MİRZA BEŞÎRÜDDİN

(ميرزا بشير الدين)

Mîrzâ Beşîrüddîn Mahmûd Ahmed (1889-1965)

Kādiyânîliğin kurucusu Mirza Gulâm Ahmed’in oğlu ve ikinci halifesi.

9 Cemâziyelevvel 1306 (11 Ocak 1889) tarihinde Kādiyân’da dünyaya geldi. Mirza Gulâm Ahmed’in ikinci hanımı Nusret Cihan Begüm’den doğan üçüncü çocuğudur. Babasının sağlığında iyi bir öğrenim gördü, Urduca yanında Arapça ve İngilizce öğrendi. 1906’da Teşhîzü’l-ezhân isimli kuruluşu tesis ederek aynı adla aylık bir dergi yayımlamaya başladı. 1908 yılında babasının ölümünün ardından mesîhin ilk halifesi seçilen Hakîm Nûreddin’le iyi ilişkiler kurdu; tefsir, hadis alanlarında ondan faydalandı ve Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin Meŝnevî’sini okudu. 1911’de Nûreddin’in himayesinde Encümen-i Ensârullah adlı organizasyonu kurdu, ertesi yıl Mısır ve Arabistan’ı ziyaret ederek hac vazifesini yerine getirdi. Başlangıçta haftalık olarak çıkarmayı planladığı el-Fażl isimli gazetenin ilk sayısı 19 Haziran 1913’te neşredildi. Bu gazete, 8 Mart 1935 tarihinden itibaren cemaatin resmî yayım organı olarak günlük neşredilmeye başlanacaktır. Hakîm Nûreddin’in son yıllarında Hindistan’ın muhtelif şehirlerinde propaganda seyahatlerine çıkarak cemaatin yayılmasını sağlayan Mirza Beşîrüddin, Nûreddin’in 13 Mart 1914’te vefatı üzerine çeşitli yerlerden Kādiyân’a gelen ve buradaki Nûr Camii’nde toplanan kalabalık bir cemaatin huzurunda ilk halifenin vasiyetinin okunmasının ardından 14 Mart 1914’te mesîhin ikinci halifesi seçildi. Hakîm Nûreddin’in hastalığı esnasında namaz kıldırma yetkisinin kendisine verilmesi, Sadr-ı Encümen-i Ahmediyye’nin para işlerini yürüten Meclis-i Mu‘temed’in üyeliğine ve başkanlığına getirilmesi, Medrese-i Ahmediyye’nin reisliğine tayini gibi hususlar onun bu göreve getirilmesinin gerekçeleri olarak kabul edilmektedir. Mirza Beşîrüddin’in halife seçilmesi aynı zamanda bir bölünmenin başlangıcı oldu. Seçim için yapılan toplantı sırasında muhalif grubu temsil eden Mevlânâ Muhammed Ali ve mensupları toplantıyı boykot edip Kādiyân’dan Lahor’a çekilmiş ve kendi teşkilâtlarını kurmuşlardı. Böylece Kādiyânîlik birbirine karşıt olan Kādiyân ve Lahor kollarına ayrılmış oldu. Kendi topluluğu içinde oldukça önemli işler başaran Mirza Beşîrüddin hakkında daha önce babası için ileri sürüldüğü gibi lehte ve aleyhte birçok iddia ortaya atılmıştır. Taraftarlarınca onun takvâ, keşif ve keramet sahibi olduğu, konuşması ve yazması esnasında ilâhî kudretin kendisine hâkim bulunduğu, ilâhî bir nur, her hususta tam bilgili, Kur’an’a tamamıyla vâkıf, geleceği vaad edilmiş ıslahatçı olduğu söylenmiştir.

1911 yılında kurulan, kırk yaşını geçmiş mensupların üye olabileceği, en önemli görevi cemaatin inançlarını tebliğden ibaret bulunan Encümen-i Ensârullah’ı geliştiren Mirza Beşîrüddin, 1918’de cemaat işlerinin yürütülmesi için muhtelif görevler icra edecek nâzırlıklar ihdas etti. Hepsi Sadr-ı Encümen-i Ahmediyye’ye bağlı olan, “nâzır-ı a‘lâ” denilen genel sekreterin yanı sıra eğitim öğretim, davet ve tebliğ, içişleri, dışişleri, basın yayın, maliye ve mezarlık işlerine bakan çeşitli nâzırlıklar faaliyete geçirildi.

Mirza Beşîrüddin 1922 yılında merkezî danışma kurulu niteliğindeki Meclis-i Meşveret’i kurdu. Başlangıçta yetmiş sekiz üyeden oluşan ve 1939’da üye sayısı 474’e ulaşan bu kurul cemaatin bütçesini


düzenlemekle de görevlendirildi. Aynı yıl kadınların dinî alanda yetişmesini sağlamak amacıyla Lecnetü imâillâh oluşturuldu. Bu kuruluş 1926 yılında Miśbâĥ adıyla bir dergi çıkardı, 1928’de Nusrat Girls High School isimli kız lisesini, 1951’de Rebve’de kızların yüksek öğrenim göreceği Câmia Nusret adlı üniversiteyi tesis etti. 1922-1923 yıllarında Hindistan’ın Uttar Pradeş eyaletinde müslüman olmasına rağmen Hindu âdet ve geleneklerinden kurtulamayan Malkana Rajput toplumunun militan Arya Samajistler tarafından tekrar Hinduizm’e döndürülmesi çalışmaları üzerine Mirza’nın tâlimatıyla binlerce Ahmedî, misyoner olarak bölgede faaliyet gösterdikten sonra bu cemaati Hinduizm’e dönmekten kurtardı. Mirza Beşîrüddin, 1924’te Wembley Exhibition Organisation’ın davetlisi olarak konferans vermek üzere Londra’ya davet edildi. Sir Muhammed Zaferullah Han tarafından okunan tebliğ daha sonra Ahmadiyyat or True Islam adıyla yayımlandı. Burada bulunduğu sırada İngiltere’deki ilk Ahmedî camisi olan Fazl Mosque’ın temelini attı, cami iki yıl sonra bitirilerek hizmete açıldı. 1925’te cemaat mensupları arasındaki ihtilâfları Hindistan mahkemelerine götürmek yerine Kur’an, sünnet ve fıkıh hükümlerine göre çözmek için Dârü’l-kazâ’yı tesis eden Mirza 1934 yılında Kādiyânîliğin propagandası, yabancı ülkelerdeki misyonlarının genişletilmesi ve bu iş için yayınlar yapılması amacıyla Tahrîk-i Cedîd adlı teşkilâtı kurdu. Mirza Beşîrüddin tarafından kırk yaşın altında bulunan erkekler için 1938’de tesis edilen Huddâmü’l-Ahmediyye, yaptığı çeşitli dinî hizmetler yanında edebiyat ve spor yarışmaları da düzenledi. Kırk yaşın üstündeki erkekler için 1940 yılında kurulan Ensârullah da cemaatin eğitim ve ahlâkî gelişmesi konusunda tesirli oldu. Ayrıca sekiz-on altı yaş grubu arasındaki erkek çocukları için oluşturulan Etfâlü’l-Ahmediyye, kız çocukları için tesis edilen Nâsıretü’l-Ahmediyye kendi konularında hizmet verdi.

Pakistan’ın kurulmasının (1947) ardından Kādiyân, Hindistan’a bağlı Gurdâspûr bölgesinde kaldı. Mirza bir süre sonra Pakistan’daki Lahor şehrine intikal etti. Cemaatinden 313 kişiyi Maulvi Abdurrahman’ın başkanlığında kutsal yerlere nezaret etmek amacıyla Kādiyân’da bıraktı. Muhalifleri, kendisinin Pakistan’a gitmesine rağmen cemaatin resmî yayım organı el-Fażl’ın 12 Eylül 1947 günkü sayısında mensuplarını Hindistan’da kalmaya teşvik etmesini ayıplamışlardır. Bir süre Lahor’da oturduktan sonra eski adı Cânc olan tepelerle çevrili, savunması kolay bir kasabayı satın alan ve Rebve diye isimlendiren Mirza Beşîrüddin, burada 20 Eylül 1948 tarihinde hareketin müstakbel genel merkezinin temelini attı, bir yıl sonra da inşası tamamlanan yeni ikametgâhına yerleşti. Rebve’de kısa bir süre içinde çok sayıda yeni müessese kuruldu, böylece Rebve, Hindistan’dan gelip yerleşen Kādiyânîler için en önemli merkez halini aldı.

10 Mart 1954 tarihinde Rebve’deki Mübârek Camii’nde ikindi namazı esnasında bir suikasta uğrayan ve sırtından hançer darbesi alan Mirza Beşîrüddin 1955’te bazı hastalıklarının tedavisi için Avrupa’ya gitti. Burada tedavisinin bitmesi üzerine aynı yıl Rebve’ye döndü. Kırsal bölgelerde bulunan cemaat mensuplarının yetişmesini sağlamaya ve Hindu nüfusa İslâm’ın mesajını duyurmaya yönelik Tahrîk-i Vakf-ı Cedîd adıyla başlattığı yeni hareket Mirza’nın son teşebbüsü sayılır. Elli bir yıl halifelik görevini sürdüren ve son on yılını felçli olarak geçiren Mirza Beşîrüddin 8 Kasım 1965’te Rebve’de vefat etti, cenazesi ertesi gün Rebve’de Bihiştî Makbere denilen yerde defnedildi. Yapılan seçimde oğlu Mirza Nâsır Ahmed mesîhin üçüncü halifesi unvanıyla cemaatin lideri oldu.

Eserleri. Mirza Beşîrüddin’in cemaatin inancının yayılması, din kültürünün arttırılması yanında zamanının siyasî ve sosyal akımları hakkında yazdığı yirmi beş civarında Urduca ve İngilizce eserden bazıları şunlardır: 1. Ahmad, The Messenger of Latter Days. Mirza Gulâm Ahmed’le ilgili bir çalışmadır (Urduca’dan İngilizce’ye trc., Kısım I, Madras 1924). 2. Tefsîr-i Saġīr (Lahor 1957). Akıcı bir dille Kur’ân-ı Kerîm’in Urduca tercüme ve tefsiridir. 3. Introduction to the Study of the Holy Qur’an (London 1949; Lahor 1965, 1969). Eserin önceki baskılarından özet bir Türkçe tercümesi Kur’ân-ı Kerîm’in Tetkikine Giriş adıyla Şinasi Siber tarafından yapılmıştır (Ankara 1960). 4. The New World Order of Islam (Qadian 1946). Gelişen dünya şartları içinde İslâm’ın yerini ele alan bu çalışma 28 Aralık 1942’de yaptığı bir konuşmanın neşredilmiş halidir. 5. Islam and Communism (Rabwa 1962). 6. Invitation to Ahmadiyyat (Rabwa 1961). Kādiyânîliğe davet maksadıyla yazılmış popüler bir kitaptır. 7. Ahmadiyya Movement (Rabwa 1962). 8. Aĥmediyyât yaǾnî Ĥaķāǿiķi İslâm (Ahmadiyyat or True Islam; Qadian 1937). 1924 yılında Londra’ya davet edildiğinde verdiği konferansın Urduca ve İngilizce yayımlanmış metnidir 9. The Life of Muhammad (Rabwa 1968). 10. Communism and Democracy (Rabwa, ts.).

BİBLİYOGRAFYA:

H. A. Walter, The Religious Life of India: The Aĥmadīya Movement, Mysore City 1918, s. 114-130; Abdulkadir Niaz, Fazl-ı Omar, Qadian 1939, s. 19-20, 25-26, 42-43, 66-67, 182-183, 192-194, 196-197; İhsan İlâhî Zahîr, el-Ķādiyâniyye, Halep 1387, s. 112, 175-176, 254-259; Murotaz Ahmad Faruqui, Truth Triumphs, Lahor 1967, s. 30-34, 38-40; Ebü’l-Hasan Ali en-Nedvî, el-Ķādiyânî ve’l-Ķādiyâniyye, Cidde 1391/1971, tür.yer.; B. A. Rafiq, Islam My Religion, Oxford 1973, s. 42-43; Hasan Îsâ Abdüzzâhir, el-Ķādiyâniyye: Neşǿetühâ ve teŧavvüruhâ, Küveyt 1400/1980, s. 159-176; Ethem Ruhi Fığlalı, Kādiyânîlik: Ahmediyye Mezhebi, İzmir 1986, s. 82-92; a.mlf., “Kādiyânîlik”, DİA, XXIV, 138; Tâhâ ed-Desûkī Habîşî, el-Ķādiyâniyye ve mesîruhâ fi’t-târîħ, Kahire 1409/1989; Qazi Muhammad Nazir, Truth Prevails, Lahor, ts., s. 77-78; S. E. Brush, “Ahmediyyat in Pakistan-Rabwah and The Ahmadis”, MW, XLV (1955), s. 148-150; H. J. Fisher, “Ahmadiyyah, The Concept of Evolution in Ahmadiyyah Thought”, a.e., XLIX (1959), s. 275-286; “Bashiruddin Mahmud Ahmad”, Encyclopaedia of Muslim biography: India, Pakistan, Bangladesh (ed. N. Kr. Singh), New Delhi 2001, II, 98-99.

Mustafa Öz