MÜ’TELİF ve MUHTELİF

(المؤتلف والمختلف)

Yazılışı aynı, okunuşu farklı olan râvi adlarıyla ilgili terim ve bu konuda yazılan eserlerin ortak adı.

Bir râvinin rivayet ettiği hadisin güvenilir olup olmadığını tesbit edebilmek için onun adını, lakabını, künye ve nisbesini bilmek önemlidir. Ricâlü’l-hadîs ilminin bir kolu olan mü’telif ve muhtelif râvilerin birbiriyle karıştırılmamasını sağlamaya çalışır. Yahyâ b. Maîn, doğru olan isimle doğru olmayanı ayırmadan rivayette bulunan kişinin kendisinden hadis rivayet edilmeye lâyık olmadığını söylemektedir. Muhaddisler Habbân’ı Hibbân, Husayn’ı Husayf diye okuyan ve bu farkı önemsemeyen kimselerin rivayete ehil olmadıklarını kabul etmiş ve onlardan hadis rivayet etmemişlerdir.

Mü’telif ve muhtelif yazılış itibariyle aynı veya birbirine yakın (mü’telif), ancak telaffuz bakımından birbirinden farklı (muhtelif) olan isim, künye, lakap ve nisbeleri ifade eder. Bu farklılık bir harfin harekesinin yanlış okunması, harfteki noktanın değiştirilmesi, benzer bir harfle karıştırılması gibi sebeplerden kaynaklanır. Arap alfabesinde sesli harflerin bulunmaması, noktaların harflerin tayininde önemli rol oynaması isimlerin farklı okunmasına imkân vermekte, bu da zaman zaman karışıklığa yol açmaktadır. Özel isimlerin mü’telif ve muhtelifi konusunda üç ihtimalden söz edilebilir. 1. İsmin yazılışının aynı, okunuşunun farklı olması. “سلام” ismi Selâm ve Sellâm, “كريز” ismi Kerîz ve Küreyz, “عمارة” ismi, Umâre, İmâre ve Ammâre şeklinde okunmaya müsaittir. 2. Bir ismi meydana getiren harflerin şeklen aynı, fakat noktalarının farklı olması. “سراج” - “سراح” isimleri Serâh ve Sirâc, “حزام” - “حرام” isimleri Harâm ve Hizâm, “جرير، حرير، حريز، خزير، حزيز، حزين، جرين، خربز، جربز” isimleri Cerîr / Cüreyr, Hureyr / Harîr, Harîz, Huzeyr, Hazîz, Hazîn, Cerîn, Hirbiz, Cürbiz şeklinde okunabilir. 3. Birbirine sadece şeklen benzeyen isimlerin tamamen farklı olması. “زنير” (Züneyr) ve “زنين” (Züneyn) örneklerinde olduğu gibi. Özel isimlerdeki bu durum künye, lakap ve nisbeler için de söz konusudur. “أبو بصير” (Ebû Basîr) ve “أبو نصير” (Ebû Nusayr) künyeleri, “بزار” (Bezzâr) “بزاز” (Bezzaz) lakapları, “البصري” (el-Basrî) ile “النصري” (en-Nasrî) ve “النضري” (en-Nadarî / en-Nadrî) nisbeleri böyledir.

Mü’telif ve muhtelif konusunda hemen hiçbir ismi dışarıda bırakmamak üzere geniş araştırmalar yapılmakla beraber en çok Śaĥîĥ-i Buħarî ve Śaĥîĥ-i Müslim ile el-Muvaŧŧaǿın râvileri üzerinde durulduğu görülmektedir. Mü’telif ve muhtelifin bu sahada yapılan çalışmalarla sınırlı kalmadığı, buna yakın konular olan müttefik ve müfterik ile müteşâbih konularındaki eserlerin, hatta ensâba dair çalışmaların da muhteva açısından birbirine çok yakın olduğu görülmektedir.

Mü’telif ve muhtelife dair bilinen ilk kitap, Muhammed b. Habîb el-Bağdâdî’nin (ö. 245/859) Muħtelefü’l-ķabâǿil ve müǿtelefühâ adlı eseri olmakla beraber (nşr. F. Wüstenfeld, Göttingen, 1850; nşr. Hamed el-Câsir, Riyad 1400/1980; nşr. İbrâhim el-Ebyârî, Kahire-Beyrut 1400/1980) sadece hadis râvilerine ait en önemli ilk kaynak Dârekutnî’nin el-Müǿtelif ve’l-muħtelif’idir (nşr. Muvaffak b. Abdullah b. Abdülkadir, I-V, Beyrut 1406/1986). Alfabetik olan kitabın baş tarafı günümüze ulaşmadığı için eser “bâ” harfiyle başlamakta ve 2352 isim ihtiva etmektedir. Ardından Abdülganî el-Ezdî, hocasının bu çalışmasını tamamlamak amacıyla el-Müǿtelif ve’l-muħtelif fî esmâǿi naķaleti’l-ĥadîŝ’ini yazmıştır (nşr. Muhammed Muhyiddin el-Ca‘ferî ez-Zeynebî, Allahâbâd 1327, müellifin Müştebihü’n-nisbe’si ile birlikte). Ca‘fer b. Muhammed el-Müstağfirî bu esere ez-Ziyâdât fî Kitâbi’l-Müǿtelif ve’l-muħtelif li-ǾAbdilġanî adıyla ilâveler yapmış (Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye, Hadis, nr. 525, vr. 45-67; Mekke, Harem 1923), Muhammed b. Ali es-Sûrî de bunun için bir ziyâdât kaleme almıştır. Hatîb el-Bağdâdî, Dârekutnî’nin eserini Abdülganî’nin adı geçen çalışmasını da dikkate alarak el-Müǿtenif fî tekmileti’l-Muħtelif ve’l-müǿtelif ismiyle genişletmiş ve ikmal etmiştir (Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye, Hadis, nr. 285/140; Brockelmann, GAL, I, 401). Bu arada Hişâm b. Ahmed el-Vakşî et-Tenbîhât Ǿalâ evhâmi’d-Dâreķuŧnî fi’l-Müǿtelif ve’l-muħtelif, Ruşâtî el-İǾlâm bimâ fi’l-Muħtelif ve’l-müǿtelif li’d-Dâreķuŧnî mine’l-evhâm adıyla birer eser yazmışlardır. Hasan b. Bişr el-Âmidî’nin el-Müǿtelif ve’l-muħtelif’i şairlerle ilgilidir (nşr. F. Krenkow, Kahire 1354; nşr. Abdüssettâr Ahmed Ferrâc, Kahire 1381).

Bu sahanın en mükemmel eseri İbn Mâkûlâ’nın el-İkmâl* fî refǾi’l-irtiyâb Ǿani’l-müǿtelif ve’l-muħtelif fi’l-esmâǿ ve’l-künâ ve’l-ensâb’ıdır (nşr. Abdurrahman b. Yahyâ el-Muallimî, I-VI, Haydarâbâd 1382-1386/1962-1967; nşr. Nâyif el-Abbas, VII,


Beyrut 1976). Burada ayrıca İbn Mâkûlâ’nın kendi eserine yazdığı Müstemirrü’l-evhâm adlı zeyli ile Dârekutnî, Abdülganî el-Ezdî ve Hatîb el-Bağdâdî’nin eserlerindeki evhamı derleyip düzelttiği Tehźîbü müstemirri’l-evhâm Ǿalâ źevi’l-maǾrife ve üli’l-efhâm adlı eseri anılmalıdır (nşr. Seyyid Kesrevî Hasan, Beyrut 1410/1990). Daha sonraki dönemlerde el-İkmâl esas alınarak muhtelif çalışmalar yapılmıştır. Bunlardan Hâzimî’nin el-Fayśal fî müştebehi’n-nisbe’sinde (Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye, Hadis, nr. 530) İbn Mâkûlâ’nın bu eserinin özellikle nisbelerle ilgili bölümündeki hatalar düzeltilmektedir. İbn Nukta’nın el-İstidrâk Ǿale’l-İkmâl li’bn Mâkûlâ’sı (nşr. Abdülkayyûm Abdürabbinnebî, Mekke 1408/1987) aslının yarısı kadar olan hacmiyle el-İkmâl üzerine yapılan zeyillerin en önemlisidir. Ardından İbnü’l-İmâdiyye olarak da tanınan Mansûr b. Selîm eź-Źeyl Ǿâlâ teźyîli İbn Nuķŧa Ǿale’l-İkmâl li’bn Mâkûlâ (Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye, Mustalah, nr. 81; Brockelmann, GAL, I, 435; Suppl., I, 573), İbnü’s-Sâbûnî Tekmiletü İkmâli’l-İkmâl fi’l-ensâb ve’l-esmâǿ ve’l-elķāb (nşr. Mustafa Cevâd, Bağdat 1377/1957; Beyrut 1406/1986) adlı zeyillerini kaleme almışlardır. Moğultay b. Kılıç, Źeyl Ǿalâ Kitâbeyi’ś-Śâbûnî ve İbn Selîm fi’l-müǿtelif ve’l-muħtelif adlı eserinde Mansûr b. Selîm ve İbnü’s-Sâbûnî’nin zeyillerini birleştirerek bunlara bir zeyil yazmıştır. Daha sonra İbnü’n-Neccâr el-Bağdâdî Źeylü’l-Müǿtelif ve’l-muħtelif li’bn Mâkûlâ (Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye, nr. 1214 [I. cilt]), Îsâ b. Mes‘ûd ez-Zevâvî İkmâlü’l-İkmâl fi’l-müǿtelif ve’l-muħtelif (GAL Suppl., I, 948), Hüseyin b. Bedrân el-Bağdâdî Muħtaśarü’l-İkmâl li’bn Mâķûlâ adlı çalışmalarını gerçekleştirmişlerdir.

Ebû Ali el-Gassânî’nin Śaĥîĥ-i Buħârî ile Śaĥîĥ-i Müslim’deki râvilerin isim, künye, lakap ve nisbelerinin mü’telif ve muhtelifi ile yanlış anlaşılabilecek kelimelere dair Taķyîdü’l-mühmel ve temyîzü’l-müşkil adlı çalışmasıyla (DİA, XIII, 396) İbnü’l-Kayserânî’nin el-Ensâbü’l-müttefiķa fi’l-ħaŧŧi’l-mütemâŝile fi’n-naķŧ ve’ż-żabŧ’ı ve bunun zeyli olan Ebû Mûsâ el-Medînî’nin Ziyâdât Ǿalâ Kitâbi’l-Ensâbi’l-müttefiķa fi’l-ħaŧ adlı eseri (Haydarâbâd 1323; nşr. Yûsuf Kemâl el-Hût, Beyrut 1411/1991), Hâzimî’nin el-Müǿtelif ve’l-muħtelif fî esmâǿi’l-büldân’ı (DİA, XVII, 125) ve Nasr el-Hûrînî’nin el-Müǿtelif ve’l-muħtelif fi’l-esmâǿ adlı eseri (Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye, Mustalah, nr. 290; Tal‘at, nr. 212) bu sahada bilinen diğer çalışmalardır. Kaynaklarda Hasan b. Abdullah el-Askerî, İbnü’l-Faradî, Mâlînî, Ebü’l-Velîd İbnü’d-Debbâğ, İbn Nâsır es-Selâmî, İbnü’l-Ebbâr, İbnü’l-Fuvâtî, Ca‘berî, Ebîverdî ve Alâeddin İbnü’t-Türkmânî gibi muhaddislerin de bu konuda çalışma yaptığı zikredilmektedir.

BİBLİYOGRAFYA:

İbnü’s-Salâh, ǾUlûmü’l-ĥadîŝ, s. 344-357; Nevevî, et-Taķrîb ve’t-teysîr (nşr. Salâh Muhammed Muhammed Uveyza), Beyrut 1407/1987, s. 107-110; a.mlf., İrşâdü ŧullâbi’l-ĥaķāǿiķ (nşr. Nûreddin Itr), Beyrut 1411/1991, s. 219-226; Bedreddin İbn Cemâa, el-Menhelü’r-revî fî muħtaśari ǾUlûmi’l-ĥadîŝi’n-nebevî (nşr. Muhyiddin Abdurrahman Ramazan), Dımaşk 1406/1986, s. 121-127; Burhâneddin el-Ebnâsî, eş-Şeźe’l-feyyâĥ min ǾUlûmi İbni’ś-Śalâĥ (nşr. Ebû Abdullah M. Ali Semek), Beyrut 1418/1998, s. 428-455; İbnü’l-Mülakkın, el-MuķniǾ fî Ǿulûmi’l-ĥadîŝ (nşr. Abdullah b. Yûsuf el-Cüdey‘), İhsâ 1413/1992, II, 592-613; Zeynüddin el-Irâkī, Şerĥu Elfiyyeti’l-ǾIrâķī (nşr. Muhammed b. Hüseyin el-Irâkī el-Hüseynî), Beyrut, ts. (Dârü’l-kütübi’l-ilmiyye), III, 128-200; a.mlf., et-Taķyîd ve’l-îżâĥ (nşr. Abdurrahman M. Osman), Beyrut 1401/1981, s. 363-385; Şemseddin es-Sehâvî, Fetĥu’l-muġīŝ (nşr. Ali Hüseyin Ali), Beyrut 1412/1992, IV, 227-268; Süyûtî, Tedrîbü’r-râvî (nşr. Abdülvehhâb Abdüllatîf), Kahire 1385/1966, II, 297-315; Zekeriyyâ el-Ensârî, Fetĥu’l-bâķī Ǿalâ Elfiyyeti’l-ǾIrâķī (nşr. Muhammed b. Hüseyin el-Irâkī el-Hüseynî), Beyrut, ts. (Dârü’l-kütübi’l-ilmiyye), III, 128-200; Radıyyüddin İbnü’l-Hanbelî, Ķafvü’l-eŝer (nşr. Abdülfettâh Ebû Gudde), Beyrut 1408, s. 113-115; Ali el-Kārî, Şerĥu Şerĥi Nuħbeti’l-fiker (nşr. M. Nizâr Temîm - Heysem Nizâr Temîm), Beyrut 1415/1994, s. 699-703; Leknevî, Žaferü’l-emânî (nşr. Abdülfettâh Ebû Gudde), Beyrut 1416, s. 91-93; Mübârekfûrî, Muķaddimetü Tuĥfeti’l-aĥveźî (nşr. Abdurrahman M. Osman), Kahire 1412/1992, s. 302-304; Brockelmann, GAL, I, 401, 435; Suppl., I, 573, 948; Kettânî, er-Risâletü’l-müsteŧrafe, s. 115-119; Ahmed Muhammed Şâkir, el-BâǾiŝü’l-ĥaŝîŝ, Kahire 1399/1979, s. 189-192; Talât Koçyiğit, Hadis Istılahları, Ankara 1980, s. 336-343; Muhammed b. Muhammed Ebû Şehbe, el-Vasîŧ fî Ǿulûm ve muśŧalaĥi’l-ĥadîŝ, Cidde 1403/1983, s. 604-625; Fâruk Hamâde, el-Menhecü’l-İslâmî fi’l-cerĥ ve’t-taǾdîl, Rabat 1409/1989, s. 73-78; Muhammed b. Ali el-Asyûbî el-Vellüvî, Şerĥu Elfiyyeti’s-Süyûŧî fi’l-ĥadîŝ, Medine 1414/1993, II, 283-337; Muvaffak b. Abdullah b. Abdülkādir, Tevŝîķu’n-nüśûś ve żabtihâ Ǿinde’l-muĥaddiŝîn, Mekke 1414/1993, s. 181-196; M. Yaşar Kandemir, “Gassânî, Ebû Ali”, DİA, XIII, 396; Selman Başaran, “Hâzimî”, a.e., XVII, 125.

S. Kemal Sandıkçı