdafaa için tartışmalara katılan kişi olarak tanıtılmakta ve Şâfiî’nin öğrencilerinden hiç kimsenin kendisini Müzenî’den üstün görmediği ifade edilmektedir. Bununla birlikte daha sonraki nesilden Ebü’l-Abbas İbn Süreyc’in Müzenî dahil Şâfiî’nin bütün talebelerinden üstün kabul edildiği belirtilmektedir (Şîrâzî, s. 109). Şâfiîler, Müzenî ve Rebî‘ b. Süleyman el-Murâdî’nin İmam Şâfiî’den yaptıkları nakilleri diğer râvilerin nakillerine tercih etmişlerdir (Hattâbî, I, 4-5). Fıkıh bilgisi ve Şâfiî’nin ictihad mantığına nüfuz bakımından üstünlüğü tartışmasız kabul edildiğinden bazı âlimler


tarafından Müzenî’nin nakilleri diğerlerinden üstün sayılsa da (Muvaffakuddin b. Osman, s. 506) mezhep içinde umumiyetle, Şâfiî’nin lafızlarını olduğu gibi aktaran Rebî‘ b. Süleyman el-Murâdî’nin rivayeti, kendi yorumlarını katarak bunları nakleden Müzenî’nin rivayetine tercih edilmiştir (Sübkî, II, 109, 132-133). Müzenî, önce Şâfiî’nin görüşlerini ve onun görüşlerinden hareketle ortaya koyduğu tahrîcleri içeren eserler yazmış (muhtemelen Nevevî bu sebeple Müzenî’nin bazı çalışmalarını Şâfiî’nin eserleri arasında saymıştır; el-MecmûǾ, I, 11), ancak daha sonra müstakil bir mezhep sahibi gibi hareket ederek kendi görüşlerini içeren ve birçok yerde Şâfiî’ye açıkça muhalefet ettiği Nihâyetü’l-iħtiśâr adlı bir kitap kaleme almıştır. İbn Süreyc, et-Taķrîb beyne’l-Müzenî ve’ş-ŞâfiǾî ve öğrencisi Ebû İshak el-Mervezî et-Tavassuŧ beyne’ş-ŞâfiǾî ve’l-Müzenî adlı eserlerinde (Kâtib Çelebi bu eseri yanlışlıkla İbn Süreyc’in bir başka öğrencisi İbnü’l-Kās et-Taberî’ye nisbet etmiştir; Keşfü’ž-žunûn, II, 1636; krş. İbn Kādî Şühbe, I, 106) Müzenî’nin el-Muħtaśar’da Şâfiî’ye yönelttiği itirazları ele alıp bir kısmını desteklemiş, bir kısmına da karşı çıkmışlardır.

Müzenî’nin hem bir mezhep müntesibi hem de müstakil bir müctehid gibi hareket etmesi, dolayısıyla mezheple bağdaşmayan görüşleri ve mezhebe muhalif birçok tercihi bulunması dolayısıyla mezheple bağlantısı sorgulanmış ve ictihad düzeyi tartışılmıştır (Bedreddin ez-Zerkeşî, VI, 212). Şîrâzî onu İmam Şâfiî’nin talebeleri arasında müctehid olarak niteler ve el-Müheźźeb’de aykırı görüşlerini mezhep görüşü (vücûh) diye yazıp delillerini ve cevaplarını kaydeder. İmâmü’l-Haremeyn ve Sübkî ise Müzenî’nin müstakil bir mezhep sahibi olduğunu ileri sürerek İmam Şâfiî’nin usulüne dayalı olarak tahrîc edilmeyen aykırı görüşlerini (teferrüdât) mezhep görüşü kabul etmezler. Şâfiî’nin usulüne uyarak yapılan tahrîcler mezhepten sayılacaksa Şâfiî’nin usulünü kabul etmesi ve mezhep içinde haiz olduğu yüksek konumu dolayısıyla tahrîc yapmaya en lâyık olan da Müzenî’dir. Bu arada İmâmü’l-Haremeyn’in, başta söylediğinden farklı olarak Müzenî’nin her bir tercihinin tahrîc olduğunu, Şâfiî’nin usulüne muhalefet etmediğini, bu bakımdan onun Ebû Hanîfe’nin usulüne pek çok yerde muhalefet eden talebeleri Ebû Yûsuf ve Muhammed gibi sayılmadığını ileri sürdüğü, Şehristânî’nin ise Müzenî’nin Şâfiî’nin ictihadına herhangi bir ictihad eklemediğini söylediği kaydedilir (bu tartışma Hakkında bk. Nevevî, Tehźîb, II, 285; el-MecmûǾ, I, 72; Sübkî, II, 102-104, 131; İsnevî, II, 34-35; İbn Kādî Şühbe, I, 58-59). Şâfiî ile ilişkisi ve mezhep birikimine verdiği değer dikkate alındığında onu mezhep içi bir fakih şeklinde değerlendirmek mümkünse de yaşadığı dönemde mezhebin teşekkülünü henüz tamamlamadığı ve kendisi de mezhebe bağlılık (taklid) fikrine karşı bir tavır içinde olduğundan onun sıkı biçimde Şâfiî mezhebine bağlı bir fakih olduğunu söylemek mümkün değildir. Nitekim Sübkî’nin de belirttiği gibi Müzenî, mezheple irtibatı bakımından ne Muhammedler gibi (İbn Cerîr et-Taberî, İbn Huzeyme, Muhammed b. Nasr el-Mervezî ve İbnü’l-Münzir en-Nîsâbûrî) mezhepten tamamen ayrılmıştı ne de Iraklı ve Horasanlı Şâfiîler gibi mezhebe tamamen bağlıydı.

Usûl-i fıkıh kavramlarının oluşumunda ve temellendirilmesinde Müzenî’nin önemli katkıları bulunduğu ve bazı orijinal fikirler ileri sürdüğü görülmektedir. Dönemin en tartışmalı konularının başında gelen kıyas, ictihad, taklid ve ihtilâf meseleleri Hakkındaki düşünceleri bu açıdan oldukça önemlidir. Bu hususlarla ilgili görüşlerine bazı klasik usul kaynaklarında, özellikle Hatîb el-Bağdâdî’nin el-Faķīh ve’l-mütefaķķih İbn Abdilberr’in CâmiǾu beyâni’l-Ǿilm, ve Zerkeşî’nin el-Baĥrü’l-muĥîŧ’inde geniş yer verilmiştir (bk. bibl.). Zâhirî mezhebinin kurucusu Dâvûd ez-Zâhirî ile kıyasın meşruiyeti konusunda tartışmalara girmiş ve onun kıyas karşıtı görüşlerini eleştirmek için Kitâbü İŝbâti’l-ķıyâs adıyla bir eser yazmış, Dâvûd ez-Zâhirî de ona cevap vermek üzere uzunca bir risâle kaleme alarak kendisini ağır bir dille tenkit etmiştir (Sübkî bu risâlenin kendisinde bulunduğunu kaydetmektedir; Ŧabaķāt, II, 290). Taklid karşıtı görüşleriyle dikkat çeken Müzenî bu konuda Fesâdü’t-taķlîd adıyla müstakil bir eser kaleme aldığı gibi (Bedreddin ez-Zerkeşî, VI, 281-282) el-Muħtaŝar adlı eserinin daha ilk cümlesinde Şâfiî’nin kendisini ve başkalarını taklit etmeyi yasakladığını kaydetmektedir. Ancak Zerkeşî, Şâfiî’nin bu sözlerinin sadece müctehidle ilgili olduğunu, bu mertebeye ulaşamayanlarla alâkalı bulunmadığını söylemektedir (a.g.e., VI, 280). Müzenî, Fesâdü’t-taķlîd’de ihtilâflı konularda nasıl bir yol izlenmesi gerektiği hususunda oldukça orijinal bir yöntem önerir. Buna göre devlet başkanı, devrin önde gelen âlimlerini toplayıp meseleleri şûra yöntemiyle halletmeleri için görüşlerini özgürce açıklayabilecekleri huzurlu bir ortam hazırlamalı, bu mümkün olmadığında içlerinden fetva konusunda devlet başkanının yerini tutan âlim ulemâyı toplayarak bu yolu takip etmeli, onlara ulaşılamadığı durumlarda da önceki ve sonraki âlimlerin eserleri incelenip bir çözüme varılmalıdır (a.g.e., VI, 232-233).

Hadis ilminde ve özellikle sened bilgisinde derin vukufu bulunmadığını kendisinin de kabul ettiği, ancak hadislerin anlamları üzerinde yorum yapmada kendini yetkin gördüğü rivayet edilmektedir (Şîrâzî, s. 106). Zehebî’nin bir ifadesinden onun hadis bilmediği izlenimi edinilmekle birlikte (İbn Kādî Şühbe, I, 65) Müzenî’nin el-Muħtaśar’da rivayet ettiği hadis sayısı küçümsenemeyecek derecededir. Ayrıca İmam Şâfiî’nin es-Sünenü’ś-śaġīr’ini (Ebü’l-Fidâ İbn Kesîr, I, 123) ve yine ondan es-Sünen (Sünenü’l-İmâmi’ş-ŞâfiǾî, Kahire 1315/1897; nşr. Abdülmu‘tî Emîn Kal‘acî, es-Sünenü’l-meǿŝûre, Beyrut 1986) adlı eserini rivayet etmiştir. Tahâvî de bu son eseri 252 (866) yılında ondan rivayet etmiştir. Tahâvî ayrıca Müşkilü’l-âŝâr adlı kitabında Müzenî tarikiyle Şâfiî’den elli civarında hadis nakletmektedir. Biyografisine yer veren bazı kaynaklarda da Müzenî’nin rivayet ettiği hadislere örnekler verilmektedir.

Gençlik yıllarında kelâm konularıyla ilgilenip kelâm tartışmalarına katılmış olan Müzenî, İmam Şâfiî Mısır’a geldiğinde ona kelâmî bir mesele sormuş, o da bu ilmin tehlikesine dikkat çekerek fıkıh tahsil etmesini önerince tamamen fıkha yönelmiştir. Bir rivayete göre Müzenî, Mu‘tezile’nin halku’l-Kur’ân anlayışını devlet gücüyle kabul ettirmeye çalıştığı mihne hadisesi sırasında arkadaşı Büveytî’yi idareye ihbar edenler arasında yer almıştır (Sübkî, II, 164). İbn Abdülberr’in kaydettiğine göre ise düşmanları ve kendisini çekemeyenler ona iftira atmışlar, bunun üzerine pek çok Mısırlı onu terkedip etrafında on kadar öğrencisi kalmışsa da bir süre sonra bunun asılsız olduğu anlaşılmış ve ders halkasına olan ilgi daha da artmıştır (el-İntiķāǿ, s. 110-111). Müzenî’nin böyle bir iftiraya mâruz kaldığını ǾAķīde risâlesinde anlatılanlar da desteklemektedir (aş. bk.). Ayrıca onun halku’l-Kur’ân anlayışını savunanları tekfir ettiği (Ebû Âsım el-Abbâdî, s. 8, 87) ve mihne olayı sırasında gösterdiği mukavemetten dolayı Ahmed b. Hanbel’i takdir ettiği rivayet edilmektedir (Sübkî, II, 27; ayrıca bk. Ebû Ya‘lâ el-Halîlî, I, 431; Ahmed b. Hüseyin el-Beyhakī, I, 466-467; II, 352-354).


Eserleri. 1. el-Muħtaśar (el-İħtiśâr). İmam Şâfiî’nin el-Üm adlı eseriyle birlikte Şâfiî mezhebinin temel kaynakları arasında yer alan ve ders kitabı olarak okutulan bu eser Şâfiî’nin öğrencileri tarafından onun mezhebine dair yazılan ilk kitaptır. Muhammed b. Ahmed el-Ezherî’nin ez-Zâhir fî ġarîbi elfâži’ş-ŞâfiǾî adlı eserinin mukaddimesinde el-CâmiǾ ismiyle andığı bu çalışmada İmam Şâfiî’nin kitaplarında mevcut çok sayıdaki fıkhî meseleyle ilgili görüşleri kısaltılarak derlenmiştir. Müzenî’den nakledildiğine göre eserin telifi yirmi yıl sürmüş, bu müddet içerisinde üç (veya sekiz) defa yazılıp değişiklikler yapılmıştır (Ahmed b. Hüseyin el-Beyhakī, II, 349; Nevevî, el-MecmûǾ, I, 108). Müzenî eserini hazırlamadan önce Şâfiî’nin kitaplarından hareketle el-CâmiǾu’l-kebîr adıyla muhtasar bir kitap meydana getirmişti. Daha sonra bu kitabı hacimli bulduğu için kısaltarak el-Muħtaśar’ı oluşturmuş ve bunu da hacimli bulduğundan daha az mesele içeren bir kitap kaleme almıştır (Merverrûzî, I, 110-111). el-Muħtaśar’ın günümüze kadar gelen ve 300 varak olduğu kaydedilen nüshası el-Muħtaśarü’ś-śaġīr, 1000 varak olduğu söylenen diğer nüshası ise el-Muħtaśarü’l-kebîr diye bilinir. Küçük nüshanın daha İbnü’n-Nedîm zamanında başvuru kaynağı haline gelmesi (el-Fihrist, s. 266; krş. Ahmed b. Hüseyin el-Beyhakī, II, 344) ve yapılan şerhlerinin de bu nüshaya dayanması sebebiyle Wilhelm Heffening ve Carl Brockelmann’ın günümüze el-Muħtaśarü’l-kebîr’in ulaştığını söylemeleri doğru değildir (Sezgin, I/3, s. 194-195). Nüshalar arasındaki farklılıklar rivayetlerdeki ihtilâflardan kaynaklanmaktadır. Müzenî el-Muħtaśar’da kendi görüşlerini de kaydetmiş, ayrıca Şâfiî’nin usulüne dayalı olarak yaptığı tahrîcleri eklemiş, pek çok yerde imamın görüşünü zikrettikten sonra çeşitli değerlendirmeler ve onun farklı görüşleri arasında tercihler yapmıştır. Nitekim Şâfiî’nin eserlerinde müstakil şekilde bulunmadığı halde el-Muħtaśar’da yer alan ferâiz bölümünün Şâfiî’den bizzat duydukları, er-Risâle’den yapılan derlemeler ve Şâfiî’nin mezhebine uygun olarak yaptığı tahrîclerden oluştuğunu ve Şâfiî’nin ferâize dair görüşlerinin Zeyd b. Sâbit’in görüşleriyle aynı olması dolayısıyla burada Zeyd’in görüşlerini kaydettiğini belirtir (el-Muħtaśar, s. 138; Bedreddin ez-Zerkeşî, VI, 63). el-Ümm’ü derleyen Sirâcüddin el-Bulkīnî orada olmayan sehiv secdesiyle ilgili bölümü de Müzenî’nin el-Muħtaśar’ından naklettiğini belirtmektedir (el-Üm, I, 130-132; krş. el-Muħtaśar, s. 17). Beyhakī, Müzenî’nin Şâfiî’ye yaptığı itirazların eksik veya kusurlu nakilden kaynaklandığını ve konuların sıralanmasında Şâfiî’nin güzel tertibinin terkedildiğini belirtmekle beraber İslâm tarihinde yazılan eserler içinde el-Muħtaśar’dan daha verimli bir kitap bilmediğini kaydetmektedir (Menâķıbü’ş-ŞâfiǾî, II, 347-348). İbn Süreyc ve Ebû Zeyd el-Mervezî gibi mezhebin önde gelen âlimleri tarafından övgüyle anılan bu çalışma Şâfiî sonrası dönemde fürû alanında merkezî bir yer işgal etmiş, mezhebin fıkhına dair telif edilen kitapların temelini oluşturmuş, âlimler onun ifadelerini tefsir ve şerhetmişler, yazdıkları eserlerde (Hanefîler’den Tahâvî de el-Muħtaśar adlı eserinde) konuların düzeninde onun tertibini esas almışlardır. Muahhar dönemlerde bile mezhep mensupları arasında en yaygın kullanılan beş müracaat kitabından biri olmayı sürdürmüştür (diğerleri el-Müheźźeb, et-Tenbîh, el-Vasîŧ ve el-Vecîz; bk. Nevevî, Tehźîb, I, 3). Genç kızların çeyizine Muħtaśarü’l-Müzenî’nin bir nüshasının konulduğuna dair ifadeler bu eserin ne derece yaygın hale geldiğini göstermektedir. III. (IX.) yüzyılın ikinci yarısında Ebû Zür‘a el-Kādî, halkının çoğunluğu Evzâî mezhebinden olan Dımaşk’ta Şâfiî mezhebini teşvik için el-Muħtaśar’ı ezberleyene 100 dinar vereceğini ilân etmiştir (İbn Hacer el-Askalânî, s. 387). Müzenî’nin eserine hamdele ile başlamaması tenkit konusu yapılmış, bu tenkide sonraki birçok Şâfiî âlimi cevap vermiştir. Ayrıca İbn Süreyc’in hocası Ebü’l-Hasan el-Münzirî’nin yazdığı el-Muħtaśar’ın bu kitaptan daha iyi olduğu da söylenmiştir (İsnevî, I, 85-86). Şâfiî âlimleri tarafından üzerine şerh, ihtisar, ta‘lik türü pek çok çalışma yapılan, ihtiva ettiği görüşler çerçevesinde yeni meselelere çözümler üretilen ve diğer kanallardan gelen bilgilerle çatıştığında uzlaştırılmaya çalışılan Müzenî’nin eserinin çeşitli baskıları gerçekleştirilmiştir (nşr. Muhammed b. Muhammed el-Belbîsî, Bulak 1321, İmam Şâfiî’nin el-Üm adlı eserinin ilk üç cildinin kenarında; Kahire 1961, 1963; nşr. Muhammed Zührî en-Neccâr, Beyrut 1393/1973; nşr. Muhammed Abdülkādir Şâhin, Beyrut 1419/1998).

Günümüze Ulaşan Şerhleri. 1. Mâverdî, el-Ĥâvi’l-kebîr* (nşr. Ali Muhammed Muavvaz - Âdil Ahmed Abdülmevcûd, I-XIX, Beyrut 1414/1994; I-XXIV, Beyrut 1414/1994). 2. Kadı Ebü’t-Tayyib et-Taberî, et-TaǾlîķātü’l-kübrâ fi’l-fürûǾ (TSMK, III. Ahmed, nr. 850, 858; diğer nüshaları için bk. Sezgin, I/3, s. 195-196). 3. Ebû Ali el-Merverrûzî, et-TaǾlîķa (et-TaǾlîķu’l-kebîr) (I-II, nşr. Ali Muhammed Muavvaz - Âdil Ahmed Abdülmevcûd, Mekke, ts. [1416/1995]). Bu neşir günümüze kadar bütün olarak geldiği bilinmeyen eserin ilim, taklid ve icmâ konularını ele alan giriş bölümüyle tahâret ve kısmen namaz bahislerini kapsamaktadır. 4. Şemseddin İbn Adlân el-Kinânî, Şerĥu’l-Muħtaśar (uzun bir şerh olup tamamlanmamıştır; yazma nüshası için bk. a.g.e., I/3, s. 196).

el-Muħtaśar’ın kaynaklarda zikredilmekle birlikte günümüze kadar geldiği tesbit edilemeyen şerhleri arasında şunlar anılabilir: Ebû İshak el-Mervezî (yaklaşık sekiz cilt [seksen cüz] olduğu kaydedilir). Ebü’l-Abbas İbn Süreyc, Ebû Nasr Ahmed b. Ali b. Tâhir el-Cevbekī en-Nesefî, İbn Ebû Hüreyre (et-TaǾlîķu’l-kebîr ve et-TaǾlîķu’ś-śaġīr adıyla iki şerh kaleme aldığı ve bu şerhlerden birine Ebû Ali et-Taberî’nin ta‘lîk yazdığı belirtilir), Ebû Ali Hüseyin b. Kāsım et-Taberî (el-İfśâĥ), Ebü’l-Hüseyin et-Tabesî (1000 cüz olduğu söylenmektedir), Ebû Hâmid el-Merverrûzî, Ebû Bekir İbnü’d-Dekkāk el-Bağdâdî, Ebû Hâmid el-İsferâyînî (et-TaǾlîķ adını taşıyan bu şerhin elli cilt olduğu kaydedilmektedir), Ebü’l-Hasan İbn Sürâka, Ebû Abdullah Muhammed b. Abdullah el-Mervezî el-Mes‘ûdî, Ebû Ali es-Sincî (büyük bir şerh olup ilk defa bu eserde Horasan ve Irak tariklerinin cemedildiği, İmâmü’l-Haremeyn el-Cüveynî’nin bu esere “el-mezhebü’l-kebîr” dediği nakledilir), Ebû Hâtim Mahmûd b. Hasan el-Kazvînî et-Taberî (el-Keşf fî şerĥi Muħtaśari’l-Müzenî), Ebû Bekir Muhammed b. Ahmed eş-Şâşî (eş-Şâfî fî şerĥi Muħtaśari’l-Müzenî adlı bu şerhte İmam Şâfiî’nin görüşleri yanında öğrencilerinin mezhepteki vecihleri ve diğer fukahanın görüşleri delilleriyle birlikte ele alınmıştır), Ebü’l-Fazl Abdülcebbâr b. Abdülganî el-Ensârî el-Harestânî, Ebû Bekir İbn Dâvûd el-Mervezî es-Saydelânî (Sübkî, Horasanlı Şâfiîler’ce Ŧarîķatü’ś-Śaydelânî diye isimlendirilen şerhin bazı bölümlerini gördüğünü belirtmektedir; bazı iktibaslar için bk. Bedreddin ez-Zerkeşî, II, 255; III, 342, 369; IV, 377), Kādî Ebü’l-Hasan Ali b. Hüseyin el-Cûrî (el-Mürşid adlı şerhin on cilt olduğu ve İbnü’r-Rif‘a ve Takıyyüddin es-Sübkî’nin bu eserden çokça nakilde bulunduğu kaydedilmektedir), Ebü’l-Fütûh Ali b. Îsâ, İbnü’l-Kattân es-Semennûdî (el-Meşrebü’l-henî fî şerĥi Muħtaśari’l-Müzenî), Yahyâ b. Muhammed el-Münâvî (“Śıfâtü’ś-śalât”a kadar yapılan şerhin altı cilt olduğu


belirtilmektedir), Zekeriyyâ el-Ensârî, Muhammed Abdürraûf el-Münâvî (tamamlanamamıştır). Sezgin, el-Muħtaśar’ın müellifi bilinmeyen yedi ayrı şerhinin kayıtlarını vermektedir ki (GAS [Ar.], I/3, s. 196) bunlar yukarıda zikredilen şerhlerden bazılarına ait nüshalar olmalıdır.

Rüknülislâm el-Cüveynî ve Gazzâlî el-Muħtaśar’ı ihtisar etmişlerdir. Gazzâlî’nin fıkha dair en kısa eseri diye nitelediği Ħulâśatü’l-Muħtaśar ve nüķāvetü’l-muǾtaśar’ın bilinen tek nüshası Süleymaniye Kütüphanesi’nde bulunmaktadır (Yenicami, nr. 442). Ħulâśa’dan ayrı olarak ǾUķūdü’l-Muħtaśar ve beķāǿü’l-muķteśar ve kısaca el-MuǾtaśar diye de bilinen ǾUnķūdü’l-Muħtaśar ve nüķāvetü’l-muǾtaśar adıyla Gazzâlî’ye nisbet edilen eserler zikredilenle aynı olmalıdır (Ebû Bekir b. Hidâyetullah el-Hüseynî, s. 248; Keşfü’ž-žunûn, II, 1174). Gazzâlî’nin Ħulâśatü’l-vesâǿil ilâ Ǿilmi’l-mesâǿil isimli bir başka eserinde ise el-Muħtaśar’ı özetleyip ilâvelerde bulunduğu kaydedilmektedir (Keşfü’ž-žunûn, I, 719).

Muhammed b. Ahmed el-Ezherî, kaynaklarda Kitâbü Tefsîri elfâži Muħtaśari’l-Müzenî (Şerĥu elfâži Kitâbi’l-Müzenî) adıyla da anılan ež-Žâhir fî ġarîbi elfâži’ş-ŞâfiǾî (nşr. Muhammed Cebr el-Elfî, Küveyt 1399/1979, 1993; nşr. Ali Muhammed Muavvaz - Âdil Ahmed Abdülmevcûd, Mâverdî’nin el-Ĥâvi’l-kebîr’inin mukaddimesinde, Beyrut 1414/1994; nşr. Abdülmün’im Tav’î Beşennâtî, Beyrut 1419/1998), İbn Fâris, bazı kaynaklarda Şerĥu Muħtaśari’l-Müzenî olarak da anılan Ĥilyetü’l-fuķahâǿ (nşr. Abdullah b. Abdülmuhsin et-Türkî, Beyrut 1403/1983) ve Ebû Süleyman el-Hattâbî, ez-Ziyâdât fî şerĥi elfâži Muħtaśari’l-Müzenî (Tefsîrü’l-luġa elletî fî Muħtaśari’l-Müzenî; bu eserden iktibas için bk. Nevevî, el-MecmûǾ, I, 422; Sübkî, III, 290) isimli fıkıh sözlüğü niteliğindeki eserlerinde el-Muħtaśar’da geçen garîb ve nâdir kelimelerle fıkıh terimlerinin lugavî ve etimolojik açıklamalarını yapmışlardır. Nevevî’nin de içlerinde geçen isim ve terimleri ansiklopedik bir tarzda tanıttığı, bir bakıma indeks ve sözlük işlevi gören Tehźîbü’l-esmâǿ ve’l-luġāt adlı eserinde esas aldığı altı kitaptan biri el-Muħtaśar’dır.

Hâkim el-Kebîr el-Muĥarrec Ǿalâ Muħtaśari’l-Müzenî, İbn Adî el-İntiśâr Ǿalâ Muħtaśari’l-Müzenî ve İbn Ziyâd en-Nîsâbûrî Ziyâdât Ǿalâ Muħtaśari’l-Müzenî (nşr. Hâlid b. Hâif b. Ureyc el-Muteyrî, Riyad-Safat 1426/2005) ismiyle birer eser kaleme almış, Ebü’l-Abbas İbn Süreyc de el-Muħtaśar’a yöneltilen itirazlara el-Furûķ fî fürûǾi’ş-ŞâfiǾiyye isimli çalışmasında cevap vermiştir. Şair Ebû Recâ el-Üsvânî, Ķaśîde fi’l-fünûn adlı geniş hacimli manzumesinde diğer pek çok ilim yanında el-Muħtaśar’ı da manzum hale getirmiştir. Ebû Sehl İbnü’l-İfrîs ez-Zevzenî, daha başka eserlerle birlikte Müzenî’nin el-CâmiǾu’l-kebîr ve el-Muħtaśar’ını da kapsayan CemǾu’l-cevâmiǾ adlı bir eser yazmıştır. Tâceddin es-Sübkî, el-Muħtaśar’da senedleriyle verilen hadislerin Ebû Avâne el-İsferâyînî tarafından derlendiği bir cüze sahip olduğunu belirterek Ebû Avâne’ye kadar varan kendi senedini zikredip bu cüzün ilk hadisini kaydetmiştir (Ŧabaķāt, II, 96; krş. el-Muħtaśar, s. 2). Verdiği senedden, aynı cüzü Sübkî ile aynı hocadan okuduğu anlaşılan İbn Kesîr ise iki farklı hadis nakletmiştir (Ŧabaķātü’l-fuķahâǿi’ş-ŞâfiǾiyye, I, 123-125; krş. el-Muħtaśar, s. 5, 287). Kafkasya’nın Lekzân (Lezgân) bölgesinin Zâhar şehrinde Nizâmülmülk’ün kurduğu medresede VII. (XIII.) yüzyılda Muħtaśarü’l-Müzenî ve İmam Şâfiî’nin el-Ümm’ünün Lekzî (Lezgî) diline yapılan tercümelerinin okutulduğu kaydedilmektedir (Zekeriyyâ b. Muhammed el-Kazvînî, s. 406).

2. Kitâbü’l-Emr ve’n-nehy Ǿalâ maǾne’ş-ŞâfiǾî min mesâǿili’l-Müzenî. Ebû İshak b. İshak’ın rivayet ettiği bu metin Robert Brunschvig tarafından Fransızca tercümesiyle birlikte yayımlanmıştır (“Le livre de l’ordre et de la défense d’al-Muzani”, Bulletin d’études orientales, XI [Damas 1945-1946], s. 143-196). Eser muhtemelen Müzenî’nin el-Mesâǿilü’l-muǾtebere’sinin bir bölümüdür (Sezgin, I/3, s. 196). 3. MuǾteķad (ǾAķīde). Fuat Sezgin’in Müzenî’nin eserleri arasında saydığı, ancak MuǾteķad veya ǾAķīdetü Aĥmed b. Ĥanbel adıyla kaydettiği bu risâlenin aslında doğrudan Müzenî’nin kendisine ait bir metin olduğu anlaşılmaktadır. Zira girişte belirtildiğine göre, Trablusgarp’ta bazıları Müzenî’nin halku’l-Kur’ân meselesinde çekimser olduğunu, bazıları ise onun bu anlayışı savunduğunu ileri sürdüğünden bir mektup yazarak kader, ircâ, halku’l-Kur’ân, ba‘s ve nüşûr, mîzan ve nazar (rü’yetüllah) konularındaki görüşünü sormaları üzerine kaleme alınmıştır. Müzenî cevabî mektubunda zikredilen konular yanında diğer inanç konularıyla ilgili Sünnî anlayışa uygun cevaplar vermekte ve mektubun sonunda bazı farz ve haramları sıralamaktadır. Metnin başında Safer 618 (Nisan 1221) tarihinden başlayıp mektubun ilk râvisine ulaşan bir sened ve sonunda kıraat kayıtları bulunmaktadır (Süleymaniye Ktp., Şehid Ali Paşa, nr. 2763/3).

Müzenî’nin kaynaklarda adı geçen diğer eserleri de şunlardır: Kitâbü İŝbâti’l-ķıyâs (Kitâbü’l-Ķıyâs; bu eserden bir iktibas için bk. Bedreddin ez-Zerkeşî, V, 25), et-Terġīb fi’l-Ǿilm (ictihadda isabet konusunun oldukça ayrıntılı biçimde ele alındığı kaydedilen eserden iktibas için bk. a.g.e., VI, 243), Fesâdü’t-taķlîd (eseri gördüğünü söyleyen Zerkeşî bundan birçok yerde iktibaslarda bulunur; el-Baĥrü’l-muĥîŧ, IV, 549; VI, 232-233, 247-248, 262, 281-282. Zerkeşî’nin ayrıca Źemmü’t-taķlîd ve Fesâdü’t-teǿvîl isimleriyle zikrettiği eserler [a.g.e., IV, 549; VI, 262, 281] farklı kitapların adları olabileceği gibi yanlış istinsah veya baskıdan kaynaklanmış olup Fesâdü’t-taķlîd’le aynı olmaları da muhtemeldir), el-Mesâǿilü’l-muǾtebere, el-Mebsûŧ, el-CâmiǾu’l-kebîr (Ebû Ahmed Muhammed b. Saîd el-Hârizmî el-Ĥâvî adlı eserinde bu kitabı esas almıştır; kitaptan iktibaslar için bk. Mâverdî, I, 12; Merverrûzî, I, 314), el-CâmiǾu’ś-śaġīr, el-Menŝûr (el-Menŝûrât, İbn Abdülberr’in Mesâǿil menŝûre adıyla andığı muhtelif ilimlere dair, muhaliflerine reddiyeler içeren 100 cüzlük eser olmalıdır; eserden nakiller için bk. Ebû Âsım el-Abbâdî, s. 10-11, 26, 64, 104; Bedreddin ez-Zerkeşî, I, 401, 410; III, 497), el-Vesâǿil, Kitâbü’l-Veŝâǿiķ (Kâtib Çelebi’nin şürût ilmine dair olduğunu söylediği eser olmalıdır), Kitâbü’l-ǾAķārib (Müzenî burada kendisinin ortaya attığı kırk meseleyi ele alır; bazı iktibaslar için bk. Sübkî, II, 104-106), Nihâyetü’l-iħtiśâr (Ebû İshak eş-Şîrâzî’nin et-Tenbîh’inin dörtte biri veya daha küçük hacimli bir eser olduğu kaydedilmektedir; bazı iktibaslar için bk. a.g.e., II, 106-107).

Müzenî’yi eleştirmek için Şâfiîler’den Ebû Bekir Ahmed b. Hüseyin (Hasan) b. Sehl el-Fârisî Kitâbü’l-İntiķād (el-Münteķad) Ǿale’l-Müzenî ve Kitâbü’l-Ħilâf meǾa’l-Müzenî (Ebû Âsım el-Abbâdî, s. 45; krş. Sübkî, II, 185-186), Taberî mezhebinden Muâfâ en-Nehrevânî Ecvibetü’l-Müzenî Ǿalâ meźhebi’ŧ-Ŧaberî, Zâhirîler’den İbnü’l-Mugallis el-Muvażżaĥ Ǿalâ Kitâbi’l-Müzenî, İmam Mâlik’i eleştirdiği otuz meselede kendisine cevap vermek üzere Mâlikîler’den Ebû Bekir el-Ebherî ve Kādî Abdülvehhâb er-Red Ǿale’l-Müzenî ve Ebû Ca‘fer el-Ebherî (Gulâmü’l-Ebherî) er-Red Ǿalâ mesâǿili’l-Müzenî adlarıyla eserler kaleme almışlardır. Nâsır Muhyiddin Nâcî


tarafından el-İmâmü’l-Müzenî ve muħâlefetühû li’l-İmâmi’ş-ŞâfiǾî fî kitâbihi’l-Muħtaśar ismiyle bir tez hazırlanmıştır (1409/1989, Ümmü’l-kurâ Üniversitesi [Mekke]).

BİBLİYOGRAFYA:

Müzenî, el-Muħtaśar (nşr. M. Zührî en-Neccâr), Beyrut 1393/1973, s. 1, 2, 5, 17, 138, 287; Şâfiî, el-Üm, I, 130-132; İbn Ebû Hâtim, el-Cerĥ ve’t-taǾdîl, II, 204; Mes‘ûdî, Mürûcü’ź-źeheb (Abdülhamîd), IV, 206; İbnü’n-Nedîm, el-Fihrist (Teceddüd), s. 253, 266, 273, 292; Hattâbî, MeǾâlimü’s-sünen (nşr. Abdüsselâm Abdüşşâfî Muhammed), Beyrut 1411/1991, I, 4-5; Ebû Ya‘lâ el-Halîlî, el-İrşâd fî maǾrifeti Ǿulemâǿi’l-ĥadîŝ (nşr. M. Saîd b. Ömer İdrîs), Riyad 1409/1989, I, 429-433; Mâverdî, el-Ĥâvi’l-kebîr (nşr. Ali M. Muavvaz - Âdil Ahmed Abdülmevcûd), Beyrut 1414/1994, I, 12; Ebû Âsım el-Abbâdî, Ŧabaķātü’l-fuķahâǿi’ş-ŞâfiǾiyye (nşr. G. Vitestam), Leiden 1964, s. 8-12, 24, 26, 42, 44, 45, 51, 52, 64, 84, 87, 104, ayrıca bk. İndeks; Ahmed b. Hüseyin el-Beyhakī, Menâķıbü’ş-ŞâfiǾî (nşr. Seyyid Ahmed Sakr), Kahire 1390-91/1970-71, I, 236, 255, 256, 458-459, 466-467; II, 182, 325, 328, 344-357; Merverrûzî, et-TaǾlîķa (nşr. Ali M. Muavvaz - Âdil Ahmed Abdülmevcûd), Mekke, ts. (Mektebetü Nizâr Mustafa el-Bâz), I, 109-116, 121, 314, 602; II, 616, 883; Hatîb el-Bağdâdî, el-Faķīh ve’l-mütefaķķih (nşr. İsmâil el-Ensârî), Beyrut 1400/1980, II, 15-19, 59, 69-70; İbn Abdülber en-Nemerî, CâmiǾu beyâni’l-Ǿilm (nşr. Abdurrahman M. Osman), Medine 1388/1968, II, 82, 101-103, 109, 110, 130, 132, 142-143; a.mlf., el-İntiķāǿ, Kahire 1350, s. 110-111; Şîrâzî, Ŧabaķātü’l-fuķahâǿ, s. 97, 104, 106, 109, 112-114, 118, 122, 124, 128, 142, 177; Sem‘ânî, el-Ensâb, III, 222; V, 130; VII, 263; VIII, 346; XII, 227, 252; İbnü’l-Cevzî, el-Muntažam (Atâ), XII, 192; XIV, 82; Muvaffakuddin b. Osman, Mürşidü’z-züvvâr ilâ ķubûri’l-ebrâr (nşr. M. Fethî Ebû Bekir), Kahire 1415/1995, s. 504-513; Nevevî, Tehźîb, I, 3, 47, 52; II, 285; a.mlf., el-MecmûǾ, I, 9, 11, 72-74, 107-108, 422; İbn Hallikân, Vefeyât, I, 27, 69, 73, 217-219; Zekeriyyâ b. Muhammed el-Kazvînî, Âŝârü’l-bilâd (nşr. F. Wüstenfeld), Götingen 1848 → (ed. Fuat Sezgin), Frankfurt 1994, s. 406; Takıyyüddin İbn Teymiyye, Minhâcü’s-sünne (nşr. M. Reşâd Sâlim), Riyad 1406/1986, V, 216; Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, X, 25-26, 30-32; XI, 201; XII, 492-496, 498; XV, 29; XVI, 155, 372; a.mlf., Teźkiretü’l-ĥuffâž, II, 458; Sübkî, Ŧabaķāt (Tanâhî), I, 21-23; II, 27, 93-109, 131-133, 164, 185-186, 290; ayrıca bk. İndeks; III, 2, 70, 165, 197, 290, 302, 316, 321, 457, 487; IV, 148-149; İsnevî, Ŧabaķātü’ş-ŞâfiǾiyye, I, 34-36, 44, 85-86, 339; II, 21; Ebü’l-Fidâ İbn Kesîr, Ŧabaķātü’l-fuķahâǿi’ş-ŞâfiǾiyyîn (nşr. Ahmed Ömer Hâşim - M. Zeynühüm M. Azeb), Kahire 1413/1993, I, 122-125; Bedreddin ez-Zerkeşî, el-Baĥrü’l-muĥîŧ (nşr. Abdülkādir Abdullah el-Ânî v.dğr.), Küveyt 1413/1992, I, 7, 401, 410; II, 255; III, 342, 369, 497; IV, 377, 549; V, 25; VI, 63, 212, 232-233, 235, 243, 247-248, 262, 280-282; ayrıca bk. İndeks; Makrîzî, el-Muķaffa’l-kebîr (nşr. Muhammed el-Ya‘lâvî), Beyrut 1411/1991, II, 92-95; İbn Kādî Şühbe, Ŧabaķātü’ş-ŞâfiǾiyye, I, 58-59, 65, 85-86, 104, 106, 111, 115, 117, 123, 125, 139; İbn Hacer el-Askalânî, RefǾu’l-iśr Ǿan Ķuđâti Mıśr (nşr. Ali Muhammed Ömer), Kahire 1418/1998, s. 387; Süyûtî, Ĥüsnü’l-muĥâdara, I, 307; Ebû Bekir b. Hidâyetullah el-Hüseynî, Ŧabaķātü’ş-ŞâfiǾiyye (nşr. Âdil Nüveyhiz), Beyrut 1402/1982, s. 20-21, 67, 142-143, 245, 248; Keşfü’ž-žunûn, I, 400, 506, 632, 719; II, 1046, 1174, 1257-1258, 1627, 1635-1636, 1654; Ahlwardt, Verzeichnis, IV, 50; Brockelmann, GAL, I, 180; Suppl., I, 305; Sezgin, GAS (Ar.), I/3, s. 186, 194-197, 202; N. Calder, Studies in Early Muslim Jurisprudence, Oxford 1993, s. 86-104; J. E. Brockopp, “Early Islamic Jurisprudence in Egypt: Two Scholars and Their Mukhtasars”, IJMES, XXX/2 (1998), s. 172-174; W. Heffening, “Muzanī”, EI² (İng.), VII, 822.

Şükrü Özen