MÜTTEFİK ve MÜFTERİK

(المتّفق والمفترق)

Aynı adı taşıyan râvileri ifade eden terim ve bu konuda yazılan eserlerin ortak adı.

Esmâü’r-ricâl (ricâlü’l-hadîs) ilminin bir kolu olan müttefik ve müfterik râvilerin şahıslarının farklı (müfterik), adları, baba adları, bazan dede adları yahut künyeleri veya nisbelerinin hem yazılışı hem okunuşunun aynı (müttefik) olmasıdır. Bu râvilerin aynı çağda ve aynı şehirde yaşaması, aynı hocadan rivayet etmesi, kendilerinden de aynı kişilerin rivayette bulunması halinde birbirleriyle karıştırılması mümkündür. Ayrıca bu iki râviden biri sika, diğeri zayıf ise ortaya ciddi problemler çıkmaktadır.

Müttefik ve müfterik isimlerle ilgili yedi ihtimal söz konusudur. 1. Râvilerin kendi adları ile baba adları aynı olabilir. Meselâ Halîl b. Ahmed adında altı râvi vardır. Yine Yahyâ b. Saîd adıyla bilinen iki ünlü râviden biri Yahyâ b. Saîd el-Kattân, diğeri Yahyâ b. Saîd el-Ensârî’dir. İsmâil b. Mûsâ adında iki râvi vardır, ikisi de hem Hasan-ı Basrî’nin talebesi hem Basralıdır; ancak biri sika, diğeri zayıftır. Bu durumlarda ayırıcı unsurlarını belirtmeden sadece Halîl b. Ahmed veya İsmâil b. Mûsâ demek yeterli değildir. Onlardan hangisinin kastedildiği bilinmezse adlarının geçtiği rivayetin terkedilmesi gerekir. 2. Râvilerin hem kendi adları hem baba ve dede adları aynı olabilir. Aynı asırda Ahmed b. Ca‘fer b. Hamdân adlı dört kişi yaşamış olup bunların her biri ismi Abdullah olan farklı kişilerden hadis rivayet etmiştir. Diğer bir örnek de Muhammed b. Ca‘fer b. Muhammed adını taşıyan üç kişidir. Biri Nîşâburlu, diğerleri Bağdatlı olan bu râvilerin üçü de 360 (971) yılında vefat etmiştir. Bedreddin İbn Cemâa, buna nisbelerinin de aynı olması ihtimalini ekleyerek Muhammed b. Ya‘kūb b. Yûsuf en-Nîsâbûrî örneğini verir. Bu isimle bilinen iki kişiden biri Ebü’l-Abbas el-Esam, diğeri İbnü’l-Ahrem’dir. Nîşâburlu bu iki muhaddis aynı dönemde yaşamış, aynı kişilerden rivayet etmiş, her ikisinden de aynı kişiler rivayette bulunmuştur. 3. Râvilerin sadece künyeleriyle nisbeleri aynı olabilir. Her ikisi de Basralı olan Ebû İmrân el-Cevnî’ler bunun örneğini teşkil eder. 4. Râvilerin adlarıyla babalarının künyeleri aynı olabilir. Nitekim tâbiînden Sâlih b. Ebû Sâlih adını taşıyan dört râvi bilinmektedir. 5. Kendi adlarıyla baba adları ve nisbeleri aynı olabilir. Bunun örneğini oluşturan ve birbirinin çağdaşı olan Muhammed b. Abdullah el-Basrî adlı iki râviden biri sika, diğeri zayıftır. 6. Râvilerin yalnız isimleri veya yalnız künyeleri aynı olabilir. Her dönemde bunun pek çok örneği bulunduğundan karışıklığa meydan vermemek için sadece isim ve künye ile yetinilmemeli, aynı zamanda bunların baba adı ve nisbeleri de zikredilmelidir. Bununla beraber bazı şehirlerde sadece adıyla meşhur olan râviler de vardır. Meselâ Abdullah denince Medine’de İbn Ömer, Mekke’de İbnü’z-Zübeyr, Kûfe’de İbn Mes‘ûd, Basra’da İbn Abbas, Mısır’da İbn Amr b. Âs, Horasan’da İbnü’l-Mübârek anlaşılır. 7. Nisbeleri aynı olmakla beraber râviler farklı yerlere mensup olabilir. Meselâ Âmülî nisbesiyle Âmül şehrine mensup olanlar kastedilmekle beraber biri Taberistan’da, diğeri Türkmenistan’da olmak üzere iki Âmül vardır. Hanefî nisbesi de hem Hanefî mezhebine hem Benî Hanîfe kabilesine mensup olanlar için kullanılır. Müttefik ve müfterik konusu tamamen müstakil bir alan olmayıp mü’telif ve muhtelif, müteşâbih (müştebih), hatta ensâb konularıyla iç içedir. Bunların hepsine başvurulması halinde mesele daha kolay çözülebilir.

Müttefik ve müfterik konusunda telif edilen belli başlı eserler şunlardır: Ebü’l-Feth el-Ezdî, Tesmiyetü men vâfeķa ismühû isme ebîhi mine’ś-śaĥâbe ve’t-tâbiǾîn ve men baǾdehüm mine’l-muĥaddiŝîn (nşr. Bâsim Faysal Ahmed el-Cevâbire, Küveyt 1408/1988; doksan yedi râvi ihtiva eder), Men vâfeķa ismühû künyete ebîh (nşr. Bâsim Faysal, Küveyt 1408/1988) (114 râvi ihtiva eder), Men yüǾrafü bi-künyetihî ve lâ yuǾlemü ismuhû ve lâ delîle yedüllü Ǿalâ ismih (Câmiatü’l-Melik Suûd Ktp., nr. 1280); Hatîb el-Bağdâdî, el-Müttefiķ ve’l-müfteriķ (nşr. Muhammed Sâdık Aydın, I-III, Dımaşk 1417/1997; bu eseri İbn Hacer el-Askalânî Telħîśü’l-Müttefiķ ve’l-müfteriķ li’l-Ħaŧîb adıyla yeniden tertip etmeye başlamışsa da tamamlayamamıştır), Muvażżıĥu evhâmi’l-cemǾ ve’t-tefrîķ (nşr. Abdurrahman b. Yahyâ el-Muallimî, I-II, Haydarâbâd 1378-1379/1959-1960; Medine 1966; Beyrut 1405; nşr. Abdülmu‘tî Emîn Kal‘acî, I-II, Beyrut 1987, 1990; bk. DİA, XVI, 457); İbnü’l-Kayserânî, el-Ensâbü’l-müttefiķa (nşr. P. de Jong, Leiden 1865, 1890; Haydarâbâd 1323; nşr. Kemâl Yûsuf el-Hût, Beyrut 1411/1991); Ebû Mûsâ el-Medînî, Ziyâdât Ǿalâ Kitâbi’l-Ensâbi’l-müttefiķa fi’l-ħaŧ (bir önceki eserle birlikte yayımlanmıştır); Hâzimî, Me’ttefeķa lafžuhû ve’ftereķa (ve’ħ-telefe) müsemmâhü fi’l-emâkin ve’l-büldâni’l-müştebehe fi’l-ħaŧ (el-Müǿtelif ve’l-muħtelif fî esmâǿi’l-büldân) (Süleymaniye Ktp., Lâleli, nr. 2140; Brockelmann, GAL, I, 473; Suppl., I, 605), el-Müşterik vażǾan ve’l-müfteriķ śuķǾan (nşr. F. Wüstenfeld, Göttingen 1846, 1861; Yâkūt el-Hamevî’nin MuǾcemü’l-büldân’ından faydalanılarak telif edilmiştir). Cevzakī ve İbnü’n-Neccâr el-Bağdâdî’nin de bu konuda birer eserinin bulunduğu kaynaklarda zikredilmektedir (Zehebî, III, 1014; Keşfü’ž-žunûn, II, 1685; Kettânî, s. 115).

BİBLİYOGRAFYA:

İbnü’s-Salâh, ǾUlûmü’l-ĥadîŝ (nşr. Nûreddin Itr), Medine, ts., 324-331; Nevevî, İrşâdü ŧullâbi’l-ĥaķāǿiķ (nşr. Nûreddin Itr), Beyrut 1411/1991, s. 226-229; Zehebî, Teźkiretü’l-ĥuffâž, III/1014; Burhâneddin el-Ebnâsî, eş-Şeźe’l-feyyâĥ min ǾUlûmi İbni’ś-Śalâĥ (nşr. Ebû Abdullah M. Ali Semek), Beyrut 1418/1998, s. 456-470; İbnü’l-Mülakkın, el-MuķniǾ fî Ǿulûmi’l-ĥadîŝ (nşr. Abdullah b. Yûsuf el-Cüdey‘), İhsâ 1413/1992, II, 614-621; Zeynüddin el-Irâkī, Şerĥu Elfiyeti’l-ǾIrâķī (nşr. Muhammed b. Hüseyin el-Irâkī el-Hüseynî), Beyrut, ts. (Dârü’l-kütübi’l-ilmiyye), III, 200-217;


a.mlf., et-Taķyîd ve’l-îżâĥ (nşr. Abdurrahman M. Osman), Beyrut 1401/1981, s. 386-395; İbn Hacer el-Askalânî, en-Nüket Ǿalâ kitâbi İbni’ś-Śalâĥ (nşr. Rebî‘ b. Hâdî Umeyr), Riyad 1417, I, 291-323; Şemseddin es-Sehâvî, Fetĥu’l-muġīŝ (nşr. Ali Hüseyin Ali), Beyrut 1412/1992, IV, 268-284; Süyûtî, Tedrîbü’r-râvî (nşr. Abdülvehhâb Abdüllatîf), Kahire 1385/1966, II, 316-327; Zekeriyyâ el-Ensârî, Fetĥu’l-bâķī Ǿalâ Elfiyyeti’l-ǾIrâķī (nşr. Muhammed b. Hüseyin el-Irâkī el-Hüseynî), Beyrut, ts. (Dârü’l-kütübi’l-ilmiyye), III, 200-217; Ali el-Kārî, Şerĥu Şerĥi Nuħbeti’l-fiker (nşr. M. Nizâr Temîm - Heysem Nizâr Temîm), Beyrut 1415/1994, s. 694-698; Keşfü’ž-žunûn, II, 1685; Brockelmann, GAL, I, 473; Suppl., I, 605; Kettânî, er-Risâletü’l-müsteŧrafe, s. 114-115; Ahmed Muhammed Şâkir, el-BâǾiŝü’l-ĥaŝîŝ, Kahire 1399/1979, s. 193-194; Talat Koçyiğit, Hadis Istılahları, Ankara 1980, s. 349-352; Muhammed b. Muhammed Ebû Şehbe, el-Vasîŧ fî Ǿulûm ve muśŧalaĥi’l-ĥadîŝ, Cidde 1403/1983, s. 626-634; Muhammed b. Ali el-Asyûbî el-Vellüvî, Şerĥu Elfiyeti’s-Süyûŧî, Medine 1414/1993, II, 338-350; Muhammed b. Halîfe en-Nebhânî, en-Nuħbetü’n-Nebhâniyye (nşr. Hâlid Abdülfettâh Şibl Ebû Süleyman), Beyrut 1415/1995, s. 169-170; M. Yaşar Kandemir, “Hatîb el-Bağdâdî”, DİA, XVI, 457.

S. Kemal Sandıkçı