MÜTELEMMİS

(المتلمّس)

Cerîr b. Abdilmesîh (Abdiluzzâ) b. Abdillâh b. Yezd ed-Dubaî (ö. 569 veya 580)

Câhiliye devri şairi.

Kendisi Benî Dubey‘a’dan, dayıları Benî Yeşkür’den olup soyu Rebîa, Nizâr ve Mead yoluyla Adnân’a kadar uzanır. Kır tasvirine dair bir dizesinde mavi karasinek için kullandığı mütelemmis (ısrarla yiyecek arayan) sıfatı onun için lakap olmuştur. Babası kabilesi içinde putperestlikten Hıristiyanlığa dönen ilk kişidir. Mütelemmis, Mu‘allaka şairlerinden Tarafe b. Abd’in dayısıdır. Şiirlerinde yer alan tasvirlere dayanarak Irz (Kurrân) vadisinin bir köyünde 525 yılı civarında dünyaya geldiğini söylemek mümkündür.

Mütelemmis, şairliğinin yanı sıra daha çok yaşadığı maceralı hayat hikâyesinin kahramanı olarak şöhret kazanmıştır. Amr b. Hind 563 yılında Lahmîler’in Hîre kralı olunca sarayının kapılarını şairlere açmıştı. Zamanın ileri gelen diğer şairleri gibi Mütelemmis ve Tarafe de saraya sık sık gidip methiyeleri karşılığında kralın hediyelerine mazhar olanlardandı. Ancak her ikisi de saraya yakınlıkları arttıktan sonra Amr b. Hind’i hicveden şiirler söylemeye başladı. Buna çok öfkelenen kral onları öldürmeye karar verdi. Bunun sarayında olmasını istemediği için de bir plan hazırladı. Kendilerine mühürlü birer mektup vererek lâyık oldukları hediyeleri almak üzere Bahreyn Valisi Müka‘ber’e götürmelerini istedi. Mükâfat hevesiyle yola düşen Mütelemmis ve Tarafe, Necef yakınlarına geldiklerinde yol kenarında duran ahmak görünümlü bir ihtiyara Mütelemmis’in söz atması üzerine ondan, “Ölüm fermanını kendi elinde taşıyan adam benden daha ahmaktır” şeklinde bir cevap alınca mektubu açarak muhtevasından haberdar oldu. Tarefe’nin mektubunu da açtırmak istedi, fakat Tarafe razı olmadı. Mütelemmis mektubu yırtarak Hîre (Kâfir) nehrine attı (Yâkūt, IV, 228 vd.). İzini kaybettirmek için Irak topraklarından çıkıp Suriye istikametine doğru gitti. Busrâ’da Gasasîne (Benî Cefne) kabilesine sığındı ve 569 veya 580 yılında ölünceye kadar orada yaşadı. Bu olaydan sonra “sahîfetü’l-Mütelemmis” sözü Araplar arasında “ölüm fermanını elinde taşıyan kimse” anlamında darbımesel olmuştur. Şiirlerinden anlaşılacağı üzere zulme ve zillete boyun eğmeyen, mağrur ve âsi bir şair olan Mütelemmis’in kendisi gibi şair olan Abdülmennân (Abdülmedân) adında bir oğlu İslâm’ı idrak etmiş ve Busrâ’da ölmüştür.

Charles Pellat, sahîfetü’l-Mütelemmis hikâyesinin kadîm Yunan efsanelerinden “La lettre de Bellérophon” hikâyesine benzediğini ifade eder. Bu hikâyede Kral Preutes, Yunanlı kahraman Bellérophon’un eline içinde öldürülme fermanı bulunan bir mektup vererek kralın kayınbiraderi Likya Kralı Iopates’e götürmesini ister. Neticede La lettre de Bellérophon ölüm fermanını elinde taşıyan kimse için darbımesel olur (EI² [İng.], VII, 763). Tâhâ Hüseyin ve Carl Brockelmann gibi son dönem yazarları sahîfetü’l-Mütelemmis hikâyesinin uydurma olduğunu iddia etmekte, Brockelmann, hikâyeyi Ebû Mervân en-Nahvî’nin uydurduğunu söylemektedir (GAL Suppl., I, 46-47). Halbuki bu darbımesel sahâbî Uyeyne b. Hısn ve Kādî Şüreyh’in sözlerinde, ayrıca Ferezdak’ın şiirinde geçmektedir (Dîvânü şiǾri’l-Mütelemmis, neşredenin girişi, s. 35-36).

Okur yazarlığı bulunmayan Mütelemmis, az fakat mükemmel şiir söyleyen (mukillûn muhkimûn) dört Câhiliye şairinin birincisidir (diğerleri Müseyyeb b. Ales, Selâme b. Cendel ve Husayn b. Hümâm’dır). Şiirlerinde orijinal fikir ve tasvirlere rastlanır. Cumâhî’nin, şiirleri az olması yüzünden Mütelemmis’i yedinci tabaka şairleri arasında sayması isabetli görülmez. Hiciv, hikmet, itâb ve fahr temalarında başarılı örnekler verdiyse de en çok hicivleriyle, özellikle de Amr b. Hind’e yönelik olanlarıyla şöhret kazanmıştır. Bazı şiirlerinde Arap yarımadasının doğusunda yaşayan kabileler arasındaki savaşlara temas eder. Çok gezdiğinden şiirlerinde Farsça ve Rumca kelimelere rastlanmaktadır. Amr b. Huney, Düreyd b. Sımme, Amr b. Şe’s, Ferezdak ve Beşşâr b. Bürd gibi şairler ondan


etkilenmiştir (a.g.e., neşredenin girişi, s. 39-40). Bununla birlikte Mütelemmis, genç yaşta öldürülen yeğeni Tarafe’nin Arap şiirindeki başarısı ve şöhreti karşısında gölgede kalmıştır. Bu sebeple çağdaş Arap edebiyatı tarihi yazarları Mütelemmis’e kısa notlar halinde temas etmekle yetinmektedir.

Dağınık halde bulunan şiirleri için en zengin kaynak el-Eġānî’dir. Luvîs Şeyho, ŞuǾarâǿü’n-Naśrâniyye’sinde diğer eserlerden derlediklerini bunlara eklemiştir (s. 330-349). Şairin zamanımıza ulaşan divanını Ebû Amr eş-Şeybânî, Ebû Ubeyde Ma‘mer b. Müsennâ, Asmaî, Ali b. Mugīre el-Esrem gibi ünlü râvi ve dilciler rivayet etmiştir. Divanında on yedi kaside ile bazı kıta ve beyitler yer alır. İlk defa Dîvânü’l-Mütelemmis adıyla Karl Vollers tarafından Almanca tercümesiyle birlikte neşredilmiştir (Leipzig 1903). Luvîs Şeyho, 1902-1904 yılları arasında “Dîvânü’l-Mütelemmis” adıyla el-Meşriķ dergisinin V, VI ve VII. ciltlerinde bazı şiirlerini yayımlamıştır. Divanın ilmî neşri, uzun bir araştırma ve ayrıntılı indeksle birlikte altı yazmasına dayanılarak Hasan Kâmil es-Sayrafî tarafından gerçekleştirilmiştir.

BİBLİYOGRAFYA:

Mütelemmis, Dîvânü şiǾri’l-Mütelemmis (nşr. Hasan Kâmil es-Sayrafî), Kahire 1390/1970, neşredenin girişi, s. 7-52; Cumahî, Ŧabaķātü fuĥûli’ş-şuǾarâǿ, Kahire 1952, s. 131; İbn Kuteybe, eş-ŞiǾr ve’ş-şuǾarâǿ, Beyrut 1964, I, 112-116; Ebü’l-Ferec el-İsfahânî, el-Eġānî (nşr. Abdüssettâr Ahmed Ferrâc), Beyrut 1990, XXIII, 524-572; Hasan b. Bişr el-Âmidî, el-Müǿtelif ve’l-muħtelif (nşr. Abdüssettâr Ahmed Ferrâc), Kahire 1961, s. 95; Ebû Zeyd el-Kureşî, Cemhere (Fâûr), I, 561; İbn Hazm, Cemheretü ensâbi’l-ǾArab, Kahire 1971, s. 293; Hatîb et-Tebrîzî, Şerĥu’l-Ĥamâse, Bulak 1296, II, 103; Yâkūt, MuǾcemü’l-üdebâǿ, IV, 228 vd.; İbn Hallikân, Vefeyât, VI, 92; Abdülkādir el-Bağdâdî, Ħizânetü’l-edeb, I, 77; Ahdeb, Ferâǿidü’l-leǿâl fî MecmaǾi’l-emŝâl, Beyrut 1312, I, 337; Mahmûd Şükrî el-Âlûsî, Bulûġu’l-ereb (nşr. M. Behcet el-Eserî), Kahire 1342, III, 87; L. Şeyho, ŞuǾarâǿü’n-Naśrâniyye, Beyrut 1926, s. 330-349; Brockelmann, GAL Suppl., I, 46-47; R. Blachère, Histoire de la littérature arabe, Paris, ts. (Librairie d’Amérique et d’Orient), II, 295-296; Ömer Ferruh, Târîħu’l-edebi’l-ǾArabî, Beyrut 1965, I, 156; Muhammed Hıdır Hüseyin, Naķżu kitâbin fi’ş-şiǾri’l-Câhilî (nşr. Ali Rızâ et-Tûnisî), [baskı yeri yok] 1977 (el-Matbaatü’t-Tûnisiyye), s. 346-348; C. Zeydân, Âdâb, I, 155; Afîf Abdurrahman, MuǾcemü’ş-şuǾarâǿ, Beyrut 1403/1983, s. 318-319; Reşîd Yûsuf Atâullah, Târîħu’l-âdâbi’l-ǾArabiyye (nşr. Ali Necîb Atavî), Beyrut 1985, I, 88-90; A. Perron, “Lettre sur les poètes Tarafah et al-Mutalammis”, JA, üçüncü seri, II (1841), s. 46-69, 215-257; M. Abdülganî Hasan, “MaǾa aĥdeŝi mâ nüşire mine’l-maħŧûŧâti’l-ǾArabiyye”, Mecelletü’l-Kitâbi’l-ǾArabî/Arabic Book Journal, LIV, Kahire 1971, s. 10-11; Ch. Pellat, “al-Mutalammis”, EI² (İng.), VII, 763-764.

Ali Şakir Ergin