MUİZZÎ

(معزّي)

Ebû Abdillâh Emîrü’ş-şuarâ Muhammed b. Abdilmelik-i Nîşâbûrî (ö. 518-521/1124-1127 yılları arası)

İranlı kaside şairi.

440 (1048-49) yılı civarında Nîşâbur’da doğdu. Babası Sultan Alparslan’ın emîrü’ş-şuarâsı Abdülmelik Burhânî’dir. Başta babası olmak üzere çeşitli âlimler tarafından yetiştirildiği divanından anlaşılmakta ve bu konuda babası ile övünmektedir. 465’teki (1072) ölümünden önce babası onu Sultan Melikşah’ın himayesine verdi. Ancak ilk zamanlar hükümdardan ilgi görmedi. Melikşah’ın damadı Alî-yi Ferâmurz, ramazan hilâlinin görülmesi dolayısıyla hükümdar hakkında ona bir şiir söyletince hükümdarın dikkatini çekti ve kendisine hediyeler verildi. Arkasından başka şiirler yazdı. Melikşah’ın “Muizzü’d-dünyâ ve’d-dîn” lakabından dolayı Muizzî mahlasını aldı ve hükümdarın nedimi oldu. Melikşah’ın 485’te (1092) vefatından sonra baş gösteren karışıklıklar sebebiyle Herat, Nîşâbur ve İsfahan’a gitti. Buralarda kaldığı süre içinde Selçuklular’dan Berkyaruk ve Gıyâseddin Muhammed Tapar gibi hükümdarlarla Melikşah’ın ölümünün ardından hükümdarlık iddiasında bulunan kardeşi Arslan Argun, ayrıca Emîr Ebû Şücâ‘-ı Habeşî ve Melikşah’ın oğulları ile vezirleri hakkında kasideler yazdı. Nihayet Sencer hükümdar olunca onun hizmetine girdi ve Sencer’in sarayında melikü’ş-şuarâlığa yükseldi. Sencer kendisine İsfahan şehrinin gelirlerinden maaş bağladı. Hükümdarın 511 (1117) yılından önceki bir tarihte çadırından attığı bir ok Muizzî’ye isabet ederek yaralanmasına sebep oldu. Avfî’nin onun bu yüzden hemen öldüğünü kaydetmesi gerçekle bağdaşmaz. Zira şair divanının çeşitli yerlerinde bu olaya atıfta bulunmakta ve sonradan iyileştiğini kaydetmektedir. Bununla beraber Senâî’nin Muizzî’nin vefatından dolayı yazdığı bir şiirden onun iyileşmeyen bu yaradan dolayı öldüğü anlaşılmaktadır. Son olarak Sencer’in veziri Muînüddîn-i Kâşî hakkında kaside yazdığına ve daha sonraki devlet adamlarıyla ilgili şiiri bulunmadığına bakılarak Kâşî’nin görevde bulunduğu 518-521 (1124-1127) yılları arasında vefat ettiği söylenebilir. İran edebiyatında klasik dönemin önemli birkaç şairi arasında yer alan Muizzî hükümdarların ihsanlarıyla Sâmânîler devrinde Rûdekî, Gazneliler döneminde Ferruhî-i Sîstânî ve Unsûrî gibi rahat bir hayat sürmüştür.

Muizzî, kasidelerinde Ferruhî-i Sîstânî, Unsûrî ve Menûçihrî gibi şairlerin etkisi görülmekle birlikte onlardan samimi ve sade üslûbuyla ayrılır; şiirlerinde kolayca anlaşılabilen kelimeleri tercih eder. Bunlarda yeni mazmun ve kavramları kullanması gazelin gelişmesine de yardımcı olmuştur. Muizzî kasideye çok konulu bir şekil kazandırma eğilimindedir. Bizzat hayatıyla ilgili çeşitli manzumelerinde yoksulluğunu tasvir eder ve bu yoksulluğun hâmisi tarafından giderildiğini söyler. Kasidelerindeki birçok nesîb karşılıklı konuşma şeklindedir.

Muizzî divanının eski nüshaları Safevîler döneminden öteye geçmez; dolayısıyla bu nüshalara dayanılarak hazırlanan bir metnin şairin asıl divanını yansıtabileceği şüphelidir. Eser, Abbas İkbâl-i Âştiyânî tarafından Dîvân-ı Emîr MuǾizzî-yi Nîşâbûrî adıyla Tahran’da basılmış (1318 hş.), bunu Nâsir Heyyirî’nin Külliyyât-ı Dîvân-ı MuǾizzî isimli yayımı (Tahran 1362 hş., 1382 hş.) ve Muhammed b. Abdülmelik Nîşâbûrî’nin neşri (Tahran 1379 hş.) takip etmiştir.

BİBLİYOGRAFYA:

Muizzî, Dîvân (nşr. Abbas İkbâl-i Âstiyânî), Tahran 1318 hş., neşredenin girişi, s. I-XV; Nizâmî-i Arûzî, Çehâr Maķāle (nşr. Muhammed Kazvînî), Leyden 1909, s. 40-43; Avfî, Lübâb, II, 69-86; Ali Şîr Nevâî, Teźkire-i Mecâlisü’n-nefâǿis (trc. Ali Asgar-i Hikmet), Tahran 1363 hş., s. 346-347; Devletşah, Teźkire (nşr. Muhammed Abbâsî), Tahran 1337 hş., s. 65-68; Storey, Persian Literature, V/2, s. 421-425; Browne, LHP, II, 327-330; Safâ,


Edebiyyât, II, 508-525; Nefîsî, Târîħ-i Nažm u Neŝr, s. 83; A. J. Arberry, Classical Persian Literature, London 1967, s. 110-125; Rypka, HIL, s. 194-195; Ethé, Târîħ-i Edebiyyât, s. 107-108; Bedîüzzaman Fürûzanfer, Süħan ü Süħanverân, Tahran 1369 hş., s. 230-234; E. Berthels, “Muizzî”, İA, VIII, 560-561; Julie S. Meisami, “MuǾizzī”, EI² (İng.), VII, 489-490.

Adnan Karaismailoğlu