MÜTTAKĪ el-HİNDÎ

(المتّقي الهندي)

Alî b. Hüsâmiddîn b. Abdilmelik b. Kādîhân el-Müttakī el-Hindî (ö. 975/1567)

Hindistanlı sûfî ve hadis âlimi.

885’te (1480) Orta Hindistan’da Burhânpûr’da doğdu. Bazı kaynaklarda babasının adı Hüsâmeddin Abdülmelik olarak zikredilmektedir. Ailesi Cavnpûrludur. Hayatı Hakkında temel bilgiler, müridi Şeyh Abdülhak b. Seyfeddin ed-Dihlevî’nin Zâdü’l-müttaķīn adlı eserine dayanmaktadır. Çocuk yaşta iken babasını kaybeden Müttakī el-Hindî ilk öğrenimini Şah Bâcen Burhânpûrî’nin yanında gördü. Burhânpûrî’nin vefatı üzerine on beş yaşında Mâlvâ Sultanı Gıyâseddin Şah’ın hizmetine girdi. Bir müddet sonra saraydaki itibarlı hayattan sıkılıp tasavvufa yöneldi ve hocasının oğlu Abdülhakîm Çiştî’ye intisap etti. Ardından Mültan’a giderek sülûkünü Şeyh Hüsâmeddin Mültânî’nin yanında tamamladı. Bu dönemde günlerini riyâzet ve ilim tahsiliyle geçirdi. Mültan’dan Gucerât’a, Gucerât Sultanı Bahadır Şah’ın Bâbürlü Hükümdarı Hümâyun’a mağlûp olmasının ardından 1536’da Mekke’ye gitti. Burada Şeyh Ebü’l-Hasan Tâcü’l-ârifîn el-Bekrî’nin halkasına dahil oldu. Muhammed es-Sekafî’den Kādiriyye, Şâzeliyye ve Medyeniyye hilâfeti alarak irşad faaliyetlerine başladı. Öte yandan dinî ilimler tahsiline devam edip İbn Hacer el-Heytemî gibi âlimlerden ders gördü. 944-961 (1537-1554) yılları arasında Gucerât Sultanı III. Mahmud’un davetiyle Hindistan’a giderek Gucerât başkadısı oldu; icraatından rahatsız olan çevrelerin III. Mahmud ile aralarını açma girişimleri üzerine tekrar Mekke’ye döndü. Hayatının geri kalan kısmını Mekke’de ilim tedrîsi ve irşad faaliyetleriyle geçiren Müttakī el-Hindî 2 Cemâziyelevvel 975 (4 Kasım 1567) tarihinde vefat etti. Müridlerinden Şeyh Abdülvehhâb el-Müttakī onun Hakkında İtĥâfü’t-taķī fî fażli’ş-Şeyħ ǾAlî el-Müttaķī, Abdülkādir el-Fâkihî el-Ķavlü’n-naķī fî menâķıbi’l-Müttaķī adıyla birer eser kaleme almışlardır.

Kaynaklarda sûfîliğin yanı sıra hadis ve fıkıh âlimi olarak tanınan Müttakī el-Hindî’nin Mekke’deki dergâhının hem ilim ve irşad merkezi, hem de özellikle Hindistan’dan gelen Hacılarla yardıma muhtaç insanların barındığı bir mekân olduğu, masraflarının Gucerât sultanlarının gönderdiği malî destekle kendisi ve talebelerinin kitap istinsahından elde ettikleri gelirlerle karşılandığı belirtilmektedir. Hicaz’daki Osmanlı idaresinden de itibar görmüş, Osmanlı topraklarından kendisine intisap edenler olmuştur. Mâlvâ ve Gucerât sultanlıkları ile iyi ilişkileri yüzünden Hindistan’da Bâbürlü yükselişini pek hoş karşılamadığı anlaşılmaktadır.

Müttakī el-Hindî‘nin hayatı, faaliyetleri ve çeşitli eserlerinde ortaya koyduğu fikirleri değerlendirildiğinde onun tasavvufta ıslah ve ihya hareketlerinin öncülerinden olduğu görülür. Mevcut literatürde Hindistan’da bu tür arayışların daha sonraki dönemlerde yaşayan İmâm-ı Rabbânî ve Şah Veliyyullah ed-Dihlevî’ye dayandırılması Müttakī’nin uzun süre Hicaz’da yaşamasıyla ilgili olmalıdır. Tasavvuf anlayışını dinî ilimleri esas alarak temellendiren Müttakī ilim sahibi olmadan mürşid olunamayacağını, tasavvufa yönelen kişinin önce temel dinî ilimleri öğrenmesi gerektiğini söyler. Ona göre şeyhlik makamı tevârüs edilen bir mertebe değil ilim ve çile ile hak edilen bir mertebedir. Mutasavvıflar kendilerini toplumdan soyutlamak yerine toplumun içinde aktif olarak bulunmalı ve halka örneklik etmelidir. Riyâzet ve inzivâ hayatın belli dönemlerinde faydalı ise de sürekli olmamalıdır. Tarikat mensuplarının en bâriz vasfı dinî ve ahlâkî değerleri günlük hayatlarına yansıtmalarıdır. Cezbe ve istiğrak gibi mânevî hallerin açıkça ortaya konması doğru bir davranış değildir. İlim şeyh-mürid ilişkisinde ve intisapta birinci derecede belirleyici olmalıdır. Şeyhin insanî ve dünyevî vasıflarına bağlanmakla tasavvufî olgunluk elde edilemez. Meselâ şeyhin kullandığı eşyaya ve yaşadığı mekânlara özel anlam yüklenmesinin veya onun hazîresinde defnedilmek istenilmesinin dinî açıdan teşvik edilecek bir tarafı yoktur. Müttakī el-Hindî’in mûsiki ve semâyı benimsemediği ve Hindistan’daki tarikatların uygulamalarını eleştirdiği belirtilmektedir. Scott Alan Kugle, Müttakī el-Hindî ve tasavvufî görüşleri üzerine bir doktora tezi hazırlamıştır (bk. bibl.).

Eserleri. Müttakī el-Hindî’nin hadis, tasavvuf ve diğer ilimlere dair Arapça ve Farsça çoğu risâle hacminde 100’ü aşkın eser kaleme aldığı kaydedilmektedir. Yayımlanmış eserleri şunlardır: 1. Kenzü’l-Ǿummâl* fî süneni’l-aķvâl ve’l-efǾâl. Süyûtî’nin CemǾu’l-cevâmiǾ ile el-CâmiǾu’ś-śaġīr’i ve onun zeyli niteliğindeki Ziyâdetü’l-CâmiǾ adlı kitapları esas alınarak hazırlanan eser müellifin en tanınmış çalışmasıdır. Kenzü’l-Ǿummâl’in Hindistan’da çeşitli baskıları yapılmış (nşr. Muhammed Vahîdüzzamân, I-VIII, Haydarâbâd 1312/1895, 1364-1369/1945-1949), daha sonra bu baskı esas alınıp notlar eklenerek yeniden yayımlanmıştır (nşr. Bekrî Hayyânî - Saffet Sekkā, I-XVI, Halep 1387-1393/1970-1977; Beyrut 1969, 1979, 1981, 1985, 1990-1991). 2. Münteħabü Kenzi’l-Ǿummâl. Ahmed b. Hanbel’in el-Müsned’inin kenarında basılmıştır (I-VI, Kahire 1313/1895). 3. Tebyînü’ŧ-ŧuruķ. Müttakī el-Hindî’nin tasavvufa dair kaleme aldığı ilk risâledir. Muhammed Sagīr Hasan Ma‘sûmî eseri müellif Hakkında bir inceleme, karşılaştırılmalı metin ve İngilizce tercümesiyle birlikte yayımlamıştır (IS, III/3 [1964], s. 339-374). 4. el-Burhân fî Ǿalâmâti mehdiyyi âħiri’z-zamân. Câsim b. Mühelhel tarafından bir incelemeyle birlikte neşredilmiş (Küveyt 1988), bir başka baskısı da Tanta’da yapılmış (1992), eser ayrıca Türkçe’ye tercüme edilmiştir (Âhir Zaman Mehdî’sinin Alâmetleri, trc. Müşerref Gözcü, İstanbul 1986). Müttakī’nin diğer bazı eserleri de şunlardır: CevâmiǾu’l-kelim, el-Ĥikemü’l-Ǿirfâniyye,


el-Burhânü’l-celî fî maǾrifeti’l-velî, Esrârü’l-Ǿârifîn ve siyerü’ŧ-ŧâlibîn, ǾUmdetü’l-vesâǿil, Şemâǿilü’n-nebî, ed-Dürrü’l-meknûn ve’s-sırrü’l-maśûn, Tenbîhü’l-aĥibbâǿ fî Ǿalâmeti’l-maĥabbe, ǾUrvetü’s-selef ve’l-ħalef fi’t-taśavvufi’l-münbeset mine’l-Kitâb ve’s-Sünne, Fetĥu’l-cevâd, Vesîletü’z-zâhire fî salŧanati’d-dünyâ ve’l-âħire, Muħtaśarü’n-nihâye, İrşâdü’l-Ķurǿâniyye, Zâdü’ŧ-ŧâlibîn (eserlerinin tam bir listesi için bk. Kugle, s. 617-630).

BİBLİYOGRAFYA:

Abdülkādir el-Ayderûsî, en-Nûrü’s-sâfir, s. 283-286; Abdülhak ed-Dihlevî, Aħbârü’l-aħyâr, Delhi 1309, s. 257-260; Âzâd-ı Bilgrâmî, Meǿâŝirü’l-kirâm, Agra 1328/1910, s. 192-194; Gulâm Server Lâhûrî, Ħazînetü’l-aśfiyâǿ, Lahor 1284/1867-68, s. 425-428; Rahmân Ali, Teźkire-i ǾUlemâ-i Hind, Leknev 1332, s. 146-147; Storey, Persian Literature, I, 979-980; Brockelmann, GAL, II, 384; Suppl., II, 518; Zubaid Ahmad, The Contribution of Indo-Pakistan to Arabic Literature, Lahore 1968, s. 20, 55, 292, 295, 348; Yûnus eş-Şeyh İbrâhim es-Sâmerrâî, ǾUlemâǿü’l-ǾArab fî şibhi’l-ķārreti’l-Hindiyye, Bağdad 1986, s. 331; S. A. A. Rizvi, Muslim Revivalist Movements in North India in the Sixteenth and Seventeenth Centuries, Delhi 1993, s. 135-142; C. W. Ernst, “Persecution and Circumspection in Shattari Sufism”, Islamic Mysticism Contested: Thirteen Centuries of Debate and Conflict (ed. F. de Jong - B. Radtke), Leiden 1999, s. 416-426; S. A. Kugle, In Search of the Center: Authenticity, Reform and Critique in Early Modern Islamic Sainthood (doktora tezi, 2000), Duke University, s. 363-630; N. Hanif, “Muttaqi, Shaikh Ali”, Biographical Encyclopaedia of Sufis: South Asia, New Delhi 2000, s. 248-252; Muhammad Saghir Hasan Masumi, “Shaykh Ali al-Muttaqi’s Risalah Tabyin al-Turuq”, IS, III (1964), s. 339-374; M. Hidayet Hosain, “al-Muttaqī al-Hindī”, EI² (İng.), VII, 800-801; a.mlf., “Müttaķī el-Hindî”, UDMİ, XVIII, 504; M. Baqir, “Ali Mottaqī”, EIr., I, 869-870.

Azmi Özcan