MİZZÎ, Yûsuf b. Abdurrahman

(يوسف بن عبد الرحمن المزّي)

Ebü’l-Haccâc Cemâlüddîn Yûsuf b. Abdirrahmân b. Yûsuf el-Mizzî (ö. 742/1341)

Hadis hâfızı.

10 Rebîülâhir 654’te (7 Mayıs 1256) Halep civarında doğdu. Benî Kelb’in Kudâa koluna mensup olduğu için Kelbî ve Kudâî nisbeleriyle de anılır. Küçük yaşta muhtemelen ailesiyle birlikte Dımaşk’a giderek Mizze köyüne yerleşti ve orada yetişti. Henüz çocukken Kur’ân-ı Kerîm’i öğrendi ve bir süre Şâfiî fıkhı okuduktan sonra 675’te (1276-77) hadis tahsiline başladı. Ebü’l-Abbas Ahmed b. Selâme b. İbrâhim ed-Dımaşkī’den Ĥilyetü’l-evliyâǿ başta olmak üzere birçok eseri okudu. Hadis öğrenimini ilerletmek için Kudüs, Humus, Hama, Ba‘lebek, Mekke, Medine, Kahire, İskenderiye ve Bilbîs gibi merkezlere giderek Nevevî, İbnü’s-Sâbûnî, İbn Hallikân, Zevâvî, Ebü’l-Ferec İbn Kudâme, Muhammed b. Ahmed el-Kastallânî, İbn Hamdân, İbnü’l-Müneccâ, Mahmûd b. Ebû Bekir el-Kelâbâzî, Ali b. Muhammed el-Yûnînî, İbn Dakīkul‘îd ve Abdülmü’min b. Halef ed-Dimyâtî gibi âlimlerden faydalandı. Onlardan Kütüb-i Sitte’yi, İmam Mâlik’in el-Muvaŧŧaǿ, Ahmed b. Hanbel’in el-Müsned, Taberânî’nin el-MuǾcemü’l-kebîr, Hatîb el-Bağdâdî’nin Târîħu Baġdâd, Beyhakī’nin es-Sünenü’l-Kübrâ ve Delâǿilü’n-nübüvve gibi eserlerini ve pek çok hadis cüzünü okudu. Ayrıca Arap dilinde kendini yetiştirdi. Hadisleri anlama, illetlerini, az kullanılan kelimelerini bilme, sağlam ve uydurma olanlarını birbirinden ayırma, özellikle râvilerini tanıma hususunda maharet kazandı, hadis ilimlerinde devrinin en önemli ismi oldu. Dönemin üç önemli şahsiyeti olan Takıyyüddin İbn Teymiyye, Birzâlî ve Zehebî ile yakın temasta bulunup kendilerinden faydalandı, onlar da Mizzî’nin hadis bilgisinden istifade ettiler. Gençlik yıllarında Muhyiddin İbnü’l-Arabî’nin vahdet-i vücûd görüşünü savunan Afîfüddin et-Tilimsânî’nin tesirinde kaldığı, daha sonra yanıldığını anlayarak bu görüşleri terkettiği belirtilmektedir. İbn Teymiyye, el-ǾAķīdetü’l-Vâsıŧıyye adlı eserindeki fikirleri dolayısıyla Şâfiî fakihi ve kādılkudât İbnü’z-Zemlekânî gibi âlimlerle yaptığı şiddetli tartışmalar dolayısıyla Eş‘arîler tarafından suçlanıp Şam nâibi tarafından sorguya çekilince Mizzî de arkadaşını savunmak maksadıyla Dımaşk Câmi-i Kebîri’nde Buhârî’nin Ħalķu efǾâli’l-Ǿibâd’ından Cehmiyye aleyhindeki bahisleri okuttu. Camide bulunan bazı Şâfiî fakihlerinin, bu tutumuyla Mizzî’nin kendilerini hedef aldığını ileri sürerek onu Şâfiî kadısı Necmeddin İbn Sasrâ’ya şikâyet etmeleri yüzünden Mizzî de bir Şâfiî olduğu halde hapse atıldı (705/1305-1306). Durumu öğrenen İbn Teymiyye kadıyla tartışıp onun hapisten çıkarılmasını sağladıysa da İbn Sasra’nın ısrarı üzerine tekrar hapse kondu; kısa bir süre sonra da serbest bırakıldı. Mizzî’ye Hatîb el-Bağdâdî’nin Târîħu Baġdâd’ını okuttuğu için de eziyet edilmiştir (Mizzî, neşredenin girişi, I, 21).

Mizzî, 718’de (1318) Dımaşk’ın en büyük dârülhadisi olan Eşrefiyye’nin başına getirildi ve ölümüne kadar bu görevini sürdürdü. Kendisinden sonra yerine geçen talebesi Takıyyüddin es-Sübkî, Eşrefiyye Dârülhadisi’ne Mizzî’den daha âlim bir kimsenin girmediğini söyler. Bu sırada Hımsiyye Dârülhadisi’ndeki hocalık vazifesini talebesi hadis hâfızı Alâî’ye devreden Mizzî bir diğer talebesi ve arkadaşı Birzâlî’nin vefatı üzerine Nûriyye Dârülhadisi’nde ders vermeye başladı (739/1338-39), bu görevi de ölümüne kadar devam etti. Elli yıldan fazla bir süre hadis rivayet etti, kendi eserlerinden ve âlî rivayetlerinden başka Śaĥîĥ-i Buħârî, Ahmed b. Hanbel’in el-Müsned’i, Taberânî’nin el-MuǾcemü’l-kebîr’i, Beyhakī’nin Delâǿilü’n-nübüvve’si gibi eserleri birçok defa okuttu. Bir müddet hadis imlâ meclislerinde talebelerine hadis yazdırdı. İbn Seyyidünnâs, Şemseddin İbn Abdülhâdî, İbn Kayyim el-Cevziyye, Takıyyüddin es-Sübkî, Ebü’l-Mehâsin el-Hüseynî, Moğultay b. Kılıç, Şemseddin İbn Müflih, Tâceddin es-Sübkî, Ebü’l-Fidâ İbn Kesîr, İbn Râfi‘, İbn Abdülber es-Sübkî, İbn Câbir, İbn Berdis, Burhâneddin İbn Cemâa gibi şahsiyetlere hocalık etti. İbnü’l-Mülakkın ve Ömer b. Reslân el-Bulkīnî de ondan icâzet aldılar.

12 Safer 742’de (28 Temmuz 1341) Dımaşk’ta vebaya yakalanan Mizzî birkaç gün içinde vefat etti. Cenaze namazını Takıyyüddin es-Sübkî kıldırdıktan sonra Mekābirü’s-Sûfiyye’de İbn Teymiyye’nin kabrinin yakınına batı tarafına defnedildi. Güzel ahlâkı, zâhidâne yaşantısı ve mütevazi kişiliğiyle tanınan Mizzî’nin Selef yolunu önemsediği belirtilmiş, aile fertlerinin eğitimine özen gösterdiğinden söz edilmiştir. Kur’an hâfızı olan hanımının da pek çok kadına Kur’an okuttuğu, âlim oğlu Abdurrahman b. Yûsuf el-Mizzî’nin (ö. 749/1348) el-Eĥâdîŝü’ś-śıĥâĥu’l-ġarâǿib adlı eserinin günümüze ulaştığı (Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye, Mecmua, nr. 22, müellif hattı), Ebü’l-Fidâ İbn Kesîr’in de Mizzî’nin Zeynep adlı kızıyla evlendiği bilinmektedir.

İbn Teymiyye, Mizzî’nin hem dirâyetü’l-hadîs hem rivâyetü’l-hadîs ilimlerindeki üstünlüğüne işaret etmiş, içlerinde İbnü’s-Salâh eş-Şehrezûrî, Ebû Şâme el-Makdisî ve Nevevî gibi muhaddislerin de bulunduğu Eşrefiyye Dârülhadisi şeyhleri arasında vâkıfın şartına en uygun âlimin Mizzî olduğunu söylemiştir. Kendisiyle 690 (1291) yılında Dımaşk’ta görüşen İbn Seyyidünnâs onun bütün akranından üstün olduğunu, râvilerin biyografisini onun kadar mükemmel bilen birini görmediğini, Arap dili sahasında da otorite sayıldığını belirtmiştir. Mizzî’nin Tehźîbü’l-Kemâl’i üzerinde ikmal ve ihtisar türünden dört çalışma yapan Zehebî de hocasının üstün özelliklerine işaret etmiş, ondan güçlü bir hadis hâfızı görmediğini, hadis ilmi ve ricâli konusunda herkesten ileri olduğunu ve kendisinin problemlerini de onun çözdüğünü, ayrıca çok güzel ve düzgün bir yazıya sahip bulunduğunu söylemiştir (Teźkiretü’l-ĥuffâž, IV, 1498).

Eserleri. 1. Tuĥfetü’l-eşrâf* bi-maǾrifeti’l-eŧrâf. Sahâbe, tâbiîn ve tebeu’t-tâbiîne ait 1391 müsnedde mevcut 19.626 hadisin ele alındığı eser Kütüb-i Sitte ile Ebû Dâvûd’un el-Merâsîl’ini, Tirmizî’nin eş-Şemâǿilü’n-nebî adlı eserini, Nesâî’nin ǾAmelü’l-yevm ve’l-leyle’sini de ihtiva etmektedir. İbn Hacer el-Askalânî, bazı hataları tashih ve eseri ikmal maksadıyla en-Nüketü’ž-žırâf Ǿale’l-Eŧrâf’ı kaleme almış, her iki eser Abdüssamed Şerefeddin tarafından bir arada yayımlanmıştır (I-XIV, Bombay 1965-1966).


2. Tehźîbü’l-Kemâl fî esmâǿi’r-ricâl. Mizzî, Cemmâîlî’nin Kütüb-i Sitte râvileri hakkındaki el-Kemâl’ini tashih ve yeniden tertip etmek, ona Buhârî’nin eś-Śaĥîĥ dışındaki beş, Ebû Dâvûd’un es-Sünen dışındaki yedi, Nesâî’nin es-Sünen dışındaki dört kitabında geçen 1700’den fazla râvinin biyografisini eklemek istemiş, sekiz yıl süren bir çalışma sonunda el-Kemâl’i üç misli genişleterek eserini tamamlamıştır. Mizzî’nin talebelerinden bazı muhaddisler kitabı ihtisar ve tehzip etmiş, bunlardan Zehebî eser üzerinde Teźhîbü’t-Tehźîb, el-Kâşif fî maǾrifeti men lehû rivâye fi’l-Kütübi’s-Sitte, el-Mücerred min Tehźîbi’l-Kemâl ve el-Muķteđab min Tehźîbi’l-Kemâl adlı dört çalışma yapmıştır. Ebü’l-Mehâsin el-Hüseynî ve Moğultay b. Kılıç’ın eser üzerindeki hacimli çalışmaları da önemlidir (bk. el-KEMÂL). Tehźîbü’l-Kemâl’i Beşşâr Avvâd Ma‘rûf yayımlamıştır (I-XXXV, Beyrut 1402-1413/1982-1992).

Mizzî ayrıca İbnü’s-Salâh eş-Şehrezûrî’nin yazdıktan sonra temize çekmeye fırsat bulamadığı, ardından Nevevî’nin bazı biyografiler ekleyerek ihtisar etmeye başladığı, fakat onun da ikmal edemediği Ŧabaķātü’l-fuķahâǿi’ş-ŞâfiǾiyye’sini tamamlamıştır. Mizzî’nin bunlardan başka Emâlî’si, bazı âlimlerin eserlerinden seçtiği âlî rivayetlerden oluşan cüzleri, İbn Ebü’d-Dünyâ’nın hocalarının adlarını ihtiva eden bir eseri (Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, XIII, 397; İbn Hacer, el-MecmaǾu’l-müǿesses, II, 218, 357) ve Dârekutnî’nin es-Sünen’ini kendisinden okuyanların adlarını içeren bir cüzü de vardır (Elbânî, s. 407).

BİBLİYOGRAFYA:

Mizzî, Tehźîbü’l-Kemâl, neşredenin girişi, I, 13-36; İbn Abdülhâdî, ǾUlemâǿü’l-ĥadîŝ, IV, 275-279; Zehebî, Teźkiretü’l-ĥuffâž, IV, 1498-1500; a.mlf., el-MuǾcemü’l-muħtaś bi’l-muĥaddiŝîn (nşr. M. Habîb el-Hîle), Tâif 1408/1988, s. 299-300; a.mlf., AǾlâmü’n-nübelâǿ, XIII, 397; Kütübî, Fevâtü’l-Vefeyât, IV, 353-355; Sübkî, Ŧabaķāt (Tanâhî), X, 395-430; İbn Kesîr, el-Bidâye, XIV, 191-192; İbn Kādî Şühbe, Ŧabaķātü’ş-ŞâfiǾiyye, III, 74-76; İbn Hacer, ed-Dürerü’l-kâmine, IV, 457-461; a.mlf., el-MecmaǾu’l-müǿesses li’l-MuǾcemi’l-müfehres (nşr. Yûsuf Abdurrahman el-Mar‘aşlî), Beyrut 1415/1994, II, 218, 357; Nuaymî, ed-Dâris fî târîħi’l-medâris (nşr. Ca‘fer el-Hasenî), Dımaşk 1367/1948, I, 35, 97-98; ayrıca bk. İndeks; Kettânî, er-Risâletü’l-müstetrafe (Özbek), s. 103, 310, 350, 370, 371, 420; Brockelmann, GAL, II, 75-76; Suppl., II, 66-67; Elbânî, Maħŧûŧât, s. 406-407; G. H. A. Juynboll, “al-Mizzī”, EI² (Fr.), VII, 213-214; M. Yaşar Kandemir, “Etrâf”, DİA, XI, 499.

M. Yaşar Kandemir