MÜFTÜ CAMİİ

XVII. yüzyılın ilk çeyreğinde Kırım Kefe’de yaptırılan cami.

“Küçük İstanbul” olarak da bilinen Kefe’nin Çarşı mahallesinde yer alır; Mûsâ adlı bir kişi tarafından 1032’de (1623) inşa ettirilmiştir. 1783 yılındaki Rus istilâsı ve sonrasında Kefe’deki Osmanlı eserlerinin çoğu yıktırılmışken bu cami günümüze ulaşan az sayıdaki Osmanlı yapılarından biridir. Cami, Kefe’nin Ruslar tarafından işgalinin ardından Ortodokslar’ca kullanılmış, daha sonra Ermeni Katolik kilisesi olmuş ve muhtemelen bu sayede yıkımdan kurtulmuştur. 1975’te bir onarım geçiren caminin iç duvarları kilise şeklinde kullanıldığı dönemden kalma kalem işleriyle bezeli olduğundan onarım sırasında bunların üzeri sıvanmıştı. 1995 yılında Kırım’a dönen müslüman Tatarlar’ın ibadete açtığı cami halen kullanılmakta olup sıva altındaki eski süslemeleri tekrar ortaya çıkarılmıştır.

Bir kenarı 15 m. olan kare planlı yapının moloz taş duvarları üç şerit halinde altışar tuğladan örülmüş, köşelerin çok aşağısından başlayan pandantiflerle her cephesi sivri kemerli pencereli onaltıgen kasnağın üstüne oturan kubbeye geçilmiştir. Kıble duvarında 7 m. genişlikte ve 3 m. derinlikte üstünde yuvarlak bir penceresi olan bir mihrap yer almaktadır. Caminin yan duvarlarında ve kubbe eteğinde çok sayıda sivri kemerli pencerenin bulunması iç mekâna ferahlık vermektedir. Yıkılmışken eski kaidesi üzerine 1976’da tekrar inşa edilen caminin minaresi giriş cephesinin sağ köşesindedir. Kare şeklinde kesme taş bir kaidenin üstünde prizmatik üçgenlerle geçiş yapan gövde yenidir. Minareye caminin içinden çıkılır.

Caminin giriş cephesi son cemaat yerinin bugün yıkılmış olmasından dolayı eski biçimini kaybetmiştir. Bu cephede sivri kemerli giriş kapısı ve iki yanında sivri kemerli pencereler vardır. Pencerelerin dış taraflarında birer küçük mihrap nişi bulunur. Giriş cephesinde yapılan restorasyon sonucunda asıl son cemaat yerinin izleri ortadan kalkmışsa da vaktiyle beş bölümlü olduğu tahmin edilebilir. Batı cephesinde mihrap kaidesinin hemen yanında kündekâri işçiliği olan kanatları orijinal bir kapı vardır. Bunun yanında ikinci bir kapı ana mekâna girişi sağlamaktadır. Bu kapının iç tarafında sivri bir alınlığın yer alması eskiden beri burada bir kapı olduğunu göstermektedir. İç mekânın kuzeyindeki ahşap galeri muhtemelen sonradan yapılmıştır. Galerinin alt tarafında iki pencerenin yanında bunlarla aynı ölçüde birer dolap nişi bulunmaktadır. Cami avlusunda bugün yer alan ve türbe olarak adlandırılan bir yapı kalıntısı Evliya Çelebi’de geçen Şehid Baba ve Şeyh Ebûbekir isimli iki ziyaretgâhtan biri olmalıdır.

BİBLİYOGRAFYA:

Evliya Çelebi, Seyahatnâme (Dağlı), VII, 257; P. S. Pallas, Bemerkungen aus einer Reise in die Südlichen Statthalterschaften des Russischen Reiches in den Jahren 1793 und 1794, Leipzig 1801, s. 262; E. D. Clarke, Travels in Various Countries of Europe, Asia and Africa: Russia, Tartary and Turkey, Philadelphia 1811, s. 359-360, 363; A. L. Jakobson, Srednevekovıy Krım, Moskva 1964, s. 113; Oktay Aslanapa, Kırım ve Kuzey Azerbaycan’da Türk Eserleri, İstanbul 1979, s. 13, 113; 1. Crimea as seen by Travellers and Artists, Engravings of Late 18th and Early 19th Century, Simferopol 1996; Yevgeniy Katyuşin, Feodosiya Kaffa Kefe, Feodosiya 1998, s. 130-131; Yücel Öztürk, Osmanlı Hakimiyetinde Kefe: 1475-1600, Ankara 2000, s. 212-213; Chim Krikun, Pamyatniki Krımskotatarskoy Arhitekturi, Simferopol 2001, s. 27-30; W. Barthold, “Kefe”, İA, VI, 536; Cengiz Orhonlu, “Kefe”, EI² (Fr.), IV, 902-903.

Nıcole Kançal-Ferrarı